İstanbul'un fethinin 565. yıl dönümü kutlanıyor
İstanbul kuşatması, 1453 senesinin 29 Mayıs’ında son buldu. Peygamber övgüsüne mazhar olan Fatih ve ordusu, hem devletin bekası için stratejik öneme sahip olan hem de dini öneme haiz bu şehri fethederek bir çağın kapanmasını ve yeni bir çağın doğmasını sağladı. Siyasi ve askeri dehasıyla Fatih, İstanbul’u nasıl düşürdü? İşte İstanbul’un fethinin kısa özeti…
Yüce Mevla’mızın habibi, alemlere rahmet olarak gönderilen son peygamber Hz. Muhammed’in (s.a.v) yüz yıllar önce müjdelediği İstanbul’un fethi, güzel komutan ve güzel ordusu tarafından 6 Nisan-29 Mayıs 1453 tarihleri arasında gerçekleştirilen kuşatma sonrası son buldu.
Devlet-i Aliyye’nin birçok sultanı, son peygamberin, “İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur” müjdesine mazhar olabilmek için kanlar akıttı, kanları aktı… O müjdeye mazhar olan ise, “İstanbul, ya sen beni alacaksın, ya ben seni!” diyen İkinci Mehmet idi.
Döneminin en büyük entelektüellerinden Sultan Mehmet, İstanbul’u fethedip bir çağı kapattı, dünyanın seyrini değiştirecek yeni bir çağ açtı. Dünyaya, surları yıkacak teknolojinin geliştiğini ispat etti. İstanbul'u fetheden genç padişah Mehmet, yaklaşık bin yıllık bir imparatorluğa son verdi. Tüm bunlardan sonra, kendisinde Fatih unvanı verildi.
Devletinin bekası için stratejik öneme sahip olan İstanbul, Fatih Sultan Mehmet’in gözünde bir dava meselesiydi. İşte Fatih Sultan Mehmet’in davası olan döneminin en önemli şehirlerinden biri olan İstanbul’un fethedilmesi şöyle gerçekleşti:
Genç yaştaki Sultan Mehmet, 1451 senesinin sonlarına doğru kuşatma hazırlıklarına başladı.
Önce, Boğaz’ın Anadolu yakasında büyük dedesi Sultan Bayezid’in yaptırmış olduğu Anadolu Hisarı'nın karşısına o dönemde “Boğazkesen” denilen Rumeli Hisarı’nın inşa emrini verdi.
Hisar’ın haberini alan İmparator Konstantinos, Sultan Mehmet’e hisarın yapımı için kendisinden izin alması gerektiğini bildirmek maksadıyla elçiler gönderdi. Ancak Sultan Mehmet elçileri kabul etmedi. İmparator en son 1452 senesinin Haziran ayında barış görüşmeleri için bir kere daha elçilerini gönderdi. Ancak Sultan Mehmet elçileri yine reddetti.
Bunun anlamı savaştı.
Rumeli Hisarı 1452 senesinin Ağustos ayında tamamlandı. Daha sonra boğazın kontrolü Osmanlıların eline geçmiş oldu.
VENEDİK GEMİSİ BATIRILDI
1452 senesinin sonlarına doğru, ödeme yapmayı reddeden bir Venedik gemisi batırıldı, kaptanı ve tayfası tutuklandı. Söz konusu toplar “Erdelli Urban” adında bir top dökümcüsü tarafından yapılmıştı. Sultan Mehmet kendisinden İstanbul’un surlarını yıkabilecek güçte bir top yapıp yapamayacağını sorduğunda, "Ne İstanbul ne de Babil’in surlarının karşı koyabileceği bir top yapabileceğini" söylemişti.
