Yaşam
  • 5.7.2005 05:27

SÖYLENMEYEN GERÇEK: KARADENİZ'DE KANSER PATLAMASI VAR!..

Karadenizli'nin artık iki korkusu var... Özellikle kentli insanlar, kanser olacak diye çocuk yapmaktan korkuyor. En basit hastalıklarda bile doktora gitmekten çekinenler var. Ya doktor "Kansersin" derse....

Nedeni kanser, yaşı sadece 33 ve kendisi de çok sevilen bir yöresel müzik sanatçı olunca Kazım Koyuncu'nun ölümü, hem İstanbul'da hem Karadeniz'de 10 binlerce kişiyi harekete geçirdi. Olay medya aracılığıyla Türkiye'nin gündemine taşınırken, aynı zamanda Çernobil nedeniyle Karadeniz'de kanser patlaması yaşandığı iddialarına yeni bir ivme kattı. İddialar yeniden ve daha güçlü biçimde gündeme gelmeye başladı. Tartışma diyemiyoruz çünkü devletin, araştırma kuruluşlarının, sağlık kuruluşlarının ellerinde herhangi bir istatistiki veri yok. Sadece bu bölgedeki hastanelerde karserden ölenlerin sayısında büyük bir artış var. Bunun nereden kaynaklandığı konusu belki tartışılabilir ama bu bölgede kanser patlaması olduğu gerçeğini değiştirmez.

EN ÖNEMLİ SORUN


Çünkü hemen her ailede kanser olayı görülmeye başladı. Geçmişte yaşlanmaya paralel ortaya çıkan bu hastalık artık gençlere ve hatta çocuklara kadar indi.

* İşte Kazım Koyuncu daha Türkiye'deki ortalama ömrün yarısına gelmeden gitti.

* Volkan Konak'ın yakın zamanda yedi akrabası bu hastalıktan ölmüş.

* Benim de 11 yaşındaki yeğenim kanserden gitti. 11 yaşındaki bir çocuk yumuşak doku kanserinden bir yıl önce öldü. Bir başka yakınım troid kanseri. Genç yaşta kanserden ölen başka tanıdıklarım var. Bölgede kan kanseri, troid kanseri daha yaygın. Sık sık gittiğim bu bölgede, medyaya yeterince taşınmamış olsa da, artık kanser hastalığının toplumun en önemli sorunu haline gelmeye başaldığını görüyorum. Kimse açık açık konuşmayı, tartışmayı, kuşkusunu ve korkusunu dile getirmeyi istemiyor. Kendisine yakıştırmaktan kaçınıyor. Adını anmaktan çekiniyor.

İKİ KORKU


Çünkü Karadeniz insanı korkuyor.

* Karadeniz'de artık insanlar özellikle de kentli insanlar çocuk yapmaktan korkuyor. Doğacak çocuğunun kanser hastası olacağından korkuyor. Böyle bir olasılık karşısında nüfus planlamasına gidiyor.

* Karadeniz'de insanlar artık rahatsızlıklarında doktora gitmekten de korkuyorlar. Şu veya bu rahatsızlığının altından kanser haslatığının çıkmasından çekiniyorlar. Etraflarında bu tür örneklere raslıyorlar. Dış çektirmeye gidenin kanının durdurulamaması sonucunda kan kanseri olduğunu öğrenmesi gibi. Kardeşimin çocuğunun hastalığı sırasında İstanbul'daki hastanenin çocuk onkoloji servisinde tedavi görenlerin yaklaşık yarısının Karadeniz Bölgesi'nden geldiğini, dörtte birinin Doğu ve Güneydoğu'lu, geriye kalan son çeyreğin de diğer bölgelerdeki çocukların oluşturduğunu öğrendim. Doktorlar bu oranların zaman zaman değişmekle birlikte yaklaşık olarak korunduğunu belirtiyorlardı. Karadeniz'deki artışı Çernobil'e bağlıyorlardı.

