İsviçre'deki Kıbrıs müzakereleri uluslararası arenada Türkiye'ye bakışı değiştirdi. Kıbrıs sorununun çözülmemesi durumunda, Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin zora gireceği uyarısını son bir yıldır yineleyen Brüksel, artık Ankara'nın üzerine düşeni yaptığına inanıyor. 24 Nisan'da yapılacak referandumlarda, Rum tarafının reddetse de Türk tarafı Annan Planı'nı kabul ederse Ankara'nın çabaları artık tescillenmiş olacak. Böylece Türkiye'yi istemeyenlerin en çok başvurdukları argüman olan Kıbrıs engeli sorun olmaktan çıkacak.
Gözler Almanya'da
Ancak gözler bundan sonra AB'nin lokomotifleri olan Fransa ve Almanya'ya çevrilecek. Özellikle Almanya kilit ülke. Çünkü genişlemeyle ilgili tüm kritik pozisyonlar Almanlar'ın elinde. Şu andaki sosyal demokrat Schröder hükümeti Türkiye'yi destekler pozisyonda. AB'deki dengeleri gereği Fransa da Almanya'nın kararlarına itiraz etmiyor. Ancak, Almanya'da 2005'te yapılacak seçimlerde Hıristiyan Demokratlar'ın iktidara gelmesi işleri biraz bulandırabilir. Daha doğrusu yavaşlatabilir. Gerçi Türkiye ile ilgili karar önümüzdeki Aralık'ta yani Alman seçimlerinden önce alınacak. Ayrıca Türkiye karşıtı olmalarına rağmen Hıristiyan Demokratlar bile müzakerelere başlanacağı fikrinde. ''Müzakereler başlasın. Türkiye sonradan bu işi beceremez'' umudundalar. AB kaynakları, Fransa'dan gelen Türkiye karşıtı açıklamaları da önemsemeyerek, bunun AP seçimleri öncesinde, iç kamuoyuna yönelik olduğunu özellikle vurguluyor.
En uzun müzakere İspanya'nın
Aralık'ta yeşil ışık yakılırsa, tam üyelik görüşmeleri, 2005'in Mart-Temmuz ayları arasında başlar. Bu konuda da Türkiye'nin olası müzakere süreci, en uzun müzakere dönemi geçiren İspanya ile karşılaştırılıyor. Bir AB yetkilisi, ''İspanya ile müzakereler 7 yıl sürmüştü. Bu durumda 2013, Türkiye'nin üyeliği için gerçekçi'' diyor.
AB bütçesi faktörü
AB'nin, Türkiye'nin üyeliği kararını vermek için mali kaynaklarını da gözden geçirmesi gerekiyor. Her 6 yılda bir bütçesini yeniden oluşturan AB'de 2006-2012 bütçesinde, bu süreçte Türkiye'nin üye olmayacağı tezinden hareket edildi. Dolayısıyla bütçede ayrı bir kalem ayrılmadı. Ancak şimdilerde Türkiye'nin üyeliği durumunda AB'ye maliyeti hesaplanmaya başladı bile. Alman Hristiyan Demokratlar'a göre, ülkenin AB'ye maliyeti, yılda 20 milyar euro, Yeşiller'in hesabına göre ise, 6-8 milyar euro.
Kıbrıs planında atıf var
Annan planının satır aralarında, ''Türkiye'nin bir gün AB üyesi olacağının'' belirtilmesi, AB'yi siyasi açıdan bağlıyor. Buna göre, Türkiye'nin üyeliği gerçekleşmeden, Kıbrıslı Türkler'e tanınan yasal ayrıcalıklar (derogasyon) kaldırılmayacak. AB çevreleri, ''Kıbrıs'ın yapılanma sürecinde, Türkiye'nin gelecekte AB üyesi olacağı artık hesaba katılıyor'' diyor.
Verheugen işaretini vermişti
10 Aralık 2002: Türkiye için ilk olası katılım tarihi 2013 yılıdır. Bundan önce üyelik söz konusu olamaz. İki temel soruya yanıt vermek durumundayız: Türkiye'nin AB'deki yeri ne olacaktır? AB, Türkiye'yi bünyesinde nasıl hazmedebilir? (La Croix)
28 Ekim 2003: Biz 2013'e dek hazırlanacak AB planlamasında, Türkiye'nin üyeliğine hazırlığı için daha fazla para gerektiğini düşünüyoruz. (Frankfurter Allgemeine)
Türkiye'nin üye olacağı gerçeği kimse tarafından değiştirilemez. Türkiye Müslüman ülkelerle ilişkilerimiz açısından kilit olabilir. (Stuttgarter Zeitung)
VATAN
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:00