Gündem
  • 2.6.2002 23:14

BAHÇELİ, AB'YE VE YILMAZ'A VERYANSIN ETTİ : "BAZILARINA GÖRE BİR YOL AYRIMINA GELİNDİĞİ DOĞRUDUR, BURADA HERKES, YÖNÜNÜ İYİ TAYİN ETMELİDİR"

KAYNAK : Haber Vitrini BİLGİN ŞAŞMAZ ANKARA - Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararının hiçbir şekilde, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) iradesine tabi olan infaz sürecini etkilemeyeceğini söyledi. Mesut Yılmaz'ın "Yol ayrımına gelendi" şeklindeki açıklamalarına da ser yanıt veren Bahçeli, "Bazılarına göre, yol ayrımına gelinmiştir, bu doğrudur. Herkes yönünü iyi tayin etsin" diye yanıt veren Bahçeli, Başbakan Ecevit'in rahatsızlığıyla ilgili olarak da "Şu an da Başbakan görevini sürdürmektedir. Bizim için bu görevi nerede yürüttüğü önemli değildir. Türkiye'de yönetim boşluğu yaşanmamaktadır" diye konuştu. Çin Hükümeti'nin davetlisi olarak söz konusu ülkeye 9 günlük bir ziyarette bulunan MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu, Ulaştırma Bakanı Oktay Vural ve Devlet Bakanı Tunca Toskay ile birlikte bugün saat 17.10'da yurda döndü. Başbakanlık Ata uçağı ile Esenboğa Havalimanı'na inen Bahçeli'yi Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez, Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu, Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp, Sağlık Bakanı Osman Durmuş, Devlet Bakanı Faruk Bal, Grup Başkan Vekilleri Koray Aydın, İsmail Köse ve Mehmet Şandır, Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin ve Ankara Valisi Yahya Gür ile kabalalık bir partili grubu karşıladı. "PEKİN'DEKİ AÇIKLAMALARIM, HÜKÜMETİN KURULUŞUNUN 3. YILDÖNÜMÜ MÜNASEBETİYLE YAPILDI" Çin temaslarının oldukça verimli geçtiğini ifade eden Devlet Bahçeli, ayağının tozuyla yaptığı basın toplantısında şunları söyledi; "AB konusundaki yaklaşımımızın Türkiye'de davet ettiği tepkilerle ilgili olarak bir kaç husus üzerinde durmak istiyorum. Pekin'deki basın toplantısı, 57. Hükümetin kuruluşunun 3. yıldönümü vesilesiyle yapılmıştır. Türkiye ile AB ilişkileri, bu kapsamda değerlendirilmiştir. Bu bakımdan bu konudaki görüşlerimizin Pekin'de bulunduğumuz sürede söylenmesinde anlaşılmayacak veya yadırganacak bir yönü bulunmamaktadır. Önemli olan, bu konudaki düşüncelerimizin nerede açıklandığı değil, ne söylendiğidir. MHP'nin bu konudaki değişmeyen tutumu, Pekin'de de bu vesileyle bir kez daha dile getirilmiştir. Bu konuda Ankara'da söylediklerimize kulak tıkayanlar, aynı tutarlı çizgiyi resmi bir ziyaret için Pekin'de bulunduğumuz sırada bir yıldönümü vesilesiyle söylememizi neden yadırgadılar anlaşılmamaktadır? Bu bakımdan bazı çevreleri rahatsız eden hususun bunların nerede söylendiği değil, ne söylendiği olduğu görülmektedir. AB İLE İLİŞKİLER Burada bir tespitimi dile getirmek istiyorum; AB ile ilişkilerimiz, gürültülü bir kampanya konusu haline getirilmiştir. bu konudaki tartışmalar, doğrulara ve gerçeklere dayalı bir zeminde yapılmamaktadır. Türkiye'nin uzun vadedeki önemli çıkarları, küçük siyasi çıkarlara alet edilmek istenmektedir. Bu konudaki tartışmalarda gerçeklerin Türk milletinden saklanmasına çalışılmaktadır. Klişe sloganlara dayalı değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu konudaki temel bilgilerden bile haberdar olmayan bazı çevreler, kendiliklerinden üslendikleri tarihi bir misyon adına fikir beyan etmektedirler. Bu çerçevede, şahsi çıkarlarını şekillendirdiği bakış açıları mutlak doğrular olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. AB ile ilişkilerimizde, içine girilen bu kritik dönemde de bu konuların bu eksende tartışılmak istendiği ve gerçeklerin saptırıldığı bir sanal ortamda kamuoyunun yönlendirilmesine ve şartlandırılmasına çalışıldığı görülmektedir. Türkiye'nin geleceğini doğrudan ilgilendiren böyle bir ortamda sergilenen bu tutum, hem üzücü