KAYNAK : Haber Vitrini
ŞEYDA BURCU İKİZ
İZMİR- Denizcilikten Sorumlu Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu, Montrö Sözleşmesi'nin Türkiye'nin elini kolunu bağladığı yoludaki iddiaların yanlış olduğunu söyledi.
Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlük Binası'nda düzenlenen "Türk Boğazları Güvenlik Yönetimi ve Kıyı Devleti'nin Yetkileri" konulu panele katılan Denizcilikten Sorumlu Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu, Türk boğazlarında jeopolitik öneminden dolayı güvenli seyre ilişkin tedbirlerin alınmasının kaçınılmaz hale geldiğini kaydetti.
"Montrö Sözleşmesi'nin imzalandığı 1936 yılında ortalama olarak yılda 4 bin 400 civarında gemi geçerken günümüzde ortalama 50 bin civarında gemi geçiş yapmaktadır ve bu sayı halen artış trendi içerisindedir" diyen Mirzaoğlu, "2000 yılında boğazlardan tankerlerle taşınan tehlikeli madde miktarı yaklaşık 80 milyon ton olup, 2001 yılında bu miktarın 120 milyon tona erişeceği, daha sonraki yıllarda da artan petrol üretimine bağlı olarak çok daha büyük miktarlara ulaşacağı tartışılmazdır. Buna karşılık Türk boğazlar bölgesinin gemi trafik kapasitesinin kullanılabilir en üst değerlere ulaştığı ve bu kapasitenin daha fazla zorlanmasının yeni ve büyük felaketlere davetiye çıkarmak anlamına geleceği gerçeğinin artık artan bir bilinçle dünya kamuoyuna daha iyi anlatılması gerekmektedir" diye konuştu.
"MONTRÖ SÖZLEŞMESİ FAYDALIDIR"
Mirzaoğlu, 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin kurduğu hassas dengenin hala geçerliliğini koruduğunun altını çizerek, "Montrö Sözleşmesi'nin yarattığı objektif statü ikinci dünya savaşında dahi sarsılmamıştır. Dolayısıyla Türkiye Montrö Sözleşmesi'nin uygulanmasında tam bir objektif yaklaşımı titizlikle sürdüregelmiştir. Bazı çevrelerin bilgi eksiklikleri nedeniyle ifade ettikleri Montrö'nün Türkiye'nin elini kolunu bağladığı iddiaları son derece hatalı yaklaşımlardır. Türkiye sanıldığının aksine, Montrö kapsamında her türlü tedbiri rahatlıkla almak hakkına ve yetkisine sahiptir" dedi.
Bakan ayrıca, İstanbul ve Çanakkale boğazlarındaki gemi trafiğinin güvenliğini ve etkinliğini sağlamak amacıyla çağın teknolojilerine uygun bir gemi trafik yönetim bilgi sisteminin kurulması için devam eden mevzuat engellerinin aşıldığını kaydetti. Mirzaoğlu, "2003 yılında faaliyete geçecek olan proje ile Türkiye, uluslararası denizcilik camiasına verdiği sözü yerine getireceği gibi diğer taraftan boğazların güvenliğini azami ölçüde sağlamış olacaktır. Sistemin devreye girmesiyle 25 yıldan bu yana mahrum kaldığımız gerçek boğaz geçiş ücretleri tahsil edilebilecektir" diye konuştu.
İZMİRLİ DENİZCİLERE MÜJDE
İzmir'in denizcilik alanında son derece önemli bir rolünün bulunduğunu da
kaydeden Mirzaoğlu, şunları söyledi:
"Tarihi Alsancak Limanı geliştirilerek korunmalıdır. Daha büyük liman çalışmaları yapılmalıdır. Aliağa'daki gemi söküm alanları ile ilgili olarak yeni bir düzenleme getirildi. Arsa ofisimiz buradaki gemi söküm alanlarını 5 yıllık kiraya veriyordu. Oradaki arkadaşlar bu sürenin az olduğunu en az 20 yıl olması gerektiğini söylemişlerdi. Bunun üzerine arsa ofisi ile temasa geçtik. Gemi söküm alanlarının kullanımını düzenleme görevini denizcilik müsteşarlığına devrettik ve 5 yıllık süreyi de 29 yıla çıkardık. Özel teşebbüs artık önünü görebilir. Ayrıca dünyadaki gemi standart seviyesinin yükselmesi bizim işimize yarayacak. Çünkü Avrupa'da hurdaya çıkartılan gemilerin çevreye zararlarını sıfıra indirerek sökeceğiz ve geniş bir istihdam alanı yaratarak Türkiye ekonomisi için çok önemli olan demir çelik için hammadde sağlayacağız."
Nemrut Limanı bölgesinde 5 iskelenin bulunduğunu, bunların kapasitelerinin 50 milyon tona çıkarılacağını anlatan Mirzaoğlu, konuşması sırasında salonda Büyükşehir Belediyesi'nden bir görevli aradı, bulamayınca "Büyükşehir Belediyesi'ne bu mesajımı iletin. İzmir halkına destek olsun. Atatürk Organize Sanayi Bölgesi'nin deniz tarafında bulunan alanı yat çekek imalatçıları bölgesi ilan etsin, gerisini bıze bıraksın" şeklinde konuştu.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:02
