Gündem
  • 28.3.2013 11:41

Bozdağ'dan bomba açıklamalar

ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, çözüm süreci kapsamında sınır dışına çıkışlar ile ilgili, ''Bu noktada bir yasal düzenleme ihtiyacı gözükmüyor'' dedi.
            Çözüm süreci kapsamında sınır dışına çıkışların hukuki çerçevesine ilişkin tartışmalar ve bu konuda BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın sözlerinin hatırlatılarak, değerlendirmesinin sorulması üzerine Türkiye'nin tarihi bir süreçten geçtiğini, terörün sonlandırılmasınını milletin tamamının, siyaset kurumundan ortak talebi olduğunu söyledi.
      Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın süreç kapsamında ifade ettiği adımlardan birinin, terör örgütü unsurlarının Türkiye topraklarının dışına çıkması olduğunu hatırlattı. Bu noktada bazı çevrelerin yasal düzenleme yapılmasına ihtiyaç olduğu değerlendirmesinde bulunduğunu aktaran Bozdağ, ''Sayın Başbakanımızın söylediği söz çok önemli, grup konuşmasında 1999 yılında yaşanan sıkıntıların yaşanmayacağını, Türkiye topraklarının dışına çıkma söz konusu olduğunu herhangi bir problem olmayacağına dair güvence veren bir açıklaması oldu. Bu önemli bir sözdür. Sayın Başbakan bunu bizzat kendi ağzından ifade etti'' diye konuştu.
      Geçmişte yaşanan olumsuzlukların, bu kez olmayacağının perde arkasında değil kamuoyunun önünde açıkça ifade edildiğine dikkati çeken Bozdağ, ''Bu noktada bir yasal düzenleme ihtiyacı da gözükmüyor. Şu anda nasıl girdilerse o usulde çıkacaklar. Yoksa resmi bir çıkış yapılması söz konusu değil'' dedi.
     
     -''Birileri atılan adımları hukuk dışı ilan etmek için bir takım şeyler söylüyor''-
     
     Bozdağ, ileride bir savcının bugün yaşananlarla ilgili güvenlik güçleri hakkında dava açmasının önünün nasıl alınabileceği şeklindeki soruyu yanıtlarken, bir Cumhuriyet savcısının soruşturma açması için bazı hukuksal gerekçelerin oluşması gerektiğinin altını çizdi.
      Bugün ülkede konuşulanın ise 30 yılı aşkın süredir devam eden terörün sonlandırılması, kanın durdurulması olduğunu vurgulayan Bozdağ, çözüm sürecinin ülkede huzuru, güvenliği ve barışı sağlamayı amaçladığını bunun da Hükümetin temel ve anayasal görevlerinden olduğunu belirtti.
      Bekir Bozdağ, şöyle devam etti:
     ''Hükümetin yaptığı şey, milletimizin, devletimizin huzur ve güvenliğini tesis eden adımlar atmaktır. Bu adımlar yasal dayanaktan yoksun adımlar değil. Tamamen Anayasa ve yasalar çerçevesinde Hükümetimize verilmiş yetkileri Hükümet kullanıyor. Şimdi buradan birileri bu atılan adımları hukuk dışı ilan etmek ve bunun üzerinden savcıları göreve çağırmak için birtakım şeyler söylüyorlar. Halbuki çok açık, Hükümetin görevlerine baktığımız zaman, Başbakan'ın görevlerine baktığımız zaman Türkiye'nin huzuru, güvenliği, barışı, istikrarı ve benzeri konularda bütün yetkiler Hükümettedir. Hükümet, Anayasa ve yasadan aldığı yetkiler çerçevesinde bu adımlarını atıyor, yoksa atılan adımlar yasal, anayasal dayanaktan yoksun, hukuk dışı adımlar değil. Herhangi bir Cumhuriyet savcısı nasıl bir soruşturma başlatacak- 'Sen ülkenin güvenliğini niye sağlıyorsun, 30 yıldır devam eden terörü neden bitiriyorsun-' diye mi soruşturma başlatacak- Böyle bir şey olabilir mi- Şu anda yapılan şey, yasal çerçevede Hükümet yasalarla yetkilendirildiği adımları atıyor.''
     Bozdağ, ancak benzer çalışmalar yapan MİT Müsteşarı hakkında kısa süre önce dava açılması istendiğinin hatırlatılması üzerine ise ''Onunla ilgili de yanlış olduğunu söyledik. Zaten devam eden soruşturma sonrasında da savcılık takipsizlik kararı verdi. Yapılanan yanlışlığını bu takipsizlik kararı ortaya koydu'' dedi.
     
