KAYNAK : Haber Vitrini
AYHAN TÜRKEZ
ERZURUM - Stresin, uzun dönemde baş ağrısı, migren, yüksek tansiyon ve kalp hastalıklarına yol açtığı bildirildi.
SSK Erzurum Bölge Hastanesi Asabiye Servis Şefi Dr. Mehmet Yavuz, stresin organizmanın bedensel ve ruhsal sınırlarının tehdit edilmesinde ve zorlanmasında oluşan bir durum olduğunu belirterek, "Bir tehditle karşılaşan birey, bu tehditle başa çıkamayacağına veya geçinemeyeceğine inanmışsa strese giriyor. Stres fiziksel olarak bireyde çarpıntı, kas gerilimi, kan basıncının artması olarak belirir. Uzun dönemde baş ağrısı, migren, yüksek tansiyon ve kalp hastalıkları oluşturabilir" dedi.
Stresin, duygusal olarak bireyde endişe, karamsarlık, kızgınlık, öfkeye yol açtığını ifade eden Dr. Yavuz, uzun dönemde kronik ankisite (sıkıntı) ve depresyon, psikotik depresyon, fobiler, kişilik değişiklikleri, kişiliğin çözülmesi gibi ruhsal hastalıklar oluşmasına da yol açtığına dikkat çekti.
"Stres, zihinsel olarak dikkati toplayamama, unutkanlık, uzun dönemde uyku bozuklukları, obsessif (takıntılı) düşünceler oluşturabilir. Fizyolojik, duygusal ve zihinsel etkilerin sonunda bireyde üretkenliğin azalması, hayattan keyif alamama, yakın ilişkilerden uzaklaşma, geriye çekilme, boşluk ve anlamsızlık duyguları oluşabilir. Bireysel bütünlüğü bozan, zorlayan stres, çevresel nedenler, sosyal stres yaratan nedenler ve ruhsal stres vericiler olarak değerlendirilebilir" diyen Dr. Mahmet Yavuz, stresin çevre koşulları, sosyal hayat, iş dünyası gibi, aile hayatı gibi bireye dışardan gelen tetikleyicilerle başlayabildiği gibi, her bireyin kendi özgün dünyasındaki duygular, duygulanımlar, dürtüler, çatışmalar nedeniyle de oluşabildiğini kaydetti.
Stresi, 'insanlığın tarihinden bugüne bireyin zaman zaman kendini içinde bulduğu bir durum' olarak nitelendiren Dr. Yavuz, şunları kaydetti; "Bazen stres yaratan durumla başa çıkılamazsa depresyona giden bir süreç başlayabilir. Stresle yaşayabilme, üstesinden gelme ya da stresle geçinebilme tutumları bireyin içinde bulunduğu sosyal ortam, kültür, okul, aile, genetik olarak taşıdığı özellikleri içeren bir öğrenme sonucu kazandığı kişilik donanımları ve donanımlarını kullanabilme yetisi ile ilişkilidir. Bu kişisel donanımlar stresten korunabilme, üstesinden gelme, çözüme gitme başarısını sağlar" diye konuştu.
Bireyin yeni hayat koşullarına uyum sağlayabilmesi, yenilik ve değişimi kabullenebilmesi, kendini geliştirip zenginleştirmesi ve esneklik kazanmasının stresle başa çıkmada önemli faktör olduğuna işaret eden Dr. Mehmet Yavuz, "Düşmanlık duyguları, yargılama, yineleyen bir biçimde kendini suçlama, aşırı duyarlılık kazanma ve gösterme, duyguların çözülerek ayak bağı olması, aşırı mantık kullanmak ve olayları ya çok iyi, ya çok kötü olarak iki uçta değerlendirmek, yeterince büyüyemeyip yetişkin yaşamına geçememek, çocuksu davranışlar, kişiler arası ilişkilerde iletişim ve etkileşim kuramamak ya da çekingen, kaçıngan kişilik özellikleri, pasif tutumlar stresle başa çıkmada zorlayıcı ve başarısız olunmasına neden olan unsurlardır" diye konuştu.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:02