Gündem
  • 25.2.2005 16:02

ERDOĞAN: ABD İLE GÖRÜŞ AYRILĞI OLABİLİR

Erdoğan, AB müzakere heyetinin yakında açıklanacağını belirtirken Türkiye`nin bölgesel değil küresel güç olması gerektiğini bildirdi. MEDYA MESNETSİZ ÖNYARGILARA YOL AÇMAMALI Başbakan Erdoğan, Ulusa Sesleniş konuşmasında, Türkiye`de ABD karşıtlığına da değinerek, ``Dostluk ve işbirliğinin artarak devam etmesi için, medya ve sivil toplum kuruluşlarının da her iki ülkenin kamuoyunda olumsuz ve mesnetsiz önyargılara zemin hazırlamaması gerekir`` dedi. Erdoğan, ABD-Türkiye ilişkilerinin sağlam temeller üzerine bina edildiğini belirterek, ``Çok uzun yıllara dayalı bu ilişkilerde zaman zaman bazı konjoktürel görüş farklılıkları olması son derece doğaldır`` dedi. Erdoğan, ABD ile ilişkilerin rasyonel bir zeminde devam ettiğini söyledi. MÜZAKERE HEYETİ KISA ZAMANDA AÇIKLANACAK Başbakan Erdoğan, kamuoyunun merak ettiği AB ile müzakereleri yürütecek başmüzakerecinin kim olacağıyla ilgili olarak mesafe katettiklerini söyledi. Erdoğan, ``Kısa zaman sonra bu konudaki açıklamamızı yapacağız`` dedi. Erdoğan, müzakere sürecinde pek çok konunun masaya geleceğini ifade ederek, bundan sonraki süreçte teknik detaylar üzerinde yoğun hazırlıkların yapılacağı bir dönem olacağını kaydetti. YENİ DIŞ POLİTİKA Başbakan Erdoğan, Türkiye`nin gelecek döneme ilişkin ihtiyaçlarını hassasiyetle dikkate alan çok boyutlu, aktif bir dış politika izleme konusunda kararlı olduklarını belirtti. Yeni dış politika vizyonunun iki temel tespite dayandığını bildiren Erdoğan, ilkin Türkiye`nin ``merkez ülke`` olduğunu kaydetti. Başbakan Erdoğan, ``Türkiye Avrupa Birliği`nin, Ortadoğu`nun ya da Asya`nın çevre ülkesi değildir, bu coğrafyaların periferisinde yer almaz`` dedi. Türkiye`nin yüzyıllar boyunca büyük medeniyetlere beşiklik ettiğini, farklı inanç ve kültürlerin mirasıyla beslendiğini, üç kıtaya yayılan geniş bir coğrafyayı etkileme gücüne sahip bir ``merkez ülke`` olduğunu vurgulayan Erdoğan, ``Türkiye bu birikime, bu ağırlığa, bu tarihi misyona sahip çıkmak, bu zengin arka plana uygun bir rol üstlenmek borcundadır`` diye konuştu. KALIBIMIZI DOLDURACAĞIZ Türkiye`nin konumunu doğru değerlendirmek ve bölgesel denklemde boşluk bırakmamak adına, bu vizyon genişliğini yakalamak, ``bir nehrin yatağını bulması gibi kendi mecrasında en gür şekilde akmak`` mecburiyetinde olduğunu kaydeden Erdoğan şöyle devam etti: ``Bu, tarihin bize gösterdiği yöndür. Aktif bir diplomasiyle, gerçekçi bir stratejiyle ve azami donanımla kalıbımızı dolduracağız. Türkiye`nin bu merkezi konumu, ülke olarak hem gücümüzü ve ağırlığımızı, hem de bölge içindeki etkinliğimizi artıracaktır. Bununla beraber bir merkez ülke olarak Trükiye, sahip olduğu birikim ve değerlerle hem bölgesel, hem küresel barışın tesisine de en üst seviyede katkıda bulunma imkanı yakalayacaktır. Dış politika vizyonumuzu oluştururken temel aldığımız bir başka gerçek