Gündem
  • 15.7.2007 12:33

SEÇİM EKRANININ YILDIZI KİM?

22 Temmuz seçimleri öncesinde iktidara oynayan partilerin liderleri birer birer televizyonda boy gösteriyor. Kamuoyunda AKP, CHP, MHP, DP ve GP'nin liderlerinin bir televizyon programında bir araya gelmesine dair talep oluştu. Çıkan haberlere göre AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli bu davete hayır dedi, kabul etmedi. Diğer liderler kabul etti.
Bildiğiniz gibi Amerika ve Avrupa'da seçim öncesi liderlerin bir araya geldiği tartışma programları çok önemlidir. Siyasetçilerin bu programlarda gösterdiği performans aldıkları oyları etkiler. Özellikle de kararsız kalanlar için bu tartışma programları belirleyici bir nitelik taşır. Gelin görün ki Türkiye'de bunu gerçekleştirmek mümkün olmuyor.
Bu liderlerle zaman zaman röportajlar, açık oturumlar yapan TV programcıları, haber spikerleri ve gazeteciler liderlerin televizyonda tek başlarına gösterdikleri performansı anlattılar. Bir programda buluşsalar neler olabileceğine dair varsayımlarda bulundular. Hakkı Devrim Türkçelerini sınavdan geçirdi, beden dili uzmanı Ercan Kaşıkçı ise hareketlerini okudu.

"Havayı bile sorsanız Deniz Baykal kendi gündemindekini anlatır"

<ı>Mehmet Ali Birand (Kanal D Haber Grup Başkanı)
"Monolog yapmazsa bu tip tartışmalarda en pırıltılı Deniz Baykal'dır. Baykal'ın polemikçi bir konuşma tarzı var. Konuşmasını çok iyi esprilerle doldurur.
Bütün liderlerin katıldıkları bir programda Baykal mutlaka ön plana çıkardı.
Televizyonda kendini gösterme yeteneği en fazla olan üç lider var: Tayyip Erdoğan, Deniz Baykal ve Mehmet Ağar. Ancak burada dikkat edilecek bir nokta var. Tayyip Erdoğan bir olay yoksa, genel politikalarını açıklıyorsa çok sıkıcı oluyor. Ama güncel bir konu varsa ve karşısındaki insan da o güncel konunun önemli noktalarına değinerek soru sorarsa, çok iyi yanıtlar verebiliyor.
Yani Başbakan'ın pırıltısı konuya ve karşısındaki insana göre değişiyor.

"Mehmet Ağar köşeli sözlerden çok kaçınıyor"
Deniz Baykal ne isterse onu söylüyor. Bir gündemi oluyor, o gündemdeki mesajlarını mutlaka veriyor. Siz havayı sorsanız bile o size CHP'nin AB ile ilişkilerine yönelik mesajını vermek istiyorsa ondan bahsediyor.
En temiz Türkçeyi Deniz Baykal konuşur. Ama halka ne demek istediğini anlatma, halk dilinde konuşma konusunda en iyi Erdoğan.
Mehmet Ağar köşeli sözlerden çok kaçınıyor ve genel, herkesin hoşuna gidecek bir söyleyiş tarzı var. Bu da zaman zaman çok etkili olmayabiliyor.
Erkan Mumcu bunların içinde en sivri cümlelerle, kesin yaklaşımlarla konuşan lider. Ekranda diğerlerinden daha ilgi çekici sözler söyleyebiliyor.
'Kim daha fazla mesajını vurguluyor?' diye sorarsanız, polemik olarak Deniz Baykal; güncellik açısından Başbakan; sivrilik açısından ise Erkan Mumcu.

"Tek başlarına çıktıkları programlar izlenmiyor"
Cem Uzan o kadar fantastik laflar ediyor ki inandırıcılığını kaybediyor. Yoksa o da gayet sivri ve köşeli sözlerle dikkatleri çekebilen bir insan.
Aralarında en zayıf olan lider Devlet Bahçeli. Televizyona çıkmamasının nedeni de bu. Yardımcıları da ona doğrusunu söyleyip iyi akıl verdi. Çıkmadığı için hiç değilse televizyonda ne kadar zayıf olduğu anlaşılmıyor.
Bu liderlerin tek başlarına konuk olduğu programlar hiç izlenmiyor. Bütün liderlerin katıldıkları programların reytinglerini aldım.
Bir arada çıktıkları bir program olsa durum değişecek, daha önceden senaryosu yazılmış bir film seyretmeyecektik.
O bakımdan çok ilginç olacak ve reyting rekorları kıracaktı.
Bu program gerçekleşse en çok Deniz Baykal ve Tayyip Erdoğan karşı karşıya gelirdi."

