SERDAR TURGUT/ AKŞAM
BİLAL, YAZILAMAYANI GERÇEKTEN YAZABİLECEK Mİ?
Vatan Gazetesi birkaç gündür sürmanşetten büyük anonslar vererek Bilal Çetin'in yarın başlayacak olan yazı dizisini okuyucularına duyuruyor.
'Yazılamayan 28 Şubat'ı yazacakmış Bilal Çetin.
Çok enteresan bir yazı dizisi olacağını biliyorum bunun, çünkü Bilal Çetin iyi bir gazetecidir.
Ancak bu ele aldığı konuyla ilgili benim bazı kuşkularım var.
Bana göre herkesin 'askerlerin işi' diye bilinen 28 Şubat aslında Türk medyası tarafından yürütülmüş bir operasyondur...
Bu operasyonun en önemli aktörleri de o dönemde Hürriyet ve Sabah gazeteleri ile o medya gruplarının televizyon kanallarında yapılan haberlerdir.
28 Şubat sürecinde Sabah Gazetesi Hürrriyet Gazetesi'nden daha fazla heyecanlı davranmış ve bu heyecanı nedeniyle de Türk basın tarihinin önemli ayıplarından bir tanesini işlemiştir.
Genelkurmay'dan gelen andıçlar doğrultusunda 28 Şubat'a karşı durdukları için gazetecilerin görevlerine son veren gazete Sabah olmuştu.
Bugün Bilal, o günlerde Sabah Gazetesi'ni çıkaran kadronun gazetesinde yazıyor.
Bugüne kadar yazılamayanları yazma iddiasında olduğuna göre umarım 28 Şubat' ta bugün kendi gazetesinde yönetici, patron konumunda olanların neler yaptıklarını, kimlerle neler konuştuklarını da yazabilir.
Dizinin anonsunda 'Ankara'nın kapalı kapılarından içeriye girmeye hazırlanın' diyor.
Hazırız ama aynı zamanda İstanbul'daki bazı kapalı kapılar ardına girmek de isteriz. Çok meraklı olduğumuzdan değil ama o dönemde Sabah Gazetesi'nin genel yayın yönetmeninin odasında olan bitenleri anlamadan 28 Şubat'ı tam anlamıyla anlayabilmek katiyen mümkün değildir.
* * *
Bütün bunları söylüyorum ama gazeteci arkadaşımızın böyle bir işe girişmemesi durumunda gayet tabii ki onu eleştirecek, kınayacak filan da değilim.
Sadece bir insanın kendi patronu, müdürü araştırılacağı iddia edilen sürecin tam ortasındaysa, hem de o süreçte aktif rol almışsa gazeteci bu süreci tam inceleyip bilinmeyenleri, gizli olayları yazacağı iddiasında olmamalıdır.
Aynı hatayı bence Faruk Bildirici de Mesut Yılmaz'ı incelediği kitabında yapmıştı. Mesut Yılmaz fenomenini tam anlayabilmek için onun Aydın Doğan ve Ertuğrul Özkök ile olan ilişkilerini ortaya dökmek gerekir.
Bildirici'nin kitabında bunlar üstünkörü geçiştiriliyordu, başka türlü de olamazdı zaten. Başka türlüsünü beklemek gerçekçi de değil bence.
Şimdi bu değerli gazeteciler diyebilirler ki ne Zafer Mutlu'nun 28 Şubat sürecinde bir etkisi olmuştur, ne Ertuğrul Özkök o sürece bir katkıda bulunmuştur ne de Mesut Yılmaz'ın bu ikisiyle bir yakın ilişkisi olmuştur.
Öyle diyorlarsa yapacak bir şey yok, o zaman giriştikleri işte de başarılı olacaklardır mutlaka. Ama gerçeklik böyle değilse, bu konuda en azından bir kuşkuları varsa, keşke baştan bu tür şeyleri ortaya dökmek iddiasıyla öne çıkmasalardı.
Umarım Bilal beni haksız çıkarır, bakalım göreceğiz.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:38