Medya
  • 2.1.2024 02:40

SOHBET -23.. Ahir zaman hasadı

SOHBET -23
AHİR ZAMAN; KÜFFARA HESAP MÜMİNE HASAT ZAMANI
Bereket, büyüklerin nurudur. 
Bu nur; himmeti kapsar, tasarrufu kapsar ve duayı kapsar tabi ki; feyzi kapsar. 
Büyüklerin sohbetinde bulunanlar bütün bunlara sahip olurlar. Sadece sohbette bulunmakla değil; o büyüğü kalbi ile andığında, o büyüğün nuru o kişinin kalbine akar. 
İşte bu akım ile ona bereket gelir. Hem dünya işleri hem ahiret işleri bereketlenir.
Halis niyetle yaptığı faaliyetlerin önü açılır. İbadetlerine verilen sevapları artar.
Bereketlenme” denilince böyle anlayınız. 
Bereketlenme, hem dünya işlerinizin hem de ahiret işlerinizin hal yoluna girmesidir. Bu da büyüklerin nuru ile olur. 
Nasipli bir kişi Mektubat’ı ve İlmihali açtığında, hocasının bereketini hisseder. O bereket ile bunları okuduğunda ferahlık ve muhabbet oluşur. Kalbine gelen feyz ile temizlenir. Aklanır. Kalbine bakım yapılmış olur. 
Kalbi düzelen kişilerin işleri de düzelir. İbadetlerini daha iştahlı yapar. 
Yaşadığımız dönem çok kötü bir dönemdir. 
Ahir zaman; küffara HESAP, Mümine HASAT zamanıdır.
Ahir zamanın havası bozuktur. Her taraftan pis kokular yayılır. 
Bu pis kokular ister mümin olsun, ister münafık olsun, ister kâfir olsun herkesin üstüne siner. 
Kişinin üstüne sinen bu pis koku her şeyini etkiler.
İbadetlerini etkiler, duasını etkiler, sadakatini etkiler, muhabbetini etkiler, daha da önemlisi imanını etkiler.
Böyle zamanlarda imanı kurtarmak lazımdır. Sadece imanı kurtarmak bile, kişiyi ebedi saadete götürür.
Adım attığınız her yerde döşenmiş mayınlar var. Allah muhafaza bunun birine bile bassanız patlar, yok olursunuz.
Bütün bu tuzaklardan başınızda bir rehberiniz olmadan selametle çıkmanız çok zordur. 
İşte bunu başaran talebeler MÜBAREK talebelerdir. 
Onlar her türlü övgüyü hak eden talebelerdir. Onlar seçilmiş talebelerdir. Onlar hocalarının dualarına mazhar olmuş talebelerdir.
Ahir zamanda bunları başaran talebelerin sevapları katlanır. Yaptığı her işten sevap hanesine bol bol sevap yazılır.
Ahir zamanda garip olan, İslam’ın ilk günlerinde garip olan gibidir. 
Rasûlullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem Efendimiz;  "İslam garib olarak başlamış, garib olarak dönecektir. Benim ümmetimden garip olanlara ne mutlu." buyurdu..
Bu hadiste kastedilen garip Müslümanlar, içinde yaşadıkları zamanlar da yalnız kalanlardır.
Ahir zamanda o zamanda iyiye yardımcı az, münker ise çoktur. 
Bu yüzden Fahr-i kainat efendimiz "Dinine yapışan sanki avucunda kor tutar gibi olacaktır." buyurmuştur.
Yani bir gün gelecek, dinin emir ve yasaklarını gözeterek islamı yaşamak elde kor tutmak kadar zor olacaktır. 
Yaşadığımız devir işte bu devirdir.
İçinde bulunduğumuz zaman bu yüzden hasat devşirmek zamanıdır. 
Bu pislik zaman içerisinde, neye el atsanız sevap yazar. Yaptığınız ufak bir hayıra, çok büyük hayır sevabı verilir.
Verdiğiniz bir sadaka, bin sadaka yerine geçer. Yaptığınız bir ibadet, bin ibadet yerine geçer. Ettiğiniz bir dua, bin dua yerine geçer. 
Yani “hasat” der iken bunları kast ettim. 
Bir mümin topluluğunun, bir ehlisünnet vel cemaat grubunun başı olmadan ve hocası olmadan yolundan şaşmıyorsa, Allahü teala ona son nefesinde de yolundan şaşırtmaz. 