YARDIMI REDDETTİLER
Bu gelişmeler karşısında yenilme korkusu yaşayan İmparator Konstantinos, Papa ve İtalyan şehirlerinden umutsuzca yardım talebinde bulundu ama bunlar sonuçsuz kaldı. Yalnızca Cenova 1452 senesinin Kasım ayında yardım göndermeye karar verdi ve Giovanni Giustiniani komutasında 700 asker taşıyan Ceneviz kadırgaları, 26 Ocak 1453 tarihinde İstanbul’a vardı.
Sultan Mehmet yalnızca karadan kuşatmanın yeterli olmayacağını düşünerek bir donanma hazırlatmıştı. Bu donanma bahar aylarında boğazın Marmara girişine vardı.
İlk saldırı 6 Nisan sabahı başladı. Kuşatma, aralıklı çatışmalarla 53 gün devam etti.
İmparator Konstantinos, Giustinani ile birlikte Romanus kapısını savunuyordu.
20 Nisan günü Papa’nın gönderdiği üç Ceneviz gemisi ile Sicilya’dan gelen bir Rum yük gemisi şehrin açıklarında göründü. Marmara denizinde yapılan savaşın sonunda akşam saatlerinde dört gemi Haliç’e girmeyi başarmıştı.
Bu gelişmeler üzerine bir şekilde Haliç’e inmesi gerektiğini anlayan Sultan Mehmet, gemileri karadan yürütmeye karar verdi.
22 Nisan sabahında bugünkü Dolmabahçe’den Kasımpaşa’ya uzanan güzergaha kalaslar döşenerek 70 kadar gemi silindirler üstünde Haliç’e indirildi. Böylece Haliç’in kontrolü Osmanlıların eline geçti.
GEMİLERİN KARADAN YÜRÜTÜLMESİ BİR UYDURMA DEĞİL
Tarih Profesörü İlber Ortaylı, katıldığı bir TV programında kendisine gemilerin karadan yürütülmesi sorulması üzerine şu cevabı verdi:
“Gemilerin karadan yürütüldüğünü söyleyenler biz değiliz, biz uydurmadık. Bunların hepsi muasır kaynaklarda söylenmiştir. Muasır tarihçiler konuşmuşlardır ve bunun gibi Floransa kaynaklarında falan var ve daha da ilginci o devri çok iyi inceleyen ve hiç de öyle aşırı Türkofil olmayan, padişah tutmayan tarihçiler de onu kaleme almıştır. Bu Türklere has bir uydurma ve icat değildir. Türkler öyle şeyi tetkik edecek kadar histografik gayretleri yoktur. Şimdi birileri bu uyduruktur diyor. Bu uydurmacıların gösterdikleri kaynakların hepsi yeni Türkçe kaynaklar. Böyle bir tarihi efsaneyi çürütme olamaz, mümkün değildir. Zaten orayı geçen gemicikler de o tepeleri aşamayacak şeyler değil. O çok açık.”
FATİH’İN MÜSLÜMANLIĞINI KABUL EDEMİYORLAR
Hukukçu, araştırmacı tarihçi Kadir Mısıroğlu, Fatih’in gemileri karadan yürütmesinin reddedilmesiyle ilgili bir sohbetinde şunları söyledi:
“Öyle bir hadise olmadığını söyleyen tarihçiler, Fatih'in Müslümanlığından dolayı dehasını kabul etmek istemeyen din aleyhtarlarıdır. Doğru olan şudur; Fatih'in bu işi nasıl yaptığına dair kat'i delil yoktur. Çünkü Osmanlı tarihinin başlangıcında vak'anüvis diye bir memuriyet yok. Vaki olan hadiseleri yazan bir devlet memuru yok.
Tafsilatlı bilgi olmadığı için, işte; kazıklar üzerinde kayıklar, mandalarla çekilmiştir vesairedir diye bir rivayet var. Bu rivayete itiraz edenler var. Böyle bir şey olmamıştır diye bir şey yok. Çünkü donanma Haliç'e inmiş zincire rağmen.
