MEHMET BARLAS, AKŞAM GAZETESİ'NDE İLK YAZISINI YAZDI
KAYNAK : Haber Vitrini
Çocuklukta okuduğun gazeteye yazar olmak, müthiş bir duygu...
İnsanın, çocukluğundan beri okuru olduğu gazetelerde yazı yazması, müthiş bir duygu..
Akşam da benim için bu gazetelerden biri...
Okuma öğrendiğim yıl, gazete okuru da oldum. Evimiz siyasetin yoğun yaşandığı bir evdi.
'Akşam' denilince, aklıma Necmettin Sadak'ın başyazıları gelir.
Sadak, 1948'de
Dışişleri Bakanı olunca, Akşam 1950'ye kadar başyazısız yayınlandı...
Zaten Akşam'ı Necmettin Sadak, Falih Rıfkı Atay, Ali Naci Karacan ve Kazım Şinasi Dersan, 1918 yılında kurmuşlar...
'Kurtuluş'tan sonra, Atatürk İzmir'e geldiğinde, Akşam adına ilk görüşmeyi Falih Rıfkı Atay yapmış.
Sonra 1926 yılı geliyor... Ve Ali Naci Karacan'la Falih Rıfkı, Akşam'dan ayrılıyorlar.
Şimdi benim yazmaya başladığım Akşam'da, o günden bugüne kimlerin imzaları çıkmış dersiniz.
Hüseyin Cahit Yalçın, Vala Nurettin, Orhan Selim (Yani Nazım Hikmet), Selami İzzet Sedes, Abidin Daver, Burhan Felek, Refik Halit Karay, Cemalettin Bildik...
İsterseniz 1950 sonrası Akşam'a da göz atalım...
Hıfzı Topuz, Oğuz Akkan, Doğan Özgüden, Mekki Sait Esen, Şevket Rado, Hikmet Feridun Es, Adnan Tahir...
Bir de 1960'a dayanan ve 12 Mart 1971'deki askeri darbeyle kesilen dönem var... Çetin Altan'ın, İlhami Soysal'ın, yazıları ile tüm toplumu etkiledikleri dönem yani...
Daha sonraki yılların Akşam'ını, şimdiki kuşaklar da hatırlıyor...
Akşam'daki yazılarıma başlarken, siz sayın okurlarımla da bu geçmişi paylaşmak istedim...
'Gazete' demek, ne sadece baskı makinası ve kağıt, ne yalnızca sermaye, ne de görkemli yönetim binalarıdır...
Gazeteleri, insanların, düşüncelerin ve alın terinin birleşmesinden oluşan gelenekler de gazete yapar...
Siz de, bir dönemde bu sürece katılırsınız.
Bilirsiniz ki, sadece yazarlar, muhabirler değil, gazetenin sahipleri de değişebilir...
Ama o sözünü ettiğimiz 'gelenek', gazetenin duvarlarına sinmişse, gazete devam eder...
Ben bu duygular içinde, 'Akşam'da yazmaya başlıyorum.
Yazımı yazarken, ensemde, benden önceki Akşam yazarlarının, Falih Rıfkı'ların, Nazım Hikmet'lerin, Refik Halit'lerin, Necmettin Sadak'ların, Burhan Felek'lerin soluklarını hissedeceğim...
Ve gözüm de, kulağım da, siz sayın okurlarımda, yurt ve dünya gerçeklerinde olacak.
Bağımsız, bağlantısız, önyargısız ve saplantısız bir sütunla her gün karşılaşacağınızı bilmelisiniz...
Ezilenlerin, hakkı yenilenlerin yanında olacağım...
Hukukun üstünlüğü, insan hak ve özgürlüklerine saygı, sivillik ve demokratlık, bu sütunun temel ilkeleridir.
'Yarın'a dönük yaşamaya ve düşünmeye çalışacağım. Ama 'Dün'ü de asla unutmayacağım, unutturmayacağım...
Neyse... Bütün bu yazdıklarımın somut göstergelerini, zaten her gün okuyacaksınız...
Hepinize iyi günler diliyorum.
ŞAKA
Sevdalinka!..
Devlet Bahçeli Nevşehir'de konuşmuş..
-Millet ya Türkiye sevdalılarını, ya da Brüksel sevdalılarını tercih edecek, demiş...
Bizim gördüğümüz, milletin tercihi, 'Koltuk Sevdalıları' ile 'Hizmet Sevdalıları' arasında olacak.
Kimse, oy kullanırken, haritada Brüksel'i veya başka kentleri aramayacaktır...
SEÇİMLER HİÇ BİTMEZ
3 Kasım'dan sonra 15 Nisan 2004 var
Yerli ve yabancı tüm gözlemciler, '3 Kasım sonrası Türkiye'nin öngörüsünü yapmaya çalışıyor...
-Hangi partiler koalisyon yapacak?
-Kimler barajı geçebilecek?
Siyasi falcılığı bırakıp, siyasi yorumculuk yapmayı daha doğru buluyoruz...
Şunu söyleyelim...
4 Kasım Türkiye'sinde tablo ne olursa olsun, herkes 15 Nisan 2004 yerel seçimlerini beklemeye başlayacaktır.
Çünkü 3 Kasım seçimlerinin, Türk siyasetinin hararetini kesmeyeceği şimdiden bellidir.
3 Kasım'da 'Değişim' elbet gelecektir...
Fakat bu seçimin, 'Kalıcı İstikrar'ı getireceği tartışmalıdır...
Bu açıdan, 15 Nisan 2004'teki genel yerel seçimler, yeni bir erken genel seçimin tarihini de oluşturabilir...
'Bir seçim yapılmadan, daha sonrası düşünülür mü' demeyin sakın...
Seçim çözüm üretemezse, yeni bir seçim yapmak, demokraside tek yoldur.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:15