HINCAL ULUÇ, ERMAN TOROĞLU İÇİN BOŞA ZAMAN HARCAMIŞ
Allah kalemlerine dert vermesin.. Onlar saldırdıkça, hem de böyle yoğun saldırdıkça dimdik ayakta durduğumu hissediyorum. Merak eden okurlar var, niye yanıt vermediğimi soruyorlar ısrarla.. Önüne gelene yanıt vermem. Benim köşemde adı geçiyor, lafından söz ediliyorsa, değer verdiğimdendir bir.. Eylem ve söylemleri ile toplumu kötü etkileyebileceğini düşünmemdir. Dün bu sayfada örnekleri vardı. Kemal Belgin birinci, Erman Toroğlu ikinci guruptan oldukları için onlara aldırış ederim, ötesine etmem.
Erman'ın yeteneklerini bildiğim ve yeri geldiğinde övgü ile söz ettiğimden, ona çok uzun zaman tanıdım, ikili ilişkilerimiz, dostluğumuz, arkadaşlığımız açısından.. Ama zaman içinde gördüm ki, değmezmiş.. Artık değmiyor. Galatasaray'ı ve özellikle genç hakemleri doğramaya kalkarsa yanıtımı dinler veya okur, o kadar. Bana kişisel saldırıları kılımı oynatmaz.. Onun da, onun gibi saldıran ötekilerin de.. Aslında bekledikleri yanıt.. Biliyorum.. En çok da onun için omuz silkip geçiyorum, çıldırıyorlar.
Kaldı ki.. Onlarla tartışmaya girmem, onlardan biri sanılmama da yol açabilir, maazallah!.
Bugün bu yazıya başlama sebebim bu değildi de, yığılan e-mailler var, ''Şunu okumadın, bunu dinlemedin mi, niye yanıt vermiyorsun'' diye.. Beni bilenler sormuyor tabii.. Ama az bilen, yeni bilenler var. Onlar için yazdım..
Bugün, ara sıra hakkımda hoş şeyler yazanlar var, onlara teşekkür etmek istedim. Alışmadığım için böyle yazılara..,
Selahattin Duman.. Harika bir hiciv yazmış.. Haşmet'le bana.. Daha çok bana.. Okurken nasıl katıla katıla güldüm, kendime.. Selahattin işte bu.. Eleştiri işte bu.. Yazı işte bu..
Deniz Arman'ın yazısı çok şıktı, Haber Türk'te.. ''Gazete haber için okunur, yazar için değil'' yazım için.. Teşekkür Deniz.. Teşekkür de, bunu yazmam, tevazu falan değil. Bunu yazmam inancımın bu olmasından..
''Gazete yazar için değil, haber için alınır'' sözünün derinine inersen, ''Niye Türkiye'deki toplam gazete satışı, nüfusu aşağı yukarı bizim kadar Japonya'nın bir tek gazetesinin dörtte biri ancak ediyor'' sorusunun yanıtını da bulursun..
Biz yazarların sattırabildikleri gazete sayısı işte bu kadarcık.. Yazar için gazete alanlar bu komik toplam 2.5- 3 milyon tirajı sağlıyor..
Japon'un ''GAZETE'' si, 11 milyonun evine girerken..
Fenerbahçe'de yer yerinden oynuyor.. Bir tek, ama bir tek dişe dokunur haber okudunuz, dinlediniz mi, Türk medyasında..
Konuyu özel seçtim, en yoğun merak konusu olan konu olduğu için..
Tonla ahkam, tonla asparagas.. Peki haber nerde?.. Nerde Fenerbahçe muhabirleri.. Nerde atlatlamalar..
Masa başında.. Elde telefon.. ''Alo abicim, ne var ne yok'' diye haber mi çıkarılır?..
Savaş Ay gibi gece gündüz demeden düş yollara.. İlişkiler kur, sız, tanı, karşı karşıya gel.. Konuştur.. İlgili ilgisiz herkesi konuştur, araştır, bir haber yaz ki, Bab-ı Ali'de yer yerinden oynasın..
O devir bitti.. Şimdi sabah gazeteleri ''Bak nasıl atlattım'' coşkusu ile değil, ''Aman atladığım bir şey var mı'' merakı ile açıyor gazeteciler. Atlamadı ise sorun yok..
Çünkü yönetimler ''Ne özel haber yaptın'' diye sormuyorlar. Eğer atlarsa ''Vay bu haber bizde neden yok'' diye kıyamet kopuyor. Gazeteci de ona göre ayarlıyor kendisini..
Foto muhabirlerini izleyin.. Biri nerde.. Hepsi orda..
Çünkü gazeteye geldiklerinde onları ''Vay be ne resim çekmişsin'' diye öven yok..
''Şu resim bizde niye yok'' diye adam asılıyor oysa..
O zaman da cümbür cemaat geziyor foto muhabirleri.. Hepsi ayni resmi çeksinler ki, ekmek paraları tehlikeye düşmesin..
''Gol resmi getireni kovarım'' demiştim, Gelişim Spor'un dört canavar foto muhabirine.. Başlarındaki Bab-ı Ali'nin gelmiş geçmiş en büyük ustası İsmet Gümüşdere dahil.. Geçmiş olsun İsmet Ağabey.. Şekerin seni zorlamaya başlamış gene.. Geçer be.. Biz şekerle yaşamaya da alışmadık mı?.
Bab-ı Ali, televizyon gelmiş hala farkında değil. Hala Namık Ağabeyin Milliyet günlerinde yaşıyor. Hani gol resminin üstüne topun akış grafiğini yaptırırdı, nur içinde yatan usta..
Yahu adam artık golün canlısını, bir de bu haber kanalları gelince, senin gazeten, dergin çıkana kadar bin kere izliyor. Artık fotoğrafına niye baksın..
O zaman gol değil maçtan gelecek resim.. O maçı izleyen foto muhabirinin kişisel izlenimleri..
''Ben olsam maça Ara Güler'i yollardım'' dersem belki anlarlar TV devrinde çekilmesi gereken fotoğrafı..
Her sabah yüze yakın spor sayfası geçiyor önümden.. Hepsi, bize gazeteciliği öğretenlerin başında gelen Cihat Baban'ın deyişi ile..
Orospu donu..
Affedersiniz falan demiyorum. Laf aynen bu.. Rengarenk başlıklar ve hemen her yazıya ille de iliştirilme gereği duyulan, vesikalık fotoğraflarla dolu sayfalara aynen böyle derdi, Cihat Baban..
Bugünküleri görse ne derdi, utanırım, yazamam..
Şimdi yüzlerce sayfa.. Binlerce resim.. Aklınızda kalan ''Yahu poster gibi'' deyip beyninize, ya da duvarınıza astığınız bir tane var mı?..
''Herkes ne yapıyorsa, ben de onu'' dedin mi, geldiğimiz nokta işte bu..
Palavra resimler, palavra yazılar..
Söyle bakalım Deniz Arman millet niye gazete alsın?..
Alıyor..
İşte bu kadar alıyor..
Öff be.. Bir pazar günü için ne kadar basan bir yazı yazdım..
Okurlar kusura bakmasın.. Bu yazı aslında gazeteleri yönetenler için yazıldı. Onlar genelde bugün izin yaparlar. Vakitleri vardır, belki okurlar.. Hatta belki üzerinde düşünürler de..
Hıncal Uluç
sabah
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:47