Dünya
  • 27.2.2011 10:44

"DİN ÜZERİNE DEVLET KURMAK TEHLİKELİ"

ANKARA - Hassun, Ortadoğu'da ve Kuzey Afrika'da yaşananlara ilişkin yaptığı açıklamada, ayaklanma yaşanan ülkelerde halkın insanlık onuru ve özgürlük istediğini dile getirdi. Vatandaşların Tunus'ta da Mısır'da da özgürce namaz kılabildiğini ancak demokrasiyi yaşamadıklarını ifade eden Hassun, ayrıca 21. yüzyılda iktidar değişikliklerinin sık sık yaşanması gerektiğini, bunun demokrasinin bir gereği olduğunu belirtti. Türkiye ve Suriye'de bu tür ayaklanmaların yaşanma ihtimali yönünde bir endişesi bulunmadığını söyleyen Hassun, çünkü her 2 ülkenin kendi vatandaşlarının onurunu koruması açısından gerekeni yaptığını, adaleti sağladığını kaydetti.
Ahmed Bedreddin Hassun, şöyle devam etti:
''Bazı insanlar, bazı kesimler din üzerine devlet kurma girişimleri içerisindeler. Bu da çok tehlikeli. Bir İslam devleti, Hristiyan devleti olsun istiyorlar. Yahudi devletinin değerlerine karşılık vermek için böyle bir girişim söz konusu. 5 yıl önce İsrail ısrarla 'ben bir Yahudi devletiyim' diye ısrarla dile getiriyordu. İslam aleminde de 'din devletini biz de kuralım' anlayışı ortaya çıktı. Oysa İslamiyet çağdaşlık ve uygarlık üzerine kurulan bir sistem. İslamiyet, din devleti değildir. Hazreti Muhammed, insanlara yönelik olarak 'Dünya işlerinden en iyi siz anlarsınız' demiştir. Biz ulus, devlet, halk olarak halifeliği, müminlerin emrini, cumhuriyeti kendimiz ortaya koyduk. Bütün bunlar da dinle asla çakışmaz. Ancak din devleti dersek, bu tehlikelidir. Çünkü o zaman din dışında olan her şeyi reddedersin. Avrupa'nın anlamadığı, anlamayacağı tek sorun da bu. Kavrayamaz da bunu.''
Bu konuda Avrupalıları uyardıklarını ve uyarmaya da devam ettiklerini vurgulayan Hassun, ''Avrupalıları 'Bir devletin dinselliği üzerinde durursanız, İsrail'i de din devleti olarak tanırsanız, bütün dünya din üzerine kurulacak devletler arayışı içine girecektir. İnsanları buna yönlendireceksiniz' diye uyarıyoruz. Arap alemindeki ayaklanmaların amacı da budur zaten. Olup bitenler bundan ibarettir'' dedi.

-TÜRKİYE-SURİYE İLİŞKİLERİ-

Türkiye Suriye ilişkilerinin olağanüstü olarak niteleyen Hassun, iki ülke arasındaki ilişkilerin ileri dönemde daha da gelişeceğini ifade etti. Türkiye ile ilişkilerde yeni bir aşama kaydedildiğini belirten Hassun, bu aşamada tarihi gözden geçirip ilişkileri düzeltmeye çalıştıklarını dile getirdi. Hassun, şöyle devam etti:
''Bizim atalarımızla sizin atalarınız İstanbul'dan kalkıp, Suriye üzerinden, Irak'a, Ürdün'e, Mekke'ye hiçbir kimlik ibraz etmeden, pasaport da olmadan geçebiliyordu. Biz bir ümmetin, bir toplumun parçalarıyız. Fikirlerimiz ayrı olsa da biz biriz. Ahlaki anlamda aynı değerleri taşımaktayız. Bütün dünyaya düşünsel ve bilimsel olarak bu görüşleri uygarlık anlamında biz taşımışızdır. Türkiye Avrupa ile Arap alemi arasındaki kültürü yayan bir köprüydü zaten. Dolayısıyla çok yakın bir gelecekte beklentimiz Avrupa Türkiye'ye kendisi katıl diyecektir ve Türkiye Araplarla Avrupa arasında yine köprü olacaktır. Çünkü Türkiye'nin nüfusunun çoğunluğu gençtir ve çok seçkin, ileri bir demokrasi yürütmektedir. Öyle ki Türkiye, ruhani değerlerle, laiklikle demokrasiyi birlikte yürütmektedir. Türk halkı, hem Avrupa'ya hem de Arap alemine bir örnektir.''

-''DÜNYADA MUTLULUĞU İSTEYENİN KARISI İSTANBULLU OLSUN''-

Türkiye ile duygusal bir bağının da olduğunu anlatan Hassun, annesinin dedesinin bir Türk olduğunu söyledi.
Halep'te ailesinin bir kısmı Türk olan bir çok aile bulunduğunu dile getiren Hassun, Gaziantep, Kilis ya da Hatay'da da bir çok ailenin yarısının Suriyeli, yarısının da Türk olduğunu belirtti.
Suriye ile Türkiye arasında yakın ilişkiler söz konusu olduğunu vurgulayan Hassun, anne babasının çocukken kendisine ''Dünyada mutluluğu isteyenin karısı İstanbullu olsun'' dediklerini anlattı.

Güncellenme Tarihi : 23.3.2016 20:52

İLGİLİ HABERLER