GÜZELLİK YARIŞMASINDA İKİNCİ OLAN KIZ YAŞADIĞI REZALETLERİ ANLATTI

İpek Yazıcıoğlu, 21 yaşında eski bir manken. Kıbrıs asıllı bir Türk olan İpek, İngiltere’de yaşıyor. Bazılarımız onu, 2001 yılında Ankara’da yapılan International Miss Tourism (Uluslararası Turizm Güzeli) yarışmasından hatırlayacaktır. Aynı zamanda İngiliz vatandaşı olan İpek, o yarışmada İngiltere’yi temsil etti. Birçok genç kızın daha konforlu ve parıltılı bir hayata geçiş imkanı olarak gördüğü mankenlik, İpek için bir aldatmacadan ibaret kalmış. Sebebi ise tüm şatafatına rağmen, perde arkasından sırıtanlar. Yazıcıoğlu’na göre, bu ‘cafcaflı’ görüntünün ardında sömürü çarkları ve kocaman hayal kırıklıkları gizli. İngiltere’de yayınlanan Toplum Postası isimli gazetenin düzenlediği Miss Turkish UK 2000 isimli yarışmada ikinci olan ve aynı zamanda basın güzeli seçilen İpek, “Yarışma sadece İngiltere’deki Türk kızlarına açıktı. Gazete, aslında kendi prestijine yönelik bir yatırım olması için bu yarışmayı düzenlemişti.” diyor. 2. olmasının ardından değişik firmalarla modellik çalışması yapan İpek, yarışma sonucunda bin paund para ve bir Kıbrıs tatili kazanmış. “Başlangıçta işler yolunda gidiyordu; ama bir süre sonra gördüklerimden rahatsız olmaya başladım. Bazen paralarımız ödenmedi. Zaten bu işlerde daha çok organizatörler para kazanıyor.” diyen İpek, 2001 yılında Ankara’da katıldığı uluslararası yarışmayla işlerin yoluna girebileceğini ümit etmiş. İpek, “Uluslararası bir güzellik yarışmasıydı. İngiltere’deki yarışmanın birincisi, kainat güzellik yarışmasına katıldığı için bu yarışmaya ben davet edilmiştim. Birçok ülkede naklen yayınlanıyordu. Her şey insanı heyecanlandıracak kadar parıltılıydı. Hem İngiltere’yi hem de orada yaşayan Türkleri temsil edeceğim için heyecanlıydım.” diyor. Bu tür yarışmalarla ilgili her zaman can sıkıcı şeyler duyduğunu söyleyen İpek’in endişeleri Ankara’daki yarışmada doğrulanmış. ‘Daha baştan itibaren kızlar hakkında sürekli fiskos ediyorlar, sadece et parçası muamelesi yapıyorlardı.’ diyen İpek, ilginç bir de tespit yapıyor: “Bir an kendimi köle pazarında hissettim.” İpek, bu tür yarışmalarda sürekli gündeme gelen adam kayırma konusuna da parmak basıyor: “Organizatörlere yakınlık gösteren kızlar, ilk ona kaldı. Fotoğraf çekimlerinde hep onlar ön plana çıkartıldılar. Yemeklerde sürekli bir flört söz konusuydu. Bize odalarımızdan hiç çıkmamamız söylendiği halde, bu kızlar geç saatlere kadar organizatörlerle lobide oturuyorlardı. Hatta bazılarının organizatörlerin odalarına gittiğini de duyuyorduk.” İpek, bu gözleminin yarışma sonrasında doğrulandığını dile getiriyor: “Söz konusu kızlar, yarışma bitmesine rağmen otelden ayrılmadı. Tüm bunlar midemi bulandırdı, İngiltere’ye dönünce ajanslardan teklif almama rağmen, işi kafamda bitirdim.” İpek, sürekli gündeme gelen mankenlerin belli beklentiler karşılığında bazı kişilerle ilişkiye girmesi konusuna da değiniyor. ‘Kendi gözümle görmedim. Zaten görmemin imkanı da yok. Ama basamakları hızlı çıkmak isteyenlerin, bu işi yaptığını biliyorum. Tıpkı oksijen gibi, hissediyor; ama göremiyorsunuz.’ Geçtiğimiz günlerde aşırı dozda eroinden ölen Türkiye eski güzellerinden manken Burçin Bircan’ın dramını gördükten sonra ne kadar isabetli bir karar verdiğini bir kez daha idrak eden İpek, ‘Burçin’in ölümü beni çok sarstı. Onun yürüdüğü yolun bir kısmından geçtiğim için ideallerini ve beklentilerini tahmin edebiliyordum. Ama Burçin’in dramı, bu işlerin bir peri masalı olmadığını bir kez daha gösterdi. Perde arkasında tam bir sömürü çarkı var. Söylediklerim tabii ki tüm mankenler için geçerli değil. İradesi kuvvetli, kendini bilen ve sürekli ailesinin himayesinde olanlar biraz daha rahat diyebilirim. Ama bu, ortada bir sömürü olduğu gerçeğini değiştirmiyor.’ diyor. Uyuşturucu meselesine de değinen İpek, şunları söylüyor: “Ben mankenliği fazla uzatmadım. Ama yüksek çalışma temposuna dayanmak için enerji kaynağı olarak kullananları duyuyordum. Bazılarını aracı kişilerin birtakım emelleri için zorla uyuşturucuya alıştırdığını işitiyorduk.” Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:31