DİYANET'İN EZAN GENELGESİNİN ARKASINDA HÜRRİYET YAZARI EMİN ÇÖLAŞAN MI VAR?
İKİ gün önceki yazımda Diyanet İşleri Başkanlığı’na rica etmiştim: ‘Lütfen kesin emir verin, sabah ezanında hoparlörün sesini biraz kıssınlar, insanları rahatsız etmesinler...’
Diyanet bu konuda genelge yayınlamış ama etkisi olmaz. Bu bir devlet sorunudur.
Bu yazıma Türkiye’nin dört bir yanından çok sayıda yazılı ve sözlü destek geldi. Sabah ezanlarında insanların rahatsız edildiği ortaya çıktı. Sadece bu değil. Türkiye’nin hemen her tarafında özellikle belediye hoparlörlerinin kötüye kullanıldığı, gereksiz ve anlamsız anonslarla gürültü kirliliği yarattığı da ortaya çıktı.
Din adamları topluma saygı göstermek, kitlelere dinini sevdirmekle yükümlüdür. Burada inatlaşmaya gitmenin anlamı yoktur. Hiç değilse hastaları, yaşlıları, küçük çocukları sabahın karanlığında ezan sesiyle uyandırmanın, uykularını böldürmenin anlamı yoktur.
Bunu istemenin iyi Müslüman, kötü Müslüman, dinli, dinsiz olmakla da ilgisi yoktur.
Diyanet bu konuda genelge yayınladı ama etkisi olmaz. Bu bir devlet sorunudur. Ayrıca bu konu Diyanet’i de aşar.
Valiler, kaymakamlar, belediye başkanları da işin üzerine gitmelidir. Sabah ezanının pek çok camide -işin kolayına kaçıp- teypten okunmasına da kimsenin bir şey dediği yok!
Yeter ki hoparlörün sesi biraz kısık olsun. İnsanlar dinlerinden soğutulmasın.
* * *
Türkiye’de yaşamın hemen her dakikasında korkunç bir gürültü kirliliği yaşıyoruz. Korna seslerinden tutun tatil yörelerinde, otellerdeki müzik gürültüsüne, tepenizde tepinen, ya da televizyonunu sonuna kadar açan komşulara kadar.
Bu kirlilik hiçbir kuruluşun, hiçbir yetkili kişinin umurunda bile değildir.
Ramazan ayı geliyor. Milyonlarca insan şimdi gecenin geç saatlerinde gümbür gümbür davul sesleriyle uyandırılacak.
AB diye çırpınan Türkiye’nin gerçek yüzü bu!
Emin Çölaşan
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:01