Gündem
  • 26.2.2005 13:35

DİKKAT! SOLDAN PARTİ ÇIKABİLİR...

CHP'den istifa eden İstanbul Milletvekili Zülfü Livaneli, Türkiye'nin verili koşullarında solun erimesi değil şahlanışa geçmesi gerektiğine inanıyor. Livaneli'ye göre bunun için sivil toplum örgütleri ve aydınlarla yeni bir sol parti oluşturulmalı. CHP'yi önemli gelişmelere rağmen ses çıkarmamak ve Meclis dışında muhalefet yapmamakla suçlayan Livaneli, Türkiye soluna, Brezilya'da Lula Da Silva'nın ezilenlerin desteğini kazanırken hayata geçirdiği politikaları örnek gösteriyor.
Halkı bu kadar yoksul bir ülkede sosyal demokratlar neden hep muhalefette kalıyor?
Türkiye'de AKP'nin değirmenine su taşıyan ortam CHP'ye sürekli patinaj yaptırdı. CHP Türkiye'nin önüne proje koymak yerine garip bir muhafazakârlığa kayarak AKP'nin gündeminin peşine takıldı, onların yaptıklarına itiraz etmekten başka bir fonksiyon işleyemedi. Çok önemli olaylara karşın CHP'nin sesi hiç çıkmıyor. Meclis dışında muhalefet etmiyor. Kadınlarla, emekçilerle, sendikalarla, aydınlarla bir araya gelip bildiğimiz sol parti kimliğini taşıması gerekirken, tersine kendini Meclis Genel Kurulu'na kapamış parti görünümü veriyor, kitlelerin umudu olamıyor. Herkesin gördüğü gerçek şu ki; CHP, solu da, muhalefeti de temsil etmiyor.
Türkiye'de solun erimesi değil şahlanışa geçmesi gerekir. Benzer durumdaki Brezilya'da müthiş bir sol rüzgâr estirerek Lula Da Silva ezilenleri arkasına aldı ve toplumun değişim talebiyle denge kurdu. O denge hem kalkınma ve gelir dağılımı adaletini, hem de değişimi ve sol değerleri değişen dünyaya ayak uydurdu. Bizde böyle bir sol örneği yok. CHP belki yorgunluk, belki odak kayması sonucu içine kapalı ve kanlı kurultaylarla kendini devam ettirmeye çalışan bir parti haline geldi. Bunun dışında topluma verebildiği pek bir şey kaldığını sanmıyorum.
Yeni bir sol arayış gündeminizde mi?
Sivil toplum örgütleriyle, aydınlarla sol bir parti oluşturulmalı. Bunun Meclis ayağı da olur elbette. CHP'nin bundan sonraki kurultaylarında fikir ve ideolojinin tartışılacağını sanmıyorum. Yeni delegeler oluşturulacak ve yine bilenen sonuçlar çıkacak. Kurultaylar CHP'ye bir zenginlik katan fikir tartışma alanları değil, kavga alanları. Şu anda gerçek bir sol parti Türkiye'de müthiş bir oy alırdı. Artık soğuk savaş döneminde olduğu gibi yüzde 35'e yüzde 65 şeklinde bir sağ-sol ayrımı yok. İnsanlarımız kendilerine hizmet edeceğine, ekonomik durumlarını düzelteceklerine ve kendi haklarına sahip çıkacaklarına inandığı herhangi bir partiyi iktidara getirebilir.
Sosyal demokrasinin doğal tabanı olduğu halde yoksul ve dar gelirli yerleşimlerde neden sol CHP yerine muhazakâr AKP'ye oy veriyor?
