KUMLU: İŞÇİLERE HER TÜRLÜ DESTEĞİ SAĞLADIK
ELAZIĞ - Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, ''Türk-iş ilk günden itibaren maddi manevi her türlü imkanı TEKEL işçilerine sağladı'' dedi.
Kumlu, TEKEL işçilerinin Türk-İş'in kapısının önünde kar, kış, gece, gündüz demeden eylemini sürdürdüğünü söyledi. İşçilerin eylem nedeninin özelleştirme değil iş yerlerinin kapatılması olduğunu vurgulayan Kumlu, şöyle konuştu:
''Hepinizin bildiği gibi özelleştirilen iş yerlerinde kanun gereği, son yasal düzenlemeyle devredilen şirkete gönderiliyor çalışanlar, özlük haklarıyla birlikte. Şayet kabul etmemesi halinde arkadaşlarımız 6 ay içinde tazminatlarını alarak 4-C statüsüne geçiyor. 30-35 yıldır çalışma hayatıyla, işçileri ilgilendiren hususlarla ilgileniyorum. Bu 4-C, bize 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nu da öğretti. Şimdi TEKEL işçileri diyelim 20 yıl çalıştı. Tazminatlarını alarak 4-C statüsünde Milli Eğitim Bakanlığına gönderildi. 10 yıl sonra emekli olacaklar. Bu çalışmış oldukları 10 yıllık sürenin kıdem tazminatını alma şansları yok. Bunun için bağırıyorlar.''
TEKEL işçilerinin de SEKA işçileri gibi özlük haklarıyla başka kamu kuruluşlarına geçmek istediğini anlatan Kumlu, Hükümetin ise TEKEL işçilerini, özelleştirilen yerlerdeki işçilerin istihdam edildiği 4-C statüsüne almak istediğini söyledi.
TEKEL işçilerinin memleketlerinden gelirken niyetlerinin AK Parti önünde oturma eylemi yapmak olduğunu ifade eden Mustafa Kumlu, şunları kaydetti:
''Ancak önce Abdi İpekçi Parkı'na yönlendirildiler. Oradan dağıtılıp Türk-İş'e geldiler. O gün bu gündür Türk-İş'in önünde hak mücadelesi veriyorlar. Türk-İş, ilk günden itibaren maddi manevi her türlü imkanı TEKEL işçilerine sağladı. Başkanlar Kurulu kararıyla bir dizi eylem hayata geçirdik. Ardından da Ankara'da son 25 yılın en büyük mitingini yaptık. TEKEL işçisi arkadaşlarımız, çoğunlukla onlarla nasıl bütünleştiğimiz, sorunun çözümü için nasıl canımızı dişimize taktığımızın farkında oldu. Ama onlar da zaman zaman Türk-İş'i yuhalamayı itibar ve meziyet sayanların ya da kendi güçsüzlüklerinin panzehrini Türk-İş'i yıpratmakta arayanların oyununa geldi. Hedefi şaşırıp, öfkelerini bize yönelttikleri zamanlar oldu. Tabii sonra bin pişman olup özür dilediler. Ama dilemeselerdi de ben onlara kırılmazdım. Çünkü o davranışların şuurla sergilenmediğini biliyorum. İçinde bulundukları şartlar çok zor ve oraya gelen ziyaretçilerle birlikte bir o kadar da provokasyona açık.''
Kumlu, büyük ve kapsamlı miting yapmalarına rağmen mitingin sonunda kürsüye çıkanlar nedeniyle bu büyük organizasyonun gölgelendiğini, televizyonlarda mitingin büyüklüğünün değil kürsüde son yarım saatte sergilenen karmaşanın yer aldığını belirtti.
Mitingde kürsüde ''genel grev'' sloganlarını yanıtsız bıraktığını, bunun nedeninin genel grevden korkması olmadığını bildiren Kumlu, şöyle devam etti:
''Artık herkes bizi anlamış olmalıdır. Biz bir şeyi yapacağımız zaman söyleriz. Yapmadan önce hamasi nutuklar atmayı da ahlaki bulmayız. Önüne katsan 2 koyunu güdemeyip birini kaybedecek olan birileri mangalda kül bırakmayan, genel grev laflarıyla hamasi nutuklar atar, alkış da alır. Durmadan gürler. Ama bakarsınız hiç yağmaz. Ama biz ne yaparız? Biz tepkileri de göze alır, susarız. Her şeyin bir zamanı olduğunu bilir, konuşmak için o zamanı bekleriz. Ama gürlediğimiz zaman da yağarız.''
Zamanı geldiğinde Türk-İş'in diğer işçi ve memur konfederasyonlarını bir araya getirerek 3 Şubatta uygulanmak üzere üretimden gelen gücün kullanılması kararı aldığını anımsatan Kumlu, ''Tabi bunun da politikasını yapmak isteyenler vardır. Ama şu bilinmelidir ki Türk-İş'i hiç kimse, hiçbir şeye zorlayamaz. Türk-İş'in her zaman bir yol haritası vardır. Ve attığı her adım, kendisi için, vakti geldiği için atılmaktadır'' dedi.
Türk-İş'in bu süreçte Tek Gıda-İş Sendikasının ne istediyse azını değil daha fazlasını yaptığını ifade eden Kumlu, ister alkışlansınlar ister yuhalansınlar ilk günden itibaren TEKEL işçilerine karşı sorumluluklarının farkında olduklarını ve işlerine baktıklarını kaydetti.
Kumlu, TEKEL meselesinde 28 Ocak akşamı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşme yaptıklarını, görüşmede yanlış anlaşılmaları düzelttiklerini, konunun özelleştirme değil kapatma olduğunu bir kez daha anlattıklarını bildirdi.
Mustafa Kumlu, şunları söyledi:
''Başbakanın o sert üslubundan uzaklaşıp, çözüm arar noktaya gelmesi hepimiz için umut oldu. Başbakan konuyla ilgili olarak Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Devlet Bakanı Hayati Yazıcı'yı görevlendirdi. Bakanlar, şimdi bir çalışma yapıyor. Başbakan bu çalışmanın ardından bizimle tekrar bir araya gelecek, konuyu değerlendireceğiz.''
Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 10:44