Medya
  • 31.7.2007 10:45

FEHMİ KORU, EMİN ÇÖLAŞAN'I KENDİ YAZDIKLARIYLA VURDU!

TAHA KIVANÇ (FEHMİ KORU) YENİ ŞAFAK)

Hep yazsınlar

'Madem Deniz Baykal'ın politikayı bırakması isteniyor, çuvallayan yazarlar da köşelerini bıraksın" diye düşünenler var; özellikle de okurlar arasında... Ben bu görüşe katılmıyorum. Hayır, "Adamcağız sonra ne yapar?" gibi yüce bir duygu sebebiyle değil, tavrımın sebebi bencilce: Onlar köşelerini bırakırsa ben yaparım?

Baykal'ın seçimde kimlerin aklıyla hareket ettiğini merak etmiyor musunuz? Ben ediyorum. Dolambaçlı yollarda dolaştı Deniz Bey; düz gitseydi, bugün kendisi büyümüş, partisi bir sonraki seçimin muhtemel galibi haline gelmiş olacaktı. Seçimde aklı bir yerlerden almış olmalı, ama nereden?

Konu zihnimde, gazeteleri okurken Emin Çölaşan'ın sütununda şu satırlar karşıma çıkmasın mı?

"Bir gece Bekir Coşkun'un evinde yemeğe davetli idik. Deniz Bey, Bekir, Enis Berberoğlu, ben ve eşlerimiz. Bir aile yemeği idi. Henüz seçim kararı alınmamıştı. Masada sohbet ederken kendisine sordum: / Deniz Bey kendi tabanınızda bile hiç sevilmiyorsunuz. Seveninizden çok sevmeyeniniz var. Bunu nasıl açıklıyorsunuz? / Baykal sinirlendi ve sertleşti. Bunun doğru olmadığını söyledi./ Bir arkadaşımızın evindeydik ve soruyu soran ben de orada konuktum. Biraz ısrar etsem iş daha sertleşecek ve o güzel aile ortamında tatsızlık çıkacaktı. / Konuyu değiştirdik."

Ne güzel, değil mi? Bir merakım giderilmiş oldu, ama Emin Çölaşan'ın bu girizgâhından sonra o masada nelerin konuşulduğunu merak etmez olur muyum?

Anlaşılıyor ki, Deniz Baykal yemek dâvetlerinden uzak duramıyor. Tayyip Erdoğan'la gizli buluşmasının vesilesi bir yemekti, artık bildiğiniz üzere. Bir restorana gitmişler, mihmandarları dışarıda beklerken, onlar balık yemiş…

Zülfü Livaneli'nin ünlendirdiği 'terlik zirvesi' de yemekli bir buluşmaydı. Mehmet Sevigen'in evinde buluşmuş, 2002 seçimi sonrası oluşan Meclis'te nasıl bir yol izleyeceklerini konuşmuşlar. Tabii yemek eşliğinde…

Emin Çölaşan için de sofra önemli. 2007 seçimi öncesi, Bekir Coşkun'un evinde, Deniz Baykal ile bir araya gelmiş ve CHP'yi konuşmuşlar. Bekir Coşkun ile Emin Çölaşan'ın seçim öncesi yazdıkları ortada; Baykal'a muhteşem bir destek çıktılar, hâlâ çıkıyorlar...

Benim için önemli iki 'yemek' olayı daha var Çölaşan'ın; ikisi de dehşetengiz olaylarla ilgili… İki olayı da, üzerinden bir süre geçtikten sonra, Emin Çölaşan'ın kendisi ifşa etmişti.

İlki Uğur Mumcu suikastından sonra açıkladığı 'RV Restoran Yemeği'…

Okuyalım: "Uğur Mumcu'nun hunhar bir cinayette hayatını kaybetmesinden sonra, Hürriyet gazetesi, merhumla ilgili bir dizi hazırlama işini o günlerin önemli gazetecilerinden Celalettin Çetin'e vermişti. Çetin'in 'Yakınlarının ağzından Uğur Mumcu'nun son günleri' başlıklı dizisi dört gün yer aldı Hürriyet'te... Dördüncü gün (12 Şubat 1993) çıkan bölümde tanıdık birinin anlatımı yer alıyordu. Evet, bildiniz: Emin Çölaşan'ın...

"Bakın o son yemeği Celalettin Çetin'e nasıl anlatıyor: 'Uğur'la ben sürekli konuşan ikiliydik. En son görüşmemiz bir ay önce oldu. RV'de yemek yedik. Bizimle beraber Melih Aşık, Teoman Erel ve Bekir Coşkun vardı. Türk basınında sağlam kalmış, yozlaşmamış 5 köşe yazarı bir araya geldik.

"Türkiye'de giderek hırsızların, yolsuzlukların, holdinglerin, yobazların oluşturduğu bir cephe ortaya çıkmıştı. Bu nedenle biz de artık bu beş gazeteci sık sık bir araya gelerek Türkiye nereye gidiyor ve neler oluyor konuşalım istedik. Akşam 8'den 01'e kadar kaldık orada. Ve şu yargıya vardık. Türkiye'de basın bitmek üzere, ya da bitirilmek üzere. Giderek yozlaşıyor çünkü.

"Ve şimdi bu cümlelerin ardından 'silâh' faslı geliyor: "Uğur'a tabancan var mı dedik, var dedi. Artık birbirimize destek olmaya karar verdik." (Kulis, 28 Aralık 2004)

İkinci yemek 1991 seçimleri ardından yenmişti. Çölaşan'dan okuyalım:

"O günlerin koşulları altında düşünüyoruz. En uygunu DYP-SHP koalisyonu olacak. Milyonlarca insanımız böyle düşünüyor. Rahmetli arkadaşım Uğur Mumcu ile bir girişimde bulunuyoruz. O sırada DYP'nin ikinci adamı Hüsamettin Cindoruk, SHP'nin ise Hikmet Çetin. Dört aile, bir gece bizim evde toplanıyoruz. Evde olacak kadroyu Cindoruk ve Çetin de biliyor. Tabii ana konuyu, ne konuşulacağını da!.. Sonra öğreniyoruz, bize gelmeden önce her ikisi de liderlerinden, Demirel ve İnönü'den izin ve görüş alıyorlar. Uğur ve ben onlara güvence veriyoruz... Bu toplantıdan kimseye söz etmeyeceğiz, yazmayacağız, gazetecilik yapmayacağız. Tamamen özeldir. Konuşulanlar, bizim açımızdan orada kalacaktır (...) Evet, ilk harcı bizim evde ve çok iyi niyetle koymuştuk (...) Devleti yine 'devlet' yapacaktık!" (Hürriyet, 21 Eylül 1995).

Köşelerini bırakmalarını ister miyim hiç? Asla.

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 17:04

İLGİLİ HABERLER