Medya
  • 13.5.2005 09:23

FEHMİ KORU'DAN AHMET HAKAN'A 'BİLDERBERG' CEVABI...

TAHA KIVANÇ-YENİ ŞAFAK

Bilderberg’in önemi

Etienne Davignon adını en son ne zaman duydunuz? Evet, bu yılın Bilderberg toplantısını duyururken, örgüt nâmına Financial Times gazetesine yaptığı açıklamayı buraya alıntılamıştım. Öncesi de var: Geçenlerde el değiştiren Dışbank’ın yeni sahibi Fortisbank vardı ya, M. Davignon onun başkan yardımcısı...

Gazetemizden Yakup Kocaman, Fortisbank başkanı Lippens’in 2000 yılında yapılan Bilderberg’i toplayan kişi olduğunu hatırlattı bana. Bir şeyi daha: Etienne Davignon, 2004 yazında İstanbul’da yapılan İş Bankası’nın ‘Geniş Açı’ toplantısının özel konuğuydu. Bu yıl Türkiye’den dâvet edilen konuklarla ya o programda, ya da Dışbank pazarlıkları sırasında tanışmış olmalı...

Bu yıl Türkiye’den dört kişi katıldı Almanya/Münih’te yapılan Bilderberg toplantısına. İkisi son yıllarda sürekli katılan bildik isimler: Devlet Bakanı Ali Babacan ile Koç Holding’in patronu Mustafa Koç. İkisi ise yeni isimdi: Hürriyet’ten Cüneyt Ülsever ile Global Yatırım Holding’ten İmregül Gencer... İmregül Hanım, eğer belleğim beni yanıltmıyorsa, Bill Clinton’un ABD başkanı olarak ülkemizi ziyareti sırasında ismi gazetelerde geçmiş yatırım danışmanı...

Nedense içimde Türkiye’den katılanların başkalarını temsilen Bilderberg’e gittiklerine dair bir his var. Mustafa Koç Bilderberg’in çekirdek kadrosunda; daha önce onun durumunda iki isim birbiri ardına bulunmuştu: İşadamı Selahattin Bayazıt ile Vehbi Koç’un kızı Suna Kıraç...

Bazıları, Ak Parti’nin önemli isimlerinden Ali Babacan’ın üç yıl üst üste dâvet edilmesinden hareketle, “Bilderberg önemli değilmiş” sonucunu çıkartıyorlar. Başka bazı isimlere bakıp, “Bu da dâvet ediliyorsa, bu kadar büyütülmemeli” akıl yürütmesini yapanlar da vardır muhtemelen. Amerikalı komedyen Grucho Marx, “Beni üye kabul eden hiçbir kulübe üye olmam” esprisini yapmıştı...

Oysa, eğer akılları başlarındaysa ve dinlediklerini anlayacak zihinsel bir güce sahipseler, katılımcıların, “Bu muymuş Bilderberg?” diye hayıflandıklarını sanmıyorum. Ali Babacan gibi biri, eğer orada önemli bir şeyler konuşulmasaydı, ekonomiden sorumlu devlet bakanı olarak hazır bulunması gereken Odalar Birliği kongresi yerine Bilderberg’e gider miydi?

Bilderberg’i küçümseyip gülenler beni güldürüyor doğrusu...

Türkiye Bilderberg için önemli bir ülke. Pek çok kişi oraya çağrılanların temel özelliğini gözden kaçırıyorlar: ABD ve Avrupalılar çağrılıyor Bilderberg’e yalnızca; başka coğrafyalardan önemli kişiler için daha değişik zeminler var: ‘Üçlü Komisyon’ (Trilateral Commission’) gibi... Türkiye’nin çağrılması, ‘dünya egemenleri’ veya ‘dünya hükümeti’ diye bilinen Bilderberg’in ülkemizi Avrupa Birliği (AB) içinde gördüğünün işareti. Konuyu küçümseyenlere şu küçük tiyoyu vereyim: Bazıları ısrarla “AB Türkiye’yi kapıdan döndürecek” derken, ben, en fazla umutsuzluğa kapılınan ortamlarda bile hiç kuşku belirtmedim.

