Medya
  • 14.1.2024 15:59

Sohbet-26 Kim kime tabi ise günahını da yüklenir

SOHBET- 26 
KİM KİME TABİ İSE GÜNAHINI DA YÜKLENİR
Piyasada kendisini âlim veya evliya hatta gavs ilan eden kişiden geçilmiyor.
İşin garip yanı bunların tamamının hatırı sayılır müritleri var. Sanıyorlar ki bu kimselere bağlandığında doğru cennete gidersin.
Ah kardeşim ah.
Bu kadar yazı yazdım hepsinde bir konuda herkesi uyardım. 
- Aman büyüğünüzü doğru seçin.
Bozuk din adamına bağlananın akibeti de bozuk olur. Ola ki kendi yaptığı işler doğru ola.
Taze ve lezzetli bir sütü bozuk buzdolabına koyduğunda nasıl ki bozulur ise senin de imanın bozuk dolapta o süt gibi bozulur.
Neden?
Ahirette kişi sevdiğiyle birlikte olacaktır. (Hayırda ve şerde de) İşte bu yüzden.
Bir kişi yanlış bir kişiye bağlı ise; o yanlış kişinin yaptığı yanlışların hepsi, ona bağlı olanların da hanesine yazar
Farkında olmaması, bilmemesi, duymaması hiç önemli değil. Tabi olduğu kişinin günahları da aynı şekilde tabi olunanın defterine işlenir.
Doğru büyüğün hayırları nasıl talebelerine yazılırsa bozuk din adamının günahları da tabi olanların defterine yazılır.
Kim kime tabi ise günahlarını da sevaplarını da yüklenir.
İşte esas büyük tehlike buradadır. 
Fetullah’a bağlı ise o kimse Fetullah’ın bütün yanlışlarını da ortak olur.
 İsterse imanı götüren dinler arası diyaloğa inanmıyorum desin. İsterse Fetullah’ın dediği gibi Hıristiyan da Yahudi de cennete gidecek tespitine katılmıyorum desin. İsterse kul hakkı olan soru hırsızlığı yanlış oldu desin.
Bağlıyım dediği anda bu yanlışlara da bağlanır.
Bağlılık çok hassas bir meseledir. 
Doğru bir büyüğü bulmak, inanın Karun’un kayıp hazinesini bulmaktan çok ama çok daha kıymetlidir.
O yüzden hocamız her fırsatta bunun önemini anlattı. Anlatmakla kalmadı bunun ölçüsünü İlmihalde uzun uzun yazdı. 
Talebe hocasına ne kadar bağlı ise, o kadarını alır. 
En çok bağlı olan sevapların hepsini alır. Derece düştükçe, sevabını da ona göre alır. 
Bu ilahi bir ölçüdür, değişmez. (Her şeyin iyisini ve doğrusunu cenâb-ı Allah bilir) 
Bütün mesele son nefeste iman edip büyüklerine kavuşmaktır.
Hayırsız insandan hayırlı bir iş istenmez. Çünkü onların yaptıkları hayırsız olduğu için, yaptığı ve söylediği işler hayırsız olur. 
Onun kendine hayrı yok ki, sorana faydası olsun.
Şu an içinde bulunduğumuz zaman,  malayani işlere vakit ayıracak zaman değildir. Çünkü zaman daraldı. Biz heybemizi doldurmaya gayret etmeliyiz
Kıyamete yakın imanını elinde tutan son topluluklardanız (Şanı ve merhameti yüce Rabbimize şükürler olsun)
Bu zamanın salih Müslümanları bu yüzden kıymetlidir.
Bunu böyle bilip ve ahiretinize hatta dünyanıza bile bir faydası olmayan boş işlerle uğraşmayın. Saadet-i ebediyyeye kavuşmanıza vesile olacak hayırlı işlerle uğraşın.
Son nefeste kurtulmak için iki tane dal var. 
Birincisi; Allahü teala’nın ölüm anında bir melek yollayıp iman ettirmesi…
İkincisi ise;  Allahü teala’nın izni ile büyüklerin son nefeste gelmesidir. 
Son nefeste büyüğünün yardımını uman; söz dinleyecek, sadakat ve bağlılık gösterecek ve kalbinde büyüğünün sevgisi olacak.
Burada bütün mesele kalplerimizde büyüklere muhabbet duymaktır. Onlara bir sevgi hattı açmaktır. Onun için her aklınıza geldiğinde büyükleri anınız ki; onlar da sizi ansın. 
Biz büyüğümüzü andığınızda emin olunuz ki, o da bizi anar. Biz dua ettiğimizde emin olun ki, büyükler de bize dua eder.  
Böylece Biiznillah kalpler arasında bir hat kurulmuş olur.  
Kalbinizde bir hat olmasa bile;  büyüğünüzü andığınız için onlar da size karşılık verince olmayan o hat açılır 
O hattan kalplerinize sevgi ve tasarruf gelir, muhabbet artar. Sonuçta bizler onları anmakla arada muhabbet hattı kurulacağı için, büyükler bizi daha çok sever. İşte işin sırrı buradadır. 
