Medya
  • 6.4.2005 12:30

ALİ BAYRAMOĞLU, İŞ TAKİPÇİSİ GAZETECİLERİ AÇIKLADI...

İş takipçileri kim? Başbakan''ın Hürriyet Gazetesi''ne yaptığı açıklamalar gündeme bomba gibi düştü. Şöyle diyordu Başbakan: ''''Yıllarca devletin kaynaklarını kullananlar, devlet bankalarını kendi kasaları gibi görenler baktılar ki, bu musluklar bir daha açılmayacak, şimdi bizi yıpratmak için son güçlerini kullanmaya başladılar... Benden gazeteci gibi randevu alıp gelen, başka işler için konuşanlar, aracılık yapanlar var. Şikayet edenler bunlar...'''' Doğal olarak bu sözlerden geriye iş takip eden gazeteciler kısmı kaldı. Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi bu gazetecilerin kim olduğunu soruyor, isimlerinin açıklanmasını istiyor, kimi gazeteler manşetten basının zan altında bırakıldığını söylüyorlar... Peki ''''kim şu günlerde iş takip eden bu gazeteler ve gazeteciler?'''' Sorunun yanıtı çok basit aslında, bugünün en acar iş takipçileri TMSF''nin elinde bulunan, ölü halinde bile yıllık 30 milyon dolar geliriyle ''''ağız sulandıran'''' Star Tv''nin peşinde koşan basın grupları ve yöneticileridir... Yani hemen hemen tüm medya gruplarıdır... Bunlar içinde Başbakan''ın söyleşisinin yayınlandığı 3 Nisan Pazar gününden bu yana en çok sesi çıkanlar, nokta atışı yaparak basını savunmaya soyunanlar, aslında Star Tv''ye en çok asılanlardır. Ne var ki iş ne bugünün işi, ne de mesele sadece Star Tv meselesidir. Sorun eski, derin ve yapısaldır. Başbakan''n söyleşisinin yayınlanmasından bir gün önce, bu köşede bu konuda şunları söylemiştik: ''''Başbakanlara yakın olmak, bu çerçevede biraz imkan sağlamak biraz da yönlendirmek duygusunu tatmin etmek Türkiye''de birçok gazete yöneticisinin ve yazarın alıştığı bir tarzdır. Ne var ki, Türk basınını ''''etik iflas''''a sürükleyen unsurların başında da bu tarz gelmiştir... '''' Banka sahibi olan, basın dışındaki alanlara el atan bir medya sektörünün varlığı, bu merkeziyetçi sistemde iş takibi, bunun doğrulanması ve meşrulaştırılması üzerine kuruludur. Velhasıl Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, iş takipçisi gazeteci ararken etrafına baksa, yazılarını yazdığı odanın civarını dolaşsa, aradığı yanıtı hemen bulacağını iyi bilir aslında. Matbuat yalan söylemez... 1998 yılında Hürriyet Gazetesi yöneticilerinin konuşmalarını banda alan bir çete ortaya çıkarılmıştı. Temel özgürlükler ile basın özgürlüğünün en açık ihlallerinden birisi oluşturan bu duruma kamuoyu ve medya büyük tepki vermişti. Ne var ki, delil kabul edilemez olsalar bile bu kayıtlar Hürriyet Gazetesi Yayın Yönetmeni''nin dönemin Devlet Bakanı Güneş Taner''le yaptığı bir iş görüşmelerini de ortaya çıkarmıştı. Nitekim muhataplar konuşmanın doğruluğu kabul etmişlerdi. 18 Aralık 1998 tarihli Hürriyet Gazetesi''ndeki köşesinde şöyle diyordu Ertuğrul Özkök: ''''Evet, konuşmalar bana ait. Orada söylediklerimde gocunacağım, utanacağım hiçbir şey yok. Ben Hürriyet Gazetesi''nin genel yayın yönetmenliğinin yanısıra icra kurulu başkanıyım. Aynı zamanda Doğan Yayın Holding''in en üst profesyonel iki yöneticisinden birisiyim. Dolayısıyla, bir yönetici olarak grubumun işlerini takiple görevliyim. Grubumuz 130 milyon dolarlık bir karton sanayii yatırımı planlıyor. Burada üreteceğimiz kartonları kendi grubumuzda kullanacağımız gibi ihraç da edeceğiz. Türkiye''de işten çıkarılmaların yaşandığı şu kriz ortamında 1000''e yakın insana iş imkânı yaratmaya hazırlanıyoruz. Bu fabrikayı kurabilmek için kanunun bize sağladığı birtakım teşvikler için başvurmamız gerekiyordu. (...) Biz bütün matbaalarımızı, televizyon şirketlerimizi kurarken, kanunun bize sağladığı bu imkânlardan yararlandık. (...) Ben, Devlet Bakanı Güneş Taner''e yatırımımızın teşviki ile ilgili tüm işlemler tamamlandığı halde neden imzalanmadığını sordum...'''' (Hürriyet , 18 Aralık 1998) Evet sorun derin, sorun bu yapı ve gelenekte yatıyor... Bu siyasi iktidarın, her siyasi iktidarın eleştirilmesi gereken birçok yönü var ve olur. Üstelik iktidarların basın özgürlüğünden rahatsız oldukları bir diyardır burası... Ama tüm bunlar kirli basın siyasetini ne aklar ne de gizler... İş takipçisi gazetecinin ne kadar objektif olabileceğine, elindeki basın gücünü kendi çıkarları için kullanıp kullanmayacağına siz karar verin artık... Gönül ister ki, Başbakan''dan isim ve açıklama isteyen medya yöneticileri kendi içlerini temizlemeye girişsinler... Ama sistemden beslenenler sistemi nasıl değiştirebilir ki? Balık baştan kokar... Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 11:26

İLGİLİ HABERLER