Bu yılın katılımcıları arasında bizi ilgilendiren bir Alman politikacı da vardı: Angela Merkel... Türkiye’nin AB üyeliğine karşı tavrı değişecek mi, bakalım...

Üç yıldan beri Türkiye’den çağrılanlar Bilderberg’in yapısını da değiştiriyor. Türkiye’yi ‘özel bir durum’ görmeye başladıklarına eminim. Üç yıl önce, Mehmet Ali Bayar da katılımcılar arasındaydı; döndükten sonra gazetelere beyanat verdi, ekranlara çıkıp herkesi aydınlattı. Bu, Bilderberg için bir ilkti... İkinci ilki ertesi yıl (2004) yaşadı Bilderberg; kendileri resmî açıklama yapıp katılımcılar listesini sunmadan Milliyet gazetesi Türkiye’den kimleri katılacağını, başka uluslararası isimlerle birlikte, haberleştirdi. Bu yılın ilki de şu: Bilderberg’e katılan Cüneyt Ülsever, Hürriyet’te dün ikincisi yayımlanan ‘Bilderberg toplantılarının anlamı’ başlığı altında bir dizi başlattı.

İster inanın ister inanmayın: Bilderberg’e çok sayıda gazeteci katıldı bugüne kadar; içlerinden bir teki bile, toplantı sonrası, kendi sütunlarında, içinde ‘Bilderberg’ sözcüğü geçen tek bir yazı yayımlamadı. Gazete yönetmeni Bilderbergçiler de, yayın organlarında, bu konuyu gündeme getirmeyi düşünmemiştir bile. Bir tek biz. Bilderberg için özel bir durumuz, buna emin olabilirsiniz...

Ara sıra, “Acaba beni ne zaman dâvet ederler?” beklentimin depreşmesinin sebebi bu işte. Öyle ya, üç yıldır üzerindeki ‘esrar perdesi’ Türkiye sayesinde hafifçe aralanıyor Bilderberg’in, aranızda kabul etmeyenler çıksa bile, ben bu gelişmeyi biraz da kendime bağlıyorum... Eğer bu bir hüsn-ü kuruntu değilse, adamlar belki de, “Onu da çağıralım da ilgisi iyice pörsüsün” diyebilirler...

Şimdi yazacağımı ise hüsn-ü kuruntu sayabilirsiniz: Üç yıldır yaşanan gizliliğin adım adım delinmesi olayını, toplantı planlayıcıları arasında bulunan bu sütunun tiryakisi bir Bilderbergçi’ye borçlu olabiliriz; adam (veya kadın) oraya beni de dâvet edebilmek için, bu üç yılı bilerek yaşatmış olabilir örgütüne...

“Büyütüyorsunuz, önemli bir örgüt değil” diyenlere bir sorum var: Esrar perdesini hafifçe kaldıran iki gelişme daha yaşandı son yıllarda; önce (2003) BBC haber yaptı, bu yıl da Financial Times... ‘Kapitalist sistemin yayın organı’ diye bilinen Financial Times’ın konuya verdiği değer örgütün önemini göstermez mi sizce?

AHMET HAKAN'IN DÜNKÜ YAZISI:

Bilderberg ağıtı

HEY gidi hey!
Ne sihirli bir sözcüktün sen ey ‘Bilderberg’!

Uzun ve karmaşık süreçleri açıklamak için sesimize şöyle bir gizem katar, ‘Bilderberg’ diye fısıldar ve işi bitirirdik.

Aslında sadece sen yoktun:

‘Yuvarlak Masa Buluşmaları’na da kafayı takmıştık, ‘Tapınak Şövalyeleri’ne de...

