Gündem
  • 21.4.2009 14:27

BAYKAL’DAN AZERBAYCAN TEPKİSİ: "TARİHİMİZİN EN BÜYÜK DİPLOMASİ HATASI"

Baykal: Kıbrıs'da siyasal yaşamın her türlü soruna rağmen işlemekte olduğunu görüyoruz. Kıbrıs gibi kısıtlı bir ülkede çok partili bir yaşamın etkin şekilde başarılı olarak işletilmesi demokratik bir birikimin ortaya çıkmış olması Kıbrıs'ın geleceği için yapılacak değerlendirmelerde büyün önem taşımaktadır. Maalesef Kıbrıs'daki son sçeimler Türkiye'nin yönlendirmeye çalıştığı seçimler olmuştur. Türkiye'nin Kıbrıs'daki seçime saygı duyması lazımdır. Bu seçim Kıbrıs'ın geleceğiyle ilgili görüşmelerin yürütüldüğü bir döneme rastladı. Bu bakımdan önemliydi. Ayrıca geçen seçim öncesinde AB'yi Kıbrıs'daki seçimi yönlendirmek için yaptıkları açıklamaların Kıbrıs halkı tarafından nasıl değerlendirildiğinin ortaya çıkması açısından da önemli olmuştur. Batı, AKP aracılığıyla KKTC siyasetine müdahale etmiştir. Annan Planı'nın kabul edilmesi için büyük baskılar olmuştur. Annan Planı'nın kabul edilmesi halinde KKTC'nin hak ve hukukuna kavuşacağı doğrultuda telkinler yapılmıştır. Halk da bu telkinler sonucunda AB'nin KKTC'yi sahiplenmesini umutla beklemiştir. Ekonomik tecridin kaldırılacağı, AB'nin buna öncülük yapcağı açıkça ifade edilmiştir. Bu değerlendirmelerin içeriği oş değerlendirmeler olduğu ortaya çıkmıştır. BU son seçime bu ruh hali ciddi biçimde yansımıştır. Birilerinin boş sözleriyle adım atmanın ne gibi sonuçlar doğuracağı Kıbrıs örneğiyle ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkmıştırki Kıbrıs'ın hak hukuku kimseye bel bağlayarak olmayacaktır. Umut ediyorum bu yeni dönemde tepeden inme emirlerle Kıbrıs halkının kazanılmış haklarına saygı gösteren, siyasi iradeye saygı gösterip değer vererek bir uzlaşma arayışı devam ettirir. Umut ediyorumki kapalı kapılar ardında neler olduğunu bilmediğimiz bir müzakere süreci KKTC'nin yararına bir biçimde devam edilir.

KRİZ DEĞERLENDİRMESİ
Ekonmiyle ilgili tespitlere dikkatinizi çekmek istiyorum. Başbakan seçim sonrası suskunluğunu yavaş yavaş bozuyor. Yaptığı açıklamalarda ekonomik durumun iyi olduğuna ilişkin değerlendirmeler yapıyor. O yanlışa devam ettiğini görüyorum. Herşey çok açık. Güneş balçıkla sıvanmaz. Türkiye ekonomik daralmayı en yüksek seviyede yaşayan, küçülmesi kaygı verici derecede yüksek olan bir noktaya yükselmiştir. İkinci en yüksek işsizlik Türkiye'de başgöstermiştir. Vergileri indirin diyoruz. Dünyanın en yüksek stopajını Türkiye ediyor. Kriz döneminde mutlaka gerçekleştirilmeli. Eneji fiyatları yüzde 50 indirilmeli. Türkiye bu şartlarda rekabet edemez. Ücretlerin üzerindeki vergi oranları azaltılmalı. İstihdan bu şartlarda sağlanamaz. Kolaylaştırmak lazım. Bu işsizlik ortamında çalışan insandan dünyanın en yüksek vergisinin alırsanız yanlış yaparsınız. Hükümet emeklilere ek maaş vereceğim demişti. Türkiye'de uygulanması zorunlu, piyasayı hareketlendirme bakımından zorunlu. İşsizlik maaşının düzenlenmesi gerektiğini anlaşmaya çalışıyorduk. İşsizlik fonunda 40.2 milyar kaynak var. İşsiz kalanlara vermek üzere, işsiz kalanları meslek sahibi yapmak için bir fondur. AKP bu fondan bütçeye 2008 yılında 1,5 milyar lirayı aktarmıştır. AKP iktidarı 2009 yılından başlayarak 3 yıl süreyle işsizlik fonunun 3'te 1'ini bütçeye aktaracaktır. Bu para 6,2 milyardır. Bu, bu fonun mantığına, temeline tamamen aykırıdır. Ama başbakan hala durumumuz iyi diyor.