     -''Türk toplumu, çözüm sürecine desteğini ortaya koymuştur''-
    

     Yasal düzenleme konusunda ısrar edilmesi halinde sürecin sekteye uğrayıp uğramayacağı sorusunu da yanıtlayan Bozdağ, ''Ben sürecin sekteye uğrayacağı kanaatinde değilim. Çünkü Türk toplumu çözüm sürecine desteğini ortaya koymuştur. O yüzden süreç işleyecektir'' ifadelerini kullandı.
      Bozdağ, sürecin sağlıklı bir şekilde yürütüldüğünü, ortaya çıkan her olumlu sonucun da toplumsal desteğin artmasını sağlayacağını belirtti.
      BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın ''Hükümetin bütün hukukçuları yasal düzenleme üzerinde çalışıyor'' dediğinin aktarılması üzerine de Bozdağ, sürece ilişkin yasal bir dayanağa ihtiyaç olmadığını, mevcut yasaların atılan adımları karşıladığını söyledi.
      Demirtaş'ın ''Kandil, Öcalan'ın sesini duymak istiyor'' dediğinin ifade edilmesi ve bunun mümkün olup olmadığının sorulması üzerine de Bozdağ, böyle bir şeyin söz konusu olmayacağını, ayrıca ihtiyaç da olmadığını düşündüğünü belirtti.
     
     -''Akil insanlar komisyonunun Meclis ile irtibatlı bir komisyon olmasına gerek yok''-
     
     Bozdağ, akil adamlar komisyonuna ilişkin soruları da yanıtladı.
     Akil insanlar komisyonunun kaç kişi olacağının gelecek günlerde ortaya çıkacağını, bu sayının çalışma şekline göre belirlenebileceğini kaydeden Bozdağ, ''Sonuç itibarıyla akil adamlar süreci yönetecek insanlar değil. Bunlar sonuçta bu süreçte birtakım gözlem ve değerlendirmelerde bulunacak bir insanlar heyeti'' dedi.
      Bozdağ, bu komisyonun çalışmasının süreli olacağını da ifade etti.
     Bekir Bozdağ, parlamenterlerden oluşan ikinci tür bir komisyona yaklaşımının ne olacağının sorulması üzerine, aynı konuda iyi ayrı komisyonun fayda sağlamayacağını belirterek, ''Aynı konuda iki tane komisyon faydalı olmaz. Esasında akil insanların Meclis'ten bağımsız olması, biraz daha rahat çalışabilir bir yapı olması da son derece önemli. Onların toplumun her kesimi tarafından da kabul gören, siyaseten yüzde 100 bir tarafa mal edilmemiş olması da son derece önemli. Toplumun her tarafının kabul edeceği insanlardan oluşması da önemli. Aynı konuda bir Meclis dışında akil insanlar, bir tane Meclis içinde akil insanlar, doğru görmüyorum'' değerlendirmesinde bulundu.
      TBMM İç Tüzüğü'nün de böyle bir oluşuma imkan vermediğini kaydeden Bozdağ, ''Akil insanlar komisyonunun ayrıca Meclis'te oluşturulmasına veya Meclis ile irtibatlı bir komisyon olmasına gerek yok çünkü bu komisyonun biraz bağımsız olması daha önemli yapacakları iş bakımından'' diye konuştu.

 

ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, terör örgütünün sınır dışına çıkmasıyla ilgili ''Yaz öncesi Türkiye topraklarını terk etme sürecinin tamamlanacağını düşünüyorum. Haziran, Haziran'ın sonu olabilir. Sonbahar oldukça uzak bir tarih. Bu tür şeylerin belli ve dar aralıklarla olması sürecin selameti bakımından da çok önemli'' dedi.
      Bozdağ, A Haber'in canlı yayınına katılarak, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
      Terör örgütü üyelerinin ne zaman sınır dışına çıkmaya başlayacağının sorulması üzerine Bozdağ, terör örgütü mensuplarının Türkiye topraklarının dışına çıkmasının zaman alacağının açık olduğunu söyledi.
      Bekir Bozdağ, ''Silahların susması ve Türkiye toprakları dışına çıkılmasına ilişkin açıklamalar da ortada. Bu noktada sürecin başladığını ben düşünüyorum. Başladı derken hemen çıkıyor anlamında değil ama hazırlıkların, çalışmaların olması normaldir. Ne kadar zaman alacaktır onu göreceğiz. Ama sonbahar oldukça uzak bir tarih, çünkü bu tür şeylerin belli ve dar aralıklarla olması sürecin selameti bakımından da çok çok önemli. Ben sonbahar olacağı kanaatinde değilim. Yaz öncesi Türkiye topraklarını terk etme sürecinin tamamlanacağını düşünüyorum. Haziran, Haziran'ın sonu olabilir'' diye konuştu.
      Sınırların dışına çıkış sürecinin uzamasının olumsuz etkilerinin olabileceğini ifade eden Bekir Bozdağ, sürecin her türlü sabotaj ve provokasyona açık olduğuna dikkati çekti.
      ''Süreçte olacakların kısa zaman aralığında olması bu tür planlamalar, niyetler içinde olanların da planlarının, niyetlerinin boşa çıkmasını sağlayacaktır'' değerlendirmesinde bulunan Bozdağ, sürecin altı aya ya da yıl sonuna yayılmasını doğru bulmadığını belirtti.
      Başbakan Yardımcısı Bozdağ, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ''Vur de vuralım, öl de ölelim'' sloganlarına verdiği yanıtın arkasında olduğuna ilişkin sözlerini şöyle değerlendirdi:
      ''Sayın Bahçeli'nin söylediklerini duyduğumda inanamadım. Böyle bir lafı nasıl söyler diye kendi kendime sordum. Grupta yaptığı açıklamaları beni bir kez daha şaşırttı. Zira, 'Merak etmeyin, vurmanın da ölmenin de zamanı gelecek, zamanı gelince biz bunun nasıl olacağını göstereceğiz' anlamında bir yaklaşımı oldu ki fevkalade tehlikeli bir yaklaşım görüyorum. Çünkü Bahçeli'nin bu beyanlarını kendisi için emir kabul eden birisi çıkabilir, başka şekilde durumdan vazife çıkaranlar olabilir, tahrik olanlar olabilir. Sorumlu bir siyasetçinin kurmaması gereken cümleyi kurmuş, yapmaması gerekeni yapmıştır. Bana göre çok büyük bir yanlışlığın içindedir.''
      Türkiye'nin 12 Eylül öncesinde sokak teröründe çok insanını kaybettiğini dile getiren Bozdağ, çok bedel ödendiğini vurguladı.
      Bozdağ, 30 yıldır devam eden terörün bitmesi, kan durması için uğraşılırken herkesin sorumlu davranması, bin defa düşünüp bir defa konuşması gerektiğini söyleyerek, insanlar arasında kardeşlik hukukunu güçlendirecek söylemlerin kullanılmasının önemini vurguladı.
      Bekir Bozdağ, ''Sayın Bahçeli'nin konuşmalarını dinlediği zaman insan o topluluğun içerisinde olmayan başkalarına karşı husumet duygusu artıyor. Söylemlerini dinlediğinizde insanların başkalarına karşı olumlu düşünmesini olumsuz anlamda etkiliyor. Onun için de bu üslup ne Bahçeli'ye ne Türkiye'ye ne milletimize fayda getirir. Umarım ki bundan sonra bu yanlış üslubun peşinden gitmezler, birliği güçlendirecek adımlar atılmasına yardımcı olurlar'' dedi.
     
     -''3-5 ay daha çalışalım diyenlerin yeni anayasa diye bir derdi yok''-
    
     Yeni anayasa çalışmalarının tamamlanması için son tarihin 31 Mart olduğu ve bu tarihe yaklaşıldığı hatırlatılınca Bozdağ, yeni anayasa sürecinde istenen noktaya gelinmediğini vurguladı.
      Bozdağ, ''Öyle görünüyor ki 31 Mart'ta da bu bitmeyecektir. Bu çalışmaya ucu açık devam ederseniz, bu ilanihaye devam eder'' diye konuştu.
      Komisyon, genel kurul ve referandum süreci düşünüldüğünde ve takvime bakıldığında işin zorluğunun görüleceğini dile getiren Bozdağ, ''3-5 ay daha çalışalım diyenlerin bana göre yeni anayasa diye bir derdi yok. Çünkü fiilen bunun bitme imkanı gözükmüyor. Takvim sizi zorluyor. Biz gerçekçi olarak, AK Parti olarak 'Önümüzdeki takvim, yapılacak iş belli. Bu işi bitirmek için elimizden geleni yapalım' diyoruz. 31 Mart itibarıyla biz bitmesini arzu ediyoruz'' ifadelerini kullandı.
      CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın ''sonbaharda anayasa referandumuna gidilebileceği'' yönündeki sözlerinin anımsatılması üzerine de Bozdağ, Uzlaşma Komisyonu'ndan bir sonuç çıkması halinde referandumun sonbahara yetişebileceğini ancak komisyonun yeni anayasa taslağını ortaya koyamaması halinde varılacak anlaşmaya göre iki, üç ya da dört parti olarak bu süreci işletmeye kararlı olduklarını söyledi. Hiçbir partiyle anlaşılamaması durumunda ise AK Parti'nin önerisinin kamuoyuyla paylaşılacağını aktaran Bekir Bozdağ, diğer partileri de önerilerini paylaşmaya çağırdı.
      Başbakan Yardımcısı Bozdağ, ''Batman'da bir Atatürk heykelinin önündeki 'Ne mutlu Türküm diyene' ibaresi kaldırılıp yerine 'Yurtta sulh cihanda sulh' ibaresi konulmuş, nasıl karşılıyorsunuz, bu sadece bölgeye yönelik bir jest mi, hükümetin dahli var mı sorusuna, ''Hükümetimizin bu yönde bir kararı yok'' yanıtı verdi.
     
