'NURİ ALÇO METAFORU!..'
Tamer Korkmaz'ın Zaman'daki yazısı:
Nuri Alço ile Ahu Tuğba yıllar sonra yeniden kamera karşısına geçiyorlar. Türk sinemasının unutulmaz ikilisi çekimlerine başladıkları ‘Esir Gönüller’ adlı diziyle kaldıkları yerden devam edecekler: Nuri Bey yine zengin ve kötü kalpli adam olacak, Ahu Hanım da kullanılan kadın!
Hürriyet’te Alço’nun Tuğba’ya tokat atar gibi yaptığı fotoğrafı gördüğümde “Nuri Bey kötü adam rollerini özlemiş olmalı!” diye düşündüm: Ahu Tuğba, “Nuri bana çok güzel tokatlar atar, ben de o tokatları çok güzel alırım. Nuri’ciğim çaksana bir tane, görsünler!” diyor. Alço da bir tane ‘çakıyor’ ve “Bak tokadı nasıl güzel alıyor? Şimdikiler tokat gelmeden yüzünü çeviriyor” diye konuşuyor, Şermin Sarıbaş’a...
Nuri Bey, 80’li yılların tartışmasız en iyi kötü adamıydı. Yıllar önce Türker İnanoğlu’nun “Artık başrol oynayacaksın” talimatı ile kötü adamlık kariyerine adım atan aktör, İnanoğlu’na rolün içeriğini sorduğunda “kadın satan, uyuşturucu kullanan bir karakter” cevabını almış ve kıpkırmızı olmuş. Sonrası malum: “kızları ilaç içirip uyutan-kötü yola düşüren adam” rolünü ismi ile özdeşleşecek kadar başarı ile canlandıran bir portre haline geldi, Nuri Alço...
Ardından epeyce bir süre unutuldu, Nuri Bey; kelimenin tam anlamı ile izi silindi. Derken, bundan üç yıl kadar önce birdenbire adını duvarlarda yazılı olarak görmeye başladı(k). Alço, o esnada şaşkınlıkla izliyordu, hadiseyi. Dağlara-taşlara ismini yazan Naro’cu gençlerin kendisine ikinci bir bahar yaşatacaklarının kesinlikle farkında değildi!
Naro’cular, Nuri Bey’in oynadığı karakteri “80’lerin çürütücü tüm klişelerini bünyesinde toplayan bir kötü adam” olduğu için seçmişlerdi; yani ‘Alço Metaforu’ üzerinden toplumsal bir muhalefet yapıyorlardı. Gençler “kayıp kuşağın” kayboluşlarına sebep olan herkese verdiği sıkı ve ironik bir cevap olarak görüyorlardı “Nuri Alço Hareketi”ni...
Nuri Bey ismini kullanan Naro’cuların ne yaptıklarını anlamadığı için ilk telaşla savcılığa bile başvurmuştu! Çok geçmeden, baktı ki Naro’cu gençler de kendisinin bir dönem filmleri ile yapmaya çalıştığı gibi bir yerlere bir şeyler söylemeye çalışıyorlar. Bu gençlerin dertlerini harika bir yöntemle anlatırlarken Nuri Alço ismini de yeniden gündeme getirdiklerini fark etti, Nuri Bey. İşleri açıldı, Alço’nun; Naro’cularla bir araya da geldi; “Kadıköylü bir grup üniversiteli genç sağ olsun beni seçmişler!” diyordu, artık...
Nuri Alço, “O dönemdeki filmlerimiz yüzünden kim bilir kaç kız bu tuzaklardan kurtuldu” diyerek mutluluğunu dile getiriyor, şimdilerde. Alço’nun canlandırdığı meşum karakter o kadar derin bir iz bırakmış ki, bazı kadınlar Nuri Bey’i gördüklerinde “Evlendim ama hâlâ kocamın yanında kola içemiyorum” diyorlarmış!
Nuri Alço’nun ‘kötü adam’ rolüne dönüş yaptığı şu günlerde ‘Yeni TCK’ tartışmaları da gündemdeki yerini koruyor! Egemen medyamızın Jack Nicholson’ı Güneri Civaoğlu, on gün kadar önce bakın neler yazıyordu: “Fikir özgürlükleri gibi maddeler üzerinde değil zina konusunda fırtına estirmiştik. Medya depreminin enerji birikimi zina üzerine idi. Oysa, TCK’da böyle bir madde yoktu. Medya cambaza bak gerisine kafanı takma demişti. TCK’yı zina maddesinden kurtarırken gazeteci haklarının namusu dikkatlerden kaçmıştı...”
Zengin basınımız, masum Türk kamuoyunun kolasına nasıl da ilaç koymuş? Nuri Alço Metaforu, basınımızı anlatmak için biçilmiş kaftan, doğrusu!