UĞUR ALICI
ANKARA - Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, 2004-2005 eğitim-öğretim yılının açılması sonrasında eğitim muhabirleriyle biraraya gelerek, eğitim alanına ilişkin konularda önemli açıklamalarda bulundu. Çelik, bakanlığın 71 bin öğretmene daha ihtiyaçı olmasına karşın 28 bin öğretmen fazlalığının olduğunu söyledi. Çelik, ''Öğretmen açıklarımız basında yer alan rakamlar seviyesinde değil. Bir öğretmenin maaş karşılığı 15 saat derse girmesi halinde açık 71 bin öğretmen. Bu açık daha çok branşlar bazında olurken, diğer taraftan da çeşitli nedenlerle öğretmenlerin belli merkezlere yığılmış olması nedeniyle 28 bin öğretmen fazlalığımız var. Bu fazlalık daha çok meslek liselerinde. İhtiyaç ise bazı branşlarda var'' dedi.
Çelik ayrıca, Maliye Bakanlığı'ndan bu sene 5 bin vekil öğretmen kadrosu talebinde bulunduklarını ve geçtiğimiz ay yapılan öğretmen atamalarından kalan yaklaşık 300 kadroya da 2004 yılı sonuna kadar yeni atama yapılarak, ihtiyacın giderilmeye çalışılacağını belirtti. Çelik, öğretmen açığının en fazla İngilizce, bilgisayar ve Türkçe branşlarında olduğunu kaydederek, ''İngilizce açığını usta öğreticilerle, Türkçe açığını Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenleriyle, diğer açıkları ise 4855 sayılı yasa gereği hizmetinden istifade edilemeyen norm fazlası durumundaki öğretmenleri geçici görevlendirerek, bu açıkları kapatmaya çalışacağız'' diye konuştu. Bakanlık, 5 bin vekil öğretmen kadrosunu daha çok sınıf öğretmenliği branşında kullanacak.
MEB'DEN 11 ÜLKEYE KİTAP
Çelik, Türkiye'de ilköğretim okullarına yönelik 83 milyon 119 bin ücretsiz ders kitabını sıfır hatayla dağıttıklarını belirterek, ayrıca bu ders kitaplarını beş Türki Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs, Suudi Arabistan, Libya, Moldova, Makedonya ve Bosna-Hersek olmak üzere toplam 11 ülkeye gönderdiklerini kaydetti. Kitapların bakanlığa maliyetinin 200 trilyonu bulduğunu kaydeden Çelik, söz konusu ihale süreciyle ilgili hiçbir şaibenin de söz konusu olmadığının altını çizdi. Çelik, ihalelerin birinci teklifinde 20-25 trilyon pahalı teklif veren yayıncıların yüksek teklif vermesi karşısında kendisinin ''Ben bu kitapların hepsini MEB'e bastırırım. Sizden de tek bir kitap olmam'' dediğini kayderken, kendisinin tek çeşit kitap olmasına taraftar olmadığını ifade etti. Çelik ayrıca yayıncı firmaları uyararak, 'fırsat bu fırsat' noktasından hareket etmeleri halinde bakanlığın bu yönde bulunan kitapları kendi imkanlarıyla basma durumuna geldiğini belirterek, ''Biz her an Türkiye'nin kitap ihtiyacını karşılamaya hazır hale geldik'' uyarısında bulundu.
Çelik, Yeni ders kitaplarının 2005-2006 öğretim yılından itibaren yeni müfredata göre hazırlanarak, öğrencilere 2-3 yıllığına zimmetleme yoluna gideceklerini söyledi.
MEB İHALELERİNDE 100'E YAKIN MÜTEAHHİTE YASAK
CHP Milletvekili Algan Hacaloğlu'nun İMKB okul yaptırımı ihaleleriyle basında çıkan haberleri 'ihbar' olarak kabul edip, ihalelerle ilgili inceleme yapılması talimatı verdiğini bildiren Çelik, kamu malına önem verilmesi konusuna herkesten daha çok önem verdiğini dile getirerek, bin 750 dosya müracatı yapılan ihalelerle ilgili şunları kaydetti;
''Eğitim her geçen gün daha pahalı hale geliyor. 1997-1998 yıllarında Hikmet Uluğbay'ın bakan olduğu dönemde yapılan okullara bakıyorsunuz. O günkü şartlarda metrekaresi 330 milyona verilmiş. Bugünkü döviz kurlarıyla enflasyona vurduğunuz zaman 600-700 milyona çıkar. Bizim şuanda hazırladığımız projeler adeta 4 yıldızlı okul tarzında. Eskiden okullarımızda özürlülerle ilgili rampa sözkonusu değildi. Şimdi okullarımızda özürlü asansörü olacak. Öğrenciler suyu lavobalardan değil basmalı ayrı yerlere konacak olan çeşmelerden içecekler, okulların çevre tanzimi yapılacak. Bu okullarda daha sonra kesinlikle fiyat artışına gidilmeyecek. Bağımsız kurumlara bu fiyatları incelettiriyorum. Ama gerçekten fazlalık varsa ona herkesten önce ben müdehale ederim.''