hem de ibret vericidir. MHP'YE YÖNELTİLEN SUÇLAMALAR MHP'nin izlediği siyaset bu tartışmanın odak noktası haline getirilmek istenmektedir. bu noktada şu hususu öncelikle vurgulamak istiyorum; MHP bir misyon partisidir. Günlük hesaplardan etkilenmeyen, sağlam ilke ve inançlara dayalı bir siyasi felsefesinin temsilcisidir. MHP'ye yöneltilen suçlamalar, bizi Türk milletine doğruları söylemekten, Türkiye'nin geleceği için doğru olduğuna inandığı yoldan yürümekten alıkoyamayacaktır. Sistemli çabalarla oluşturulmaya çalışılan toz duman dağılınca her şey yerli yerine oturacak, gerçekler bütün çıplaklığıyla görülecektir. Türk milletinin şaşmaz sağduyusu en büyük güvencemizdir. Bunu da er geç mutlaka bir gün başaracaktır. Buna herkes hazır olmak, sonucuna da razı olmalıdır. Bu bakımdan bazılarına göre bir yol ayrımına gelindiği doğrudur. Burada herkes, yönünü iyi tayin etmelidir. Pekin'deki basın toplantısında Türkiye'deki terör tehlikesinin son bulması için gereken asgari unsurlar hakkındaki görüşlerimizi dile getirdiğim hatırlanacaktır. Hiç kimsenin itiraz edemeyeceği bu objektif değerlendirmemiz bile bazı çevrelerin tepkisini davet etmiştir. Bu objektif tespitlerimize AB'den ve terör örgütü çevrelerinden önce, AB'nin gönüllü avukatlığını yapan bazı mihraklar itiraz etmiştir. Bu çok doğal sayılmayacak bir durumdur." "AİHM'NİN KARARI, MECLİSİN İRADESİNE TABİ OLAN İNFAZ SÜRECİNİ KESİNLİKLE ETKİLEMEYECEKTİR" Abdullah Öcala'ın infazına ilişkin olarak açıklamalarda bulunan Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü;e "Teröristbaşı'nın infaz sürecine ilişkin beyanlarım da ya tahrip edilmek istendi ya da beyanlarımın ne olduğu anlaşılamadı. Aceleyle yapılan değerlendirmelere konu olduğu görülmektedir. Bizim söylediğimiz şudur; Teröristbaşı'nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurmasıyla başlayan süreç sonuçlandıktan sonra, AİHM kararını açıkladıktan sonra bugün Başbakanlık'ta bekletilen infaz dosyası TBMM'ye sevk edilmelidir. AİHM'nin kararı, Türkiye'deki mahkemenin kararının ve TBMM'nin iradesine tabi olan infaz sürecini hiçbir şekilde etkilemeyecektir. 12 Ocak 2000 tarihinde yapılan ve 7 saate yaklaşan bir süre devam eden Liderler Zirvesi'nde alınan karar budur. Biz, sadece bunu bir kez daha hatırlattık. MHP'nin bu konudaki çizgisi ortadadır. Pekin'de yaptığımız basın toplantısında da başta terör tehdidinin sona ermesi olmak üzere, milli birliğimize ilişkin, bazı endişe ve hassasiyetlerimiz tekrar dile getirilmiştir. Bu konularda siyasi partilerimiz başta olmak üzere, Herkese büyük sorumluklar düşmektedir. Son dönemde MHP'nin dile getirdiği hassasiyetlere karşı, bu tutumuyla MHP'nin kendisini bitirmekte olduğu iddialarına rastlanmaktadır. Gösterilen bu ilgi ve endişeden oldukça duygulandığımız belirtmek isterim. Ancak bu yöndeki beyanların sahiplerine bakıldığında, bundan en az üzülecek olanların da aynı şahıslar olacağı görülmektedir. Buna da biraz şaşırdığımızı söylemek isterim." Devlet Bahçeli, Ecevit'in rahatsızlığıyla ilgili olarak da "Sonuç olarak Başbakanın etrafında artarak sürdürülen tartışmalara ilişkin, temel unsurumuzu ana noktalarıyla ifade etmek istiyorum. Sayın Başbakanın tedavisinin sonuçlanarak, en kısa zamanda sağlığına kavuşmaları naçizane temennimizdir. Şu an da Başbakan görevini sürdürmektedir. Bizim için bu görevi nerede yürüttüğü önemli değildir. Türkiye'de yönetim boşluğu yaşanmamaktadır. Bu konudaki tartışmaları siyasi ahlak açısından doğru bulmadığımı belirtmek isterim. Sağlık durumunun seyrine göre görevini devam ettirmesine ilişkin karar, Başbakana aittir. Bu konuda dışardan baskı yapılması veya herhangi bir işlem tesisi, bugünkü şartlarda söz konusu olmamalıdır" şeklinde konuştu. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:03

İLGİLİ HABERLER