Her taşın arkasında Siyonist aramış; ‘Mason’ ve ‘Farmason’ olayıyla epey süre idare etmiştik.

Ama bu süreç içinde senin yerin bir başkaydı be ‘Bilderberg’!

Ne işe yarar, ne kullanışlı bir kavramdın sen...

Adının arkasına o kadar çok şey sığdırmayı başardık ki...

***

Bizim için ‘başarısızlık’ ya da ‘beceriksizlik’ diye bir şey yoktu.

Çünkü sen vardın.

Bir işi elimize yüzümüze mi bulaştırdık?

Hemen sen gelirdin aklımıza.

Bir üslupsuzluk yaparak her şeyi rezil mi ettik?

Hemen adın devreye girerdi.

Bütün yenilgilerimizin, başarısızlıklarımızın, beceriksizliklerimizin, yetersizliklerimizin, salaklıklarımızın biricik bahanesi olmuştun.

Düşünsene: Dünyayı seninle açıklıyorduk.

Yılda bir kez dünyanın en zengin ve en etkili adamlarını bir araya getiriyordun ve toplantıda konuşulanlar gizli kalıyordu ya...

İşte bu durum bizi acayip tahrik ediyordu...

Yeryüzünün bütün casusluk kitapları birleşse, senin için kurduğumuz hayallerle baş edemezdi.

‘Dünya, Bilderberg toplantılarında alınan kararlar doğrultusunda yönetilir’ diye inanıyorduk.

Toplantılarda, ‘Hey sen! Nikaragua’daki darbeyi tezgáhlama görevi senin’ ya da ‘Senin görevin Corc, El Salvador’daki seçimlere hile karıştırmak, yakalanırsan seni tanımayız’ gibi talimatların havada uçuştuğuna çocuksu bir saflık içinde ikna oluyorduk.

***

Sen ne muhteşem bir şeydin ey ‘Bilderberg’!

Kim ki senin toplantılarına katılır, artık onun için karada ölüm yok diye düşünürdük.

‘Bilderberg’e katılan adamın önü açılır.’

Bizim için tek gerçek buydu...

Mesela Sedat Ergin, Milliyet’in başına mı geçti?

Hemen büyük sırra vakıf olmuşlara özgü bir ağırbaşlılık içinde, sadece şunu söylerdik: ‘Bilderberg’in etkisi...’

Bu kadarı yeter de artardı bile.

Ama Bilderberg’e katıldığı halde zavallı Mehmet Ali Bayar’ın kariyerinde ‘DYP’den istifa etmek’ dışında bir hareket olmamasına hiç değinmezdik.

Çünkü orada teori, pratiğe uymuyordu ve yapmamız gereken ‘hiçbir şey yokmuş gibi yapmak’ idi.

***

Ve işte olanlar oldu...

Bir gün AKP adında bir parti, memleketimizde tek başına iktidara geldi.

Ve bu partinin tam içinden gelen, eşi başörtülü genç Bakan Ali Babacan, tuttu ‘bütün kötülüklerin anası’ Bilderberg toplantılarına katıldı!

Üstelik toplantıdan sonra da ‘Bu Bilderberg’in öyle abartılacak bir tarafı yok. Oturup fikir alışverişi yaptık. Ben Türkiye’yi tanıtan bir konuşma yaptım. Çok faydalı oldu’ mealinde bir açıklama yaptı!

Ve işte o gün bugündür ne diyeceğimizi şaşırdık.

Her Bilderberg’e katılanı ‘Bilderbergci’ diye aşağılayan bizler, Ali Babacan için ‘Bilderbergci’ filan diyemedik.

Başımızı öne eğdik, sesimizi kestik.

Ve artık hiçbir işe yaramıyorsun ey ‘Bilderberg’.

Seni kaybettik ve senin için ağıt yakıyoruz.

Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:05

İLGİLİ HABERLER