Gündem
  • 10.12.2004 09:56

İŞTE TÜRKİYE'Yİ OYALAMANIN BELGESİ

Danimarkalı gazeteciler Thomas Lauritzen ve Michael Ulvemari tarafından kaleme alınan "Spidsen For Europa" yani Avrupa'nın Zirvesi'nde adlı kitap... Kitabı yazan gazeteciler, ellerindeki bütün bilgileri Danimarka Başbakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve toplantılara giren üst düzey bürokratlarla yapılan röportajlar sonrası toparladılar. Hata yapmamak için kitabın son hali bu bürokratlara okutuldu. Kitapta yer alan iddialar yalanlanmadığı gibi yetkililer, gazetecilere olan biteni anlattıkları için birbirlerini suçladılar. Kitap birbirinden ilginç diyaloglar içeriyor: 12-13 Aralık 2002 tarihinde yapılan Kopenhag Zirvesi... Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen zirve öncesi 14 AB üyesi ülkenin başkentlerini ziyaret ediyor. Ve bu ziyaretlerde tüm başkanlar yalnız kaldıklarında Rasmussen'e "Türkiye'ye tarih vermeyelim" diyorlar. Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer de Başbakanı Gerhard Schröder gibi Türkiye'nin AB üyeliğine karşı... Hatta "Türkiye'nin üyeliği felaket olur" diyen Fischer zirve öncesi Möller'le yaptığı ayaküstü bir sohbette "Türkiye için bir 'B' planı düşünmeliyiz. Öyle bir üyelik yolu bulalım ki, Türkler hiçbir zaman AB'ye üye olamasınlar" diyor. Kitabın çıkış noktasını Kopenhag Zirvesi öncesi AB dönem Başkanı ve Başbakan Anders Fogh Rasmussen ile Dışişleri Bakanı Per Stig Möller ile bürokratları arasında geçen ve gizlice kameraya kaydedilen konuşmalar oluşturuyor. Sonradan deşifre edilen ses ve görüntü kayıtlarına göre: (Tayyip Erdoğan'ın Kopenhag ziyareti .öncesi...) Rasmussen: Türkiye zirvenin ana maddelerinden birini oluşturuyor. Möller: Türkiye uzun süre bekletilirse, bu bekleyiş Türkiye'yi İslam dünyasına itebilir. Almanların içeride ve dışarıda söyledikleri birbirini tutmuyor. Joschka Fischer ile görüştüm. 12 saat içinde üç kez fikir değiştirdi. Önce Türkiye'nin birliğe tam üyeliğini istemediklerini, Türkiye'nin dışarıda tutulması gerektiğini söyledi. Sonra benden kendisi için Türkiye'ye karşı bir oyalama formülü bulmamı istedi, daha sonra da- 'unutalım' dedi. Rasmussen: Tarih konusunda çok dikkatli olmamız gerekiyor. Bir çok konuyu dikkate almalıyız. Tarih için tarih istiyorlar. Birlik içinde değişik görüşler var. Şartlı tarih verilmesini isteyenler var. Bazıları Türkiye'nin AB'ye yaklaştırılmasını istemiyor. Bazıları bugünkü durumun devam etmesini istiyor. (Ziyaretten sonra Başbakanlık binasında zirve hazırlıkları) Rasmussen: Türkler zirveyi Türk zirvesi yapmak istiyorlar. Bürokratlar: Biz bugünkü durum üzerinden politika yürütelim. Mevcut rayda yürütelim. Sonra bunun kavgası olabilir. Tarih için tarih verilebilir. Rasmussen: Normal prosedür uygularsak, 2004'ten önce bir değerlendirme yapmamız gerekiyor. (Zirve'nin birinci günü. Başbakanlıkta bürokratlar Abdullah Gül'ün randevu talebinde bulunduğunu söylüyorlar. Başbakan Rasmussen ise vaktinin olmadığını belirterek, randevu talebini kabul etmiyor. Ancak bürokratlar Bush’un defalarca telefon ederek, Türklerin Birliğe bir an önce alınması konusunda ısrarlı davrandığını söylüyorlar.) Bürokratlar: Abdullah Gül'e kısa da olsa bir zaman ayırmanız gerekiyor. Sonrasını düşünün. Bu bir yatırımdır. Rasmussen: Peki kısa bir görüşme olur. Bush ile görüştüm. Ama taleplerini kabul etmedim. Öyle herkesin söylediğini yapmamız mümkün değil. (Rasmussen, Abdullah Gül ile görüşüyor. Daha sonra 15 ülke Türkiye'ye 2004 aralık ayı tarihinin verilmesi konusunda anlaşıyor. Toplantıdan sonra Başbakan Rasmussen, Möller ve bürokratlar ile görüşüyor.) Rasmussen: Bu kararı Türkler basından öğrenmesin. Basından önce Dışişleri Bakanı Möller kararı Türk meslektaşına söylesin. (Karar Türk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'a anlatıldıktan sonra Başbakan Möller ve bürokratları ile tekrar bir araya geliyor.) Rasmussen: Türkler ne dediler, kararı nasıl karşıladılar? Möller: Çok şaşırdılar. Hayal kırıklığına uğradılar. Onlara durumu anlatmaya çalıştım. Sen (Rasmussen'e diyor) onlara tarih konusunda ısrarlı olmamaları için çok söyledin. Çok sarsıldılar. Rasmussen: isterlerse 2004'ü bir tarih olarak kabul etsinler. Möller: Bunu bir zafer olarak kabul ettiremeyiz. Türk meslektaşım Türkiye'nin dostları ile görüştüklerini ve dostlarının ümit verdiğini, verilen kararı anlayamadığını söyledi. Kararı Gül'e bildirecek. Rasmussen: Masada onların dostlarından hiç biri yoktu. Kimse Türkiye'yi desteklemedi. Ben onlara tarih konusunda ısrarlı olmamalarının Türkiye'nin yararına olacağını anlatmaya çalıştım, anlamadılar. Tarih konusunda ısrar ettiler. Şimdi Türkiye'nin durumu sadece 2004 Aralık zirvesinde görüşülecek. Türkiye'yi birliğe istemeyenler, o zaman da bir bahane bularak karşı çıkacaklar ve bu iş uzayacaktır. Tarih verilmeseydi, 1999'dan beri devam eden durum devam edecek ve 2003 yılı içinde ve 2004 yılı ilk 6 ayında Türkiye'nin durumu sürekli ele alınacak ve müzakere şansı doğacaktı. Şimdi 2004'e kadar Türkiye konusu kapanmıştır. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:25

İLGİLİ HABERLER