VAY CANINA!.. HÜKÜMET TÜRK VATANDAŞLIĞINI BİLE SATMAYI DÜŞÜNÜYOR
Başbakan Abdullah Gül'ün Davos'taki sohbet toplantısı, hükümetin kaynak bulmak için ‘‘Türk vatandaşlığı satmayı’’ bile düşündüğünü ortaya koydu. Gül, bir işadamının ‘‘20 bin dolara Türk vatandaşlığı satalım, milyarlarca dolar kazanalım’’ önerisi getirdiğini, ancak tepkiden çekindiklerini söyledi.
BAŞBAKAN Abdullah Gül, Dünya Ekonomik Forumu nedeniyle bulunduğu Davos'ta, işadamı ve gazetecilerden oluşan küçük bir grupla yaptığı sohbette, ilginç projelerinden söz etti. Bu sohbet sırasında Gül'ün çok fazla yüksek sesle dillendirmeye cesaret edemediği bir projesi de ortaya çıktı: ‘‘20 bin dolara T.C. vatandaşlığı satmak.’’
Gül, bir işadamının kendisine ‘‘Türk vatandaşlığı satalım’’ önerisini getirdiğini, Türk vatandaşı olmak isteyenlere bu hakkın, örneğin 20 bin dolar karşılığı verilebileceği ve bununla milyarlarca dolarlık bir gelir sağlanabileceğini de anlattı. Gül, daha sonra gülerek, ‘‘Bu proje bana sıcak geldi ama, görüyorum ki, tepkiler daha fazla’’ dedi. Bunun üzerine masada bulunan işadamı Akfen Holding'in patronu Hamdi Akın, ‘‘Green Card almak için bizim vatandaşımız 70-80 bin dolar veriyor’’ dedi.
AMAÇ TEHDİT DEĞİLDİ: Abdullah Gül, özellikle kendisinin iki hafta önce AKP grubunda yaptığı ve ‘‘363 milletvekiliyle 5 yıl buradayız, herkes böyle bilsin’’ dediği konuşmasının sert olduğu anımsatıldığında, bir kızgınlık veya tehdit konuşması yapmadığını, ama Türkiye'nin çıkarlarını korurken, bazen herkesin üzerine düşen görevler olduğunu söyledi. Türkiye'den de aynı duyarlılığı beklediğini anlatan Gül, ‘‘Bize güvenin. Birlikte konuşalım, tartışalım, yapalım’’ diye konuştu.
ERDOĞAN-GÜL İKİLEMİ: Ekonominin küçük haberlerden bile etkilendiği konuşulunca Gül, bu noktada gazetecilerden yardım istedi. Biz gazetecilerin de kendisine, zaman zaman Recep Tayyip Erdoğan ile hükümet kararları arasında çelişkiler doğduğunu anlattık ve ‘‘Asgari ücreti belirliyorsunuz, Erdoğan az diyor, emekliye zam yapıyorsunuz aynı. Daha çok verin diyor. Aman zam yapmayın, vergi koymayın da diyor. Bu da olumsuz yansıyor’’ dedik. Gül'ün buna yanıtı, ‘‘Parti içindeki bazı farklı söylemler sanki aykırılık gibi görülüyor. Böyle değil. Ayrıca, iyi de, hükümete, uygulamaya bakmak gerekir’’ şeklinde oldu.
IRAK OLMASA FAİZ İNERDİ: Gül, faizlerin Türk ekonomisinde en büyük sorun olmaya devam ettiğini de anlatırken, reel faizler indiğinde Türkiye'nin beklenenden daha kısa sürede düzlüğe çıkacağını kaydetti. Gül, ‘‘3 yıllık bütçeye geçilebilecek mi’’ diye sorulduğunda ise, ‘‘Şimdi değil, hele bu yıl bir geçsin’’ yanıtını verdi. Bütçeye yapılacak ek ödenekler için her seferinde Meclise gitmelerinin, kendi bütçelerini iyi yönetemeyen bakanların hesap vermesi olarak değerlendirileceğine katıldığını da ifade eden Gül, ‘‘Irak krizi çıkmasaydı bugün faizler yüzde 40'da olurdu’’ diye konuştu. Gül, ‘‘Bunun böyle olmamasında hepimizin de payı var’’ ifadesini de kullandı.
