PKK-Mİt görüşmesini 'balıkçı' ayarlamış...
Işık, "Öcalan ile MİT'in de içinde bulunduğu güvenlik bürokrasisi görüşüyor. Dağdakilerle direkt değil aracılar vastıtasıyla görüşmeler yapılıyor" dedi. Bazen gazeteciler bazen de Irak Kürt yönetimi istihbarat kurumları aracılığıyla Kandil'dekilerle de temas kurulduğunu söyleyen Işık, PKK'ya ilşkin çarpıcı değerlendirmeler yaptı: "PKK'nın Kürtlerin hak ve özgürlükleriyle ilgili bir kavga iddiası var ama bir türlü Kürtleşemedi. Örgüt, Kürtleri PKK'laştırmaya çalıştı. Bu ciddi bir çelişkidir."
Kürt sorunun çözümü için ümitlerin yeşerdiği bugünlerde PKK, yine soğuk savaş söylemine başvuruyor. Örgüt liderlerinden Duran Kalkan, "Askeri çözüm sürecindeyiz" iddiasında. Ancak aydınlar, gazeteciler ve siyasiler aksini savunuyor. Kürt çözümü için kafa yoran insanlar, şiddetin zarar verdiği görüşünde. İşte onlardan biri de İlhami Işık. Batmanlı bir Kürt olan Işık, bugüne kadar birçok kez Devlet-Öcalan görüşmesine aracılık yaptı. Bundan dolayı da "Balıkçı" lakabıyla ünlendi. Işık'ın PKK ve sorunun çözümüne ilişkin söyleyecek çok sözü var. Ona göre yakın zamanda PKK silahlı mücadeleyi sonlandırabilir. Bunun için görüşmelerin devam ettiği iddiasında bulunan Işık, "Hükümet yapılan görüşmelerin dışa yansımasını istemiyor. Ama çok önemli bir ayrıntı var. Başbakan geçtiğimiz günlerde, 'Öcalan, PKK'nın liderleri için bunlar hiçbir işi başaramazlar, beceremezler' dedi. Bu sözü Öcalan'ı daha hiçbir görüşme notunda kullanmadı. Yeni bir söz. Demek ki görüşme var" diye konuştu.
PKK SİLAH BIRAKACAK
"Öcalan ile kimler görüşüyor?" sorumuza İlhami Işık şu cevabı verdi: "Doğal olarak MİT görüşüyor. Yani MİT'in de içinde olduğu güvenlik bürokrasisi. Avrupa yapılanması ile ortak dostlar üzerinden görüşmeler var. Direkt değil ama dağdakilerle de aracılar vasıtasıyla görüşmeler yapılıyor. Bazen gazeteciler oluyor. Yani bazen de Irak Kürt Yönetiminin istihbarat kurumları. Bununla ilgili bir takvim söz konusu. PKK'nın çok yakın bir zamanda silahlı mücadeleye son verileceği deklare edileceğine inanıyorum. Hatta bu yıl içinde olabilir."
ÖRGÜT, KÜRTLERİ PKK'LAŞTIRIYOR
İlhami Işık'ın tespitleri bununla sınırlı değil. Kürt çözümü konusunda engelleyicileri açıklarken PKK'nın işi yokuşa sürmesini ise şu sözlerle izah ediyor: "PKK, bir türlü Kürtleşemedi, yani Kürt kimliği var, Kürtlerin hak ve özgürlükleri ile ilgili kavga iddiasında ama Kürtleşmiyor. Kürtleri PKK'lılaştırmaya çalışıyor. Esas çeliski ve tezat bu. Eğer PKK, Kürtleşirse Kürtlerin kazançları ciddi şekilde artar. Ama bu artan kazanımlar Türklerin kazanımları ile tezat olamayacak. Bölge çıkarları ile de tezat olmayacak. Ama PKK Kürtleşmediği için hem Türkiye içerisindeki hem de bölge içerisindeki çatışmalar artıyor ve Kürt meselesi PKK'nın şiddet sarmalı içerisinde bir kabusa dönüşüyor. Yani toplum kendi gelişim evresi üzerinde düşünce üretemiyor."
YURTDAŞ: SİLAH MEŞRU ÇÖZÜM DEĞİL
İlhami Işık'ın "PKK bir türlü Kürtleşmedi" sözünün arka planında ise şu gerçek yatıyor. Kürtlerin geleceği silah ve şiddetten değil, barıştan geçiyor. Oysa örgüt tüm çağrılara rağmen şiddeti ısrarla sürdürüyor. Işık gibi bir dönem Demokratik Toplum Partisi Genel Başkan Yardımcılığı yapan eski Milletvekili Avukat Sedat Yurtdaş da benzer görüşü dile getiriyor. Yurtdaş, "Yeni iklim silah bırakmayı zorunlu kılıyor" dedi. Siyaset dilinin hayatta çok daha belirleyici hale geldiğine dikkat çeken Yurtdaş, bunun hem PKK içinde hem de BDP içinde yeni tartışmaları tetiklediğini savunuyor. Yurtdaş, "Silahın tek başına bir unsur olmadığını görüyoruz. Söylem meşruiyeti artık siyasetin temelini oluşturuyor. Silah, askeri güç siyasetin temelini oluşturmuyor. Bu BDP'de de, Kandil'de de, bölgede de sürekli siyasi bir tartışma hali oluşturdu. Bu kamuoyuna yansısın yansımasın sürekli bir arayışa neden olduğu görülüyor" şeklinde konuştu. Provoke eylemelerin daha çok örgütün Suriye kanadı tarafından organize edildiğini belirten Yurtdaş şunu söyledi: "Türkiye içi çözümler, Suriye'den örgüte katılanlar için bir şey ifade etmiyor."
