Avukat ''türbanlı'' girince duruşma ertelendi
ANKARA - Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak'ın eşi Avukat Zübeyde Kamalak'ın, Ankara Adliyesi'nde görülen bir davaya türbanıyla girmesi üzerine, mahkeme, ''Danıştay 8. Dairesi, avukatların 'başı açık' görev yapmalarına dair düzenlemenin yürütmesini durdurmuş olsa da avukatların meslek kuralları ve kamu hizmeti yapmaları nedeniyle yargılamalara türbanlı giremeyecekleri'' gerekçesiyle yargılamayı erteledi.
Hakim İlhan Kadıoğlu, Zübeyde Kamalak'ın türbanlı duruşmaya girdiğini tutanağa yazdırdı.
Duruşmada söz alan Zübeyde Kamalak, Danıştay 8. Dairesi'nin, Türkiye Barolar Birliği'nin (TBB) türbanlı avukatların ''başı açık'' görev yapmalarına dair düzenlemesinin yürütmesini durdurduğunu hatırlatarak, TBB'nin de 71 baroya gönderdiği genelge kapsamında duruşmalara kabul edilmesi gerektiğini söyledi.
Hakim Kadıoğlu, duruşmaya son vererek, ''Danıştay 8. Dairesi, avukatların 'başı açık' görev yapmalarına dair düzenlemenin yürütmesini durdurmuş olsa da avukatların meslek kuralları ve kamu hizmeti yapmaları nedeniyle yargılamalara türbanlı giremeyecekleri'' gerekçesiyle duruşmayı erteledi.
-''Hakimler uymalı''-
Zübeyde Kamalak, duruşma sonrasında basın mensuplarına yaptığı açıklamada, başı açık bir kadının boşanma davasına baktığını, ancak hakimin tavrının kendisini de müvekkilini de mağdur ettiğini söyledi.
Adalet Bakanlığı'nın konuyla ilgili soruşturma başlatması gerektiğini ifade eden Kamalak, Danıştay'ın avukatların duruşmalara ''başları açık'' girme şartını iptal kararının açık olduğunu kaydetti.
Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak da Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
''Hukuk devletini, hukuk devleti yapan temel özellik, mahkeme kararlarına uyulmasıdır. Eğer bir ülkede mahkeme kararlarına uyulmuyorsa orada hukuk devleti yok demektir. Çünkü hukukun uygulanıp uygulanmadığını maddi ve objektif olarak gösterecek merci mahkemelerdir. Bu sebepledir ki Anayasamızın 138. maddesinin son fıkrasına göre yasama ve yürütme organları yargı kararlarına uymak zorundadır. İdare, yargı kararlarını geciktirmeksizin ve aynen uygulamak mecburiyetindedir. Buna uyması gereken hakimlerdir, çünkü ortada bir mahkeme kararı vardır.''
KAMALAK’IN EŞİ İHA’YA KONUŞTU
Duruşmaya başörtülü girdiği için salondan çıkarılan, Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak’ın eşi Avukat Zübeyde Kamalak, hakkında tutanak tutan hakimin kendisini atma yetkisi olmadığını söyleyerek, “Hükümetin artık başörtüsü için gereğini yapmasını istiyorum” dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak’ın eşi Avukat Zübeyde Kamalak, Ankara 2. Adliye Mahkemesi’nde bir duruşmaya başörtüsü ile girince davanın hakimi, Zübeyde Kamalak’ın başörtüsü sebebiyle hakkında tutanak tutturarak duruşmayı ertelediğini bildirdi. Zübeyde Kamalak ise Danıştay 8. Dairesi’nin davalara başörtüsü ile girilmesinin yasak olmadığına dair kararını hakime aktardı. Hakim, Danıştay 8. Dairesi, avukatların 'başı açık' görev yapmalarına dair düzenlemenin yürütmesini durdurmuş olsa da avukatların meslek kuralları ve kamu hizmeti yapmaları nedeniyle yargılamalara başörtülü giremeyecekleri gerekçesiyle duruşmayı ertelemekten vazgeçmedi.
Zübeyde Kamalak, Adliye’de yaşananları ve başörtüsü engeliyle ilgili İHA muhabirine konuştu. Daha önce başörtülü olarak aynı duruşmaya girdiğini ve hakimin anlayış gösterdiğini söyleyen Zübeyde Kamalak, kendisine gösterilen anlayıştan dolayı duruşma hakimine teşekkür ettiğini anlattı.