IMF İLE İLİŞKİLER NE DURUMDA?
IMF ile ilişkiler hangi noktada hala netleşmiş değil. IMF ile nasıl bir anlaşma yapacağız? Müzakereler hangi noktadadır? Bu Türkiye'deki ekonomik durumun anlaşılması açısından önemli bir noktadır. Polonya söz konusu kredileri karşılamış durumdadır. Ekonomide gerekli koşulları sağlayan ülkeler IMF'den katı politika koşulların uygulanmadığı bir politika içerisinde girmektedirler. Bizim için tam tersi söz konusu. Stand-by ekonomisini kendi yönetemeyen ülkelerin yaptığı, dış müdahalelere muhtaç olan ekonomilerin yaptığı bir anlaşmadır. Brezilya, Polonya, Arjantin gibi ülkelere kıyasla Türkiye'nin krizden onlardan daha fazla etkilendiği ortadarır. Brezilya IMF'ye 4,8 milyar Dolar kredi açabiliyor. IMF'ye krediyi açan Brezilya. 2000'li yılların başında Türkiye ile aynı konumda olduğu düşünülen Brezilya. Brezilya'da bir sol yönetim iktidara geldi. Türkiye AKP iktidarında stand-by'a mahkum. Aynı şey Meksika için geçerlidir. Bunlar büyümeye devam ediyorlar. Arjantin, Breazilya büyümeye devam ediyor. Sadece Meksika'da küçülme var ama Türkiye'deki küçülme Meksika'nın 4 katı düzeyindedir. Ayrıca işsizik oranı dünyanın en yüksek ikinci ülkesi konumundayız. Türkiye AKP iktidarının iş başına gelmesiyle birlikte ortaya çıkan uygun dünya mali konjonktürünü israf etmiştir. Sanayileşme politikası takip edememiştir. Bunun sonucunda bugün geldiğimiz noktada bugünkü sıkıntı ortaya çıkmıştır. 2007 Bütçesi muazzam açık vermiştir. Bu tablo kendisini 2008 ve 2009 yılında da kendisini göstermiştir. Hem dünyanın uygun şartları kullanılamamış, Türkiye'nin kaynakları israf edilmiştir.

BAŞBAKAN'A THY SORUSU
Bir süre önce Obama bir karar aldı. ABD başkanı için spariş verilen helikopterin üretimini durdurdu. ne kadar garip bir rastlantı ki Türkiye'de başbakanlığa 60 milyon Dolar'lık bir uçak alımı gerçekleşiyor. İşin özü budur. Türkiye'nin sıkıntı ortamında ülkeyi yönetenler insanların işsiz kaldığını görmezden gelirlerse bu ancak onları bu noktaya sürükler. Bu Başbakan'ın 4. uçağıdır. Herkese bir görev düşmüyor mu? THY bu uçağı alıyor. THY halka açık bir şirkettir. Halka açık bir şirketin Başbabakan'a uçak alımı için kullanılmış olması da üzüntü verici bir tablodur. Ekonomiden sorumlu bakan bir şikayet yok demeye devam ediyor. Tekstil, inşaat sektörü bunalım içinde.

TÜRKİYE-AZERBAYCAN-ERMENSİTAN İLİŞKİLERİ
Türkiye'nin Ermensitan'la ilişkilerinde bir normalleşme aşamasıne geçilmesi herkesi memnun eder. Kafkasya'da Ermenistan'ın Azerbaycan'la ilişkilerinde çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Azerbaycan topraklarının yüzde 20'si işgal altındadır. Bir Karabağ sorunu var bir de Karabağ dışında Azerbaycan'ın işgal edilmiş topraklarının ortaya çıkardığı bir sorun var. BM kararlarıyla Karabağ'ın tapusunun Azerbaycan'a ait olduğu söyleniyor. Karabağ'da Ermeni ve Azeriler birlikte yaşıyor. Ama BM'de işgali kınıyor. Bu işgal olduğu için biz sınırı kapatmışız. Bize diyorlar ki ilişkinizi normalleştirin. Biz normalleştireceğiz de Ermenistan da Azerbaycan'dan çıkıversin. Hayır! Önce siz normalleştirin deniyorsa bunu Türkiye'ye söylemek büyük haksızlıktır. Bunu kabul etmek Azerbaycan'ın işgalini meşrulaştırma sonucunu doğuracaktır. Ortaya çıkan manzara Türkiye'ye karşı derin bir kırgınlık içine girmekte olduğudur. Bu tespiti biz orada gelen haberlerden alıyoruz. Arkadaşlarımız orada yaptıkları temaslarla bunu tespit etmişlerdir. AKP kaş yapayım derken göz çıkarmıştır. Bir sorunu çözeceğim derken bir problemi bizzat kendisi oluşturmuştur. Bu çok büyük sıkıntıları da beraberinde getirir. Türkiye Ermensitan'la gizli müzakereler götürülüyor. Bu müzakereler Aliyev'e aktarılıyor mu? Bize gelen bilgiler Rusya'nın Azerbaycan'a bu konunun içyüzünü anlatması Azerbaycan'lı yetkilileri yaralamıştır. Bu bize yakışırmı? Bu konudaki ihmalin bir kırgınlığa neden olması üzüntü vericidir. Bu gerçekleşirse Türkiye tarihinin en büyük diplomasi hatası olur. Sayın Aliyev'in yeni arayışlar içine girdiği ortaya çıkmıştır. Azerbaycan'ın bütün zenginliğinin Gazprom şirketi aracılığıyla dünyaya sunması için niyet anlaşması yapmıştır.

CUMHURBAŞKANI GÜL'E ÇAĞRI
Derhal Sayın Gül öncelikle Bakü'ye gitmeli Aliyev'la bir araya gelmeli, bu konuları doğrudan doğruya kapsamlı, ciddi bir görüşme yapılmalıdır. Türkiye Somali'ye Bahrey'ne gösterdiği ilgiyi Azerbaycan'dan esirgeyemez. Bir süreç işliyor, bu sürecin nasıl işlediğini bütün dünyaya anlatmak lazımdır. Azerbaycan, Ermenistan ile yaptığımız görüşmelerin bir parçası olmalıdır. Birebir o müzakerenin bütün aşamaları Azerbaycan'ın bilgisi içinde olmalıdır.

Güncellenme Tarihi : 14.5.2016 22:53

İLGİLİ HABERLER