O yol, ebedi saadet yoludur. O yol, büyüklerin sofrasında olma yoludur. O yol, nimetlere kavuşma yoludur. O yol sonsuz saadete erme yoludur. O yol, Allahü teala’nın Habibi’nin övgüsüne mazhar olma yoludur.
İşte kitaplarda yazan ahir zaman müminleri ile ilgili sözler, bize söylenmiş sözlerdir.
Allahü teala’nın Habibi’nin indinde, ahir zaman müminlerinin çok ayrı bir yeri vardır. Onların hepsi mübarek peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem tarafından tebrik edilecektir. 
Ahir zaman müminleri, karanlıkta parlayan bir elmas gibidir. Az bulunur ama değeri yüksek olur. 
Nadir olurlar ama kıymetini kuyumcular bilir.
Onlar Allahü teala’nın ve Habibi’nin yolundan sapmayarak çok hayırlı bir iş eylediler. Onların bu hayırları sadece kendilerine değil, etrafındaki insanlara da geçer. Onları bile bereketlendirir.
Böyle zamanda doğru yoldan ayrılmayan talebelerin parıltıları bir araya getirilir. 
Onların toplanan ve bir araya getirilen bu parıltıları, yaşadıkları dünyayı bir felaketten kurtarır. 
O talebelerin kalplerindeki nurlar, o küçük küçük nurlar bir araya toplanınca, ortaya büyük bir ışık çıkar. İşte o ışık, bütün insanlığa faydası olan bir ışıktır
Bu yüzden ahir zaman müminleri, hem kendileri hem de yaşadıkları dünya için çok kıymetlidir. 
Onların kıymeti ahirete geldiklerinde alacakları övgülerle belli olur. Doğru yoldan ayrılmayan bu talebeler, melekler tarafından hocalarına teslim edildiklerinde çok büyük dualarla karşılanırlar
Ahiret zamanı iltifata uğrarlar. 
O yüzden Allahü teala o müminleri çok sever. Onlara ihsanını bol verir. Cömertliğini sonuna kadar gösterir. Derecelerini yükseltip makamlarını artırır.
Ahir zamanda,  yaptığınız her hayırdan bire bin sevap alırsınız. Şimdi sevap defterini şişirme zamanıdır. O yüzden niyetinizi bozmadan, niyetlerinizi halis tutarak, Allahü teala’nın emir ve yasaklarına uyunuz. 
Yapacağınız işlerde bu rızayı güdünüz. 
Emin olunuz ki; bunu yaptığınız takdirde, Allahü Teala'nın hoşnutluğu çok çok artacak, sizi nimetlere boğacaktır.
O yüzden devir hasat devridir. Bize hasat olan bu devir başkalarına hesap devridir. Başkaları, hele hele doğru yoldan çıkmış, yoldan sapmış olanlar, eşi benzeri görülmedik çok ağır bir hesaba çekileceklerdir. 
Şimdi çok konuşanların dilleri, hesap sırasında lal olacak. Dilleri boğazlarına kaçacak
Kendi akılları ile ahkâm kesenlerin ağızlarından çıkan her ahkâm, boyunlarına dolanan ip olup onları boğacak. Bu, onları o kadar sıkacak ki; dilleri dışarı çıkıp tek kelime edemeyecekler. 
Hakir ve zelil bir şekilde cehennemin dibini boylayacaklar. 
O yüzden devir, ağızdan çıkana dikkat etme devridir. 
Söylenen her sözün, edilen her kelamın hesabı vardır. 
Böyle bir hesap var iken, ancak ahmaklar hüküm verir. 
Kişinin kendi aklıyla hüküm vermesi haramdır. 
Kişi bir konuda hüküm verirse, sadece verdiği tek bir hüküm bile onu cehennemlik eder. Sakın olan herhangi bir konuda hüküm vermeyin.  Fetva ve hüküm vermekten ateşten kaçar gibi kaçın. 
Büyüklerin verdiği hükmü nakil eyleyin. Çünkü o büyükler, verdiği hükmü nakil eylemişlerdir. Sonuçta onlarda kendi akıllarıyla değil, hocasının feyziyle hüküm verdi.
VESSELAM
RABBİM KENDİSİNE İMANIMIZI, HABİBİ’NE SEVDAMIZI VE HOCAMIZA SADAKATİMİZİ SABİT KILSIN (AMİN)
METİN ÖZER/HABERVİTRİNİ

Güncellenme Tarihi : 4.1.2024 00:28

İLGİLİ HABERLER