"Programda buluşsalar da Erdoğan ve Bahçeli arasında 'Sen asamadın / Sen de asamadın' tartışması yaşanırdı"

<ı>Ahmet Hakan Coşkun (Gazeteci / TV programcısı)
"Starları biraz da koşullar yaratır... Bu bakımdan Tayyip Erdoğan daha şanslı... Çünkü böyle bir tartışmada bütün liderlerin hedefi haline gelmesi kesin gibi... Ortada hiçbir şey yokken bile polemikçiliğini göstermekten hayli zevk aldığını bildiğimiz Erdoğan'ın, bu tarz bir saldırı altında nasıl harikalar yaratacağını tahmin edebiliriz...
Yani televizyonun starı kesinlikle Erdoğan olur... Star olması en zor liderlerden biri Cem Uzan, diğeri Devlet Bahçeli... 'Baban ve kardeşin neden kaçıyor?' ya da 'İmar Bankası'ndan hortumlanan paralar nerede?' soruları Cem Uzan'ın karizmasını yerle bir eder, dengesini sarsar... Devlet Bahçeli ise bu tarz bir tartışmada bütün gizemini yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.

"Baykal'ın tekdüze tarzı sıkıcı hava yaratıyor"
Televizyonda Erdoğan elektrik yaratan ve sürprizli tarzıyla puan artırıyor. Deniz Baykal'ın teklemeye yatkın ve tekdüze tarzı ise yer yer çok sıkıcı bir hava yaratıyor.
Baykal'ın bir sorunu da sorulara uzun şekilde yanıt verdiğinde daha etkili olacağını sanması... Birilerinin ona, ekran başında program seyredenlerin dikkatlerini çok uzun süre yoğunlaştırmasının imkansız olduğunu anlatması gerek...
Mehmet Ağar güzel konuşuyor, nereye vuracağını biliyor, anlatım tarzı güçlü... Ancak partisinin genel sorunları onu çok kısıtlıyor. Bir içtenlik sorunu yaşasa da Uzan'ın halka nasıl hitap edilmesi gerektiğini en iyi bilen liderlerden biri olduğunu söyleyebilirim. Konuştukça puan kazanan liderlerin başında Uzan geliyor.

"Erbakan'ın konuşmalarından olağanüstü bir keyif alıyorum"
Bu program gerçekleşseydi ikili kapışmalardan ziyade 'Erdoğan ve diğerleri' türünden bir karşılaşma olurdu. Özellikle Erdoğan ile Baykal arasında 'Cumhurbaşkanlığı krizi' tartışması, Erdoğan ile Bahçeli arasında ise 'Sen asamadın / Sen de asamadın' tartışması yaşanırdı... Erdoğan ile Uzan arasında ise, düşünmek bile istemediğim türden bir ağız dalaşı yaşanırdı. Ağar bu açıdan biraz daha ayrıksı durup Erdoğan ile Baykal arasındaki tartışmanın bir tür 'kayıkçı kavgası' olduğunu söyleyerek ikisine birden saldırırdı.
İzleyici olarak Erbakan'ın konuşmalarından olağanüstü bir keyif aldığım söylenebilir.
Bir de Haydar Baş'ın vaatlerine hastayım... Ama programcı olarak Erdoğan'ı beğenirim. Çünkü Erdoğan sorulara kısa yanıt veriyor, her zaman 'haber değeri' taşıyan açıklamalar yapıyor. Sinirlenmesi, keyiflenmesi falan tam kıvamında... Baykal da fena değil ama onun uzun konuşması, kendilerini tempoya ayarlamış televizyon programcılarını fena halde gerer."

"Türkiye'de liderlerin televizyonda kullandıkları üslup demode"

<ı>Şirin Payzın (Program yapımcısı)
"Bence gerçekleşseydi bu programa çıkması gereken biri daha vardı; Baskın Oran.
Eğer liderlerin hepsi çıkmayı kabul etseydi programın starları Erdoğan ve Baykal olurdu çünkü sonu gelmez bir tartışmaya girerlerdi. Erdoğan daha sakin bir tavırla ve ağdalı cevaplarla, sinirlerine kimi zaman hakim olamadan ve bunu da ekrana yansıtarak, bol bol deyim, atasözü kullanarak halkla doğrudan ilişki kurma becerisini korurdu.
Baykal daha sert ve karşısındakinin fikrini çürütmeye çalışarak ve uzun cümlelerle konuşurdu. Baskın Oran'ın da tartışmada diğerlerini zorlayacağını düşünüyorum.