KREDİLİ PROJELER SORUNU: Gül, bir işadamının önerdiği dış kredili yatırımlarda tüm projelerin gözden geçirilmesini benimsediklerini söyledi. Bu çerçevede, bütçe içindeki rakamlar baz alındığında dış kredili yatırımlarda yüzde 40 kesintiye gitmeyi benimsediklerini bildirdi. Buna göre, 2003'te 100 milyon dolarlık bir dış kredili yatırımda, ancak 60 milyon dolarlık gerçekleşme yapılabilecek. Gül, bununla bütçe kalemlerindeki giderlerin düşeceğini anlatırken, bu yatırımlarla ilgili bazı yakınmalarını da dile getirdi. Gül, ‘‘Örneğin, barajı yapmışız, su orada duruyor, onun kredisi bulunmuş, iş bitmiş, ama kanalları yapılmamış. Çünkü, kanal pahalı bir yatırım. Böyle olunca öbür yatırım da pahalı hale gelmiş oluyor’’ diye konuştu.
Biz, sizi ‘din devletine dönersiniz’ sanıyorduk
Başbakan Abdullah Gül ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20 büyük firmanın temsilcileriyle yedikleri yemekte, ‘‘Türkiye'de İslam devleti yapılanması mı olacak?’’ sorusuyla karşılaştı. Gül ve Erdoğan ise dev şirketlerin bu kuşkularını gidererek, yemekte yer alanları Türkiye'ye davet etti. Unilever'in Başkanı, Gül'e, ‘‘Müzik dinler gibi sizi dinledim’’ diyerek olumlu mesaj gönderdi.
Başbakan Gül ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, Dünya Ekonomik Forumu'nda dün öğlen Seehof Oteli'nde yemekli bir toplantıya katıldılar. Bu toplantıya katılan Türk heyetinde Devlet Bakanı Ali Babacan, AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli, AKP Kurucular Kurulu üyesi ve Genel Başkan Danışmanı Cüneyd Zapsu da katıldı. Yeketli toplantı öncesinde AKP lideri Erdoğan, Finlandiya Cumhurbaşkanı Tarja Halonen ile biraraya geldi.
Yemekli toplantıda uluslararası iş dünyasından da tanınmış çok sayıda temsilci vardı. Gül ve Erdoğan ile birlikte yemekli toplantıya katılan yabancı firma temsilcileri, Ford'dan Barbara Kux, Boing'den Tom Pickering, Laferge'den Bertrand Collomb, Goldman Sachs'dan Bob Hormats, Bim Hundal, Peter Weinberg ve John Thain, BP'den Nick Butler, Procter-Gamble'den John Pepper, Nestle'den Peper Brabeck, Telecom İtalia'dan Marco De Benedettr, Unilever'den Antony Burgmans, İnterbrew'den Pierre Jean Everaert, HP'den Kaspar Rorsted, Microsoft'dan Jean Philippe Courtois, Schroders'den Andy Williams, İnvester'den Marcus Wallenberg, Thyssen-Krupp'dan Gerhard Cromme, ENI'den Roberto Poli ve Flextronics'dan Michael Marks oldu.
İSLAM SÖZÜ YOK
Toplantıda, bazı şirket temsilcilerinin AKP heyetine, ‘‘Siz iktidara geldiğinizde İslami bir partinin geldiğini düşündük’’ dediler.
Bu sözler üzerine AKP lideri Erdoğan, öyle bir düşüncenin kafalardan çıkarılması gerektiğini dile getirerek, ‘‘Şüpheniz olmasın. Partimizin adında İslam sözcüğü görüyor musunuz? Din esasına dayalı bir devlet değiliz. Dinin siyasette kullanılmasına karşıyız. Ne geçmişte böyle bir düşüncemiz vardı ne de gelecekte olacak’’ cevabını verdi.
Başbakan Gül ise ‘‘Hiç endişeniz olmasın. Partimiz din eksenli bir parti değildir. Biz dini sadece kişisel ihtiyaçlar düzeyinde görüyoruz. Kişisel ibadettir. Parti veya devlet politikasının din eksenli olması yanlıştır. Partimiz böyle bir parti değildir’’ dedi.