Başörtüsü taktığı için adliyeye alınmak istenmeyen Kamalak, ayrıca duruşma günü yaşadığı bir detayı da aktardı. Kendisinin davanın görüleceği duruşma salonunun önüne vardığında bazı gazetecilerin daha önceden haber almış gibi beklediğini bunun da kendisini şaşırttığına dikkat çeken Kamalak, yaşanan üzücü olayla ilgili olarak şunları söyledi:
“Yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'na göre duruşma esnasında bile hakimin beni salondan atma yetkisi yok. Çünkü yeni HMK’ya göre zaten yargılamanın bir ayağı o, bir ayağı da ben. O da bir hukuk fakültesi bitirmiş, ben de bir hukuk fakültesi bitirmişim. O da görevini yapıyor, ben de görevimi yapıyorum. Onun zaten beni salondan atma yetkisi de yok, hakkı da yok. Ama işte böylece bir ihsas-ı reyde de bulunmuş oldu. Herhalde bana karşı düşmanlığını da böylece dile getirmiş oldu, hıncını aldı herhalde.”
“BAŞÖRTÜSÜ SORUNUN ÇÖZÜLMESİ İÇİN 10 YIL DAHA MI GEÇMESİ LAZIM?”
AK Parti’nin başörtüsü sorununu çözmek için iktidara geldiğini anlatan Kamalak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu konuda ne gerekiyorsa hükümetin yapması gerekiyor. 10 yıl geçti artık ne bekliyoruz, bir 10 daha mı geçmesi lazım? Kaldı ki bu zaten bu bizim kendi hakkımız, temel hakkımız. Temel hak ve özgürlüklerimizden birisi. Siz sokakta giden insana ‘neden beyaz giydin, neden kırmızı giydin’ diye sorabilir misiniz? Bu bizim temel özgürlüğümüz, temel hakkımız. Ama maalesef yıllardan beri siyasiler bu konuyu mevzu ederek bizim üzerimizden işte böyle prim elde ediyorlar.
Bundan daha kötüsü ise maalesef bizim kararlarımızı, 1934 senesinde hepinizin bildiği gibi Atatürk Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı vermiş. Sanki Atatürk’ün de inisiyatifli sahibiymiş gibi davranan partiler var bu ülkede. Onların partisinde de kadınlar siyasi temsilde yeterli noktada değiller. Bu yüzden de başı örtülü kadınların haklarını hukuksuzluklarını, bu yaşadıkları bu olumsuzlukları maalesef ya erkekler ya da başı açık kadınlar üzerinden, yani hiç yaşamadıkları, tatmadıkları bir duygu üzerinden çözümüne gidildiği için 10 yıldan beri bu da bir faktör; bu mesele çözülemiyor.”
“BAŞÖRTÜSÜ ZİNADAN DAHA MI KÖTÜ BİRŞEY?”
Zübeyde Kamalak, iç hukukta yaşanan sıkıntıların çözümüyle ilgili olarak ise uluslar arası hukukun temel alındığını söyledi. “Anayasa’nın 90. maddesine eklenen bir bölümle biz dedik ki, ‘uluslar arası hukukla iç hukukumuz çatıştığı takdirde uluslar arası hukuk üstün tutulacaktır’ “ diyen Kamalak, “Ben diyorum ki peki 1986 yılında ‘Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ne, kısa adı CEDAW olan sözleşmeye Türkiye imza koymuş durumda. Peki bu imzanın gereğini neden yerine getirmiyor?” diye sordu.
Başörtüsü sorunun çözülmesi için niye beklendiğini soran Kamalak, şunları kaydetti:
“Peki başörtüsü zinadan daha mı kötü bir şey ki zinayı 2005 yılında serbest bıraktığı halde sayın hükümet, başörtüsünü serbest bırakmak için 2014 yılını bekliyor? Muhtemelen 2014 yılında herhalde seçim var, işte seçim zamanında bunu bir daha malzeme yapacaklar. Ben öncelikle Danıştay’a teşekkür ediyorum, siyasilerin elinden böyle bir malzemeyi aldığı için. Bugünkü hakim hakkında da esef duyuyorum bu gibi düşünceleri olduğu için. Çünkü ne olursa olsun bir mahkeme kararına bir hakim uymazsa, yargıya güven de sarsılır, aynı zamanda işte maalesef hakimlerimizin bu tür ihsası reyleri de ortaya çıkmış olur.”
