Gündem
  • 30.9.2004 00:06

UZMANLARDAN ŞOK UYARI : MARMARA DENİZİ'NDEKİ KABUK ÇATIRDIYOR

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) öğretim üyesi Prof. Dr. Naci Görür, Marmara Denizi'ndeki 4.0 büyüklüğündeki depremin, beklenen büyük depremin öncüsü olduğunu söylemenin mümkün olmadığını bildirdi.


Görür, yaptığı açıklamada, Marmara Denizi'nde son yıllarda 4 büyüklüğünde depremlerin zaman zaman yaşandığını belirterek, ''Ben, Marmara'da araştırmalar yapmış biri olarak bu tür depremleri çok olağan karşılıyorum. Çünkü, biliyoruz ki Marmara Denizi'nin tabanı büyük bir gerilim altında'' dedi.


Bu gerilim ve şiddet birikiminin asimetrik olarak kuzeyde daha az, güneyde daha fazla gerçekleştiğini bildiren Görür, şunları söyledi:


''Böyle bir kabuk zaman zaman halkın tabiriyle çatırdayacaktır. Bunları önemsemiyorum. Asıl baktığım, bu çatırdamaların sonucunda gelecek olan büyük depremdir. Bu depremin, beklenen büyük depremin öncüsü olduğunu söylemek mümkün değil, ancak Marmara Denizi'nin tabanının hareketli olduğunun, şiddet biriktirdiğinin, kabuğun zorlandığının ve günün birinde kırılacağının habercisi diyebiliriz. O büyük depreme gün geçtikçe yaklaşıyoruz. Bu, belli olan bir şey''

-OLASI BÜYÜK DEPREMİN ZAMANI VE BÜYÜKLÜĞÜ-
Görür, Marmara'da beklenen depremin zamanı ve büyüklüğü konusundaki tek ciddi araştırmanın vefat eden Prof. Dr. Aykut Barka'nın da aralarında bulunduğu ABD'li bir ekip tarafından yapıldığını belirterek, ''(Marmara'da önümüzdeki 10 sene içerisinde 7'nin üzerinde bir depremin olma olasılığı yüzde 22, 20 sene içerisinde yüzde 30, 30 sene içerisinde yüzde 62'dir) dediler. Ciddiye alınan, kabul gören tek araştırma budur'' diye konuştu.


Halkın düne nazaran bugün kendini daha güvende hissetmesi gerektiğini dile getiren Görür, şöyle devam etti:
''Bugün Deprem Şurası toplandı. Şurada, Sayın Başbakan'ın, video mesajında bizzat deprem konusundaki görüşlerini dinledim. Meclis Başkanı, şuranın kararlarını ne kadar ciddiye alacağını ve uygulamayı takip edeceğini söyledi. Türkiye'de depreme devletin ve hükümetin sahip çıktığını gördüm ve çok umutlandım. Eğer devlet ve hükümet bu şekilde sözünün arkasında durup, şura kararlarını uygularsa, Türkiye önümüzdeki 5-10 yıl içinde kendisini bu depreme hazırlar ve deprem korkusu da tarihe karışır''

-GÜNDOĞDU'NUN DEĞERLENDİRMESİ-
Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Oğuz Gündoğdu da depremin yerinin henüz tam olarak belirlenemediğini, alınan ilk bilgiler doğrultusunda, depremin Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın devamı olan bir noktada olduğunu kaydetti.


Gündoğdu, depremin, öncü deprem olarak değerlendirilemeyeceğini kaydederek, ''Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yaşanan bir deprem, ancak hemen arkasından büyük bir deprem olacağı anlamına gelmez bu. Deprem, öncü karakterini gösteren bir özellik taşımıyor'' dedi.


Bölgede büyük bir gerilim bulunduğunun açık olduğunu ifade eden Gündoğdu, yapılması gerekenin, ''Büyük deprem ne zaman olur, kaç büyüklüğünde olur'' gibi tartışmalara girmeden gerekli önlemlerin alınması olduğunu sözlerine ekledi.

KANDİLLİ RASATHANESİ: BÖLGENİN OLAĞAN DEPREM AKTİVİTESİ
Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, Büyükada'nın yaklaşık 10 kilometre güneybatısında meydana gelen 4.0 büyüklüğündeki depremin, bölgenin olağan deprem aktivitesi içinde değerlendirilmesi gerektiğini bildirdi.


