KAYNAK : Haber Vitrini
Türban gerilimi, gözyaşı, ızdırap var... Bu sorunu kim çözerse elini öpeceğim. Sorun yok diyen beni de ikna etsin, rahatlayayım... İsyan ediyorum. İsyanım nedeniyle ağzımdan çıkan kelimeye hakim olamıyorum, bu nedenle isyanımı, 'inadına' sözüne çevirdim.
Devletin zirvesindeki türban gerginliğinin odağı haline gelen ve dün komutanların kısa ziyaretine muhatap olan TBMM Başkanı Bülent Arınç, "Türban sorununu çözenin elini öpeceğim" dedi. Arınç, türban yasağına "isyan ettiğini" belirterek, "İsyan edince ağzımdan çıkan kelimelere hakim olamıyorum. O yüzden isyanımı inadına sözüne çevirdim" dedi. Arınç, Meclis'teki makamında SABAH'ın Genel Yayın Müdürü Ergun Babahan, Genel Yayın Koordinatörü Erdal Şafak, Yazar Yavuz Donat, Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya ve Parlamento Büro Şefi Şamil Tayyar'ın sorularını yanıtladı. Arınç, türban ile ilgili sorulara önce, "Ne olur girmeyin bu konulara" dedi. Ardından kısa bir süre durup, "Benim türbanla veya başörtüsüyle ilgili söyleyeceğim her şeyi, sayın Cumhurbaşkanı'nın bu konudaki konuşmalarına karşılık vermek olarak yorumlayabilirler. Ben Cumhurbaşkanı'na karşı böyle bir saygısızlığa düşmek istemem" dedi. Arınç, bu kaygısını belirttikten sonra, sorularımızı yanıtlarken şu mesajları verdi:
İŞİN ÇİLESİNİ ÇEKTİK VE HUKUKA MECBUREN ÇALIŞTIK
Kamusal alan konusunda benim düşüncelerim Sayın Cumhurbaşkanı'ndan biraz farklı. Ben bunları bana ait yerlerde zaman zaman ifade edeceğim, zaman zaman da uygulayacağım. Bir defa bu konuyu ortaya atanların net bir tarif ortaya koymaları lazım. Çünkü kanunsuz suç ve ceza olmaz. Suçun da açık unsurları belirlenmelidir. Şimdi kadınların kıyafetini öngören, düzenleyen bir Anayasa, bir yasa hükmü de yok. Yasa sadece erkekler için var, birisi Şapka, birisi Ruhani Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair kanun. Ben dersime iyi çalıştım. Biz bu işin hem çilesini çekerek, hem hukuken tanımlamasını yapmak mecburiyetinde kaldığımız için çalıştık.
ZORLA BAŞ AÇTIRILIRSA TALİBAN'DAN NE FARKI VAR?
Tutanağa geçmiş her sözümün arkasındayım. Arkamda bir iz kalacaksa bunlar kalacak. Eğilip bükülmedim. Söylediklerim ortada. Bunu yaşayan bir insanım. Herkes böyle olacak dediğimiz zaman, bana ters tarafından İran örneği geliyor. İran'a resmi ziyaret için gittim. İran'a inen bayan gazeteci bile başını örtmek zorunda. Taliban rejimi de aynı şekilde. Orada sembolik de olsa, saçın tamamını kaplamasa da, mutlaka bir örtüyü başınıza koymak zorundasınız. Bu hem kadına saygısızlık, hem de zorlamayla, baskıyla netice alınamayacağını gösteren bir unsur. Orada zorla başını örttürmek zorunda kalıyorlar, bir başka yerde de bunun tam tersi oluyorsa, birbiriyle farklı olsa bile aynı neticeye varır."
ANAYASA MAHKEMESİ'NİN KURAL KOYMAYA YETKİSİ YOK
Anayasa ve yasalarda türbanla ilgili yasaklama yok. Aksine 2547 sayılı YÖK Yasasının ek 17. Maddesi'yle yürürlükteki mevzuata aykırı olmamak koşuluyla türban üniversitelerde serbest. Anayasa Mahkemesi'nin bu konudaki kararlarında sonuç olarak 'başörtüsü kullanmak yasaktır' kararını, hüküm kısmında hatırlamıyorum. Bana gönderirlerse ve gösterirlerse çok memnun olacağım. Ama Anayasa Mahkemesi kararlarının gerekçe kısmında bu tür tartışmalar yapılmıştır. Sonuç kısmında neyse iptal edilmesi gereken, ona karar verilmiştir. Anayasa'nın 153. Maddesi'nde bir hüküm var, 'mahkeme ya iptal eder ya iptali reddeder' diyor. Ama 'kendisi kanun koyucu gibi kural koyamaz'diyor. Anayasa Mahkemesi'nin yeni bir kural koymaya yetkisi olmadığı için Anayasa Mahkemesi kararıyla türban veya başörtüsünün yasak olduğu söylemi, bizzat Anayasa'nın kendisiyle çelişiyor geliyor bana."