Çelik, ihalelerin yüksek fiyattan verilmesiyle ilgili eleştirileri ''Ama şunu unutmayın 'Ucuz etin yahnisi iyi olmaz' ve bazı yerlerde, ismini vermek istemiyorum, yüzde 66 kırımla bina yapılmış. Sonra buralarda güçlendirme yapmak durumunda kalıyorsunuz. Biz herkesten daha çok kamu malını gözetiyoruz'' diyerek karşılık verdi. İki yılda ders kitaplarıyla ilgili 400 trilyon, taşımalı eğitimle ilgili yıllık 200 trilyonluk ihale yaptıklarını bunların hiçbirisinden olumsuz tek bir durumli karşılaşılmadığını ifade eden Çelik, okullarda bulunan kantinler konusunda dahi İlköğretim Genel Müdürü'ne tek bir kelime ile telkinde bulunmadığını örnek olarak gösterdi.
İhaleyi alamayan firmaların ihaleleri almış olmaları halinde muhtemelen bu ihalenin en iyi ihale olduğunu söyleyeceklerini kaydeden Çelik, ''Pasta küçük herkese yetmiyor. Eğer söylenenler, iddialar gerçek zemine dayanıyorsa 'Yanlış hesap Bağdat'a gitmeden döner' buna öncelikli olarak ben müdehale ederim'' diye konuştu. Çelik, bu konuda resmi bir inceleme yaptırma hakkının da olmadığını belirterek, bu konuda Kamu İhale Kurumu'nun yetkili olduğunu, bu durumlara müsade etmemesi gerektiğini sözlerine ekledi.
20 ŞEHRE 20 ÜNİVERSİTE AÇILACAK
Çelik, 20 kente 20 üniversite açılmasıyla ilgili çalışmaların devam ettiğini belirterek, üniversitelerin hangi illerde açılacağına ilişkin milletvekillerinden gelecek talep üzerine, rhalı teklif veren yayıncıil ismi vermekten çekindi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konuya sıcak baktığını anlatan Çelik, üniversite açılmasına talip olan illerin belli kriterleri taşımaları gerektiğini kaydetti. Çelik, bu kriterleri şöyle açıkladı;
''İllerimizde birinci kriter o ilde şu anda fiili olarak kaçtane öğrencisi ve öğretim üyesi ve fakülte var. İlin sosya-ekonomik ve sosya-kültürel yapısı buna ne kadar müsait. Gelişim potansiyeli olarak buna hazır olması lazım. Fiziki mekan olarak okul binası, yurt binası bunların hepsi birer kriterdir. Bu kriterlere uyan illeri belirleyeceğiz.''
Okullarda eğitim-öğretim yılı içerisinde çeşitli isimler altında kutlanan dini ve milli bayram günlerinin çokluğunun altını çizerek, bu günlerin bazılarının gereksizliğinden dolayı öğrecilerin eğitim-öğretime zaman ayıramadıklarını söyleyen Çelik, ''Milli Bayramların değişmesi söz konusu değil, ama mahellen yapılması uygun olan ve olmayanlar var. Bakıyorsunuz neredeyse eğitim öğretim yılı boyunca her gün ya bir şey günüdür, ya bir şey haftasıdır. Çocuklar bunlara hazırlanmaktan bunlarla uğraşmaktan, öğretmenler bu günleri kutlamaktan eğitim-öğretim yapamıyorlar'' diye konuştu.
Çelik, söz konusu soruna ilişkin olarak geçmişte 'Hava şehitleri anma günü, kara şehitlerini anma günü' adı altında ayrı ayrı zamanlara kutlamaların yapıldığına değinerek, yapılan düzenlemeler ile bu günlerin tek bir güne bir çatı altında 'Şehitler Günü' olarak kutlanmasının doğru olduğunu savundu. Çelik, bu düzenlemeyle ilgili olarak ''Bu kötü mü? oldu. Öte taraftan 19 Eylül Gaziler günü oldu toparlandı. 10 tane ayrı kutlama yerine o anlamı verecek şekilde derli toplanıp daha akılcı ve daha mantıklı kutlanıyor. Amaç gereksiz teferruatlardan çocukları kurtarmaktır'' dedi.
Çelik'in bu konuda verdiği diğer bir örnek de 27 Mayıs ihtilali ile ilgili kutlama konusu oldu. Bu günün hala kimilerine göre bayram olarak kutlanması gerektiğinin ileri sürüldüğünü belirterek, şunları kaydetti;
''Ama bana göre 27 Mayıs Türk tarihinde kara bir lekedir. 27 Mayıs benim çocukluğumda bayram olarak kutlanıyordu. Bir ülkenin başkakanını bakanlarını asacaksınız, sonra bu astığınız insanları devlet töreni ile anıt mezara nakledeceksiniz. Bunların hepsi demokrasiye müdehaledir. Ondan sonra bunun adını da bayram koyacaksınız. Eğitim dinamik bir süreç gerektirir. Bütün bunların değişen şartlarla birlikte sorgulanması gerekir. Bu sorgulamayı yaptığınız zaman akıl, 27 Mayıs'ı bayram yapmamalısınız der, 12 Eylül'ü bayram haline getirmemelisiniz.''
Çelik, bu konuda bakanlığında çalışma başlatıldığını belirterek, kutlama ve bayramların bir çatı altına toplanarak, derleneceğinin işaretini verdi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:57