     -''Türk heyetini almaktan niye çekiniyorlar''-
    
     Başbakan Yardımcısı Bozdağ, 2000-2007 yılları arasında aşırı sağcı ''Nasyonalsosyalist Yeraltı'' (NSU) terör örgütü tarafından öldürülen 8'i Türk 10 kişinin cinayetleriyle ilgili Almanya'daki davada, Türk medyasının mahkeme salonuna alınmamasına ilişkin soruları da yanıtladı.
      Büyükelçiliğin konuyla ilgili girişimlerde bulunduğunu, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı ve bir grup milletvekilinin davayı takip etmesi için izin istendiğini ancak olumsuz yanıt alındığını hatırlattı.
      ''Bu davalarda Türkiye taraftır. Türk vatandaşları taraftır, davanın mağdurudur. Bu davada olmayacak da nerede olacak'' diyen Bozdağ, mahkemelerin aleni olduğunu kaydetti.
      ''Alman mahkemesi maalesef Türkiye'nin Büyükelçisine de komisyon başkanına da milletvekiline de medyasına da orada yer vermemiş'' ifadelerini kullanan Bozdağ, ''Bu şunu gösteriyor; mahkemenin bu işte taraf pozisyonunda olduğunu gösteriyor. Halbuki mahkeme objektif olmalı, adil olmalı, adaletiyle konuşmalı. Mağdurlara orada yer vermeli ve Türk tarafına yer vermeli'' dedi.
      Çok sayıda Alman gazetecinin duruşmaya alınmasına karşın birkaç Türk gazetecinin bile orada bulunmasına izin verilmemesine tepki gösteren Bekir Bozdağ, girişimlerinden şu ana kadar olumlu bir sonuç alınmadığını ancak izleyici olarak girilebileceğinin aktarıldığını bildirdi.
      Bozdağ, ''Bu mahkemenin başkanı ve üyeleri Türk medyasından, Türkiye'nin Büyükelçisinden, İnsan Hakları Komisyonu Başkanından niye çekiniyorlar- Eğer mahkemede dosya, yargılama konusunda objektiflerse Türk heyetini almaktan niye çekiniyorlar- Demek ki subjektif bir yaklaşımları var ki korkuyorlar'' değerlendirmesinde bulundu.
      Danimarka'da ölen bir Türk gencinin cenazesinin organları alınarak Türkiye'ye gönderildiğinin anımsatılması ve bu konudaki değerlendirmesinin sorulması üzerine Bozdağ, Avrupa'da hukukun iyi işlemediği durumlar olduğunu, büyük bir ayrımcılık yapıldığını, kötü muamelelerin gündeme getirilemediğini söyledi.
      Bozdağ, Türkiye'nin bundan sonraki süreçte her haksızlığı, hukuksuzluğu, keyfiliği dünyanın neresinde olursa olsun gündeme getiren, takip eden, haksızlığı yapanın yüzüne vuran, hakkı arayan adımlar atılacağını belirtti.
     
     -''Meselenin üzerine gitme konusunda herhangi bir aksama yok''-
    
     TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun kabul ettiği Uludere Raporu'nu vatandaş ve siyasetçi olarak nasıl değerlendirdiğine ilişkin soruyu da yanıtlayan Bozdağ, konuyla ilgili hem sivil hem askeri yargının soruşturmalarının sürdüğünü aktardı.
      Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, ''Bu meselenin üzerine gitme konusunda herhangi bir aksama yok. Hem adli hem idari açıdan soruşturmalar hem de TBMM'nin meseleye el atması... Bir olay olmuş, milletimizin içini acıtan neticeler ortaya çıkmış, herkes bundan dolayı üzüntüsünü ortaya koymuş ve devletin bütün organları da bu olayın aydınlatılması için elinden gelen çabayı gösterecek adımları atmıştır. Bu konu sadece Meclis'in çözeceği bir konu değil. Meclis araştırma komisyonunun yapacağı işler belli. Ama adli tahkikat konusu işledikçe o da ortaya çıkacaktır. Meclis komisyonu süre, imkanlar içerisinde en iyisini yapmaya gayret etmiştir.''
   
     

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 16:49

İLGİLİ HABERLER