Gündem
  • 23.4.2006 16:41

"TBMM ASKERİ ZAFERİN ESERİ DEĞİL, ASKERİ ZAFER TBMM'NİN ESERİDİR"

ALİ ULURASBA-DEVLET ARIK-ZAFER ÇAKMAK
ANKARA - TBMM Genel Kurulu'nda Meclis'in açılışının 86. yılı dolayısıyla yapılan özel oturum sürüyor. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, CHP Grup Başkanı olarak yaptığı konuşmada, Meclis'in dünyanın en eski ve köklü 10 parlamentosundan biri olduğunu belirterek, "TBMM bir askeri zaferin eseri değildir. Tam tersi askeri zafer TBMM'nin eseridir. Bu niteliğiyle TBMM, belki dünyanın tek gazi parlamentosudur" dedi.
TBMM'den önce ne bir devlet ne bir Cumhuriyet ne de bir ordunun olmadığını söyleyen Baykal, "Devleti de Cumhuriyeti de orduyu da TBMM kurmuştur. Ordunun adı TBMM Silahlı Kuvvetleri'dir. Millet meclisi ve onun dayandığı milli irade, bütün siyasi varlığımızın çıkış noktası, yaşam kaynağı olmuştur. Hiç kuşkusuz 23 Nisan 1920'de gerçekleşen olay, tarihin yeniden yazılmasıdır. 600 yıllık hukuk, siyaset, egemenlik kavramları ve kurumları, bir damla kan akıtılmadan, bir silah patlamadan, yerlerini, bir yeni anlayışın kavramlarına, kurumlarına terk etmişlerdir" şeklinde konuştu.
23 Nisan 1920'nin bir başlangıç olduğunu kaydeden Baykal, "Tebaalıktan yurttaşlığa, cemaatten topluma, teokratik zihniyetten laik anlayışa, dogmatizmden özgür düşünceye, zorbalıktan hukuka, din sömürücülüğünden dine saygı anlayışına geçişin sağlanması temel amaçtır. 86 yıl sonra bugün geldiğimiz noktada bu amaçlara ulaştığımızı söylemek, ne yazık ki mümkün değildir. Cemaat zihniyetinin, teokratik anlayışın, dogmatik düşüncenin, zorbalık kültürünün, din sömürücülüğünün varlığını ve etkinliğini hala sürdürüyor olması, yer yer, zaman zaman iktidar olanaklarıyla destekleniyor olması, Cumhuriyet projesine ilk günkü heyecanla sahip çıkmanın artık bir zorunluluk haline dönüştüğünü bize gösteriyor. Cumhuriyet bu güçlükleri yenme mücadelesi olmaya devam ediyor" açıklamasında bulundu.
23 Nisan'ın temelinin milli irade olduğunu belirten CHP Lideri, milli iradenin bütün yurttaşların eşitliğini getirdiğini kaydederek, "Milli irade, milli hakimiyet. Onların doğal sonucu olarak Cumhuriyet ve yine onların doğal sonucu olarak da laiklik ve demokrasi. Giderek eksiksiz demokrasi, giderek tam demokrasi. Demokrasi ancak böyle bir temel üzerinde yükselebilir. Cumhuriyet, demokrasinin, işte bu altyapısıdır. O nedenle Cumhuriyet ile demokrasi arasında bir çelişki değil, bir bütünleşme söz konusudur. TBMM'nin temelinde yatan milli irade anlayışı, bizi Cumhuriyete, Cumhuriyeti de demokrasiye taşımıştır. Cumhuriyeti tahrip ederek demokrasiyi güçlendirmek mümkün değildir. Cumhuriyeti eksilterek demokrasiyi çoğaltamazsınız. Demokrasinin sağladığı olanakları kullanarak da bunu gerçekleştirseniz, sonuç değişmez. Cumhuriyete karşı programlanmış bir demokrasi, sadece Cumhuriyeti değil, kendi kendisini de tahrip eder" dedi.
Din ve siyaset ayrımının demokrasinin temeli olduğuna işaret eden CHP Lideri Baykal, din ve siyaset kurallarının birbirinden farklı olduğunu ifade ederek, dinde iman ve teslimiyetin, demokraside ise ikna ve sorgulamanın olduğunu kaydetti. Batının yıllarca kardeş kanı akıtarak bu gerçeği öğrendiğini kaydeden CHP Lideri, 23 Nisan'da yapılan değişiklik sırasında bir kişinin burnunun bile kanamadığına dikkat çekti.