GÖZYAŞI VE IZDIRAP VARKEN TÜRBAN SORUNU YOK DENEMEZ
TBMM Başkanlığı'na aday olurken, 'inadına aday oldum' sözü bir anda ağzımdan kaçtı. Bir yandan türban tartışması, gerilim, tırmanma, gözyaşı, ızdırap, sorun. Böyle bir sorun yok diyen adam varsa, beni de ikna etsin, ben de rahatlayayım. Ama ben inanıyorum böyle bir sorun var. Siyasetçinin görevi bu sorunu çözmek. Bu sorunu tabii demokrasi içinde, hukuk içinde çözmek gerekiyor. Kavga ederek değil. İki tarafı kutuplaştırarak değil. Burada iki tane kutup var, birincisi Erbakan'ın kutuplaşmasıydı, 'Rektörler selam duracak' sözü, ikincisi de bunun tam karşısında 'Kesinlikle olmayacak' sözü. İki tane 'kesinlikle olacak'la 'olmayacak' arasında sıkılı yumrukları açıp da bir el sıkıştırmamız lazım. Çünkü sıkılı yumrukla el sıkışılmaz.
RUHSAL TEDAVİ GÖREN KIZ ÇOCUKLARI BİLİYORUM
'Sen yanlış yaptın. Senin bu yanlış sözün nedeniyle 6-7 seneden beri bu sorun kronik hale geldi.' Ama, bu davranış sorunu çözmüyor. O zaman gözümüzü kapatıp gündüzü kendimize gece yapacağız. Sorun yok? Halbuki var. Benim evimde var, onun evinde var, sokakta var. İnsanımız üzülüyor. 20 yaşındaki genç bir kızın bir gecede saçları ağardı. Biz bunu yaşadık. O yüzden ben bazen isyan ediyorum da ağzımdan çıkan kelimeye hakim olamıyorum. 'İnadına' sözünün karşılığı budur. Ruhsal tedavi gören genç kızları bilirim ben. Son bir imtihanı kalmış doktor olacak imtihana sokmadılar. Benim kızım bahçe duvarından içeri sokulmadı, affedersiniz üniversiteye tuvalet penceresinden giriyorlardı kapısına bekçi diktiler. Bütün bu ızdırapları yaşayan insan için bu sorun yok demek bence akıllıca davranış değildir. Sorun var. Ama bu sorunlardan sadece bir tanesidir.
KİM ÇÖZERSE RANTI ONUN BEN DE GİDİP ELİNİ ÖPECEĞİM
Bunu çözmemiz gerekiyor. Kim çözerse, elini öpeceğim, rantı da ona ait olacak. Onu alkışlayacağım. Yeter ki toplumsal barışı kuralım, kucaklaşma olsun, gözyaşı bitsin. Türban sorununun çözümü arkaya kalacaksa kalır, öne gelecekse gelir, bu siyasetçinin işi. Ben TBMM Başkanı olarak yürüyün diyemem. Bu sorunun çözümünü samimi olarak isteyen birisiyim, bunun üzerinden prim yapmayı düşünmem, kurulu sistemin zarar görmesini arzu etmem. Sorun demokratik yolla çözülmelidir.
ALLAH AŞKINA SÖYLEYİN KAMUSAL ALAN NERESİ?
Şimdi bu sorunun içine yeni bir şey girdi. Kamusal alan, özel alan. Allah aşkına siz biliyorsanız bana söyleyin, ben bulamadım. Kamusal alan dediğiniz zaman bir tarife göre, evden dışarısı, kamunun hizmet alanıdır. Eğer kamusal alandan kamu hizmetinin görüldüğü yer anlaşılacaksa, buna bir ölçüde katılabilirim. Ama kamu hizmetinin görüldüğü yerlerde, bir hizmeti veren, bir de alan vardır. Üniversite öğrencisi, kamu hizmetini alandır. Oradaki öğretim üyesi, hizmeti verendir. Onun açısından kılık kıyafet uygulamasının bir esas olması mümkündür. Ama öğrenci için ben bunu düşünemem. Hastanedeki doktor, eğer hizmeti veren bir kişisiyle, ben bu tarife biraz katılıyorum, ama hasta için bunu uygulayamazsınız. Uygularsanız olmaz, trafiğe çıkamazsınız.