Nasıl yapıldığına dair kat'i bir bilgi yoktur. Mandalarla çekildiğini, Dolmabahçe sırtlarından Kasımpaşa'nın üzerinden Haliç'e gemilerin çıkarıldığı tarihi bir gerçektir. Bunu Bizans tarihleri de söyler, bizim tarihlerimiz de söyler, bizim kaynaklarımız da söyler. ‘Böyle bir şey olmamıştır’ iddiası ancak o güne göre böyle bir başarının, böyle bir buluşun Fatih'e sağladığı itibarı kıskanan adamlar.”
TESLİM OL ÇAĞRISI YAPILDI
Kuşatmanın yedinci haftasına gelindiğinde, Osmanlılar kesin bir galibiyet elde edemeyince, İmparatora tekrar teslim ol çağrısı yapıldı. İmparatorun bu çağrıya olumsuz cevap vermesi üzerine Sultan Mehmet, ayın 29’unda karadan ve denizden büyük bir saldırı yapacağını bildirdi.
Son saldırı hazırlıklarını Zağanos Paşa düzenlemişti. Osmanlı ordusu 29 Mayıs’ın ilk saatlerinde başlattıkları son taarruzu üç dalga halinde gerçekleştirdiler.
İlk iki saat boyunca başıbozuklar surlara saldırdı, ardından Anadolu birlikleri onların yerini aldı. Son olarak öldürücü darbeyi vurmak üzere yeniçeriler devreye girdi. Bu sırada yaralanan Giustiniani'nin savaş alanından ayrılması şehri savunanların arasında büyük moral bozukluğuna sebep oldu. Nihayet sabah saatlerinde Osmanlı askerleri "Kerkoporta" adlı kapıdan içeri girmeyi başardılar ve kapının üzerindeki burca Osmanlı sancağını diktiler.
ŞEHİR DÜŞTÜ
Sultan Mehmet fethin ilk günü öğleden sonra şehre girdi. Ayasofya’ya giderek namaz kıldı ve Fatih Sultan Mehmet olarak “min-baʿd (bundan sonra) tahtım İstanbul'dur” diye buyurdu.
İstanbul fethedildikten sonra bölgedeki sivil halk din ve vicdan hürriyeti kapsamında tamamen serbest bırakıldı.
ÖZEL FETİH GÖSTERİSİ İLE KUTLANACAK
İstanbul'un fethinin 565. yıl dönümü, bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nce (İBB) Haliç'te düzenlenecek programla kutlanacak.
İBB'den yapılan açıklamaya göre, Haliç Kongre Merkezi Sahili'ndeki alanda akşam 19.30'da başlayacak programda, Kültür Bakanlığı Tarihi Türk Müziği Tasavvuf Ekibi bir konser verecek.
Konserin ardından İstanbul protokolü ile devlet erkanının katılımıyla iftar programı gerçekleştirilecek. İftar sonrası ise fethin 565. yılı dolayısıyla "Özel Fetih Gösterisi" başlayacak.
Ayrıca, TSK Askeri Mehteran Birliği sahne alacak ve kutlamalar için hazırlanan özel bir video mapping, ışık, su ve lazerin birlikte kullanıldığı görkemli bir fetih gösterisi gerçekleştirilecek.
"Özel Fetih Gösterisi" için sahilden ortalama 50 metre açıkta deniz yüzeyine özel platform kuruldu. 78x18 metre ölçülerindeki sahnede gerçekleştirilecek 3D mapping gösterisi için 20 dakikalık film hazırlandı. Programda su, ışık, lazer ve su perdesi gösterisi, 30x90 metre ölçüsündeki yüzer gösteri platformunda yapılacak.
Dünya tarihini değiştiren, bir çağ kapatıp başka bir çağ açan büyük deha Fatih Sultan Mehmet Han ile muzaffer, yiğit ve kutlu askerlerinin gerçekleştirdiği İstanbul’un fethi yeniden canlandırılacak.
yeniakit.com.tr
Güncellenme Tarihi : 29.5.2018 10:40