‘Paralel yapı’nın yeni hedefi Ziraat Bankası

Yeni hedef Ziraat Bankası

Devletin içine çöreklenmiş ‘paralel yapı’ ve yandaş unsurları önce Halk Bankası’nı, şimdi de Ziraat Bankası’nı hedefe koydu. Yıllar önce milyonlarca liralık yolsuzluklarla gündeme gelen ancak bugün kârları ile çok ciddi markalar haline gelen bu bankaları karalamak uğruna komik duruma düşüyorlar.
Bir süredir medyada Ziraat Bankası ile ilgili ‘sahte kredi kartı’ haberlerini okuyorsunuz.
Haberde, 500 milyon liralık vurgundan ve sahte kimlik bilgileri ile bu kartlardan harcamalar yapılıp ödenmediğinden bahsediliyor.
Bankacılık sektörü özel kanunu ve iç denetim mekanizmaları ile Türkiye’deki en sıkı denetim altında olan sektördür. Bunun yanında dış denetim mekanizmaları ile de tüm sistem sürekli kontrol edilir. Ziraat Bankası da sektörün en önemli oyuncusu ve bir kamu bankası olması nedeniyle daha da sıkı denetimlere tabi bir kurum olarak faaliyetlerini sürdürüyor.
Sektöre biraz aşina olan kişi, böylesine büyük miktarlarda kart harcamalarının yapılıp ödenmemesi durumunu bu sıkı denetimlerden saklamanın mümkün olmadığını, olamayacağını çok iyi bilir. Bunun yanında, sahte kimlik argümanını TC Kimlik Numarası olmayan kişiler bazına oturtan bu haberde yer alan kartların Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşlarına ait olduğu da belirtiliyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan bu kişilerin TCKN’lerinin olmamasından doğal ne olabilir ki?
Ancak, burada gözden kaçan çok daha ciddi bir nokta var!
Müşteri harcamalarından oluştuğu söylenen bu listenin nereden elde edildiği sorusunu kimse sormuyor. Müşteri mahremiyeti bankacılık için esastır, bu bilgilerin banka tarafından verilmesi söz konusu bile olmayacağına göre bu bilgilerin nasıl ve kim tarafından elde edildiği sorusunun cevabını bulursak, bu haberin asıl amacına da ulaşmış oluruz.
Bu haberle amaçlanan, banka tarafından verilen kredi kartlarının harcama tutarlarını ve ödemelerinin de yapılmış olmasına rağmen bir yolsuzluk gibi gösterilmesiyse bu konu çok havada kalıyor.

MURAT KELKİTLİOĞLU-AKŞAM