de Türkiye`nin bugün artık sadece bölgesel bir güç olarak tanımlanamayacağıdır. Türkiye şartların kendisini getirdiği bu tarihi dönemeçte, küresel bir güç olma yolunda ilerlemelidir. Ancak bu hedefi, içi boş hamasi sloganlarla yakalayamayız. Bu hedefi, ancak kısa, orta ve uzun vadeli hesapları iyi yapılmış, kendini sürekli yenileyen dikkatli ama cesur bir diplomasiyle, üstün temsil kabiliyetiyle ve en önemlisi sağlam bir ekonomiyle adım adım gerçeğe dönüştürebiliriz.`` TÜRKİYE YÜZYILIN İLK YARISI TAMAMLANMADAN KÜRESEL GÜÇ Bu başarıldığı taktirde bu yüzyılın ilk yarısı tamamlanmadan önce Türkiye`nin küresel bir güç olarak bütün dünya tarafından kabul edilen bir öneme ve ağırlığa kavuşacağını anlatan Erdoğan, 17 Aralık 2004`te Türkiye ile AB arasında üyelik müzakerelerinin 3 Ekim`de başlatılmasının karara bağlandığını anımsattı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ``Bu karar, Türkiye`nin yönünü çevirdiği yeni dış hedeflerin, izlediği yeni dış politika stratejilerinin ne kadar isabetli olduğunun da göstergesi olmuştur. 17 Aralık tarihinin Türkiye için tarihi bir kavşak olduğu, Türkiye-AB ilişkilerinin ötesine taşan bir anlam taşıdığı önümüzdeki yıllarda çok daha iyi anlaşılacaktır`` dedi. Başbakan Erdoğan, Türkiye`nin kendi içine kapanmış, dünyanın genel gidişinden kopmuş, değil dünyayla adeta komşularıyla bile selamı sabahı kesmiş, hiçbir konuda fikri sorulmayan, sorulsa da kısır siyasi çekişmelerden başını kaldırıp cevap vermeye mecali olmayan bir üçüncü dünya ülkesi halinde bulunduğu dönemde iktidara geldiklerini anlattı. DIŞ DÜNYAYLA ETKİN İLİŞKİ KURULMALI Başbakan Erdoğan, Türkiye`nin bugün geldiği pozitif noktayı kalıcı hale getirmesinin, içerdeki güven ve istikrar ortamını koruması kadar dış dünyayla doğru ve etkin ilişkiler kurmasına bağlı olduğunu belirtti. ``Bugün dünyadaki hiçbir devlet, bu büyük gezegende tek başına yaşadığını vehmetme lüksüne sahip değildir`` diyen Erdoğan, şöyle devam etti: ``Bugünün dünyasında artık bırakınız geçen yüzyılın diplomatik kriterlerini, bundan on yıl öncesinin dış politika stratejileriyle bile bugünü anlamak, bugünü tanımlamak, bugünün diplomatik düğümlerini çözmek imkanı yoktur. Her gün değişmekte olan bir dünyada, statik bir dış politika anlayışı ile, dünün dünyasına ait tezlerle ve güncellenmemiş stratejilerle bir yere varılamayacağı aşikardır.`` Türkiye`nin uzun yıllardır arzulanan istikrar ortamını yakaladığını belirten Erdoğan ``Şimdi geleceğe güvenle bakan bir ülkenin insanları olarak yarınları çok daha büyük bir azim ve şevkle inşa ediyoruz. Bugün artık hepimiz biliyoruz ki ülke olarak ayağımızı bastığımız zemin sağlam bir zemindir`` dedi. Geçmiş dönemlerde yaşanan ekonomik, sıkıntılar, siyasi çalkantılar, acziyet ve karamsarlıkların bir daha yaşanmaması için bugün sahip olunan güven ve istikrar ortamının kıymetinin bilinmesi gerektiğini anlatan Başbakan Erdoğan, ``Geçen