''Yanlış yapacaksak biz yapacağız''
İçişleri Bakanı Muammer Güler, çözüm sürecine yönelik, ''Bugün şehidin anası bile 'Artık bu iş bitsin. Biz evlatlarımızı bu konuda yitirdik, acımızı içimize gömdük ama bu memleketin evlatları gelecekte böyle bir sorun yaşamasın' diyorsa, şehit anası bunu diyebiliyorsa, bizim onun üzerinde kat be kat görüşümüzü ortaya koyabilmemiz lazım'' dedi.
Güler ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Gaziantep'teki temasları kapsamında ''Gaziantep Büyüyor, Emniyet Güçleniyor'' projesi ile Aktoprak'ta yapılması planlanan polis meslek yüksek okulunun tanıtım toplantısına katıldı.
Bakanlar ve beraberindekiler, daha sonra bir otelde düzenlenen, Gaziantep Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası 33. Başkanlar Kurulu Platform Toplantısı'na geçti.
İçişleri Bakanı Güler toplantıda, çözüm sürecinde sivil toplum kuruluşlarının işin içerisinde olması gerektiğini söyledi. Sorunun sadece hükümetin ya da AK Parti'nin çözeceği bir durum olmadığını belirten Güler, çözümün sadece kendilerine bırakılması halinde işin birçok ayağının eksik kalacağını ifade etti.
Sorunun adının iyi konulması gerektiğine dikkati çeken Güler, Türkiye'de cumhuriyetin kuruluşundan itibaren birçok kesimin sıkıntıları olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Bu sadece belli kesimin sorunu olarak algılanmamalıdır. 80 yıldan beri birçok kesim sıkıntılar yaşadı ama bunlar katılımcı demokrasinin ve demokrasinin standartlarının gelişmesiyle beraber aşılagelen meseleler oldu. Biz zaten barışığız. Esasen millet olarak biz birimizle barışığız. Ben Mardinliyim. Gaziantep'te 6,5 yıl valilik yaptım. Bu yöreden farklılıkların zenginliğe nasıl dönüştüğünü, insanların nasıl hoşgörü içerisinde birbiriyle uzlaştıklarını ve geleceğe yönelik tasavvurlarında ortak hareket ettiklerini kendi doğduğum yerde gördüm ama daha ötesini Gaziantep'te gördüm. Gaziantep, bu toplumsal uzlaşmayı zenginliğe dönüştürdü ve bir arada bunu başardı. Bugün de Türkiye'ye model bir kent olarak bu çözüm sürecinde belki de bu bölgede başı çeken bir il. Farklılıkları kendi içinde özümsedi ve inkar politikalarını bir tarafa bıraktı. Bir anlamda entegre olmayı başardı.''
-''Yanlış yapacaksak biz yapacağız''-
Güler, doğduğu Mardin'de aynı anda ezan, çan ve hazan seslerinin birbirine karıştığını söyledi.
Kentteki insanların birbirleriyle hep barışık olduğunu belirten Güler, şunları kaydetti:
''Ama son yıllarda ne oldu, ne yapılmak istendi- Bir kere meseleyi ayırmak lazım. Terör sorununu, bölücülük sorununu ayırmak lazım. Diğer sorunları diğer talepleri farklı düşünmek lazım. Evet Türkiye, muktedir iktidarlarla yeni tanışıyor değerli arkadaşlar. Bu meseleyi bilmek lazım. Ben 40 yıldır bu işin içindeyim. 40 yıl devletin her kademesinde çalıştım. Bir muktedir iktidar olmadan millet egemenliğinin tesis edilemeyeceğini bilmek lazım. Bu memleket bir sivil anayasayı kendi yapacak. İsterse de yanlış yapsın. Toplum yapıyorsa kendisi yapsın ama bizim adımıza doğruları, bizim adımıza yanlışları kimsenin yapmaya hakkı yok. Yanlış yapacaksak da biz yapacağız, millet yapacak, sivil irade yapacak. Artık vesayet zincirleri gitmiştir. İşte bunu başaranlar demokraside ayakta kalırlar. Başaramayanlar da elbette tarihin bir tarafından kalacaktır.''
Güler, Türkiye'de çok güzel şeyler olduğunu ancak yaklaşık 30 yıldır ülkenin enerjisini boşa harcayan ve ayağında adeta bir pranga gibi duran bölücü terör konusunun halen bir sorun olarak kaldığını vurguladı.
Kendisini ziyarete gelen yabancı bir heyetin Türkiye'den övgüyle bahsettiğini anımsatan Güler, ''Türkiye gerçekten dışarıdan bizim gördüğümüzden çok daha fazla çok daha değerli olarak görülüyor. Bunun kıymetini bilmemiz lazım'' dedi.
-''Türkiye, bir fırsat daha bulamayabilir''-
Güler, Türkiye'nin bu günlerde önemli bir dönemeçten geçtiğini söyledi.
