
Nazileri geçtiler.. İsrail Gazze nüfusunun yüzde 10'unu şehit etti
"Gazze nüfusunun %10'unu öldürdü." Küresel bir rapora göre İsrail, sivilleri öldürme konusunda Nazileri geride bıraktı.
Foreign Affairs dergisi, sağlık verileri ve uluslararası araştırmalara dayanarak insan ve maddi kayıpların boyutlarına ilişkin korkunç bir tablo ortaya koyarken, İsrail'in hedefleri ve çatışmanın geleceği konusunda da soru işaretleri yaratıyor.
Yaklaşık 700 gün süren aralıksız savaşın ardından Gazze Şeridi, yakın tarihte eşi benzeri görülmemiş feci bir insani durumla karşı karşıya. İsrail'in soykırımcı savaşı ve kapsamlı ablukası, Şeridi molozlarla kaplı bir çoraklığa dönüştürürken, sakinleri bombardıman altında ölüm, açlık ve altyapısının neredeyse tamamen çökmesinin yol açtığı hastalıklarla boğuşuyor.
Gazze Sağlık Bakanlığı'na göre, savaşın başlangıcından bu yana 61.000'den fazla Filistinli öldürüldü ve 145.000'den fazla kişi ağır yaralandı. Ancak, BM ve insan hakları raporlarına dayanan bu rakamlar, enkaz altında kalan veya hastanelere ve morglara ulaştırılamayan binlerce cesedin yanı sıra hastalık, açlık ve tıbbi bakım eksikliğinden kaynaklanan ölümleri içermediği için gerçeği tam olarak yansıtmayabilir.
Şubat ayında, İngiliz tıp dergisi The Lancet, yerel ölüm ilanları da dahil olmak üzere çok çeşitli kaynaklara dayanan kapsamlı bir çalışma yayınladı. Çalışma, resmi ölüm sayısının doğrudan ölüm sayısını %107'ye kadar eksik gösterdiğini ve hastanelerin yıkılması, su ve gıda kıtlığı ve hastalık salgınlarından kaynaklanan dolaylı ölümleri tamamen göz ardı ettiğini tahmin ediyor.
Çalışmada, İsrail savaşında resmi ölü sayısına ek olarak 26 bin ila 120 bin arasında Filistinlinin öldürülmüş olabileceği, böylece potansiyel ölü sayısının 186 bini aşabileceği, bunun da Gazze'nin savaş öncesi nüfusunun yüzde 5 ila 10'u arasında bir rakama denk geldiği sonucuna varıldı.
Foreign Affairs, bu kampanyayı, Batılı bir devletin sivilleri cezalandırmak için savaş taktiği olarak askeri güç kullanmasının en kanlı örneği olarak nitelendirirken, uzun zamandır insan haklarına bağlı bir demokrasi olarak kendini gösteren İsrail'in temel demokratik normları açıkça ihlal ettiğini kaydetti.
Amerikan dergisi, İsrail'in çocukları keskin nişancı ateşiyle hedef alması, sivil altyapıyı tahrip etmesi, sivilleri kuşatma altına alıp aç bırakması gibi uygulamalarının, savaşın sadece Hamas'ı değil, Gazze'nin tüm halkını hedef aldığını gösterdiğini, bunun çok sayıda uluslararası kurum ve insan hakları örgütü tarafından da doğrulandığını belirtiyor.
Rapor, yazarın 1996 tarihli Bomb to Win adlı kitabında yer alan ve 20. yüzyılda sivilleri hedef alan 40 bombalama saldırısını inceleyen kendi çalışmasına dayanıyor. Bu saldırılar arasında İspanya İç Savaşı, Vietnam Savaşı ve II. Dünya Savaşı da yer alıyor.
Toplam nüfusun %1'ini aşan sivil ölümlerinin sadece beş harekâtta gerçekleştiği, bunların çoğunun Nazi Almanyası ve Japonya İmparatorluğu gibi otoriter rejimler tarafından gerçekleştirildiği ortaya çıkıyor.
