İŞLERİ KESAT GİDEN DÖVİZ BÜFECİLERİ SUCUK SATMAYA BAŞLADI
Mustafa Ayman, 25 yıl döviz alım satım işi yaptı. Çok iyi paralar kazandı. Dalgalı kur sistemi ile birlikte dövize talep Türk Lirası’na yönelince Ayman için zor günler başladı.İş değiştirmeye karar veren Ayman, Beşler Et Ürünleri’ni satın aldı. Şimdilerde kendisini, “Ne dövizciliğim kaldı ne de altıncılığım, sucukçu oldum.” sözleriyle tanımlıyor. Ayman, döviz büfesini kapatıp farklı işlere kayanlardan sadece biri. Son üç yılda kapanan 400 döviz büfesinin işletmecisi şimdilerde sucukçuluk, saatçilik, simitçilik, factoring ve kuyumculuk gibi daha çok sıcak paranın döndüğü işlere yöneldi.
Bazıları ise halk arasında tefeci tabir edilen piyasaya faizle kredi verme işi yapmaya başladı. Kredi alanların başında, sektörleri sıkıntılı günler geçirdiği için bankalardan kredi alamayan, ihracat ağırlıklı çalışan tekstil ve konfeksiyon firmaları geliyor. 100 ila 150 bin dolar arasında kredi karşılığında bir ay sonrası için dolar başına 4-5 Yeni Kuruş (40-50 bin TL) fark ödüyorlar.
Villa Döviz'in sahibi Hikmet Topaloğlu iflas eden birçok döviz büfesi sahibinin her türlü işi yapar hale geldiğini kaydediyor. Döviz büfesi sahiplerinin önemli bir kısmının başa baş para kazanmadan yoluna devam ettiğini vurgulayan Topaloğlu, bu mesleğin cazibesini yitirdiğini görenlerinse alternatif iş arayışı içerisinde olduğunu ifade ediyor.
Önceki yıla kadar bin 200'ün üzerinde döviz büfesinin bulunduğu Türkiye'de bu rakam bu yıl 800'e kadar geriledi. Gerileme, döviz büfelerinin değerini de düşürdü. İki yıl öncesine kadar ortalama bir döviz büfesinin devri için 500 bin dolar kadar hava parası istenirken, bu rakam şimdi 50-60 bin dolara kadar düştü. Dalgalı kur sistemi ve ekonomide sağlanan istikrar sebebiyle vatandaşın döviz alıp satma işini bırakması bir dönemin en parlak kazanç kapılarından biri olan döviz bürosu işletmeciliğini bitirme noktasına getirdi.
İlk döviz bürosu 1989'da Ankara'da açıldı. Merkez Bankası'nın kurları enflasyon paralelinde düzenli olarak artırması ve art arda yaşanan krizler sebebiyle vatandaşlar dövize yüklenince, bürolar da kârlı mesleklerden biri haline geldi. Özellikle 1994 kriziyle birlikte büfelere olan ilgi daha da arttı. Sektör 1994'ten sonra 1997, 1998 ve 2001'deki krizlerde en parlak dönemlerini yaşadı. Ta ki 2001 yılındaki krizin ardından dalgalı kura geçilene ve ekonomide istikrar sağlanmasına kadar. Şimdi büfeler dövizdeki durgunluğu borç vererek aşmaya çalışıyor. Sistemin işleyişinde yasal bir zemini olmadığı için işler güven esasına göre yürütülüyor. Büfeler, kolay kolay tanımadıkları şirketlere borç para vermiyor. Sektör temsilcileri, sistemin ortaya çıkışını son bir yıl içerisinde kepenk indiren binlerce fason atölyenin durumuna düşmek istemeyen tekstilcilerin borçla da olsa ayakta durma çabasına bağlıyor. Zira, Türkiye'de faaliyet gösteren yaklaşık 180 bin fason atölye sahibinin yaklaşık yüzde 80'i borçlu. Konuya farklı bir açıdan yaklaşan uzmanlar ise kredi kartlarında olduğu gibi yeni bir ‘borçluzede' grubunun ortaya çıkmasından endişe ediyor. Döviz Büfeleri Yetkili Müesseseler Derneği Başkanı Seyran Çakmakçı bu işi yapanların, istisnalar olsa bile yetkili döviz büroları olmadığı görüşünde. Çakmakçı'ya göre banka gibi kredi veren dövizciler Kapalıçarşı'da bulunan serbest birkaç gruptan oluşuyor.
