Erdoğan'dan Esad'a masa çağrısı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak Başbakanı Muhammed Şiya el Sudani ile görüştü…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Irak Başbakanı Muhammed Şiya el Sudani ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye Rejimi'nin durumun daha kötüye gitmesini önlemek için gerçek bir siyasi sürece angaje olmaları gerektiğini belirtti.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, Türkiye'nin önceliğinin sınırlarının ötesindeki sükunetin korunması ve sivil halka zarar verilmemesi olduğunu belirtti.
'SURİYE REJİMİ SİYASİ SÜRECE ANGAJE OLMALI'
Suriye'nin birliğine, istikrarına, toprak bütünlüğüne önem verildiğini ve bu konuda Irak ile aynı noktada olduklarını ifade eden Erdoğan, Suriye rejiminin, durumun daha kötüye gitmesini önlemek için gerçek bir siyasi sürece angaje olmaları gerektiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin milli güvenliği ve çıkarları doğrultusunda gelişmelerden istifade etmeye çalışan terör örgütü PKK ve uzantılarını engellemek için adımlar attığının ve atacağının altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Su beka meselesidir
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
DSİ genel müdürlüğünde yapımı tamamlanan 564 tesisin toplu açılışı için bir aradayız. 77 şehrimizdeki projelerin ülkemiz ve milletimiz için hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
98 milyar lira toplam yatırım değeri olan eserlerle su depolama kapasitesi geliştiriyoruz. Ayrıca yıllık 224 milyon metreküp içme suyu sağlamış oluyoruz. 484 meskun mahal ve 348 bin dekarlık araziyi taşkın zararlarından koruyor ve 128 milyon kw/s enerji üretiyoruz.
Tamamlanan 564 yeni tesisimizle Türkiye ekonomisine yıllık 18 milyar lira tutarında ciddi katkı vereceğiz. Bu projeler arasında Yozgat İnandık Barajı, Sorgun Barajı açılışlarını da birazdan canlı bağlantılarla gerçekleştireceğiz.
Bu tesislerin hayata geçirilmesine vesile olan bakanlığımıza, DSİ ve yüklenici firmalarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bu yatırımların tamamlanmasında sorumluluk üstlenen tüm kardeşlerimize şükranlarımı sunuyorum.
Su bizim hem inancımızda hem tarihimizde hem de kültür dünyamızda hayati yer tutar. Tarih boyunca kurduğumuz medeniyet bahçelerini suyla yeşerttik. Su yollarının bakım ve inşasının yanında halka ücretsiz su dağıtmak için su vakıfları kurduk.
Nakkaşlarımız, hattatlarımız minyatürlerini yine su motifleriyle su kıvrımlarıyla süslemiştir. Su hayatımızı idame ettirdiğimiz nimet olma yolunda kültür kodlarımızda baş köşeyi ayırdığımız mümtaz yere sahip olmuştur.
Suyun kullanım alanıyla birlikte stratejik önemi de artmaktadır. Tarım, enerji, ulaşım gibi sektörler başta olmak üzere artan su ihtiyacımız üzerimizde baskı oluşturuyor. Dünyadaki suyun yüzde 97,5'i tuzlu sulardan oluşmaktadır. İnsanın kullanabileceği miktar son derece kısıtlıdır. Tatlı su miktarının da yüzde 1'lik bölümü kullanılabilir durumdadır. Temiz su kaynakları yeryüzündeki tatlı su potansiyelinin yüzde 0,1'ini teşkil ediyor. Ülkemiz dahil birçok yerde su hala sınırsız bir kaynak olarak algılanmaya devam ediyor. Bu tamamen yanlış, temelsiz ve tehlikeli bir bakış açısıdır. Su gün geçtikçe tükenen, azalan, kirlenen bir kaynaktır.
"SU BEKA MESELESİDİR"
Temiz su kaynaklarına erişim bir beka meselesidir. Pek çok alanda gecikme telafi edilebilir ama su konusunda yaşanacak en ufak gelişme telafisi imkansız sonuçlar doğuracaktır.
İklim kriziyle mücadeleye en fazla destek veren ülkeler arasındayız. Toplumsal farkındalığı artırmaya çalışıyoruz. Sıfır atık projemizle israfı önlemeyi amaçlıyoruz. 2053 yılı için belirlediğimiz net sıfır emisyon hedefimize ulaşıncaya kadar mücadelemizi kararlılıkla devam ettireceğiz.
Su yoksa tarım yok, gıda yok. Bizi ve canlıları hayatta tutacak dalımız yok demektir. Türkiye su zengini değil, su stresi yaşayan bir ülkedir. Devlet olarak tüm kurumlarımızdan, vatandaşlardan bu hususta azami hassasiyet göstermelerini arzu ediyoruz.
"İZMİR KÖRFEZİ'NDE BALIKLAR ÖLMÜŞ"
Su israfının önlenmesi ve çevre konusundaki hassasiyetimiz muhalefet cenahında bulmuyor. Belediye başkanları ve muhalefet partileri su kaynaklarının bilinçli kullanılması noktasında en diplomatik tabirle ihmalkar davranıyor. Çevre ile ilgili meseleleri istismar etmekte varlar, çevrenin korunmasına gelince ara ki bulasın. Ne istedikleri belli değil. Lafa gelince çevreciyiz diyorlar, İzmir körfezinin kirlenmesini önleyecek dişe dokunur hiçbir adım atmıyorlar. Balıklar ölmüş, kötü koku almış yürümüş. Bunların umurlarında bile değil. 30 sene önce Haliç konusunda da aynı umursamazlık ciddiyetsizlik söz konusu. Haliç maalesef 94 öncesi durumuna geri dönüyor. Kendi mesuliyet sahalarında çıkan yangınlara müdahale etmede çok geç ya da yetersiz kaldılar. Bu yetersizliklerini kabul etmek yerine üstünü örtmek için başkalarını suçladılar.
Güncellenme Tarihi : 3.12.2024 17:24