Bunda yoksullaşan kesimlerin bir ahlak biçimi olarak dine sarılması, düşünülebilir. Ama temel çelişki gelir dağılımındaki adaletsizlik. Bir 10-15 milyonluk kesim tüketim toplumu, onun dışında kalan hayatında bir kere bile dükkâna gitmeyen veya gitse bile en temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan insanlardan oluşuyor. Yaşamın en alt seviyesinde hayatını sürdürmeye çalışan insanlar. Bu durumdaki bir ülkede sınıf çelişkileri çok artıyor. Sınıf çelişkilerini eşitlik, adalet, sömürüye karşı olmak gibi sol söylemlerle karşılayamazsınız, bu boşluğu din doldurur. Camide holding patronuyla sokaktaki çöpçü eşit oluyor, ikiside yan yana gelip eşitlik duygusunu yaşıyor. AKP solun dayanması gereken kitlelere dayanıyor ama bunu sosyal politikalarla değil dini unsurlarla yapıyor. Solun potansiyel oylarının AKP'de olduğu tespiti doğrudur.
Sol bir parti dindar kesimin oylarını nasıl kazanabilir?
CHP sadece dindarları değil, bir dönem blok halde kendisine oy veren Kürtleri, Alevileri de kaybetti. İnsanın dini bütünlüğü gerici olduğunu göstermez. Bu ülkede insanlar Atatürk'ü de sever, oruç tutup namaz da kılar. Cumaya giden halk partililer vardı. CHP televizyonlardaki 'Küstüm Şov' gibi. Herkesi küstüre küstüre gidiyor. Kitleleri küstürdü, şimdi kendi içindeki milletvekillerini küstürerek devam ediyor.
Dindarlık insanın sadece bir yönü, o insanın hayatın içinde sınıfsal bir durumu, gelir düzeyi var. Sol bir parti bir kere o insanlara doğru dürüst bir ekonomik program ve ahlaki model önermeli. Sol partiler bunu hep ihmal etti. Oysa toplumlara ışık tutan en önemli unsurlardan biri ahlaki bir modeldir. Türkiye'de bu modelin, ahlakın çöktüğünü görüyoruz. 10 yaşındaki çocuklar sokaklarda günlerce kullanılıyor, ülke müthiş bir suç cenneti olmaya doğru gidiyor, çünkü toplumu bir arada tutan bağlar zayıflıyor. Yeni bir sol parti yeni bir program, yeni bir ahlak, yeni bir kültür modeliyle ortaya çıkıp bunları doğru ve inanılır insanların ağzından tanıtırsa, halktan çok büyük sevgi görecektir. Sağ-sol ayrımları artık eskisi gibi değil. Zaten sol bir parti geldiği zamanda halkın değerlerine saygılı bir sol parti olacak. Müslümanlığın değerlerine, ibadet biçimlerine de sağ da, solda saygı gösterecek. Halkla döğüşmenin âlemi yok.
CHP'ye sol bir parti denebilir mi?
Sol parti derken iyi düşünmek lazım. CHP sol bir parti mi sizce, hangi kavramıyla ve hangi kadrolarıyla sol partidir? Bir sol lafı var, CHP sol, ortanın solu diye ama şu anda orada çok az solcu var benim görebildiğim. CHP'ye parti diyebilir miyiz? Sonrasında sol deriz.
Sonrasında bir nükteydi dediniz ama CHP'nin vakfa dönüşmesi düşüncesi ciddi bir taban buldu.
Uzunca bir süredir CHP ile ilgili ciddi eleştiriler dile getiriyordum ama bunların hiçbiri 'vakfa dönüşür' kadar dikkat çekmedi. Demek ki bir gerçeklik payı da var. Bunu dile getirirken 'Atatürk'ün adına leke sürmeye devam ederse, böyle kavgalı gürültülü kurultaylar ve menfaat şebekeleri halinde devam ederse 'vakfa dönüşür, dönüşmesi daha iyi olur' demek istedim. Bu lafı şöyle çevirelim: "CHP kavgalı gürültülü kurultaylardan da geçse, menfaat şebekesi haline de gelse vakfa dönüşmemeli" CHP'nin parlamentodaki milletvekili sayısı ilelebet böyle gitmez. Delegeyle işini halledebiliyor ama seçimlerde halkla karşı karşıya geldiği zaman sayın Deniz Baykal ne olur bilmem. Atatürk'ün kurduğu CHP ile şu andaki CHP arasında isim benzerliğinden başka bir ortak nokta olduğunu sanmıyorum.