“HÜKÜMET BU OLANLARI DUYMUYOR MU?”
Zübeyde Kamalak, kadınların karşılaştığı sorunların çözümüyle ilgili olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın tutumuna da değindi. Daha önce başından geçen bir olayı anlatan ve doğum yapacak olan bir kadının ailesinden ölüm tehdidi aldığını, kendisinin ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na durumu aktardığını fakat ‘Biz bu konuda bir şey yapamayacağız’ cevabını aldığını anlattı. Duruma tepki gösteren Kamalak, “İsterseniz 4320’yi değiştirin, istersen 6284 sayılı yasayı çıkarın. Temel kökten ve gerçekten samimi duygularla toplumdaki sorunlara çözüm bulmayı düşünmüyorsanız böyle basma kalıp şeylerle, binalar kiralamakla, 4 katlı, 10 katlı bina kiralayarak orada 10 bin kişiyi çalıştırarak falan bu sorunlar çözülmez. Bir taraftan bataklığa su veriliyor, bir taraftan sinek öldürülüyor. Sinek öldürenlerin sayısını artırarak bataklığı kurutamazsınız. Türkiye’deki kanunlar maalesef hep bu yönde işleyen kanunlar” diye konuştu.
Adalet Bakanlığı’nın harekete geçmesiyle adliyede uğradığı haksız durumun üzerine gidilebileceğine vurgu yapan Zübeyde Kamalak, “Adalet Bakanlığı beni duymuyor mu, hükümet bu olanları duymuyor mu?” dedi.
Başörtüsü sorunun çözülmediğini söyleyen Kamalak, Danıştay’ın başörtüsü engelini kaldıran düzenlemesi için “Henüz hukuk tamamen ölmemiş. Üstelik de hatta çok ilginç bir şekilde öldüğünü düşündüğümüz yerlerde hukuk ölmemiş. Yaşadığını düşündüğümüz yerlerde de ruhu da yok kendisi de yok” diye konuştu.
“HAKKIMI HELAL ETMİYORUM”
Zübeyde Kamalak, Hakime İlhan Kadıoğlu’nun kendisini duruşma salonundan çıkarmasının ardından kimseyle tartışmak istemediği için ses çıkarmadığına vurgu yaparak, “Ben orada çok şey yapabilirdim ama benim maksadım kimseyi incitmek, kimseyle didişmek, tartışmak değil. Ben adliyede o kadar zamandır iş yapıyorum, ne hiçbir kimseyle tartışmam oldu, ne bir saygısızlığım oldu. Asla yapmam. Çünkü o da görevini yapıyor, ben de yapıyorum” şeklinde konuştu.
Başörtüsü sorunu için hükümetin gerekeni yapmasını isteyen Kamalak, “Ben CEDAW sözleşmesinin, eğer uluslar arası sözleşmelere bu kadar uyuyorsak zinayı, domuzu serbest bırakan hükümetin artık başörtüsü için de gereğini yapmasını istiyorum. Kendi hanımı örtülü, çocukları örtülü, yurt dışında bilmem şurada, burada onlar için yapılacak bir şey yok. Onlar rahat ama biz rahat değiliz. Üstün erki kullanan devletse, devlet gereğini yapmak zorunda” diye konuştu.
Savcıların harekete geçmesi gerektiğini belirten ve kendisine başörtüsü sıkıntısı yaşatanlara hakkını helal etmediğini ifade eden Zübeyde Kamalak, son olarak ise şunları söyledi:
“Bu bir ihbardır. Bütün savcılar gereğini yapması gereken kimler varsa derhal harekete geçsin, gereğini yapsınlar. Yani benim bu davranışa maruz kalmama sebebiyet verenlere ben hakkımı helal etmiyorum. Ama yine ekliyorum ki, ‘ hakkımı helal etmiyorum’ cümlesini anlayabilecek Müslüman kaldı mı onu da bilmiyorum.”
AA - İHA
Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 16:49