Bahçeli'ye karşı Oran'ı görmek isterdim
Televizyona çıkan her lider seçmeni etkiler. Erdoğan ile Baykal'ın anlatım ve ifade yeteneği çok kuvvetli. Mehmet Ağar da düzgün konuşuyor.
Devlet Bahçeli ise aralarında bu konuda en zayıf isim. Seyirciyle etkileşimi yok.
Cem Uzan sorulara cevap vermediği ve sloganlarla konuştuğu için başarılı olduğunu düşünmüyorum. Bağımsız adaylardan Baskın Oran'ın etkileme gücünü çok yüksek buluyorum. Oran akademisyenlikten gelen gücünü kullanıyor. Fikirlerini çok net, somut örneklerle güçlendiriyor ve boş vaatlere girmeden net çözümler sunuyor.
Devlet Bahçeli ve Mehmet Ağar'a karşı Baskın Oran'ı ya da Erdoğan'ı şahsen karşı karşıya görmek isterdim. Kürt meselesi, azınlıklar, Aleviler ve düşünce özgürlüğü konularında ilginç bir tartışma olurdu.
Televizyonda liderlerin imajları konusunda Türkiye'de çağdaş standartları yakalayan birini göremiyorum. Dünyada siyaset ve propoganda yapma biçimi değişti. Türkiye genç nüfusa sahip bir ülke. Propoganda yöntemleri, popülist söylemler, suçlama üzerine kurulu tartışmalar artık geçerli değil.
Vücut dili olarak da artık seçim mitinglerinde avaz avaz bağıran liderler modası geçti.
Bu anlamda Türkiye'de liderler hâlâ demode propoganda yöntemleri uyguluyor. Televizyonlarda kullanılan üslup da buna dahil."

Recep Tayyip Erdoğan halkın iyi anlayacağı bir dille konuşuyor. Deniz Baykal'ın mikrofon hakimiyeti ise kusursuz
"Ağar konuşurken gözlerim kapalı olsa Demirel konuşuyormuş gibi geliyor"

<ı>Uğur Dündar (Gazeteci)
Tayyip Erdoğan ve Deniz Baykal'ı ilk ve son kez televizyon ekranında bir araya getiren tartışma programını 2002'de ben yaptım. Ben her iki liderin de orada başarılı olduğunu düşünüyorum. Ancak orada ince bir ayrıntı vardı; her iki lider de o sırada bir iktidar yıpranmışlığı içinde değildi.
Türkiye gibi gündemde çözüm bekleyen bir yığın sorunu taşıyarak ilerleyen ülkelerde beş yıl iktidarda kalan bir partinin yıpranması çok doğal. Ama buna rağmen kamuoyu yoklamalarında AKP açık farkla önde gidiyor. Burada da Erdoğan'ın toplumda bıraktığı izlenim ve karizması önem kazanıyor.
Erdoğan halkın daha iyi anlayacağı bir dille konuşuyor. Baykal da daha önceden alışageldiğimiz sert eleştirilerde bulunan, gergin lider imajı yerine daha rahat, espirili ve kendisine gelebilecek sorular karşısında bile rahatça cevaplar veren usta bir konuşmacı izlenimi veriyor. Mikrofon hakimiyeti kusursuz.

"Liderlerin hedefi Erdoğan olurdu"
Her ikisi de kendi seçmenini hesaplayarak o seçmenin beklediği üslubu ve vücut dilini kullanıyor. Erdoğan'ın halkın daha rahatça anlayabileceği bir üslubu var. Baykal da buna benzer bir üslubu benimsiyor.
Mehmet Ağar konuşurken gözlerim kapalı olsa, sanki Süleyman Demirel konuşuyormuş gibi algılıyorum. Üslubu, tonlamaları, bazen nokta ve virgül koymadan anlatımını sürdürmesi Süleyman Demirel'in etkisinde kaldığını gösteriyor. Hayret edilecek derecede sakin üslubu da inandırıcılığını zayıflatıyor.
Bazen gizemli olmak da ilgi çekiciliği artırabilir. Devlet Bahçeli genellikle yazılı metinden konuşmayı tercih eden ve bütün konuşmalarını çok önceden ölçüp biçip kamuoyuna seslenen bir lider.
Beş siyasi partinin lideri bir programda buluşsaydı tüm liderlerin ortak hedefi Erdoğan olurdu. Burada adaletin terazisi de sapabilir. Diyelim beş lider bir araya geldi, beş saatlik bir program yapıldı... Bunun dört saati muhalefetin iktidara yüklenmesi, bir saati de iktidarın bunlara cevap vermesi şeklinde geçer.

