Gündem
  • 15.11.2018 09:56

Mesut Barzani’den darbe girişimi

Mesut Barzani’nin gerçekleştirdiği korsan referandum sürecinde Talabani bölgesini ele geçirmek için darbe girişimde bulunduğu gün yüzüne çıktı. KYB’li Kosret Resul’un başını çektiği darbe, İngiliz ve ABD’lilerce önlendi. Talabani ise öcünü ‘Haşdi Şabi’ ile aldı.

Irak'ın kuzeyinde 25 Eylül 2017'de yaşanan korsan referandum sürecinde Barzani yönetiminin Talabani bölgesini ele geçirmek amacıyla darbe hazırlığı yaptığı ortaya çıktı. Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) lideri Celal Talabani'nin ölümünün ardından KYB Genel Sekreterliği'ne getirilen eski Peşmerge komutanlarından Kosret Resul, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) lideri Mesut Barzani ile anlaşarak darbenin komutasını üstlendi. Mustafa Noşirvan tarafından kurulan ve Irak Kürtleri'nin 3. en büyük partisi hüviyetindeki Goran Hareketi de darbe girişimi sürecinde yer aldı. İngiliz ve ABD istihbarat servisleri, Talabani'nin oğlu Bafil'i durumdan haberdar ederek darbenin gerçekleşmesine engel oldu.

İran'dan yardım gelince bölgede operasyon başladı

Goran Hareketi tarafından desteklenen ve Kosret Resul öncülüğünde planlanan darbe girişiminden haberdar olan Bafil Talabani, zaman kaybetmeden harekete geçerek İran'dan yardım istedi. Annesi Hiro, kardeşi Kubat ve kuzeni Lahor'la birlikte 11 Ekim'de Süleymaniye'ye giden Bafil, burada Haşdi Şabi lideri Hadi el-Amiri ve İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ile görüştü. Taraflar darbenin boşa çıkarılması konusunda mutabakata vardı. 11 Ekim'deki görüşmeden 3 gün sonra taraflar (14 Ekim) Beşir kasabasında yeniden bir araya gelerek anlaşmaya son şeklini verdi. İkinci toplantıya Celal Talabani'nin eşi Hiro Talabani katılmazken Bafil, Kubat ve Lahor Talabani hazır bulundu. Burada, Barzani güçlerine karşı düzenlenecek askeri operasyon konusunda birlikte hareket etme konusunda anlaşmaya varıldı. Bu temastan 2 gün sonra ise Barzani Peşmergelerine karşı Erbil, Musul ve Kerkük'te operasyon başladı. Süleymaniye'ye yönelik Erbil merkezli darbe girişimin önlenmesi sonrası Kosret Resul Süleymaniye'den kaçarak Barzani'ye sığındı.

16 Ekim: Karşı devrim

Yeni Şafak, 16 Ekim öncesi Irak kuzeyinde yaşanan gelişmeleri Erbil'de Barzani'ye yakın isimlere sordu. Erbil'de görev yapan ve isminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir yetkili, 25 Eylül ve sonrasındaki süreci doğruladı. Talabani Peşmergelerinin Haşdi Şabi ile birlikte operasyonlara katıldığını ifade eden Kürt yetkili, Talabani'nin ölümünden sonra iki bölgeyi tek idare altına alma girişiminin başarısız olduğunu ve 16 Ekim'i bir yönüyle 'Talabani ailesinin karşı devrimi' olarak gördüklerini söyledi. Öte yandan 16 Ekim sürecinin tamamlanmasının ardından bölgesel aktörler, tarafları yeniden bir araya getirdi. Barzani güçlerinin merkezi Erbil'e sığınan Kosret Resul, tarafların bundan sonraki sürece ilişkin 'Kerkük merkezli yeni bir paylaşım anlaşması' üzerinde uzlaşması sonrasında Selahaddin kentine geri döndü. Kosret Resul'le birlikte Kerkük eski valisi Necmettin Kerim'in, enerji kaynaklarına ilişkin yapılan yeni planın iki ana aktörü olacağı iddia ediliyor.

Talabani’yi 4 Temmuz için kurtardılar

Barzani yönetiminin Talabani'ye yönelik darbe planı, bu aileyi siyaset sahnesinden silme girişimi olarak okunuyor. Irak'ın kuzeyindeki gelişmeleri Yeni Şafak'a yorumlayan eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı (e) Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, süreci, "Batılı güçler Talabani ailesine diyet ödedi" cümlesiyle özetledi. Pekin, 4 Temmuz 2003 tarihinde Süleymaniye'de yaşanan çuval hadisesinde Lahor Talabani'nin aktif rol aldığını ve o gün orada 40 kişilik Peşmerge gücünün de bulunduğunu hatırlattı. KYB yöneticilerinin ABD makamlarına Türk askerlerinin Süleymaniye'de isyan çıkaracağı ve vali başta olmak üzere tüm yetkilileri tutuklayacağı yönünde birçok yalan beyanda bulunduğunu belirten Pekin, "ABD, (Talabani'yi darbeden kurtararak) 15 yıl sonra bu işbirliği için diyet ödedi" dedi. Çuval hadisesiyle bölgenin kaderinin değiştiğini kaydeden Pekin, o tarihten sonra ABD'nin çok daha rahat hareket etmeye başladığını belirterek, "Çünkü baskın sırasında (özel kuvvet askerlerinin kullandığı binada) gasp edilen kasada ABD işgali aleyhinde faaliyet yürüten birçok Türkmen, Arap ve Kürt'e dair bilgileri ele geçirdiler ve sonrasında bu isimlerden birçoğu vahşice infaz edildi" diye konuştu.

Kaynak: Yeni Şafak

Güncellenme Tarihi : 15.11.2018 09:57

İLGİLİ HABERLER