"TÜRKİYE, KRİZLE MÜCADELEDE DÜNYAYA ÖRNEK OLDU"
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısını TBMM Plan Bütçe Komisyonuna sundu.
Şimşek, sözlerine, Van'daki depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır ve yaralıları acil şifalar dileyerek başladı.
Büyük bir titizlikle hazırlanan bu bütçenin, önceki bütçelerde olduğu gibi ekonomik ve finansal istikrarı önceleyen, mali disiplini güçlendiren, reel ekonomiyi destekleyen, ekonomik ve sosyal kalkınmaya odaklanan, toplumsal refahı gözeten, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu yatırımlara yeterli kaynak ayıran bir bütçe olduğunu ifade eden Şimşek, ''2012 bütçesini Orta Vadeli Programda öngörülen gerçekçi makroekonomik varsayımları baz alarak hazırladık'' diye konuştu.
Küresel kriz sonrasında alınan olağanüstü tedbirler sonucunda toparlanma sürecine giren dünya ekonomisinin, son aylarda artan risklerle karşı karşıya kaldığını ifade eden Şimşek, küresel krizle birlikte bilançoları bozulan bankacılık sektörünün henüz krizin yaralarını saramadan Avro Bölgesi'ndeki kamu borç krizinin beraberinde getirdiği daha büyük risklerle karşı karşıya kaldığını anlattı.
Türkiye'nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan birçok ülkede büyüme bir miktar hız kaybetse de hala güçlü konumda olduğunu dile getiren Şimşek, gelişmekte olan ülkelerin 2011 yılında yüzde 6,4, 2012 yılında ise yüzde 6,1 büyüyeceğinin tahmin edildiğini bildirdi. Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Türkiye ekonomisi, 2010 yılında yüzde 9, 2011 yılının ilk yarısında ise yüzde 10,2'lik büyüme oranı ile küresel büyüme liginde en üst sıralarda yerini almıştır. Türkiye ekonomisi, Haziran sonu itibarıyla sabit fiyatlarla kriz öncesi seviyesini yüzde 9 oranında aşmışken, birçok ülke henüz kriz öncesi GSYH rakamlarını yakalayamamıştır.
2010 yılının tamamında ve 2011 yılının ilk yarısındaki güçlü ve hızlı büyümenin en önemli kaynakları özel tüketim ve sabit sermaye yatırımları olmuştur. Özellikle özel sektör yatırımlarında görülen hızlı artış, ekonominin ileriye yönelik üretim kapasitesinin arttığına işaret etmektedir.
Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 7,5, gelecek yıl ise dünya ekonomisindeki belirsizlikler ve en büyük pazarımız olan AB'deki sıkıntılar nedeniyle yüzde 4 civarında büyüyeceği öngörülmektedir. Küresel kriz döneminde ve sonrasında ülkemizde tüm politika araçları orta vadeli bir perspektifle, zamanında ve kararlı bir biçimde kullanılmıştır. Türkiye, krizle mücadelede dünyaya örnek bir ülke olmuştur. Bu nedenle Türkiye ekonomisinin güçlü performansı bir tesadüf değildir. Çin ve Hindistan'ı hariç tuttuğumuzda gerek büyümede gerekse istihdam yaratmada dünyanın gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerine göre büyük bir başarı söz konusudur.''
Türkiye'de krizden önce binde 2 olan genel devlet bütçe açığının GSYH'ya oranının küresel krizin etkisiyle 2009 yılında yüzde 5,5'e yükseldiğini, alınan tedbirler sayesinde 2010 yılında yüzde 2,9'a düşürüldüğünü anımsatan Şimşek, ''Bu oranın 2011 yılında yüzde 1, 2012 yılında ise binde 8 olarak gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz'' diye konuştu. Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Şayet küresel krize 1990'lı yıllar ile 2000'li yılların başındaki gibi yüksek bütçe açıkları ile yakalansaydık, küresel krize karşı hareket alanımız olmayacaktı ve kriz ülkemiz üzerinde yıkıcı bir etki gösterecekti. Ülkemiz ilk defa bir krizi kendi imkan ve programı ile aşmıştır. Son 60 yılın en büyük küresel krizinin yaşandığı bu dönemde bir IMF programı veya Mali Kural olmadan da mali disiplinin sürdürülebileceğini gösterdik.
Artan bütçe açıkları, ülkelerin kamu borç stoklarını şişirmiştir. Bu dönemde gelişmiş ülkelerin kamu borç stoklarının GSYH'ya oranı kriz öncesine göre ortalama 30 puan artmıştır. Bugün ciddi bir borç krizi ile karşı karşıya olan Avro Bölgesi'nde ortalama kamu borç stokunun GSYH'ya oranı 2007 yılında yüzde 66,4 iken bu oranın 2011 sene sonu itibariyle yüzde 90 seviyesine ulaşacağı tahmin edilmektedir. Benzer şekilde bu oran ABD için yüzde 62,3'ten yüzde 100'e yükselmiştir. Yapılan akademik çalışmalar, yüzde 90 seviyesindeki bir kamu borç stokunun uzun vadeli büyüme oranları üzerinde çok ciddi olumsuz etki yarattığını ortaya koymuştur. Birçok ülkede borç stokunun GSYH'ya oranı bu seviyenin zaten çok üzerindedir. Türkiye'de ise bu oranın 2011 ve 2012 yıllarında sırasıyla yüzde 39,8 ve 37 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir.
Küresel krize rağmen Türkiye'nin kamu borç dinamiklerinde kalıcı bir bozulma yaşanmamıştır. Çünkü kriz öncesinde AK Parti Hükümetlerinin uyguladığı doğru politikalar ve gerçekleştirdiği yapısal reformlar sayesinde Türkiye'nin makroekonomik temelleri sağlamlaştırılmış ve dış şoklara karşı dayanıklılığımız artırılmıştır. Bu nedenle büyümede, kamu finansman dengelerinde, borç dinamiklerinde ve istihdamda birçok ülkeden olumlu anlamda ayrışmış durumdayız.''
Şimşek, geçen sene hedefler doğrultusunda gerçekleşen enflasyonun bu sene Türk Lirasındaki değer kaybı, güçlü iç talep ve son dönemdeki vergi artışları nedeniyle geçici olarak yüzde 7,8'e yükselmesinin, ancak 2012 yıl sonu itibarıyla tekrar gerilemesinin beklendiğini söyledi.
Küresel düzeyde artan risklere rağmen, başta ABD ve Avro ülkeleri olmak üzere, gelişmiş ülkelerde bozulan güven ortamını yeniden sağlayacak tedbirlerin hızla alınması durumunda, 2011 yılında küresel düzeyde yüzde 4 büyüme mümkün olabileceğini belirten Şimşek, ''Aksi halde gelişmiş ülkelerde durgunluk yaşanması ve dünya ekonomisinin daha da yavaşlaması ihtimali vardır. Bu nedenle, küresel gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz. Bu çerçevede, makroekonomik istikrarın devamını sağlamak, toplumun refahını ve istihdamı artırmak amacıyla gerçekçi bir Orta Vadeli Program ortaya koyduk. Dünyada yaşanan tüm olumsuz gelişmelere rağmen Türkiye, krizlere karşı dayanıklılığını artırarak büyüme trendini istikrarlı bir şekilde sürdürecektir'' diye konuştu.