"Erdoğan her yayında ertesi gün manşetlere çıkabilecek bir haber atıveriyor ortaya"

<ı>Oğuz Haksever (Program yapımcısı)
"Akıcılık, tempoyu tutturma, hazırcevaplık ve sorulara doğru yanıt verme açısından Mehmet Ağar dikkatimi çekiyor. Tempolu bir üslubu var.
Deniz Baykal sürekli olarak iktidarın yapmadıkları veya iktidarın kendi açısından hataları üzerinde duruyor. Bu seçmen nezdinde etkili olmuyor, biraz antipatik görünüyor. Engin bir Türkçesi, kıvrak bir dili var. Sağlıklı benzetmeler yapıyor, kelimeleri iyi oturtuyor. Üslup olarak sorun yok.
Cem Uzan yayını yaptık. O ilginçti. Hemen her soruya yanıt verdi. Hareketli bir yayındı. O da sinirlerini aldırmış gözüktü. Medya aleminde birçok kişi Uzan'ı tanır. Sert patrondu. Programda hiç de öyle birini görmedik. Aralarda çok rahattı. Sıkıştırma sorular olmasına rağmen tam bir demokratik olgunlukla konuşuyordu. Dili de öncesine oranla çok gelişmiş. Bu konuda çalışıyor belki de.
Ağar da aralarda çok samimi ve rahattı.
Devlet Bahçeli televizyona çıkmıyor. Basın toplantılarını biliriz; Bahçeli yeri geldiğinde gazeteciyi terslemekten de çekinmeyen biri. Televizyonda bu kötü gözükebilir. Seçmen stresli ve gergin bir lider portresinden hoşlanmıyor.
Tayyip Erdoğan farklı bir yere gitmesini beklediğiniz bir soru sorulduğu zaman yine, sanki önceden saptanmış bir politikanın söylemini dile getiren bir lider kimliği çiziyor. Bu Turgut Özal'da da vardı. Bu konuda Erdoğan'ın arkasında iyi bir basın ekibi olduğunu düşünüyorum. Çünkü her yayından sonra, ertesi gün gazetelerin manşetlerine çıkabilecek bir haber atıveriyor ortaya. Erdoğan her zaman neyse, televizyonda da o. Hazırlıklı ve donanımlı geliyor.

"Programda ödünç kravat verdiğimiz lider çok oldu"
Açık, net, keskin, farklı olan Baskın hoca 'Ezberi bozacağız' diyor. O da yayınlarda ezberi bozan bir isim. Gerçekten farklı şeyler söylüyor. Otoriter bir yanı da vardır.
Televizyona çıkarak puanını en çok artıran Cem Uzan sanırım.
Hepsi bir arada olsa herhalde Erdoğan ve Baykal karşı karşıya gelirdi. Devlet Bahçeli'yi de yabana atmamak lazım.
Bu seçim döneminde kılık kıyafet konusuna bile ayıracak vakitleri olmuyor. Ödünç kravat verdiğimiz epey lider oldu. Seçim meydanından paldır küldür geliyorlar. 'Kravatlı çıkmak gerekiyor' diyorlar. Bizim aşağıda gardıroplar var, oralardan gidip üzerindeki cekete ya da gömleğe uygun çok kravat bulup ödünç verdiğimiz lider olmuştur. Bazıları onu hatıra olarak alıp götürür.
Bugüne kadarki siyasetçiler arasında televizyonda en etkili olan isimlerden biri Turgut Özal'dı. Televizyonun içinden gelen Cem Uzan da bu işleri iyi biliyor. Makyözünü yanında gezdirir. Mutlaka hazırlık yapmıştır. Objektifin orta yerine bakarak izleyiciyle iletişim kurmaya çalışan bir görünümde."