Benim kalbim tam çalışmıyor” diyorsanız,  öncelikle büyüklerinize sevgi ve muhabbete bakın. Onları sık sık anın. O zaman günde bir kere değil, on kere değilse yüz kere anın ki; onlarda sizleri o kadar ansın. O kadar çok dua edin ki onlarda size o kadar çok dua etsin. 
Ahir zamanda doğru hocasının tasarrufunu alan talebe, Biiznillah son nefeste imanlı olarak gider. Çünkü hocacı onun son nefesine yetişir. 
Neden yetişir?  
Bütün talebeler, ezelden yani ruhlar âleminde büyüklere bir emanettir. 
Onlar ruhlar âleminde kendisine emanet edildiği için, dünya hayatındaki son talebesini sağ salim almadan vazifemizi tamamlamış olmaz. 
Büyükler emanete sahip çıkarlar.
Dünyanın en zengin kişisi imanı olan kişidir.
İmanı terazinin bir kefesine koysan, diğer kefesine dünyayı koysan iman ağır basar.
İslâm zahiri ve dünyada lâzım bir ameldir,  îmân ise kalbî bir amel olup özellikle son nefeste kendisine şiddetle ihtiyaç duyulur.
Kısaca; dünyalık amelleri İslam’la, ahiretlik amelleri İmanla yaparız.
İkisi de tam olana Salih Müslüman denir.
Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi ve Sellem buyurdu ki; 
- Üç şey imanın esasındandır.
(Birincisi) Lâ ilahe illallah diyen bir kimseye (el ve dil uzatmaktan) çekinmemiz, (işlemiş olduğu) bir günah yüzünden onu kâfir saymamamızdır. (Yani İslâm'a uymayan) bir fiilinden dolayı onu İslam dışı ilan etmememizdir. 
AÇIKLAMA: Her ne kadar metinde sâdece, "Lâ ilahe illallah" diyen kimsenin İslâm dairesine girdiği ve Müslümanların saldırısından emin olduğu ifade ediliyorsa da, burada, Lâ ilahe illallah diyen kimse sözü ile "La ilahe illallah Muhammedürrasûlullah" diyen kimse kastedilmiştir.
Bu "'yü”yü üç defa okuyan kimse bir hatim sevabı alır" sözüne benzer. Çünkü '’yü okumaktan maksat sadece lafzını söylemek değil, bu sureyi sonuna kadar okumaktır. Aynı şekilde, "Lâ ilahe illallah" demekten maksat da bu kelimeyi sonuna kadar okumak, bir başka ifade ile, "Lâ ilahe illallah Muhammedürrasûlullah" demektir.
(ikincisi) Cihad, Allah'ın beni (Peygamber olarak) gönderdiği andan, ümmetimin en çok neslinin Deccal'le savaşacağı ana kadar devam edecektir. Adaletli (bir idareci)nin adaleti onu ortadan kaldıramayacağı gibi zalim (bir idarecinin zulmü de kaldıramaz. 
AÇIKLAMA: Hadis-i şerifte imanın esaslarından birisi olarak üzerinde durulan ikinci mesele cihadın Deccal'in öldürüleceği ana kadar devam edeceğidir. Rasûl-i Zîşan efendimizin açıklamasına göre, Müslüman nesiller Deccal öldürecekleri ana kadar Allah yolunda savaşa devam edeceklerdir. Deccal’in öldürülmesinden sonra ise, cihad sona erecektir. Çünkü Deccal'in öldürülmesinden sonra Ye'cuc ve Me'cûc ortaya çıkacaktır. Müslümanlar onlarla savaşacak güçte olmayacakları için cihatla mükellef tutulmayacaklardır. Ye'cuc ve Me'cûc'u Allah Teâlâ helak ettikten sonra yeryüzünde kâfir kalmayacağından yine cihad olmayacaktır. Çünkü Hazret-i İsa hayatta olacak ve İslam her tarafa yayılacaktır. İsa Aleyhisselam’ın vefatından sonra ise, küfür yeniden canlanacak o zaman da Cenâb-ı Hak tatlı bir rüzgâr estirerek Müslümanların ruhunu kabzedecek, ondan sonra da kıyamet kopacaktır.
(Üçüncüsü ise) Kadere inanmaktır.”
AÇIKLAMA: Hadis-i şerifte söz konusu edilen üçüncü mesele, kâinatta vuku bulan her olayın Allah'ın kaza ve kaderiyle vuku bulduğu, hayır ve şerrin Allah'ın yaratmasıyla meydana geldiği meselesidir.
Ehl-i sünnet uleması bu hadisi şerife sarılarak kaza ve kadere inanmayı imanın altı esasından biri saymışlar ve kaza ve kaderi inkâr etmenin küfür olduğunu söylemişlerdir.
NOT : Açıklamalar Ebu Davut’tan Rahmetullahi Aleyh alınmıştır.
Rabbim bize İman ve İslam’a tam uyan doğru büyüğüne sadık talebelerden etsin (ÂMİN)
METİN ÖZER/HABERVİTRİNİ


 

Güncellenme Tarihi : 14.1.2024 16:03

İLGİLİ HABERLER