FIRAT: OSLO'YA DÖNÜLÜRSE PKK SİLAH BIRAKIR
Eski PKK'lılardan Seydi Fırat, Oslo protokollerine dönülürse örgütün silah bırakacağını savunuyor. Bu konuda İmralı ile herhangi bir temas olup olmadığı net olmasa da görüştüğümüz pek çok isim Leyla Zana'nın son çıkışını Öcalan'a dayandırıyor. Seydi Fırat, bundan üç ay önce "Silah Kürtlerin sigortasıdır" diyen Zana'nın Öcalan'dan işaret almadan sivil çözümü fazlasıyla yücelten son çağrıyı yapamayacağını savunuyor. Bu iddiaların gerçekliğini zaman gösterecek.
PKK'nın silah bırakması noktasında özellikle Kuzey Irak Yönetiminin yoğun temasları bulunuyor. Bu konuda ana destekleyicinin ise ABD olduğu savunuluyor. Konuşulan senaryo ise PKK'nın ramazan ayı ile birlikte ateşkes sürecine gireceği, devamında da silahlı mücadeleyi tamamen sonlandırma yönünde bir kararın açıklanması. Silah bırakma ise daha sonraki aşamada konuşulabilecek hale gelecek. Ancak konu PKK olunca hiçbir plan veya senaryo reel kesinlik şansını bulamıyor. BDP Adana Milletvekili Murat Bozlak ise operasyonlar dursa örgütün silahlı mücadeleyi durduracağını savunuyor: "Şu operasyonlar bir dursa PKK eylemsizlik kararı alacak. Bu mesele şiddetle, silahla çözülmez. "
TAN: MAKSAT ÇÖZÜMSE GERİSİ TEFERRUATTIR
BDP'nin en ilginç simalarından Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Kürt sorunun çözümü konusunda hem devleti hem de PKK'yı eleştiriyor. Lafını sözünü esirgemiyor. Tam anlamıyla bir "Doğrucu Davut". "Çözüm gelse gerisi teferruattır" diyen Tan, "Bütün Ortadoğu ve İslam coğrafyası yeniden dizayn ediliyor. Türkiye bunun dışındadır demek mümkün değil. Hatta bu değişim ve yeniden dizayn hareketinde Türkiye önemli bir misyon da üstleniyor. Kürt meselesi, Kürdistan, Ortadoğu'daki Kürtler de bunun dışında değil. Asıl yapılmak istenen Ortadoğu'nun, bölgenin, havzanın neoliberal ekonomik hedefler çerçevesinde küresel sisteme dahil olması. Kürt siyasetinin önünde de çok fazla yol yok" diye konuştu.
Tan'ın çok ilginç tespitleri var. Meclis'teki odasında bir saat görüştüğümüz Tan, "T.C'nin derin yapıları Türkiye'yi daha demokratik, çağdaş sorunlarını çözmüş, ayağa kalkmış bir ülke olarak görmek istemedikleri için Kürt sorunun bahane edip eski sistemi devam ettiriyorlar" derken; örgüte ilişkin eleştirilerini ise şu şekilde sıralıyor: "Demokratik Özerkliği ilan etmek, Devrimci Halk savaşı başlatmak yanlıştı. Şunu ifade ediyorum. Şehirlerde bombalı eylemler yanlıştı. Batman, Siirt, Ankara, İstanbul ve Bingöl eylemleri yanlıştı. Bunların Kürtlere, hakların elde edilmesini bir faydası yok. Devrimci Halk Savaşı, 40-50 sene önceki Latin Amerika'da kaldı." Nelerin yapılması gerektiği konusunda ise Tan'ın uzunca bir öneri listesi var. "Demokratik örgütlenmeye gitmek ve halkın birlikteliğini kazanmak lazım" diyen Tan, Kürtlerin ne istediğini ise bir çırpıda sayıyor. Ona göre; Kürtçe anadilde eğitim, Kürtçenin kamusal alanda konuşulması ve yerel yönetimlerin güçlendirmesi sorunu büyük ölçüde çözer. Silahların susturulmasına gelince ise Tan çok net konuşuyor: "PKK er veya geç ama çok da uzak olmayan bir sürece silah bırakacak. İmralı ve Kandil, ayrılmak istemiyoruz ve beni bir halk olarak tanı diyor. O zaman bu meseleyi Anayasal düzeyde çözmek gerekiyor."
Melik Duvaklı - Salih BİLİCİ - TÜRKİYE GAZETESİ