Medya
  • 2.1.2024 02:33

SOHBET -22.. Edep

SOHBET -22
EDEP
Enver abiler buyurdular ki;
- Bu yolun esası edeptir. Toz ucu kadar edebinde eksik olan, hiçbir zaman gerçek bir talebe olamaz. 
Edep işin alfabesidir. Her şey edeple başlar edeple biter.
Ehlisünnet vel cemaat yolunda vekâlet alan her kişi, Mübarek Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellemi temsil eder
Hocanıza gösterdiğiniz edep aslında mübarek peygamberimiz sallallahü aleyhi ve selleme gösterilen edeptir. 
Abdülhakîm Arvâsî Hasretleri (Rahmetullahi Aleyh) buyurdu ki, “Bu dinin başı da ortası da ve sonu da edeptir. Edeb hududa, sınırlara riayet etmek onu taşmamaktır. En büyük edeb ise ilâhî hududu muhafazadır, gözetmektir."
Birini ziyafete davet etme manasını ifade eden edep, İslâm'ın güzel saydığı söz ve davranışlardır. 
Bu itibarla edep, insanların kendisine davet olunan bilumum, zarafet, usluluk ve güzel ahlâk demektir. 
Edeb, insanı ayıplanma ve kötülenme sebeplerinden koruyan nefsin köklü bir kuvvetidir. “Nefs edebi” ve “Ders edebi” olmak üzere ikiye ayrılan edebin birincisi acelecilik ve sinirlilik gibi doğuştan olan edeb, ikincisi ise daha sonra elde edilen ve “Mekârim-i ahlâk” güzel ahlâk olarak da isimlendirilen edeptir.
Yolun sahibi bellidir. Yolun başı da sonu da yolun sahibi Allahü teala’nın habibine çıkar. 
Kurtuluşa erecek yegâne tek yol vardır. Bu yol, ehlisünnet vel cemaat yoludur. Bu yola sizin cephenizden baktığınızda; yolun sonu Allahü teala’nın Habibine çıkar. Tersinden baktığınızda yol Allahü teala’nın Habibinden başlar. Yani nereden bakarsanız bakın bu yolun başı da sonu da mübarek peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem’dir. 
Vekilleri yol üzerinde duraklar gibidir.Bu duraklar kişileri kurtuluşa götürmek için vardır. 
Her durakta bir büyük bulunur.  
Her vekilin kendi durağı vardır. Onlar yetiştirdikleri talebelerini bu durakta ahiret arabasına bindirip selametle yollarlar. 
Büyükler ahiret yolcusu talebelerini şeytanın şerrinden uzak tutarak yolcu ederler. Bunu yaparken de yolun sahibinden aldıkları izinle, onun nurunu bu yolun yolcularına aks ettirirler. Böylece bir karmaşa ve karışıklık olmadan o talebeler hocalarının rehberliğinde yolun sahibi olan Allahü teala’nın Habibinin sevgisine mazhar olurlar. 
Önemli olan bir durağa kapağı atabilmektir. 
Bu da; durağın sahibi olan vekillere sevgi ve muhabbet duyulmasıyla olur. 
Bu duraklarda gerçek talebeler bulunur. Duraktan uğurlanan her talebe, bu yolun sonunda büyük nimetlere kavuşur.
Büyükler vefat ettiklerinde durakta kalan talebelerini bırakmazlar. Cismani olarak onların yanında olmasalar da, ruhani olarak o durakta olurlar. 
Son talebesini bindirip uğurlamadan duraktan ayrılmazlar. 
Büyüklerin vefatlarından sonra da tasarruflarının sürmesinin nedeni budur. O tasarrufla talebelerini hem şeytanın şerrinden korurlar, hem de selametle yola çıkmasını sağlarlar. Bunun için büyüklerin kalbinde bir yer edinmelidir. En azından kalbinizde büyüklere bir yer ayırmalısınız. 
Bu yer sevgiyle kazanılır.  Eğer sevgi karşılıklı olursa, o kişi için gerçekten bayramdır.
Büyüklerin sevgisine mazhar olan; yaşıyorsa, hem dünyasını hem ahiretini, yaşamıyorsa ahiretini kurtarır.
Allahü teala’nın habibine zerre miktar saygı ve muhabbet duyan bir kulu, cehennem yakmaya cüret edemez. 
O kul kalbindeki bu sevgi ile ateşe düşse, ateşi söndürür. Çünkü ateş, Allahü teala’nın Habibini yakmaktan men edilmiştir. İçinde Allahü teala’nın habibinin sevgisi olan birisini de o ateş yakmaz. 
Dolayısıyla yukarıda anlattığım gibi bizim yolumuzun esası edebe dayanır. 
Edep; zincirleme olarak saygıdır, sevgidir, bağlılıktır ve tarifi mümkün olmayacak şekilde aşktır. 
Kişi ancak sevdiğine edep gösterir. Onun üzülüp kırılmasından çekinir. 
Bundan büyük korku yaşar. O korku kalbindeki sevgiden gelir. 
Allahü teala’dan korkmamızın ve çekinmemizin de nedeni de budur. Rabbimizi çok sevdiğimiz için yanlış bir şey yapmaktan korkarız.
Allahü teala’nın her sevdiğini sevmek, sevmediğini sevmemek her müminin üzerine farzdır. 
Allahü teala’nın en sevdiği şüphesiz ki Habibidir. 
Habibi’ni seven, zatını sevmiş olur. Büyükler de Allahü teala’nın Habibinin vekili oldukları için, onları seven aslını sevmiş olur. Onlara edep gösteren aslına edep göstermiş gibi olur. 
Bunun tersi de vardır. 
Büyüklere yapılan en küçük bir edepsizlik, zincirleme olarak yolun başına yapılmış edepsizlik gibi olur. Allah muhafaza böyle bir durumun tamiri mümkün değildir. İnsanın başına büyük iş açar. 
Büyüklere yakın olmak ateşe yakın olmak gibidir” sözü, bunun için söylenmiştir. Yapılacak küçük bir edepsizlik o kişinin yanmasına neden olur.
Edepsizlikte hüküm böyle iken, büyüklere düşmanlık etmenin cezasını siz düşünün. Büyüklere ihanet etmenin, büyüklere hakaret etmenin ve buğz etmenin ne demek olduğunu siz düşünün.
Edep sadece bu yolun büyüklerinde değil, o yolun talebelerinde de ilk aranacak özelliklerden biridir. 
Edepsizden talebe olmaz. Talebeliğe kabul olmayandan ehlisünnet olmaz. 
Bir kişide edep yoksa, o kişi daha işin başında kayıp etmiştir. 
Bu yüzden hocasına edep göstermeyen, Allah’ın habibine edep göstermeyen konumuna düşer ki; bu da Allah muhafaza o kişinin imansız gitmesine neden olabilir.  
Yani edepsizlik, kişinin son nefesinde imansız gitmesine sebeptir. Edep ise kişiye iman nasip edecek kadar bir inceliktir. 
RABBİM CÜMLEMİZİ, EN BAŞTA DA EVLATLARIMIZI EDEP TİMSALİ KILSIN (AMİN)
METİN ÖZER/HABERVİTRİNİ

Güncellenme Tarihi : 4.1.2024 00:10

İLGİLİ HABERLER