Bugüne kadar siyasetçiler arasında televizyonda en etkili olan isimlerden biri Turgut Özal'dı. Cem Uzan da bu işleri iyi biliyor

"Tartışma uzarsa Tayyip Erdoğan karizmayı çizdirir"

<ı>Reha Muhtar (Gazeteci / TV programcısı)
"Televizyondaki liderler zirvesini açık ara Cem Uzan galip bitirir. Recep Tayyip Erdoğan Başbakan olarak muhalefet liderlerinin eleştiri oklarından fazlasıyla yararlanır. Ne 'Askerlik yan gelip yatma yeri değildir' lafı kalır ne kelle ne de cenazelerde yuhalanma ne de PETKİM'in satışı. Bütün liderler Tayyip beyi bu sözlerle vurur.
İcraatın içinde olanın icrattan içinde olmayana cevap vermesi kolay değil. Üstelik vurulacak çok konu var.
Deniz Baykal'ın eli eleştirirken güçlenir, eleştirilirken zayıflar... Deniz bey uzun yıllardır politikada. Şu anda iktidar olmasa da iktidar olmuş kadar geçmiş icraatı var. Dolayısıyla eleştrilecek noktası var. Tayyip bey fırsatı kaçırmayacaktır. Deniz Baykal da televizyon zirvesinin en büyük galibi olamaz.
Devlet Bahçeli böyle bir liderler zirvesi için kapalı bir kutu. Çizdiği lider portresi polemiğe çok uygun görünmüyor. Radikal milliyetçi ideolojisinin de etkisiyle karizmatik, hatta otoriter bir lider havasında... Polemik onun algılanmasını zayıflatabilir. Akıl hocaları sorulu cevaplı polemiklerden kaçındırıyorlar Devlet beyi...
Mehmet Ağar bir televizyon lider şovunda beş lider arasında tek başına sivrilemez. Söylemleri kırsal ve tarımsal kesimlere çok uygun olsa da, metropollerdeki kentsoylu seçmeni çarpıcı bir şekilde kendine hayran edecek sloganları bulamadı. Reklamların dahi çocuğu Ali Taran 'Olmadı Yar' şarkısından başka bir şey bulamadı.

"Baykal olgun ve elit, Uzan yakışıklı"
Cem Uzan genç, yakışıklı, cesur ve hatta fütursuz. Bir televizyon şovu için aradan fırlayacak her türlü özelliğe sahip. Kendisini vuracak tek bir konu var... 'Babasının ve kardeşinin halen yurtdışında kaçak olmaları'. Bunu diğer muhalefet liderleri ona söyleyemezler. Onlar Tayyip beyle uğraşırlar. Babasının ve kardeşinin kaçak olduğunu söyleyebilecek tek kişi Tayyip Erdoğan...
Hiç tartışmasız bu tartışmadan Cem Uzan kârlı çıkar. 'Bu bir siyasi linçtir' der... 'Bizden korktukları için bunu yaptılar' diye devam eder. 'Gözlerimin içine bakarak konuşabilir mi Başbakan?' diye sorar. Tartışma uzarsa Başbakan karizmayı çizdirir... Tartışma kısa sürerse Uzan kazanır çünkü kimse dava dosyasının detaylarıyla ilgilenmez.
Bu program gerçekleşseydi dört lider teker teker Tayyip Erdoğan ile karşı karşıya gelirdi. Tayyip Erdoğan ise Deniz Baykal ile.
Televizyonda Tayyip Erdoğan karizmatik bir imaj çizerken Deniz Baykal olgun ve elit, Devlet Bahçeli oturaklı ve mesafeli, Mehmet Ağar çelebi, Cem Uzan ise genç ve yakışıklı görünüyor."

Türkçeleri nasıl?

"Bu liderlerin rol alacağı bir dizi tutmaz"
<ı>Hakkı Devrim (Gazeteci)
"Bunlar enteresan kişiler değil. Bunların rol alacağı bir dizi tutmaz mesela...
Tayyip bey doğru dürüst Türkçe konuşur. Mehmet Ağar pekala konuşuyor. Deniz bey güzel konuşur. Araya e'leri koymasa... O bir tik tabii, dille alakası yok ama bence önemli bir kusur. Bahçeli hoca, malum.

"Erbakan 'Hepsi' yerine 'Hepisi' der"
Hiçbirinin Türkçesinde dikkati çeken bir kusur yok.
Ama mesela Tansu Çiller habire rezillik çıkarıyordu. Necmettin Erbakan da kelimeleri yanlış telaffuz eder, inadındandı bu. Öyle görünmek için yapar. 'Hepsi' diyeceğine 'Hepisi' der mesela. Bazı kelimeleri farklı söylemeyi marifet zanneder.
Eskiden siyasetle hitabet paralel giderdi. Aralarında ciddi hatipler bulunurdu. Mesela İsmet Paşa çok büyük bir hatiptir. Şimdi böyle biri yok bence. Bunlar bayağı kavga eder gibi konuşuyor. Lisede münazara yapsam daha nezaket dahilinde olur. Bunlar hakaret ediyor, karşı tarafı düşman gibi göstermeye gayret ediyor. Hitabette marifet bu değildir. Hitabette zarafet Avam Kamarası'nda olur. Sözünü çok iyi tartıp konuşabilen hatip makbuldür siyasette."