iki buçuk yıl içinde edindiğimiz ekonomik, siyasi ve sosyal kazanımları bir daha kaybetmemek için, ülkemiz ve milletimiz adına büyük bir dikkat göstermeli, enerjimizi Türkiye`nin geleceğinin inşası için harcamalıyız`` diye konuştu. ULUSLAR ARASI ADIM ATILMADAN TÜRKİYE ADIM ATMAYACAK Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs sorununun çözümü için uluslar arası adımlar atılmadan adil ve kalıcı bir çözümün zemini oluşmadan Türkiye`nin bir adım atmayacağını söyledi. Erdoğan, ``Şu anda atılması gereken adım, uluslar arası camianın bir an önce KKTC üzerinde uygulanan izolasyonu kaldırmak üzere harekete geçmesidir`` dedi. Erdoğan, Türkiye`nin Güney Kıbrıs`ı tanımak konusunda herhangi bir yasal yükümlülük altına girmediğini ifade ederek, ``Türkiye, Kıbrıs meselesinin çözümü konusunda Birleşmiş Milletler zeminini esas alarak, daha önce olduğu gibi, bugün de, bu zeminde çözüm için gayret göstermeye hazırdır`` dedi. IRAK`TA TÜRKİYE`NİN LEHİNE GELİŞMELER OLACAK Başbakan Erdoğan, Irak`ta yapılan seçimlere en büyük desteği Türkiye`nin verdiğini belirterek, seçimlere katılım ve temsilde ortaya çıkan sorunların yeni Irak Anayasası`nın hazırlık sürecinde giderileceğini kaydetti. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: ``Irak`ın ve yakın çevresinin kendine mahsus tarihi, kültürel, siyasi, beşeri şartları iyi değerlendirilirse, Türkiye`nin bu beklentilerinin hem Irak`taki bütün etnik ve mezhebi kesimlerin, hem bölgenin, hem de dünyanın lehine beklentiler olduğu da anlaşılacaktır. Biz güney komşumuzu, barışın tesis edildiği, bütünlüğünün bozulmadığı, komşularıyla barış içinde yaşayan hür ve demokratik bir ülke olarak görmek istiyoruz... Biz, bu konuda, dostlarımızın da paylaştıklarını söyledikleri hassasiyetlerimizi ortaya koymak, ülkemizin menfaatlerini korumak ve bölgede barışın tesisini sağlamak adına beklentilerimizi seslendiriyoruz. Aynı anlayış ve gayretin ilgili bütün taraflarca da gösterilmesini arzu ediyoruz.`` TURİZMDEKİ GELİŞME DIŞ GEZİLERİMİZ SAYESİNDE Başbakan Erdoğan, gelecek hafta Afrika`ya bir gezi düzenleyeceğini ifade ederek, böylece Türkiye`nin üst düzeyde resmen daha önce gitmediği coğrafyalara gideceğini söyledi. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: ``Göreve geldiğimiz günden bu yana yaptığımız rekor sayıda dış geziyle dünyanın pek çok bölgesine, pek çok ülkesine giderek, hem yılların ihmali, ataleti yüzünden bozulan, askıya alınan ilişkilerimizi iyileştirdik, hem de yeni siyasi, ekonomik ve kültürel işbirliği imkanları tesis ettik. Bugün Türkiye ihracatta rekor üstüne rekor kırıyorsa; turizm gelirlerinde patlama yaşanıyorsa; dünya medyasında Türkiye hiç olmadığı kadar geniş yer alıyorsa, bütün bu gelişmelerde, çoğunu iş dünyamızın temsilcileriyle birlikte yaptığımız bu yoğun dış temasların elbette büyük payı vardır.`` Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 11:10

İLGİLİ HABERLER