Başbakan Abdullah Gül, önceki gece Davos’ta gazetecilere yaptığı açıklamada, çelişkili açıklamaların faizleri olumsuz etkilediğini söyledi.
Gül, gazetecilerin AKP genel merkezi ve hükümet üyeleri arasındaki çelişkili açıklamaları anımsatması üzerine, bu yorumların doğruluk payı taşıdığını söyledi. Gül, ''Yapılan farklı açıklamalar kamuoyunda temel politikalardan sapıldığı izlenimi yaratıyor. Fakat bu doğru değil. Temel politikalardan sapmıyoruz. Kamuoyunda bu izlenimin etkisi olmasaydı, faiz oranları yüzde 40’ların altında seyrediyor olabilirdi'' dedi.
Hesap soran para alamıyor
Gül, hükümetin iktidara gelirken yolsuzlukla mücadele konusunda verdiği sözlerin hatırlatılması üzerine de şunları söyledi: ''Minareyi çalan kılıfını hazırlıyor. Yolsuzlukların hesabını nasıl sorcaksınız? Mesela, su toplamak amacıyla bir baraj inşaa ediliyor, ama su dağıtım kanalları inşaa edilmemiş. Ondan sonra bakıyorsunuz barajın ekonomik ömrü tamamlandığında su kanalları tamamlanmış olacak. Hesap sorsanız parayı alamıyorsunuz.''
Irak’ta dörtlü hesap
Gül, Devlet Bakanı Ali Babacan’la Davos’ta düzenlediği basın toplantısında da olası Irak savaşının Türkiye’ye maliyeti konusunda 25 milyardan 100 milyar dolara kadar değişen farklı hesaplar bulunduğunu söyledi.
Babacan ise Türkiye’nin uğrayacağı zararı hesaplarken dört noktayı göz önünde bulundurduklarını, bunların, savaşın gayri safi milli hasıla, bütçe, cari hesap dengesi ve borç dinamikleri üzerindeki etkisi olduğunu belirtti.
ABD ile destek paketinin esnek olması üzerinde uzlaşıldığını belirten Babacan, ''Paket, hibe, yardım veya Türkiye’nin borçlanmasına garantileri mi içerecek tartışılıyor'' dedi. Babacan ABD’nin öngördüğü 14 milyar dolarlık rakam sorulunca ''Telaffuz edilen rakamlar spekülasyondan ibaret. Şu aşamada rakam vermek mümkün değil'' dedi.
‘Borcu ödeyip IMF’siz yaşayacağız’
Devlet Bakanı Ali Babacan, başka kaynaklarından borç almayan ve borç alma kaynaklarını çeşitlendirememiş ülkelerin IMF’den borç almak zorunda kaldıklarını vurgulayarak söyle konuştu: ''Bizim, hükümet olarak amacımız, mümkün olan en kısa sürede IMF’ye olan borçlarımızı ödemek ve Türkiye’yi IMF’siz, normal yollardan borçlanan bir ülke haline getirmektir. Bunu da mutlaka en kısa sürede gerçekleştirmeyi amaçlıyoruz.''
2002’de hedef tutmadı, telafi etmek zorundayız
Devlet Bakanı Ali Babacan, bakanlıklardan niyet mektubunda kendilerine düşen kısmı hazırlamalarını istediklerini belirterek, ''Böylece ilgili bakanlıklar yapacaklarına inanabilsinler, bu nedenle niyet mektubunun hazırlanması uzun sürdü'' dedi.
IMF heyetini bir hafta - on gün içinde çağıracaklarını belirten Babacan, ''Faizlerin düşmesi halinde de yüzde 6.5 faiz dışı fazla da ısrar edilecek mi?'' sorusuna şu yanıtı verdi: ''2002’de yüzde 6.5 faiz dışı fazla hedefi tutmadı, herhalde yüzde 4.5 - 5 düzeyinde gerçekleşti. Eğer, yüzde 6.5 faiz dışı fazla tutturulmuş olsaydı, bu sene daha az bir faiz dışı fazla ile yetinilebilecek, borç dinamiklerinde iyileşme sağlanabilecekti. Geçen yıl yüzde 6.5 tutturulamadığı için bu sene telafi ettirilmesi gerekiyor.'' Babacan, 2003’te yüzde 6.5’tan daha düşük bir faiz dışı fazla elde edilmesi halinde borç stoku üzerindeki olumsuz etkisinin dört - beş senede atılamayacağını bu nedenle, yüzde 6.5 hedefini koruyacaklarını kaydetti.
Suriye bile rakip oldu
Yabancılara gerekli düzenlemelerin yapılması nedeniyle yalnızca Doğu Avrupa ülkeleri değil İran ve Suriye’nin bile Türkiye’ye rakip hale geldiğini belirten Bakan Babacan, hükümetin yabancı sermaye konusunda önemli hazırlıkları olduğunu da anlattı.
milliyet
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:13