Beden dilleri ne diyor?

"Baykal'ın mimik ve jestlerinden özgüveninin arttığı anlaşılıyor"
<ı>Ercan Kaşıkçı (Beden dili uzmanı)
"Recep Tayyip Erdoğan'ın imajına zarar vermiş birçok etken var. Çeşitli dönemlerde yasama, yargı ve yürütme ile çatışma yaşaması, askeriye ve cumhurbaşkanı ile soğuk savaş hali, YÖK ile savaş hali Tayyip beyi çatışma odaklı bir kişi olarak algılattı. Bu hali beden diline de yansıdı. Beden dili bu dönemde daha agresif, gergin bir görüntü veriyor. Oysa pozitif hali, ekranlardan insanlara daha sevimli ve ikna edici gelecektir. Tayyip bey halkın anlayacağı dilden konuşabiliyor, bu bir yetenek ama bazen dozunu kaçırıyor. O anlarda bir devlet başkanı olgunluğu ve sabrını göstermesi beklenirdi. Buna karşın hitabet gücü bence tüm liderlerden daha iyi.

"Ağar, ağır adam gibi davranıyor"
Deniz Baykal beden dilini kullanma konusunda Tayyip beye göre daha başarısız olsa da seçim döneminde bunu daha etkin kullanıyor.
Seçim öncesi dönemde girdikleri çatışmalarda Tayyip bey her zaman daha rahat ve kendinden emindi. Fakat seçim dönemine girildikten sonra meydanlardan, cumhuriyet mitinglerinden iyi sesler gelip de Tayyip bey devlet kurumlarıyla çatışmaya girince Deniz beyin özgüveni arttı.
Konuşmaları, hitabı bir muhalefet partisi liderinden öte başbakan özgüveniyle gerçekleşiyor. Mimik ve jestlerinde daha çok özgüven var. Son dönemlerdeki hitabeti ve halkı kucaklama yönü diğer yıllara oranla daha başarılı. Olgunlaşmış bir lider görüntüsü var. Sempatisinin geçtiğimiz yıllara göre arttığını düşünüyorum.
Devlet Bahçeli özellikle teröre, milliyetçiliğe yönelik radikal söylemlerde bulununca terör hassasiyetimize dokunmuş oldu. Milletin kaderine yönelik uzlaşmacı olacağına yönelik mesajlar veriyor olması da imajına pozitif etkide bulunuyor.
Mehmet Ağar'ın mimik ve jestleri sert olarak algılanıyor. Bazı liderler gülmeyi çok iyi becerir ama Mehmet Ağar ağır adam gibi davranıyor. Politik söylemlerde mizansen yapmak akılda kalıcılık ve sempati yaratır. Mehmet Ağar'ın bu yönü eksik.

"Demirel'den imaj desteği almalılar"
Cem Uzan'ın beden dili ve söylemleri çok tansiyonlu. Genç ve hırslı görünüyor. Buna karşın hırsı millete hizmet etmekten mi, yoksa AKP'den intikam almaktan mı kaynaklanıyor, soru işareti. Kıyafet ve enerji açısından en başarılı Uzan ama söylemler ve vaatler olarak çok güven telkin etmiyor. Seçim döneminin bunca ağır abisi yanında hırslı delikanlı imajı çiziyor.
Geçtiğimiz dönemlere baktığımızda ise Süleyman Demirel çok başarılı bir hitabet adamı olarak değerlendirilebilir. Sembol haline dönüşmüş şapkası, uzun söylemleri aklında tutan zekası, gülmeyi beceren yüzü ve objektif cumhurbaşkanlığı yönüyle de örnek bir liderdi.
Üstelik espri ve ciddiyet köprüsünü de başarıyla kullanır. Kendini yetiştirmiş, entelektüel kapasitesi güçlü bir lider. Bence aklı başında politikacılar Süleyman beyden politikacı danışmanlığı konusunda destek almalı."

(MİLLİYET)

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 17:24

İLGİLİ HABERLER