Demokratik ülkeler düzeyinde Gazze'ye yönelik hiçbir harekâtta, Almanya'nın II. Dünya Savaşı sırasında maruz kaldığı ve nüfusunun %2 ila %4'ünün ölümüne yol açan bombalama ve abluka hariç, bu orana yaklaşan bir yıkım kaydedilmemiştir.
The Economist ve Financial Times gibi güvenilir medya kuruluşlarının uydu görüntüleri üzerinden yaptığı analizler, Gazze'deki binaların en az yüzde 60'ının ve evlerin yüzde 90'ının yıkıldığını veya ciddi şekilde hasar gördüğünü gösteriyor.
Sektördeki 12 üniversitenin tamamı, okul ve camilerin %80'i, kiliseler, kütüphaneler ve müzeler yıkıldı. Sağlık sektöründe hiçbir hastane tam kapasiteyle çalışmıyor, 36 hastaneden 20'si ise ciddi ilaç ve ekipman sıkıntısı nedeniyle kısmen faaliyet gösteriyor.
Bu yıkıma rağmen İsrail, Hamas'ı ortadan kaldırma hedefine ulaşamadı. Ağır askeri kayıplara rağmen, hareket hâlâ yeni üyeler edinip saflarını tazeleyebiliyor. ABD tahminlerine göre, savaşın başlangıcından bu yana 15.000'den fazla yeni savaşçıyı bünyesine kattı; bu, 11.000 ila 13.000 arasında olduğu tahmin edilen kayıpların iki katından fazla.
Filistin Politika ve Anket Araştırmaları Merkezi'nin yaptığı anketler de Hamas'ın popülaritesinin özellikle Batı Şeria'da arttığını veya sabit kaldığını ortaya koyuyor. Batı Şeria'da destek 2023'ten bu yana iki katına çıktı.
Dergi, toplu cezalandırma politikalarının hedef kitlenin silahlı gruplara verdiği desteği zayıflatmakta başarısız olduğunu tarihin kanıtladığını ileri sürüyor. Aksine, bu politikalar genellikle "Pearl Harbor etkisi" olarak bilinen ve hedef kitlenin liderliği etrafında daha fazla kenetlendiği duruma yol açıyor.
Raporda, İsrail'in Gazze'deki devam eden politikalarının, Batı Şeria'daki yerleşim genişlemeleri ve yerleşimci saldırılarıyla birleşmesinin yeni bir cepheyi tetikleme tehdidi oluşturduğu uyarısı yapılıyor. Batı Şeria, 670.000 İsrailli yerleşimcinin yanı sıra 2,7 milyon Filistinliye de ev sahipliği yapıyor ve bazı İsrailli politikacıların bölgenin ilhakını talep etmesiyle, bir patlama potansiyeli giderek artıyor.
Dışişleri Bakanlığı, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin İsrail başbakanı ve hükümet üyeleri hakkında tutuklama emri çıkardığını ve bazı Batılı ülkelerin Filistin devletini resmen tanımaya başladığını belirtiyor. İsrail'in en önemli müttefiki Amerika Birleşik Devletleri'nde bile, Cumhuriyetçi sağdan, Temsilci Marjorie Taylor Greene'in İsrail'i soykırım yapmakla suçlayan açıklamaları gibi eleştirel görüşler ortaya çıktı.
Raporda, bu savaşın devam etmesinin İsrail'in uzun vadeli geleceğine zarar vereceği, onu daha da yalnızlaştıracağı ve demokratik bir devlet imajını zedeleyeceği, ayrıca yeni nesil düşman savaşçılar üreterek iç güvenliğini de zayıflatacağı savunuluyor.
Raporda, İsrail'in güvenliğini ve uluslararası ilişkilerini sürdürmek istiyorsa, stratejisini yeniden gözden geçirmesi ve yalnızca askeri güce güvenmek yerine alternatif siyasi ve insani çözümler araması gerektiği sonucuna varılıyor.
Kaynak: Dışişleri
Güncellenme Tarihi : 11.8.2025 12:00