Eğitim
  • 8.12.2007 09:24

YAZICIOĞLU: 'DİN SADECE VAROŞLARDA YOK'

Deniz Güçer'in haberi 

Dinin sadece varoşlara, kırsal kesime mal edildiğini söyleyen Yazıcıoğlu sadece kırsaldan farklı sosyal kesimlerden gençlerin de ilahiyat fakültelerine girmesi gerektiğini söyledi. Diyanet’ten sorumlu Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu, “Hem İhsan Doğramacı hem Ali Doğramacı’ya ilettim. Özel üniversiteler de ilahiyat fakülteleri açmalı” diye konuştu.

İMAM HATİP KÜLTÜRÜYLE OLMAZ

İşte Yazıcıoğlu’nun anlattıklarından satırbaşları.....

Din olayı, kırsal kesimin, varoşların ilgi alanı gibi, bir ayrışma gibi gözlemleniyor. ‘Camiye bir tek kırsal kesimden, varoşlardan insanlar gider’ gibi algılanıyor. Ancak dini değerlerin toplumun her kesimi tarafından paylaşılması lazım.

Bir yargı var. Mesela sanatçı umreye gidiyor. Haber oluyor. İçecek, içmeyecek diye soruluyor. Halbuki saygı duyulması lazım. İnancını kendine göre yerine getiriyor. Toplumun her kesimine doğru dini bilginin ulaştırılması gerekiyor.

O kesimlere mevcut kadrolarla ulaşmak zor. Kadrolarımızın bilgi, görgülerini artırmaya çalışıyoruz. En azından üniversite mezunu olsun diyoruz. İmam hatip kültürüyle bu olmaz. Ayrışmayı gören herkes, ‘homojen hale nasıl getirilir’ diye düşünmeli. Diyanet’e bu konuda önemli görev düşüyor. Mesela yüzde 4 olan üniversite mezunu oranı yüzde 20’lere çıktı. Ama iyi rakam değil. Yüzde 100’e çıkması lazım.

Çalışanlarımız, hem sosyolog hem psikolog hem sosyal antropolog olacak. Toplum içinde yaşıyorlar. Namaz kılmakla iş bitmiyor. Halkı, camiye gelenleri tatmin etmemiz gerekir.

Farklı sosyal kesimlerden insanlar, örneğin Etiler’den umreye gidiyorlar. Bu kesimlerin de din ihtiyaçları oluyor. Oraya ulaşmak lazım. Diyanet’in o noktaya gelmesi lazım. Bugünkü kırsal kesime yönelik söylemle oraya ulaşamayız.

DOĞRAMACI’YA ‘İLAHİYAT AÇIN’ ÖNERİSİ

BakIn mesela bu konuda baba Doğramacı’ya Bilkent’te ilahiyat fakültesi açılmasını önerdim. Biraz önce söz ettiğim, başka kesimlerden insanlar da oraya gelsinler. İlahiyat okusunlar, dini araştırsınlar. Oğul Doğramacı’ya da ilettim. O bölümün kurulmasıyla bu alanın (din) araştırılması için. Diyanet, Etiler gibi sosyal statüsü farklı olan yerlere de ulaşmalı. Özel üniversitelerde böyle bölümler açılmalı. Çünkü bu üniversitelerin farklı hinterlandı var.

Böyle bir denemeye girmek lazım.

Genelde kırsal kesim çocukları geliyor. İmam hatip, ilahiyat okutuyoruz. Sonra tekrar kırsal kesime gönderiyoruz. Bir ayrışma oluyor. Sağlıklı değil. Bunu ‘toplum her kesimiyle dindarlaşsın’ anlamında söylemiyorum. Yanlış anlaşılmasın. Farklı kesimden insanların, dini vecibelerini yerine getirmeleri, hacca gitmeleri haber olmamalı. O kesimde de inançlı insanlar var, dini ihtiyaçları var.

ALEVİLERİ KALIBA SOKMA NİYETİMİZ YOK

TBMM’deki sözlerimin pozitif algılanması gerekiyordu. Alevileri kalıba sokmak gibi bir niyetimiz yok. Senelerce resmi söylemimizde bu insanlara ‘camilerimiz bir, ne fark eder” anlayışıyla yaklaştık. Sorunu çözmediği ortaya çıktı. İnsanlar nasıl rahat edeceklerse öyle yaşamalılar. Bu insanlar ‘inanç sahibiyiz’ diyorlar. Görmezlikten gelemeyiz.

Şimdi bu konu ‘kaşınıyor’ deniliyor. Kaşıya kaşıya içinden çıkılamaz hale geldi. Nasıl tedavi ederiz buna eğilmeliyiz. TBMM’deki görüşmelerde bir tedirginlik hissettim. Vehimler ülkesinde yaşıyoruz. Her şeyden komplo çıkarıyoruz.

Benim aklımdan geçen bir şey: Cemevlerine, bu insanlarımıza da pay (parasal kaynak) vermek. O zaman da orada ayağa kalkanlar oluyor.

Alevilik söylemimiz yerli yerine oturmadığına göre, kendilerinin dini kimliklerini ortaya koymaları lazım.

(Akşam) 

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 15:17

İLGİLİ HABERLER