BAŞÖRTÜSÜNÜ YASAKLAYAN BURGİBA, KAFAYI OYNATTI, GİTTİ
Eğer siz sokağı bile kamusal alan sayarsanız, ki bu Burgiba döneminde Tunus'ta oldu. Başörtüsüyle bile sokağa çıkmayı yasaklayan Burgiba, sonra kafayı oynattı gitti. Ben vatandaşım, benim kılık kıyafetime devlet herhalde ideolojik olarak yaklaşmaz. Anadolu'nun her tarafından folklorik kıyafet giyerim, kimseyi de ilgilendirmez. Yani Trabzon'daki kadının o renkli giysileriyle Diyarbakır'daki, Manisa'daki kadının o yerli kıyafetleri, kendi tercihidir. Doğru bildiğimde ben kendi tavırlarımla bunu ortaya koyacağım.
EŞİM KAMU GÖREVLİSİ DEĞİL, BİZİM DE AKLIMIZ VAR
Sayın Cumhurbaşkanı eşiyle ziyarete gidiyor, ben de eşimle Cumhurbaşkanı'nı uğurluyorum. Bunu çok tabii gördüm. Bunu nezaket içinde yapmayı düşündüm. 'Hayır götürmeyebilirdin?' Canım bana akıl öğretmeyin. Gitmesem nezaketsizlik olurdu. Peki orada başı açık olmalı mı, olmamalı mı? Burası bir havaalanında uğurlama kardeşim. Kamu görevi yapan benim, eşim kamu görevlisi değil. Sadece bana orada eşlik ediyor. Başka yerde de edecek. Yani ben bundan böyle bir anlam çıkarılacağını, 50 sene düşünsem hiç bilemezdim. Eşim için çok üzülüyorum. Herkes aklına estiği konuşuyor. Bizim de kafamız, aklımız var canım.
MECLİS'TE BİR DAHA MERVE KAVAKÇI OLMAZ
Meclis'te Merve Kavakçı olayı bir daha yaşanmaz, türbanla Genel Kurul'a girilemez. Ancak bazı bayan milletvekilleri, pantolon giyelim, diyorlar. 'Pantolonla başladılar, başörtüsünü getirmek istiyorlar' denilir endişesi nedeniyle vazgeçildi.
ARINÇ SABAH'IN SORULARINI YANITLADI
TBMM Başkanı Bülent Arınç, SABAH'ın Genel Yayın Müdürü Ergun Babahan, Genel Yayın Koordinatörü Erdal Şafak, SABAH yazarı Yavuz Donat, Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya ve Parlamento Büro Şefi Şamil Tayyar'ı Meclis'teki makamında kabul etti. Arınç, Cumhurbaşkanı'na yanıt veriyor olmak istemediği endişesini belirttikten sonra, protokolde türban eleştirilerini yanıtladı.
BAŞKAN'IN GÖZYAŞLARI
Meclis Başkanı Bülent Arınç, konuşmasının bir bölümünde, "fakirlikten geldiğini, şimdi Meclis'te tasarruf yapacağını" anlattı. Arınç, şunları söyledi: "Şimdi Allah'a söz verdim. Meclis'te tasarruf yapacağım. Çünkü biz fakirlikten geldik. Bugün yoksullara yardım vakfı YOYAV geldi bana. Çünkü ben onların faaliyetlerini takip ediyorum, yoksulluk gördük, bir duygulandım anlatamam." Konuşmasının bu bölümünde, hıçkırmaya başlayan Arınç, "Bir zeytini paylaştık biz, dört kardeştik ama..." sözlerini güçlükle söyledi, daha sonra gözyaşlarına hakim olamadı.
Tayyip Bey de Gül de bana ağabey derler
Tayyip Bey de, Abdullah Bey de zaman zaman bana ağabey diyor, biz arkadaşız, takım ruhu var bizde. Benim fikrimi öğrenmek istediler. Dediler ne düşünüyorsun? O zaman başbakanlık için de adım geçiyor. İçimden başbakanlık için bir kıpırtı yoktu. Aslında Meclis Başkanlığı da aklımdan geçmiyordu. Bazı gazetelerde iki aday var, Vecdi Gönül'ün eşi başı açık o olur, Bülent Arınç'ın eşinin başı kapalı o olmaz diye yazdılar. O gün keşke NTV'de onu söylemeseydim. Yani burama gelince ben taşıyorum, isyan ediyorum, isyanı 'inadına' lafına çevirmiştim. Bana şu partide bulaşılıkçılık yap deseler ben yaparım, hiç de üzülmem.
Bülent Bey'in sünneti oldu
TBMM Başkanlığı'na adaylığım partide "yarışmacı siyaset" anlayışını güçlendirdi. Daha sonra Meclis başkanvekil-liği, grup başkanvekilliği, idare amirliği için aday olanlar beni örnek gösterip 'Bülent Bey'in sünnetini uyguluyoruz'demişler. Ben bugüne kadar geldiğim her noktaya kimsenin çantasında, cebinde gelmedim. Seçimle geldim. Bizde demokratik kurallar işliyor. MYK'da anket yapılıyor. Ankette 14 oy bana, 2 oy Vecdi Gönül'e çıkmış.
sabah
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:48