 

CHP gelişmelerin gerisinde kaldı
Aydın Cıngı: Türkiye'de bir sol muhalefet boşluğunun bulunduğu, CHP'nin son kurultayı vesilesiyle bir kez daha saptandı. CHP'deki kavga ortamı, dışa dönük politika üretimini engelliyor. Sabırsız arayışlar solun bölünmesi sürecini hızlandıracak

Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Başkanı Aydın Cıngı, CHP'nin son kurultayının ciddi bir muhalefet boşluğunu ortaya koyduğunu söylüyor. Cıngı, CHP içinde egemen olan kavga ortamının dışa dönük politika üretimini de engellediği düşüncesinde.
Türkiye'deki muhalefet CHP'nin kavgalı kurultayının ardından nasıl bir yol izleyecek?
Türkiye'de bir sol muhalefet boşluğunun bulunduğu ve CHP'nin gelişmelerin çok gerisinde kaldığı, son kurultay vesilesiyle bir kez daha saptandı. Aslında kurultaylar, partilerin geleceğine yön verme gizilgücünü taşıyan görüşlerin çarpışma platformu olmalıdır. Ancak bu kurultay, başkan adaylarının hiçbir siyasal ufuk içermeyen söylevlerine, yandaşlarının da düzeysiz çekişmelerine sahne oldu. Bir kez daha görüldü ki, CHP içinde egemen olan kavga ortamı dışa dönük politika üretimini engellemeyi sürdürmektedir.
Sol muhalefetin böyle gündem dışı kalması, yalnızca Türkiye siyasası açısından değil Türkiye'nin dahil olduğu evrensel süreçler bakımından da sakıncalıdır. Türkiye, aslında bizzat algılayabildiğinden daha da önemli bir ülkedir. AB Türkiye'nin geleceği için ne ölçüde belirleyici ise Türkiye de AB'nin geleceği açısından öyledir. Ortadoğu, Avrasya gibi jeostratejik kavramlar Türkiye'nin anahtar rolü göz önüne alınmadan irdelenemez. Öte yandan, bu ülke, dinamik yapısı ile gelecek on yılların ekonomik güç odaklarından biri olmaya da adaydır.
AKP'nin böylesine güç kazanması Türkiye'nin geleceğini nasıl etkileyecek?
Dünya konjonktürünün Türkiye'ye yüklediği işlev, AKP türünde bir partinin vizyonuna sığmayacak ölçüde kapsamlıdır. Türkiye'nin; AB ile ilişkiler, ABD hegemonyası, Ortadoğu, İslam'ın rolü gibi süreç ve sorunlara yaklaşımı, şu anda, ne yazık ki hiçbir sol siyasal katkı içeremiyor. Çünkü CHP bu alanlarla sesini çıkarabilecek ölçüde ilgi ve üretim sahibi değildir. Bu uluslararası süreç ve sorunlar, AKP güdümündeki Türkiye ile 'idare' edilerek biçimleniyor. Oysa AKP, İslami tabana dayalı ve konjonktüre reaktif yöntemlerle uyum sağlayan, pragmatik ama ufuk açamayan bir siyasal formasyondur. Evrensel düzlemdeki bu oluşmaların, sosyal demokrat bir girdi ile zenginleşmeden gerçekleşmeleri hem Türkiye hem de insanlık açısından bir eksiklik, bir yoksunluktur.
Sol ve sosyal demokrat güçlerdeki cılızlaşmanın kaynakları nerededir?
Sol ya da sosyal demokrasi, Batı'da doğup gelişmesine yol açmış koşul ve süreçleri Türkiye'de yaşamamıştır. Türkiye'de solun öncüleri, işçi sınıfı önderlerinden ziyade Kemalist Devrim'in ürünü olan aydınlanmış yurttaş prototipi ve bunların çocuklarıdır. Bu nedenle, Türkiye solu, genelde Batı solundan farklı öncelikleri benimseyebilmiştir. Batı'da sol enternasyonalisttir ve yerleşik düzeni emeğe dayalı sosyal kategoriler lehine 'değiştirmeye' öncelikle yönelmiştir. Oysa Türk solunun önemli bir kesimi, daha ziyade, ürünü olduğu ulusal devrimin kurduğu düzeni ve onun reformlarını 'korumaya' yönelik refleksler geliştirmiştir. CHP'yi, önemli bir kesimiyle, milliyetçi ve devletçi hatta tutucu yapan özelliği budur.
Bu parti içindeki modernleşmeci bir kesim, demokrasi ve refah peşindeki periferik yığınlarla, ancak AB perspektifinde ve IMF kredilerinde buluşabileceğinin bilincindedir. Dolayısıyla CHP, neoliberal bir uyumluluk ile ulusçuluk/devletçilik arasında sıkışmış durumdadır. Bu olgu CHP'yi iki yönden zayıflatmaktadır. Her kitle partisinde belirli ölçüde görüş farklılıklarının ve kanatların bulunması doğaldır. Ancak, CHP bünyesinde birbirini tamamen dışlayan iki karşıt görüş bütününün bir arada barınıyor olması ideolojik ve retorik tutarlılığı yok ediyor. Ayrıca, CHP'nin ortadan bölünerek yarım ağızla dile getirebildiklerini, bir uçta AKP, diğer uçta da MHP, DYP, DSP seçmen gözünde daha inandırıcı biçimde sahipleniyorlar.
Bu zaafları aşmak, bu tabloyu değiştirmek mümkün mü?
CHP'yi, genleriyle bir nebze oynanarak ve de örgüt ve yönetim düzeyinde rötuşlar yoluyla, ileride çağının önünü açan bir sosyal demokrat parti kimliğine kavuşturmak belki olanaksız değildir. Ne var ki, şu anda, sol muhalefetin CHP eliyle yapılamadığı da ortadadır. Oysa Türkiye'nin hatta dünyanın buna gereksinimi belirgindir. Bu durum, ülkenin solcularını yeni arayışlara yöneltiyor.
Gerçekten de CHP, sistemin sağ-sol ekseniyle ifade edilmeye alışılmış konumlanma ölçütlerine göre spektrumun solunu kaplamış görünüyor. Ne var ki, bu parti, konumunun gerektirdiği siyasal çizgide değildir.
Öte yandan CHP'nin kapladığı alanda, bugüne kadarki deneyimlere bakılırsa, başka bir parti de yaşam olanağı bulamıyor. Dolayısıyla, mevcut CHP ile olmuyor ama CHP dışında da bir türlü olamıyor. Sonu belirsiz ve neredeyse nevrotikleşen sabırsız arayışlar, korkulur ki, soldaki atomizasyonu en azından bir süre için daha da hızlandıracaktır.

Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 11:10

İLGİLİ HABERLER