Akan kanın durması, anaların gözyaşının dinmesi için hükümetin risk aldığını, elini, hatta gövdesini taşın altına koyabildiğini belirten Güler, bu sürecin değerinin bilinmesi gerektiğini ifade etti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bütün inisiyatifi üstüne alarak çözüm sürecini başlattığını, bu süreçte herkesin sorumluluk üstlenmesi ve çözüme katkıda bulunması gerektiğini vurgulayan Güler, şöyle konuştu:
''Türkiye böylesine büyük bir toplumsal desteği, böylesine büyük bir siyasal gücü arkasında bulunduran bir iktidarla yönetiliyor. Allah korusun, Türkiye bir daha böyle bir güçle bu meseleyi çözmek için bir fırsat daha bulamayabilir. Bunu gerçekten çözmek için bir azim, bir irade var. Ve o azim ve irade, bu ülkenin Başbakanında var. Hiçbir siyasi kişinin gösteremeyeceği bir cesaretle bu işe el koydu. Olayı parti anlamında söylemiyorum. Mutlaka parti olacaktır. Demokrasi olduğuna göre devletin yönetiminde hükümetler bulunacaktır. Önemli olan onların aldığı risktir, bunu çözme konusundaki iradedir. Şu anda güçlü bir irade, çözüm sürecinde elini taşın altına koymuştur.''
-''Şehit anaları da bitmesini istiyor''-
Bakan Güler, çözüm sürecinin başarılı sonuçlanabilmesi için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini, bu konuda herkese sorumluluk düştüğünü söyledi.
Herkesin sorunun çözümünden yana olduğunu ifade eden Güler, şöyle devam etti:
''Herkes terörden bıkmış durumda. Özellikle Güneydoğu'da. Yani bugün şehidin anası bile 'Yav artık bu iş bitsin. Biz evlatlarımızı bu konuda yitirdik, acımızı içimize gömdük ama bu memleketin evlatları gelecekte böyle bir sorun yaşamasın' diyorsa, şehit anası bunu diyebiliyorsa, bizim onun üzerinde kat be kat görüşümüzü ortaya koyabilmemiz lazım. Bu anlamda belki de bize en iyi örnek onlardır diye düşünüyorum.''
Bölgedeki vatandaşların neler hissettiklerini, terörden neler çektiklerini, yaşanan acıları, bunun sona ermesi konusundaki beklentilerini de iyi bildiklerini aktaran Güler, sözlerini şöyle tamamladı:
''Şimdi bize duyulan güven ve inanç, yıllardır kimsenin cesaret edemediği bir fırsat olarak önümüzdedir. Bu büyük fırsatın kaçırılmaması gerekir diye düşünüyorum. Biz bunu birilerinin kazancı gibi birilerinin kaybetmesi gibi bir platform içinde düşünmüyoruz. Böyle bir lüksümüz kesinlikle yoktur. Biz bu çözüm sürecini 'milli birlik ve kardeşlik projesi' dediğimiz herkesi kucaklayan bir platform olarak görüyoruz. Yoksa birilerinin şartlı beklentilerini karşılamaya yönelik bizatihi değildir. Çünkü bu ülke sadece Güneydoğu'dan da ibaret değildir. Bunu da bilmemiz, anlamamız gerekmektedir. Toplumun hepsinin kabul edebileceği, herkesin içine sinebileceği, gelecekte hepimizi bir arada yaşatabilecek bir süreç içerisinde bunu kabullenmek lazım. Elbette ki buna katkı sunanlardan da tarih gelecekte daha farklı şekilde bahsedecektir.''
-Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin-
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin de adil, hesap verebilir, şeffaf bir yönetim anlayışını ve finans yönetimini önemsediklerini söyledi. Bilgiyi, insanı ve parayı yönetemeyenlerin büyüyemeyeceğini belirten Şahin, 10 yıldan bu yana özellikle finansal disiplini çok önemsediklerini vurguladı.
Devletin yönetimine şeffaf, hesap verebilir mali disiplin anlayışını yerleştirmedikleri sürece bu işleri çözemeyeceklerini gördüklerini anlatan Şahin, şöyle konuştu:
''Kara deliklerin kapatılmasını önemsedik. Burada havuza dolan suyun herkese eşit ve adil bir şekilde paylaşılmasını önemsedik. Bir taraftan kaynakları büyütüp, diğer taraftan da gelir dağılımı adaletsizliğini giderek sosyal politikalar ürettik. Şu anda bizim de başında olduğumuz bakanlığın görevi bu. Yoksulluğu azaltmak, gelir gider dengesini düzeltmek. Hamdolsun büyük büyük tsunamilere rağmen, dünyada yaşanan bu kadar büyük krize rağmen, bugün OECD ülkeleri içinde gelir dağılımını en iyi düzelten ülkelerden biri olduk. En fazla borcunu ödeyen, IMF'ye borcunun tamamını bitirip, borç talebini değerlendiren ülke olduk.
Ülkemizin geleceği, çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceği adına bir başarı hikayesi bırakarak gitmek istiyoruz. Bu tek başına bir birimin, bakanın, başbakanın yapacağı bir şey değil. Topyekun aynı hedefe kilitlenmek, muhasebecisiyle mühendisiyle eczacısıyla doktoruyla bu hedefe bakmak ve bunun için gayret etmek gerekiyor. İşbirliği, güç birliği yapmak gerekiyor.''
Muhabir: Orhan Çiçek - Kaan Bozdoğan
Yayıncı: Sevil Çelik