Ankara Ticaret Odası (ATO), dünya bor rezevlerinin yüzde 63'üne sahip Türkiye'nin bu madenin nimetlerinden yeterince yararlanamadığına dikkat çekerken, olası Irak operasyonunda sıkça adı duyulacak 'Tomahawk füzeleri'' ile ''Yarasa'' uçaklarının yakıtında bor kullanıldığını hatırlattı.
ATO, ''Madenlerin Efendisi Bor'' adı ile bir rapor hazırladı. Raporda, günlük hayatta 250'yi aşkın alanda kullanılan borun, olası Irak operasyonunda da kilit rol oynayacağına vurgu yapıldı.
Raporda, bor yakıtıyla işleyen otomobiller ve Avrupa Uzay Ajansı'nın ''Ariane Roketi''nden sonra, olası Irak operasyonunda Amerika'nın ''Tomahawk Füzeleri'' ve ''Hayalet Uçak'' olarak adlandırılan ''Yarasa''ların da, bordan elde edilen yakıtla uçtukları kaydedildi.
ATO'nun raporu, dünyanın en güçlü madeni olan borun önemini yaklaşan Irak savaşı ile birlikte yeniden gözler önüne serdi. Raporda, savaşta, barışta, uzayda hemen her alanda günlük yaşama giren bu stratejik maden ''düşünülebilecek en temiz maden'' olarak çevrecilerin gönlünde taht kurarken, Türkiye'de sadece bir ilçenin adı olmaktan öteye gidemediği belirtildi.
Irak'a olası müdahalenin, bir petrol savaşı olduğu öne sürülen raporda, şöyle denildi:
''100 yıllık ömrü kalan Ortadoğu petrolleri üzerinde söz sahibi olma savaşı sürmektedir. Petrolün alternatifi ise bor madenidir. Bugünkü üretim ve tüketim hızıyla 60 yıl sonra dünyada Türkiye dışında bor rezervi kalmayacaktır. Türkiye'nin ise bor rezervi bilenin rezevlerle 200, potansiyel rezervlerle 300 yıllıktır. Türkiye, bu üstünlüğü iyi kullanmalı ve bu stratejik maden konusunda dikkatli olmalıdır. Önümüzdeki 25 yıl içinde Türkiye ekonomik, askeri ve siyasal açıdan güçlü olmazsa petrol örneğinde olduğu gibi milenyumun ilk çeyreğinde ''bor'' ve ''su'' savaşlarının odağında olacaktır.''
TÜRKİYE'NİN PAZAR PAYI YÜZDE 31
Raporda, bor konusunda yapılan bazı saptamalar ise şöyle sıralandı:
-Türkiye şu anda 2.5 milyar ton ile dünya bor rezervinin yüzde 63'üne sahiptir. Rezerv tespit çalışmaları bittiğinde bu oranın yüzde 80'lere varacağı tahmin edilmektedir. En kötü tahminle Türkiye'nin bugünkü bor rezervinin ''işlenmemiş'' değeri 1 trilyon dolardır. Türkiye'den sonra en büyük bor rezervi yüzde 13 ile ABD'de bulunmaktadır.
-Türkiye'nin dünyadaki pazar payı yüzde 63'lük rezerve karşılık yüzde 31, Amerika'nın ise yüzde 13'lük rezerve karşılık yüzde 41'dir.
-Bor, topraktan çıkarıldığı gibi satılan bir madde değildir. Türkiye, rezerv zenginliğine rağmen işleme tesisi ve pazarlama imkanları açısından oldukça geridedir. 2001 yılı itibariyle Türkiye'nin bor işleme kapasitesi yıllık 700 bin tondur. ETİ Holding kapasiteyi 1 milyon tona çıkarmak için gerekli hazırlığı yapmış olmasına karşın halen kaynak bulunamadığından beklemektedir.
-Özel sektör Eti Holding'den düzenli hammadde alamadığı için uc ürün üretmeyle ilgili yatırım yapmakta çekimser davranmaktadır.
-İçinde yoğu bor minerali bulunan kimi nihai ürünlerin kilosu 6 bin dolara kadar ulaşabilmektedir. Ancak Türkiye ham borun tonunu 140 dolardan, zenginleştirilmiş borun tonunu 190 dolardan ihraç etmektedir. Yabancı ülkeler Türkiye'den 140 dolardan aldıkları boru zenginleştirerek 600 dolara Türkiye'ye satabilmektedir.
Bugün Mercedes, Ford, Chreysler firmaları tarafından denemeleri süren bor ile çalışan otomillerin menzili akaryakıta oranla 2 katına çıkabilmektedir. İnfilak ihtimali olmadığı için tam güvenlik ve çevrecidir. Yakıt olarak kullanıldıktan sonra bile tekrar kullanılabilmektedir.
Türkiye, Avrupa ülkelerinden perporat ithalat etmektedir. 1 tonluk perborat, 1 ton tinkal ve 500 kilogram bordan üretilmektedir. Türkiye'den ihraç edilen bor ortalama 140 dolar iken, ithal edilen perborat 817 dolar değerindedir. Aradaki 677 dolarlık fark, perporatın Türkiye'de elde edilememesinin maliyetidir.
ATO BAŞKANI AYGÜN
Rapora ilişkin değerlendirmede bulunan ATO Başkanı Sinan Aygün de, Türkiye'de bir Bor Enstitüsü'nün kurulmasının hükümetin üç aylık vaadleri arasında yer aldığını hatırlatarak, ''Bor Enstitüsü gecikiyor. Vaadler vadesinde yerine getirilmezse Türkiye Bor pazarını kaçırır'' uyarısında bulundu.
İstihdam yoğun olan madencilik sektöründe vergilerin diğer sektörlere göre yüzde 15 fazla olduğunu ve bu durumun özel sektörü yatırım yapmaktan caydırdığını ifade eden Aygün, ''bor kalkınmanın motoru olabilir. Ama bu moturu çalıştıracak yakıtı hükümetin sağlaması gerekir'' şeklinde konuştu. Önümüzdeki 25 yıl içinde Türkiye'nin ''bor'' ve ''su'' savaşlarının odağında olabileceğinin bu raporda ortaya çıktığını belirten Aygün, ''petrol, bor ve su mahşerin üç atlısıdır. Bu troyka iyi yönetilemezse Türkiye büyük sıkıntılar yaşar'' dedi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:15