Gündem
  • 4.6.2002 12:38

KUTAN: "MHP DE OLAĞANÜSTÜ DÖNEMİN STEPNESİ OLMUŞTUR"

KAYNAK : Haber Vitrini ANKARA - Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, MHP'yi olağanüstü dönemin stepnesi olmakla suçladı. Kutan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, hükümeti eleştirdi. Kutan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin durumunun 'trajik' olduğunu belirterek, "MHP hemen hemen hiçbir şey söylemeden, iki adım ileri iki adım geri yöntemi ile tavırsızlığını en uç örneklerini vermiştir. 'Uslu çocuk desinler, meşruiyet alanı açılsın diye böyle davrandı' yorumu yapanlar var ama ilgisi yok. MHP de olağanüstü dönemin stepnesi olmuştur. Bugüne kadar hiçbir alanda reel siyaset üretememiş, herhangi bir toplumsal projesi olmamış, konjonktürel radikal milliyetçi duyguları kullanarak belli bir noktaya gelebilmiş olan MHP, olağanüstü sürecin dönüşmesi ile açıkta kalmıştır. Şimdi MHP klasik refleksleri ile tekrar pozisyon almanın arayışı içinde ama nafile" dedi. TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ Kutan, açıklamalarında, Avrupa Birliği konusu üzerinde de durdu. SP lideri, bu konudaki görüşlerini ise şöyle açıkladı: "Bugünkü AB çok kültürlü, eşitlikçi, birey temelli bir siyasal sözleşme ve birlik öngörmektedir. Elbette AB oluşum halindedir, henüz nihai olarak şekillenmemiştir. Ama kimlik, kültür ve değerler alanına baktığımızda, AB'de hakim olanın ortak ilkler çerçevesinde, ortak geleceğe yönelmiş, ama farlı ulus-devlet yurttaşlarınan oluşan çoğulcu bir siyasal birlik kurma çabaları olduğunu görmekteyiz. Bugün AB ülkelerinde kapalı kimlik iddiasına dayalı siyasal projeleri gündemde tutan siyasi aktörlerin de bulunduğu bilinmektedir. Yine sözleşmeye rağmen yönetimlerin, özellikle yabancılara karşı standartlı uygulamalar yaptıkları da bir gerçektir. Ama standartlar ve ilkeler ortada durmaktadır. Hiç kuşku yok ki, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi en mükemmel insan hakları belgeseli değildir. Nitekim sözleşme ek protokollerle sürekli olarak yenilenmektedir. Biz SP olarak değişen AB'ye ve AB-Türkiye sürecinde olmazsa olmazcılardan farklı ama olumlu bakıyoruz. Türkiye'de kangrenleşen demokrasi ve insan hakları sorunlarının çözülmesinde bu sürecin sağlıklı işlemesinin önemli katkılarının olacağına inanıyoruz. Unutulmamalıdır ki, demokrasi ve insan hakları sorunlarının halledilmesi, ülkede adil bir ekonomik düzenin kurulması, ekonomik gelişme ve zenginliklerin adil dağıtımı anlamına da gelmektedir. Hemen ifade etmeliyim ki biz AB'ye yönelişi diğreleri gibsi bir batılılaşma ve modernleşme projesi olarak görmüyoruz. Böyle bir proje zaten çağdışıdır. 19. yüzyıl projesidir. Biz çoğulcu bir Avrupa'ya yöneliyoruz". AB konusunda Türkiye'nin gerekli adımları atmadığını da belirten Kutan, bunun böyle olmasının sebebinin ise 'yönetici seçkinler' ve 57. Hükümet'ten kaynaklandığına işaret etti. Kutan, Türkiye'nin ne istediğini bilmeyen bir görüntü sergilediğini ifade ettiği açıklamalarında, "Başbakan Yardımcısı Sayın Mesut Yılmaz ve partisi, 'ya statüko, ya AB' gibi büyük laflar ediyor ama kötü demokrasi sicili dolayısıyla güven vermiyor. Diğer Başbakan Yardımcısı Sayın Bahçeli ve partisi MHP AB sürecine direniyor. MHP'li Milli Savunma Bakanı'nın 'Türkiye sosyal dokusunda zaaf var' sözü sadece Türkiye-AB sürecinin değil, esasında Türkiye'nin önünde ne tür bir engelin bulunduğunu göstermesi açısından çok önemlidir. Bu millete güvenemeyen milliyetçilerin Türkiye'yi getirdikleri yer bugünkü tablodur. Bu anlayış aşılmadan Türkiye bir yere gidemez" diye konuştu. Kutan açıklamalarında şu ifadelere de yer verdi: "Bize göre Türkiye-AB sürcinde Kıbrıs'ın yanı sıra anlayıştan bugüne kadar yapılan yanlışlar ve AB'nin kendi içindeki çıkmazlara kadar çok önemli sorunlar var. OHAL, anadilde yayın, ada dil öğrenimi ve idam konusu eğer süreci engellemek için kullanılmayacaksa basit sorunlardır. OHAL'in kaldırılmasında geç bile kalınmıştır. Ana dilde yayın ve anadil öğrenimi yasağı anlamsızdır. Bunların ülkeyi böleceğini söylemek artık iç siyasetin malzemesi bile olamayacak gereksiz bir endişedir. İdam cezasının kaldırılması psikolojik ve sosyolojik açıdan bir sorun gibi gözüküyor, güçlükler var. Ama adi suçlarda, adi amaçlar, örneğin gasp, intikam ya da başka amaçlarla hatta sapıkça taammüden adam öldürmeye verilen idam cezası, yapılan Anayasa değişikliği ile zaten kaldırıldı. Buna MHP dahil iktidar partileri ve konuyu sorun eden DYP oy verdiler. Şimdi söz konusu olan siyasi suçlara verilen idam cezasıdır. Bize göre bu sorunu çözmek için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 6. ek protokolünün imzalanıp onaylanması yeterlidir. Ama yeni acılar, yeni gözyaşları ve yeni ölümleri önlenmesi gerekmiyor mu? İntikam duygularına kışkırtma üzerine siyaseti kuranlar, er geç milletin vicdanında mahkum olacaktır. Öyle anlaşılıyor ki hala kan ve şehit edebiyatı ve anlamsız korkular üzerine siyaset yapılabileceğini sananlar var. Yanılıyorlar, milletimiz asla o günlere bir daha geri dönmek istemiyor". ÇANKAYA ZİRVESİ Bahçeli açıklamalarında, Çankaya Zirvesi'ne değinirken, "Çankaya Zirvesi'nde AB sürecinin konuşulacağı bildirildi ama yapılan kayıkçı kavgasından anlaşılıyor ki, bunların ne samimiyetleri söz konusu ne de bunlar sürecin ne anlama geldiğini kavramışlar" değerlendirmesinde bulundu. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:04

İLGİLİ HABERLER