DURUM TESPİTİ GEREKLİ


Denilebilir ki, kanser zaten kalp hastalıklarıyla en çok ölüm nedenlerinden biri. Ancak kanser gibi ağır hastalıklarda tedavinin büyük kentlerde yapıldığını biliyoruz. Bazen ölümlerin bu hastanelerde olduğunu da. Dolayısıyla gerçek durumun belirlenmesi için, hem ölüm istatistiklerinin büyük kent hastanelerinden başlayarak yapılmasında hem de Karadeniz'de kapsamlı bir kanser taramasının gerçekleştirilmesi artık zorunlu. Çünkü sadece çayda radyasyonu tartıştık. Fındığı, süt ürünlerini, meyve ve sebzeyi tartışmadık. Bu ürünleri sadece bu bölgede yaşayanların değil, başka insanların da yediğini konuşmadık. Bu bölgede yaşayan insanların Çernobil'den gelen radyasyonun yağmurla suya ve toprağa karıştığını, insanların üzerine yağdığını tartışmadık.

EKONOMİYE DE YANSIR


Olayı belirleme ve önlem almada çok geç kalındığı doğru. Ama bu geç kalmanın etkisiyle olayı görmezden gelmeye çalışmak çok daha büyük hata olur. Bu bölgeyi kaderine terketmek olur.

* Kanser seslerinin yükseldiği bir bölgede kimse yaşamak istemez. Göç eder. Bu diğer bölgelerin de sorunu haline gelir.

* Turist olarak bu bölgeye kimse gitmek istemez. Halbuki bu bölgenin geçimi tarıma bağlı olduğu kadar turizme de bağlı.

* Bu bögeden yetişen meyve ve sebzeyi kimse tüketmek istemez. Yani tarımı da bu işten zarar görür.

FAZLA GECİKMEDEN


Eğer bu bölge kanser üretiyorsa eninde sonunda ekonomisi de kanserleşir. Sorunun çözümünde yol alınamazsa bu bölgede siyaset iki kutuplu olmaya doğru gidebilir. Bir kutupta kaderine razı olmuş şeriatçı çizgide yoğunlaşanlar, diğer kutupta ise kaderlerine başkaldıranlar yer alır. Türkiye siyasetinde bazı dengeler değişir. Yangın olmayan yerden duman çıkmaz. Doğu Karadeniz'den büyük bir duman yükseliyor. Artık gizleme yerine ateşin boyutlarını ve kimin yaktığını belirleme ve önlem alma zamanıdır. Daha fazla gecikmeden.

26 Nisan 1986'da, dünyanın bugüne kadar gördüğü en büyük felaketlerden biri yaşandı. Ukrayna'daki Çernobil Nükleer Santralı'nda meydana gelen kazanın korkunç etkileri sürüyor. Sadece ilk aşamada 200 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Olayın etkisini, henüz annelerinin karnındayken yaşayan çocuklar, bugün ağır hastalıkların pençesinde. Büyük felaketin ardından Ukrayna'ya en büyük desteği veren ülke Küba oldu. Küba, Çernobil kurbanı çocukların tedavisini üstlendi. Felaketin 19'uncu yıldönümünde, uluslararası haber ajansı Reuters, Küba'nın çocuklar için yaptıklarını bir kez daha gündeme getirdi. 1990'da tedavi amacıyla Küba'ya 139 çocuk götürülmüştü. 15 yılda tedavi edilen çocuk sayısı ise 18 bine ulaştı. Küba, radyasyon nedeniyle kanserin pençesinde kalan çocukların tedavisi için 300 milyon dolar harcadı. Küba'da hala tedavisi süren binlerce çocuk var. Bu çocuklar için ilaç ve tıbbi yardım yapıldığı gibi çocuklara rehabilitasyon ve psikolojik destek de sağlanıyor.

:Abdurrahman Yıldırım - Sabah

Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:29

İLGİLİ HABERLER