Barbarosoğlu, BÜ Deprem Mühendisliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Erdik, Kandilli Rasathanesi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Bilge Siyahi ve Ulusal Deprem İzleme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat, Kandilli Rasathanesi'nde, ortak basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda, Marmara Denizi'ndeki depremle ilgili basın duyurusunu okuyan Barbarosoğlu, ''Çınarcık çukuru'' olarak tanımlanan bölgedeki depremin hafif şiddette olduğunu belirterek, şöyle devam etti:


''Genelde bu büyüklükteki bir deprem herhangi bir yapısal zarara yol açmaz. Bize de herhangi bir yapısal hasar bilgisi gelmedi. Özellikle Anadolu Yakası'nda Kartal, Adalar, Pendik, Tuzla ilçelerinde kuvvetlice hissedilmiştir. Bu deprem, bölgenin olağan deprem aktivitesi içinde değerlendirilmelidir. Marmara Bölgesi'nde yılda büyüklüğü 4'ten fazla yaklaşık 5 deprem meydana gelmektedir.'' Barbarosoğlu, aynı noktada saat 18.51'de 3.2 büyüklüğünde bir artçı sarsıntı kaydedildiğini de açıkladı.

''ÖNCÜSÜ, ARTÇISI OLDUĞUNU BİLMİYORUZ''
Prof. Dr. Mustafa Erdik de bu akşamki sarsıntının bir öncü deprem olup olmadığının sorulması üzerine, şöyle konuştu:
''Deprem depremdir. Öncüsü, artçısı olduğunu bilmiyoruz. Bu deprem, büyük İstanbul depreminin ne daha önce, ne daha sonra gelmesini etkileyecek bir depremdir. Ama herhangi bir depremin öncüsü mü, artçısı mı olduğunu incelemek için şu anda elimizdeki bilgiler öyle bir çalışmaya müsait değil. Kim diyorsa da hangi bilgilerle, hangi çalışmaya göre yaptığını söylemesi lazım'' Erdik, İstanbullulara bir önerileri olup olmayacağının sorulması üzerine, önerilerinin her zamanki standart öneriler olduğunu ifade ederek, ''Normal hayatlarına devam etsinler. İstanbul, on yıllardır birinci deprem bölgesinde olan bir yerdir. Onun için bu depremin olması ya da olmaması İstanbul'un deprem tehlikesini değiştiren bir unsur değil'' dedi.
İstanbul'da deprem olasılığı konusundaki bir soruya da Erdik, şu yanıtı verdi:


''Şu anda büyük bir depremin 30 yıl içinde olma ihtimali yüzde 40-50 civarında. Ama bu, 30 yıl içinde deprem olacak anlamına gelmez. Aynı ihtimali önümüzdeki 50-100 yıl için de verebiliriz. Aynı ihtimali yüzde 60-70 olarak 200 yıl için, yüzde 75-80 olarak da 300-400 yıl için de verebilirsiniz.''

YAZILI AÇIKLAMA
Basın toplantısında dağıtılan yazılı açıklamada da Bolu'ya kadar net olarak izlenen Kuzey Anadolu Fayı'nın (KAF) İzmit Körfezi'ne kadar uzanıp Marmara çukurlarından geçerek Ganos Fayı'na bağlandığı ve Saroz Körfezi'nden Ege Denizi'ne ulaştığı ifade edildi.


Marmara içerisinde KAF'ın davranışı ve fay geometrisi ile deprem oluş özelliklerinin, KAF'ın karada gözlenen net özelliklerinden farklı olduğu kaydedilen açıklamada, şöyle denildi:


''Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü tarafından Marmara Denizi etrafında kurulmuş olan Marmara Deprem İzleme Ağı (MARNET) ve İznik civarındaki İznik Deprem İzleme Ağı (İZİNET) sayesinde günümüze kadar binlerce deprem kaydedilmiş olup, deniz içinde fayların büyük bir kısmının aktif olduğu ve deprem ürettikleri de bilimsel olarak ortaya konulmuştur.''

Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:00

İLGİLİ HABERLER