Gündem
  • 6.10.2007 12:27

MUMCU: REFERANDUM FİİLEN BAŞLADI, YAPILANLAR CİDDİYETTEN UZAK

Bünyamin YIL/ADANA, (DHA).
      ANAVATAN Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, 21 Ekim'de halkın oylayacağı anayasa değişikliği paketindeki geçici maddelere ilişkin değişiklik teklifini referandum sürecinin fiilen başlaması nedeniyle ciddiyetten uzak bulduğunu söyledi. Mumcu, “Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimleri türlü entrikaların veya kamplaşmaların konusu olmadan, halkın iradesiyle çözülebilmelidir'' dedi.
      Adana'daki Seyhan Otel'de 7 ildeki Anavatan teşkilat yöneticileri ve kurultay delegeleriyle toplantı yapıp, iftar yemeğinde biraraya gelen Erkan Mumcu, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Mumcu, cumhurbaşkanını halkın seçmesi gerektiğini ve genel seçimler öncesinde de Meclis'te bu yönde tavır sergilediklerinin altını çizerken, hükümetin referanduma sunulan anayasa değişikliğindeki geçici maddeler üzerinde değişiklik girişimlerinin hukuki bir zemini olmadığını söyledi.
      Mumcu, “Bir değişiklik yapılacaksa, referandumdan sonra yapılmalıdır. Kaldı ki; Yüksek Seçim Kurulu alacağı kararla bir anayasa değişikliğini ihtiyaç olmaktan da çıkarabilir. Yüksek Seçim Kurulu, aksi yönde bir karar verirse o zaman anayasa değişikliğine gitmek mümkündür. Parlamentoda yeniden cumhurbaşkanı seçilmemesi yönünde bir konsensüs sağlanırsa bu genel olarak Türkiye'nin fikir birliği olarak yorumlanabilir. Ancak anayasa değişikliği ciddi bir meseledir. Halkın reyine sunulmuş bir değişikliğin bir taraftan referandum sürerken, diğer taraftan bazı maddelerinin değiştirilmesi girişimi çok büyük bir ciddiyetsizliktir. Ama beni asıl endişelendiren mesele, bu değişikliğin ruhunun ortadan kaldırılması girişimleridir. Bu değişikliğin esası şudur; Türkiye'de cumhurbaşkanlığı seçimleri türlü entrikaların veya kamplaşmaların konusu olmadan, halkın iradesiyle çözülebilmelidir. Bunun yolu cumhurbaşkanını halkın seçmesidir. Yıllar boyu verdiğimiz mücadelenin sonunda biz, Türkiye'de bu değişikliği mümkün hale getirdik. Anayasa değişikliği Anavatan Partisi'nin ısrarı ve AKP’nin de katılmasıyla gerçekleşmiştir. Sonuçta o gün yapılan değişikliğe bugün AKP hükümetinin sadakat göstermesini bekliyoruz'' diye konuştu.
     
     ‘ANAYASA, YAPILMA BİÇİMİ VE RUHUYLA SİVİL OLMALIDIR’
      Sivil anayasa tartışmalarıyla ilgili değerlendirmelerde de bulunan Mumcu, AKP hükümetinin anayasa değişikliğiyle ilgili söylemleri olduğunu ancak, ciddi bir girişim göremediğini belirtti. Sivil anayasa yapma iddiasını doğru ve saygıdeğer bulduğunu kaydeden Mumcu şunları söyledi:
      “Bugün ortada anayasanın bazı maddelerinde değişiklik yapmak ve ifadelerini değiştirmekten ibaret bir değişiklik var. Buna sivil anayasa denemez. Anayasalar hem yapılma biçimiyle, hem de ruhuyla sivil olmalıdır. Anayasa ülkenin on yıllarını, geleceğini ilgilendiren bir şeydir. Dolayısıyla bugün yaşayan kuşakların tamamının örgütlü varlıkları, kurumları, üniversiteleri, sivil toplum kuruluşları ve siyasi partileri marifetiyle bu sürece katılmaları gerekir, katılmalarının sağlanması gerekir. Meselenin kılık kıyafet tartışması boyutuna indirgenmiş olması bence çok üzüntü vericidir. Eğer çağdaş bir demokrasi olmak istiyorsak anayasamızı da toplumsal rızaya dayandırmak zorundayız. Toplumsal rızaya dayandırmanın yolu da en geniş toplumsal katılımı sağlamaktan geçer. Bugünün teknolojik imkanları içinde bu son derece kolaydır. Bütün mesele bunu istemeye bağladır.''
     
     ‘EKONOMİK KIYASLAMAYA GÖRE MALEZYA OLASINIZ GELİR’
      ‘Türkiye Malezya olur mu?’ tartışmalarıyla ilgili bir soruya ise Mumcu, Türkiye'de cumhuriyet kazanımlarının kaybedileceği yönündeki kaygılara katılmadığı cevabını verdi.
      Türkiye'nin gerçek sahibinin Türk milleti olduğunu, bu milletin dünya ile rekabet etme iradesini ortaya koyduğunu belirten Mumcu sözlerini şöyle sürdürdü:
      “Asıl tartışılması gereken şey Türkiye'nin bu hedefini gerçekleştirecek politikaların ve araçların var olup olmadığıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bağımsız bir devlet olma vasfını her geçen gün yitirmekte ve her geçen gün ağırlaşan borç baskısının altında siyasi iradesini uluslararası güçlere teslim etmektedir. Türk ekonomisi bir milli rekabet ekonomisi olmaktan çıkmakta, patronajın, girişim inisiyatifinin yabancı sermayeye geçtiği, Türklere sadece ucuz işgücü olarak üretime katılmaktan başka bir alanın tanınmadığı bir sürece mahkum edilmektedir. Asıl olan budur. Asıl tartışacaksak şunu tartışalım; benim insanımın bir aylık emeği 200 dolar ederken, Avrupa 2 bin euro alıyor. Avrupa'nın insan emeğine 2 bin euro ödediği bir çağda 200 dolar için dahi çalışmayı bekleyen, ama iş bulamayan 10 milyonların olduğu bir ülkede yaşamak bize onur kırıcı gelmiyor mu? Bırakın Malezya olur muyuz, olmaz mıyız? Malezya'da sokakta 10 milyon işsiz mi var? Yok. Malezya ekonomisinin bütün rekabetçi kurumları Malezya sermayesine aittir. Malezya ekonomisine baktığınızda, borcunu gayri safi milli hasılasına oranlayıp Türkiye ile kıyasladığınızda Malezya olasınız gelir. Abuk sabuk tartışmaları bırakıp insanların ekmeğiyle, ülkenin istikrarıyla, bağımsızlığıyla meşgul olmak lazım.'' İftar yemeğinde partililerle bol bol fotoğraf çektiren Mumcu, kuruluşundan itibaren Anavatan'da hizmet veren, iki dönem milletvekilliği ve il başkanlıkları yapan Nedim Barlas'a teşekkür plaketi sundu.
Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 16:08

İLGİLİ HABERLER