TANTAN'DAN AĞIR İTHAMLAR : ÖRÜMCEK AĞI OPERASYONU ENGELLENMEK İSTENİYOR, SAVCILAR ÜZERİNDE BÜYÜK BASKI VAR
KAYNAK : Haber Vitrini
ANKARA/Tantan bu kez açık konuştu: 'Örümcek Ağı operasyonunun sonuçsuz kalması için çabalar sürüyor. Konu üzerinde çalışan savcılar baskı altında, operasyonu yürüten güvenlik güçlerinin tamamı dağıtıldı...'Bilindiği gibi örümcek ağı operasyonuna Mesut Yılmaz, kardeşi Turgut Yılmaz,ANAP Grup Başkan Vekili Beyhan Arslan ve bir gazetecinin adı karışmıştı.
Örümcek Ağı operasyonunun sanığı Abrurrahman Yakupreisoğlu'nun, polis ifadelerine eklemeler yapılarak bazı siyasilere komplo kurulduğu iddiaları nedeniyle tüm gözlerin kendisine çevrildiği İçişleri eski Bakanı Sadettin Tantan, komplo iddialarına ilk kez bu kadar açık bir biçimde yanıt verdi...
Tantan, bakanlığı döneminde gerçekleştirilen tüm operasyonların arkasında olduğunu söyleyerek 'Örümcek Ağı operasyonunun sonuçsuz kalması için çabalar sürüyor. Konu üzerinde çalışan savcılar baskı altında, operasyonu yürüten güvenlik güçlerinin tamamı dağıtıldı' şeklinde konuştu.
İşte Tantan'ın yanıtları:
Elinizde bir takım dosyalar olduğu söyleniyor ve bu dosyaları siyasi komplo olarak kullanacağınız iddia ediliyor. Gerçekten böyle bir siyasi komplo sözkonusu mu?
Türkiye bir hukuk devleti olduğuna göre hukuk devleti kuralları içerisinde sistem işlediğine göre suç ve suçla mücadele yetkisi cumhuriyet savcılarına ve DGM savcılarına verilmesine rağmen, bütün suçun başlangıcından, verilerin toplanmasına, kamu davası açılmasına kadar savcı ve hakimlerin bu işle görevli olmasına rağmen bir bilgi kirliliği içerisinde en üst seviyedeki milletvekilinden, en alt seviyedeki milletvekiline kadar olayları incelemeden, yetki ve sorumluluğun kime ait olduğunu düşünmeden kendilerini ifade etmiştir. Bu Türkiye'nin içerisinde bulunduğu bir cehaletin ta kendisidir. Onun için 21. yüzyıldaki bilgi kirliliğinin ve bilgi savaşına karşı Türkiye'nin uyanık olması ve buna karşı eylem planı yapması gerekiyor. Burada esas dikkat çekici olan belki Adalet Bakanımız son derece yoğun işleri noktasında bu konuya el atmamıştır. Çünkü af konularıyla sürekli uğraştığı için gerçek anlamda hukuki altyapının oluşması noktasında çabalara vakit ayıramaması da dikkatlerden kaçmamıştır. Bugün bakıldığında devl et güvenlik mahkemesinin yetki ve sorumluluğu içerisinde ve mahkemenin de savcının ve hakimin müsaadesi olmaksızın bir bantın yayınlanması ve buna karşı Adalet Bakanı, DGM ve savcının yasal yetkisini kullanmaması da dikkat çekicidir.
Elinizde dosya var mı?
Konuşmalarınızdan ve davranışlarınızdan komplo iddilarının gündeme gelmesinin sizi mutlu ettiğini görüyoruz. Bu tip olayların gündeme gelmesi son derece faydalı oldu. Çünkü insanların çıkaracağı çok büyük dersler var. Hukuk sistemini iyi bilmesi gereken parlamenterler, bu bilgi kirliliğinin getirmiş olduğu yanlışlık içerisinde gerçeği bilmelerine mecbur olmalarına rağmen gerçek dışı ifadelerle kendi gerçek kimliklerini, cehaletlerini dışa vuruyorlar. Bu insanların kendilerini temsil ettiği insanları tanımaları açısından da önemli. Aynı zamanda hukuk devleti söylemleriyle gündem oluşturan insanların dedikodu ve basit söylemlerle kendi menfaatlerini öne çıkarmasının halk tarafından tespit edilmesi açısından son derece önemli. Ben muhatap değilim, muhatap hukuk devletinde hukun belirlediği sorumlulardır. Onlar da zaten harekete geçtiler.
Elinizde dosyalar olduğu iddia ediliyor. Var mı böyle dosyalar? Ben hiçbir zaman elimde dosya var demedim. Zaten Türkiye'de her şey devletin arşivinde açık seçik var. Bu dosyalar sokaktaki kedilerde bile var. Siyaset için insanları karalayarak bir yerlere gelemezsiniz. Hukuk devletinde insanların gayri yasal işlemleri varsa zaten adli yargıdan adli takibattan kurtulma şansları yoktur. Siyasi ülkenin geleceğine, halkın geleceğine yönelik projeler üretmek yoluyla kendi görüşlerini ortaya koyar. Bununla halkın önüne çıkar.
Alınan ifadelerin kasalara kilitlendiği söyleniyor. Var mı böyle kasalar? Onlara sormak lazım. DGM savcılığı kitlemişse onu bilemem. Dosyaların hepsi DGM'de var.
Konuşmalarınızda hep dedikodu kültüründen söz ediyorsunuz. Bu son çıkan iddialar bu dedikodu kültürünün bir parçası mı? Sanığın gerek mahkemede verdiği ifadesinde, gerek gönderdiği mektupta gerekse avukatına verdiği ifadesinde şiddet ve baskıyla bu ifadenin alındığını ifade ediyor. Suç haritasına bakıldığında hakkında zorla ifade alındığı, cumhuriyet savcılığında bu ifademi zorla aldılar diyorsa demekki savcılığa itibar etmek gerekiyor. Yani 1,5 sene sonra DGM Savcılığı'nda İzmir DGM Hakimliği'nde polise verdiği ifadeleri değiştirmeden önce kabul etmesine rağmen birbuçuk sene sonra burada zorla ifade alındığını DGM Savcılığı'nda söylüyorsa işte orada birtakım menfaatler açısından yaklaşımlar var, bilgi kirlenmesi var ve onu bir dedikodu mantığı içerisinde takdim var. Bütün bu operasyonlar çıkacak bir takım yasaları engellemek için yapılıyor. Kendilerini mağdur konuma edilmiş konumuna koymak için bunlar yapılıyor.
Peki, İçişleri Bakanı'nın ifadelere müdahalesi sözkonusu olabilir mi? Siyaseten yapamaz. Suçla mücadele yetkisi cumhuriyet savcılarındadır. Tahkikatın yani operasyonun başlama karınının verilmesinde ve verilerin toplanmasında savcı rol oynar. Orada siyaset hiçbir zaman müdahale edemez. STAR
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:55