Trump'ın yasağı Alman milletvekillerini de etkiledi
ABD Başkanı Donald Trump'ın getirdiği seyahat yasağı çifte vatandaşlığı bulunan Alman siyasetçileri de etkiledi. Hem Almanya hem İran vatandaşı olan Alman milletvekili Omid Nouripour Deutsche Welle'ye konuştu.
Deutsche Welle: Suriye, Libya, Somali, Irak, Sudan, Yemen ve İran vatandaşlarının ABD'ye girişi yasaklandı. Siz hem Alman hem de İran vatandaşı olduğunuz için bu düzenleme sizi de etkiliyor. Sizce siz bu kararın adaletsizliğini gösteren bir örnek teşkil ediyor musunuz?
Omid Nouripour: Benim deneyimim elbette en önemli mesele değil ama olan biteni açıklamak için iyi bir örnek. Olay güvenlik değil, aksine toplumlarımızı zehirleyen kirli bir sembol politikası. Adı geçen bu yedi ülkenin vatandaşı olan insanların birer tehlike olarak görülmesi fikri söz konusu. Eğer derdiniz güvenlikse, önce vatandaşları 11 Eylül saldırılarında adı geçen ülkelerden bahsetmeniz gerekir.
ABD'nin havaalanlarındaki protestolara katılan insanların sayısından ötürü son derece mutlu ve gururluyum. Buralarda gönüllü olarak çalışan hukukçular da çok şey başardı. Böyle insanların var olduğunu gördüğünüzde "Hükümetin gündeminde ne olduğu hiç önemli değil, ben ABD'yi her zaman seveceğim" diyebiliyorsunuz. Ben transatlantik ilişkilerin gerçek bir taraftarıyım. Alman-Amerikan Parlamenterler Grubu'nun başkan yardımcısıyım ve şu ana kadar ABD'nin 40 eyaletine ziyaretlerde bulundum.
Herkesi kapsayan bir giriş yasağını ağza alabilmek çok gülünç bir durum. Mesela benim oğluma bakın: Kendisi yedi yaşında, Berlin'de doğdu, annesi Alman ve İran'la hiçbir alakası yok. Ancak kendisi şu an ABD'ye seyahat edemiyor. Neden? Oğlum bir tehdit oluşturduğu için mi? Bu yasak şu an için Müslümanların tümünü kapsayan genel bir giriş yasağı değil ancak durumun bu yöne evrilmesi olası. O nedenle bunu engellemek isteyen insanları desteklemek çok büyük önem teşkil ediyor.
Deutsche Welle: Alman hükümetinden beklentiniz nedir?
Nouripour: Tahminen Almanya'da 100 binden fazla insan çifte vatandaşlıkları olduğu için bu düzenlemeden etkilenmiş durumda. Sırf İran ve Almanya vatandaşı olanların sayısı 70 bin. Federal hükümetin en azından bu insanlar ve bu insanların çıkarları için harekete geçmesini umuyorum. Benim diplomatik pasaportum var ancak bu diplomat statüm olduğu ve ABD'ye giriş yapabileceğim anlamına gelmiyor.
Deutsche Welle: Peki Almanya ve Avrupa şimdi ne yapmalı?
Nouripour: En iyi senaryo Avrupalılar olarak hemen şimdi kenetlenmemiz olurdu. Ancak böyle bir şey gerçekleşmeyecek. Örneğin Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Milos Zeman, AB'nin mevcut mülteci politikasıyla mücadelede Donald Trump'ı önemli bir müttefik olarak gördüğünü ve bu yüzden Trump'ın uygulamaya koyduğu giriş yasağını desteklemeye hazır olduğunu ifade etti.
Almanya en azından özgürce seyahat etme hakkından mahrum bırakılan Alman vatandaşlarıyla ilgilenmeli. Bugün Trump hükümetine yaptıklarının iyi bir başlangıç olmadığı açık ve net bir biçimde söylenmeli. Birçok arkadaşımız ve meslektaşımız bana halihazırda dayanışma mektupları yazmış durumdalar. Benimle dayanışma içinde olduklarını göstermek adına ABD'ye seyahat etmeyeceklerini söylediler. Bence bu tamamiyle hatalı bir duruş, çünkü özellikle de şu an ABD'deki hareketle dayanışma içinde olunması gerekiyor. Gidin! İnsanlarla konuşun!
Amaç, toplumu zehirlemek. En azından bu uygulamanın etkisi bu yönde olacak. Dünyanın dört bir yanındaki genç Müslümanlara verilen mesaj şu: Batı toplumları sizi istemiyor.
Deutsche Welle: Bu uygulamanın radikal İslamcıları güçlendireceğine inanıyor musunuz?
Nouripour: Kesinlikle. Beş yaşındaki çocukların annelerinden koparıldığını gösteren videoların birkaç gün içinde cihatçı platformlarda tedavüle gireceğine bahse girerim.
Almanya Yeşiller Partisi üyesi Omid Nouripour, Federal Alman Parlamentosu'nda milletvekili,Yeşiller Meclis Grubu Dış Politika Sözcüsü ve Alman-Amerikan Parlamenterler Grubu Başkan Yardımcısı.
© Deutsche Welle Türkçe
Güncellenme Tarihi : 31.1.2017 01:22