Şimdilerde simitçilik moda
Sadece son iki yıl içerisinde döviz büfesi işletmeciliğini bırakıp 'simit cafe' mağazası açanların sayısı 10'a yükseldi. İş yapamayan birçok esnaf da bürolarını devretme hazırlığında. Öyle ki İstanbul'un en işlek yerlerindeki döviz büfelerini kapatıp simitçi açan firmalar bile var. Örneğin Çağdaş Döviz, Sirkeci'de bulunan bürosunda İstanbul Simit olarak hizmet veriyor. Yine aynı firmanın bir de Kadıköy'de Osmanlı Simit adında ‘simit cafe'si var. Döviz Büfeleri Yetkili Müesseseler Derneği Başkanı Seyran Çakmakçı, döviz bürolarının büyük bir kısmının önümüzdeki yıllarda da farklı sektörlere gireceği tahmininde bulunuyor. Çakmakçı'ya göre gözde meslekler arasında simitçilik, factoring ve kuyumculuk yer alıyor. Çünkü sıcak paraya alışan dövizcilerin vadeli işlerle uğraşması pek mümkün değil. Dövizin yatırım aracı olmaktan çıkmasıyla birlikte döviz büfelerinin yaklaşık yüzde 80-90'ının para kazanamaz hale geldiğini söyleyen Çakmakçı, bu işe devam edenlerin prestijleri için dükkanlarını açık tuttuğunu vurguluyor. Önümüzdeki günlerde çok sayıda döviz işletmecisinin farklı iş kollarına yöneleceğini vurgulayan Çakmakçı'ya göre, dövizin hareketli olmaması, Amerikan ekonomisinin durağanlaşması, Euro'nun değerini koruması ve Avrupa ülkelerinden Türkiye'ye yapılacak olan yabancı yatırımcıların artırma kararı alınması dövizcilik işini tamamıyla bitirir.
Dövizciliği bıraktı sucuğu hamburgere rakip yapacak
Dövizde durgunluk yaşanması üzerine sektör değiştiren Ayman Döviz'in sahibi Mustafa Ayman, iki yıl önce ortağıyla birlikte Beşler Sucuk'un başına geçti. 1980 yılında Gaziantep'ten İstanbul'a geldiğinden beri döviz piyasasının içinde bulunan Mustafa Ayman, şimdi zamanının büyük bir kısmını ortağı olduğu fabrikada geçiriyor. İşadamı, fabrikada sabahlayarak krizde batma noktasına gelen firmayı kâr eder hale getirmiş. İki yıl içerisinde üretimi dört katına çıkararak aylık 500-600 tonluk ürün satışı gerçekleştiren Ayman'ın yeni hedefi, Beşler'i ‘fast food' sektöründe lider markalardan biri yapmak. Beşler, 80 ayrı ürünün kolay ve hızlı bir şekilde tüketileceği fast food zinciri kuruyor. Şirket bu yıl sonuna kadar 10 mağaza açmayı planlıyor. Cumhuriyet, İkbal gibi sucuk markalarının fast food sektörüne girmeleri Beşler'i de harekete geçirdi. Firma, hamburgere karşı Türk damak tadına uygun ürünler satacak yeni bir zincir kurmaya karar verdi. 1945 yılında Ahmet Beşler'in babası Bahri Beşler tarafından kurulan ve Türkiye'de özel entegre olma hakkını elde eden ilk firma olan Beşler Sucuk, 2000 yılında ciddi bir krizin eşiğine gelmişti. Firmanın sahibi Ahmet Beşler krizden çıkmak için her yolu denemiş ve ortaklıkta karar kılmıştı. Tüketicilerinin yemek alışkanlıklarını inceleyerek üretim yapacak olan Beşler’in ana ürünleri arasında salam, sucuk, sosis, pastırma ve kavurma yer alacak. Döner ve etli ekmek gibi kategorilere de girmeyi de planladıklarını söyleyen Mustafa Ayman, restoranları İstanbul'un işlek caddeleri ve merkezi yerlerinde açacaklarını, daha sonra franchising vereceklerini kaydediyor. Hamburger ve pizza çalışmalarının olduğu bilgisini veren Ayman, Türkiye geneline Pizza Hut gibi şube açmayı planladıklarını belirtiyor. Türkiye'de fast food kültürünün oluşmaya başladığını belirten işadamı, birkaç yıl içerisinde kolay tüketimin Avrupa Birliği seviyesine çıkacağı görüşünde. ZAMAN