ETNİK KİMLİK TARTIŞMALARI
"Laiklik anlayışı, devletin bütün inançlara, dinlere, mezheplere saygı göstermesini ve eşit davranmasını gerektirir. Bu doğrudur, ama laiklik anlayışı aynı zamanda hiçbir inancın, mezhebin, dinin, devletin hukukunu, eğitimini ve yönetimini oluşturmasına izin verilmemesini de öngörür. Siyasetin referansı demokrasi olmaktan çıkar din olursa, önce oluk oluk kardeş kanı akar, sonra da koyu ve karanlık bir otoriter rejim oluşur" diyen Baykal, hükümeti eleştirirken şöyle konuştu:
"Bakın bugün Türkiye nereye gidiyor. Bir yandan Bakanlar Kurulu 'En öncelikli tehdit irticadır' diye karar alıyor, öte yandan devletin bütün kademelerinde, başta Milli Eğitim olmak üzere, bütün Bakanlıklar'da sinsi bir kadrolaşma almış başını gidiyor. Yetkililer, vatandaşları dindar olanlar, olmayanlar diye ayırmaya başlıyor ve bu ayrışma temelinde karar alıyor, uygulama yapıyor. Toplumda yer yer birilerinin kendilerini din zabıtası yerine koyarak, baskı ve şiddet uygulamaya başladığına tanık oluyoruz."
Baykal konuşmasında, herkesin etnik kimliğinin kendi özel dünyasının bir parçası olduğunu, ona hep beraber saygı duyulması gerektiğini, ama kimsenin etnik kimliğini devlete bir damga gibi vurmasına, devleti belli etnik kimliklerin lehine ya da aleyhine kurulmasına göz yumulamayacağını kaydederek, "Etnik kimliğimiz ne olursa olsun, eşitlik ve kardeşlik içinde hep beraber yaşayacağız. Türklük bugün Anadolu'da yaşayan insanların ortak kimliğidir. Onu etnik çerçeveye sığdırmak ve dar bir kategoriye indirmek yanlıştır. Cumhuriyet'imizde inancı, ırkı, ailesi, aşireti, kökeni ne olursa olsun, cinsiyeti, derisinin rengi, diploması ne olursa olsun herkes eşittir. Türk milleti budur ve Türk milleti tanımı kimsenin etnik kimliğini saldırı değildir. Alt-kimlik-üst kimlik tartışmalarıyla bizi birbirimize bağlayan bağ olarak bazen vatandaşlık kimliğini, bazen din bağını öne sürüp Türk milleti kavramından uzak durmaya çalışarak, Türk milleti gerçeğini örtbas etmek mümkün değildir. Böyle bir çabanın terörle mücadeleye de hiçbir katkısı olamaz. Zaten terörün amacı Türk milleti tanımını parçalamaktır. Türkiye'nin tapusu ayrı ayrı 70 milyon vatandaşın her birisindedir. Biz Irak laboratuarını görmüşüz. Oradaki faciaya tanık olmuşuz. Şimdi Türkiye'de aynı oyun tezgahlanacak. Buna izin vermeyiz. Burası bizim vatanımız. Ülkemize hep birlikte sahip çıkacağız, bayrağımıza hep birlikte saygı duyacağız. Ayrı bayrak arayışlarına girenler, onları insan hakları, demokrasi adına kanatları altına alanlar sanmasın ki Türkiye buna göz yumar. Herkes aklına çok iyi yerleştirsin, Türkiye'nin ulusal bütünlüğünü parçalama gücü ne içeride ne de dışarıda kimsede yoktur. Çünkü biz ulusal bütünlüğümüzü kimsenin lütfuyla sağlamadık. Türkiye'yi bize kimse atıfet diye vermedi. Türkiye'yi tarihimiz içinden, büyük acılar çekerek, fedakarlıklar yaparak, alın teriyle, canımızla, tenimizle hep birlikte çekip çıkardık. Çanakkale şahidimizdir. Sakarya şahidimizdir. Lozan şahidimizdir. 23 Nisan şahidimizdir. Ne zora, ne de korku ve yönlendirmeye teslim olmayız. Herkesin aklını başına almasını istiyoruz. Burası Türkiye Cumhuriyeti'dir ve Türkiye Cumhuriyeti olarak kalacaktır" şeklinde sözlerini tamamladı.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 07:17

İLGİLİ HABERLER