Gündem
  • 5.4.2002 16:40

TÜRKİYE'DEKİ AÇLIK GREVLERİ FRANSIZ BASININDA

KAYNAK : Haber Vitrini TANSU SARITAYLI PARİS - Ayak bilekleri daimi bir krampla kasılan 29 yaşındaki Fikret Lüle, ağrıyan ayaklarına bir yandan buzlarla masaj yaparken sakin bir şekilde ölene kadar açlık grevine devam edeceğini söylüyor. 327 günden beri yemek yemeyen ve şekerli su ile bitki çayları sayesinde hayatta kalan Fikret, "Biz körü körüne militan değiliz, biz deli değiliz. Hayatı seviyoruz. Ama şartlar bizi bu kararı almaya zorladı. Siyasi kimliğimizi terk edemeyiz, bu kendi kendimizi terk etmek olur" diyor. Deniz Bakır da marksist-leninist bir grubun üyesi ve 74 gündür açlık grevi yapıyor. Deniz, 2001'de aylarca sürdürdüğü açlık grevinin ardından zorla hastaneye kaldırıldı ve 6 yıl süren tutukluluk haline sağlık sebeplerinden dolayı son verildi. Ancak 23 yaşındaki Deniz, Ocak ayında grevine yeniden başladı. Ölen onlarca militanın portrelerinin altına oturmuş bir halde, "Hapishanelerdeki grevcilerin sesini duyurmak için biz de dışarıda kitlelerin arasında greve devam ediyoruz. Sonuncusu ölene kadar da devam edeceğiz" diyor. Geçerliliğini yitirmiş radikal bir komünizmin sözlüğünde yer alan "faşizm", "halk mücadelesi" ve "emperyalizm" gibi kelimeler kullanarak söylevlerini daha güçlü kılmaya çalışıyorlar. Ama inançlarına güçlü bir şekilde bağlı oldukları yadsınamaz. İstanbul'un gri bir banliyösü olan popüler Gazi mahallesindeki duvar yazıları, mahalle sakinlerinin sempatisine tanıklık ediyor. İHD'NİN DİLEKÇESİ Türk İnsan Hakları Derneği (İHD), hükümetten bu can alıcı harekete son verilmesini isteyen 17 bin kişi tarafından imzalanan bir dilekçeyi 1 Nisan'da Millet Meclisi'ne sundu. Aynı gün DHKP-C (Devrimci Kurtuluş Halk Partisi) üyesi 26 yaşındaki Meryem Altun, İstanbul'daki bir hastanede bu ağır can çekişmenin ardından öldü ve açlık grevinin 50'inci kurbanı oldu. Tutuklular, esasen daha modern olan, ancak tutukluların bir veya üç kişilik hücrelere konulduğu yeni hapishanelerdeki tutukluluk şartlarını protesto etmek amacıyla Ekim 2000'de açlık grevi hareketini başlattılar. Tutuklular, tecridin kendilerini kötü muamelelere daha rahat maruz bırakacağını ileri sürüyorlar. Yetkililer, sağlıksız ve çoğu kez kontrol altından çıkan eski koğuş sistemine geri dönüşü kesinlikle reddetmişlerdi. Zira koğuş sisteminde siyasi gruplar, 100 kadar tutukluya kendi yasalarını empoze edebiliyorlardı. Birçok şehrin barosu tarafından 2001 sonunda yapılan bir öneri, grevcilerin isteklerinin açıklığa kavuşmasına izin verdi. "Üç kapı, üç anahtar" inisiyatifi, bitişik üç hücrenin kapılarının iki ucu kapalı koridorlara gün boyunca açılmasını öngörüyor. Bu öneriyi destekleyen aşırı solcu gruplar, kabul edilmesi halinde greve son vereceklerini belirttiler. Fikret Lüle, "Tüm ihtiyaçlarımıza cevap vermemekle birlikte, temsilcilerimiz bunu kabul etmeye karar verdiler. Çünkü çözüm istiyoruz" diyor. Adalet Bakanlığı bu inisiyatifi reddetti, yerine haftada beş saat ortak faaliyet önerdi. "3 KAPI 3 ANAHTAR" Türk İnsan Hakları Derneği Genel Sekreteri Selahattin Esmer, " 'Üç kapı, üç anahtar, iyi bir formül. Yetkililere, tutuklulara birbirleriyle daha fazla temas imkanı vermekle birlikte eski sistemden kaynaklanan sorunların da önüne geçme izin verir" diyor. Şimdilik çıkmaz devam ediyor. Açlıktan ölen militanlara bir de Aralık 2000'de Türkiye'deki 20 hapishaneye güvenlik güçlerince yapılan müdahale sırasında ölen ikisi güvenlik gücü mensubu 32 kurbanı eklemek gerekiyor. Bu müdahale, yetkililere siyasi tutukluları yeni tutuk evlerine transfer etme imkanı vermişti. Birçok grevcinin toplandığı İstanbul'daki bir mahalleye polisin Kasım 2001'de yaptığı baskında da 4 kişi ölmüştü. Ama ölüler, buzdağının sadece zirvesi: Şayet hapisteki grevci sayısı 150'inin altında ise, aralarından yüzlercesi, Ceza Kanununun sağlık sebeplerinden dolayı serbest bırakmaya izin veren 399'uncu maddesi gereği sessiz sedasız serbest bırakıldığı içindir. Türk İnsan Hakları Derneği (İHD), en az 330 tutuklunun böylelikle tutuk evlerinden çıktığını, aralarından çoğunun da uzun süreli açlıktan kaynaklanan ve tedavisi mümkün olmayan yan etkilerden acı çektiğini ileri sürüyor. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:15

İLGİLİ HABERLER