Alacaklı müteahhitlere para yerine fabrika vereceğiz
Başbakan Abdullah Gül, müteahhit alacakları konusunda işadamlarının önerdiği para yerine hisse senedi, kamu arsası veya fabrika verme gibi projelere sıcak baktıklarını da söyledi. Gül, bunun özelleştirme olacağını da kaydetti. Gül, bir işadamının, Türkiye'de yabancılara toprak satışı yapılmamasından yakınması üzerine de, ‘‘Bence de bu çok yanlış. Burada bir Anayasa değişikliği yapmak gerekir’’ diyerek, geçmişte özellikle Araplara toprak satışına engel olan Anayasa maddesinin değiştirilebileceğini gündeme getirdi.
TOBB'u Bakanlar Kurulu'na soktuk
Başbakan Abdullah Gül, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ni (TOBB) kastederek, Türkiye'de ilk kez bir sivil toplum örgütünün Bakanlar Kurulu üyeliği gibi bir konuma getirildiğini vurguladı. Gül, ‘‘Haklı haksız tenkitleri, tenkit olduğu sürece demokratik olgunluğumuzla karşılarız. Ama bir noktaya gelince öyle olmuyor, uyarmak gerekiyor. Çünkü, küçücük bir şey olunca faizler iki puan yükseliyor. Bu 40 fabrikanın özelleştirilmesi gibi bir şey.’’ dedi. Sohbetin bu bölümünde TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu devreye girerek, en büyük sorunun ekonomi olduğunu, o nedenle ekonomi üzerinde konuşmak gerektiğini söyledi.
Yabancı değil bizden biri olursunuz
Başbakan Abdullah Gül ve AKP Lideri Recep Tayyip Erdoğan, yemekte birlikte oldukları iş dünyası temsilcilerine, Türkiye'de yabancı sermayenin çektiği sıkıntıları bildiklerini de belirttiler. Başbakan Gül yemekti yabancılara, ‘‘Türkiye'de konuğumuz değil, bizden birisi olacaksınız’’ diyerek, Türkiye'de her yatırımcı gibi yabancı yatırımcılara da destek olacaklarını, yabancı yatırımcıların bugüne kadar mağdur olduklarını, ama bunun eski hükümetlerin uygulama ve politikalarından kaynaklandığını vurguladı. Gül, kendilerinin bu konudaki bütün engelleri ortadan kaldıracaklarını anlatarak, yatırımcılara Türkiye'de davet etti.
Erdoğan ise yabancı yatırımcıların Türkiye'ye gelerek yatırım yapmaları halinde, ‘‘Kendinizi evinizdeymiş gibi hissedeceksiniz’’ diye konuştu.
Forbes: IMF'de yıktığınız ülke parasıyla maaş alın
Forbes Şirketi'nin Başkanı ve CEO'su Steve Forbes IMF toplantısında örgüte karşı en anlamlı çıkışı yapan kişi oldu. IMF'nin özellikle yoksul ülkelerde yüksek vergilerden büyük bir suç işlediğini belirten Forbes, yüksek vergilerin yüksek enflasyonu beraberinde getirdiğini iddia etti. ‘‘IMF eski dönemlerin Roma İmparatorluğu gibi davranıyor, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapıyor’’ diyen Steve Forbes bir de şöyle bir öneride bulundu: ‘‘IMF yetkililerinin maaşları dolarla değil, yıkıma sürükledikleri ülkelerin paralarıyla ödensin.’’
Steve Forbes'ın babası da tuhaflıklarıyla biliniyordu. En son motosikletiyle Türkiye'ye gelen baba Forbes'un en büyük takıntısı balonla uçmaktı.
Krueger: Programa uymayanın hali ortada
IMF Başkan Yardımcısı Anne Krueger de, bu toplantıda IMF'yi savurmak durumunda kaldı. Krueger, IMF'nin krizleri derinleştirdiğine yönelik suçlamalara karşılık, şöyle konuştu: ‘‘Ya IMF olmasaydı ne olurdu? Geçen yıllara oranla şimdi sadece birkaç ülkede enflasyon önemli, diğerlerin büyük oranda düştü. Güney Kore, Tayland Asya krizini atlattı. Arjantin programa uymadığı için ne durumda olduğu meydanda.’’
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:13