Gündem
  • 2.5.2007 15:26

"DİN EKSENLİ BİR PARTİ DEĞİLİZ"

 AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partilerini kurarken, ’din eksenli bir parti değiliz’ dediklerini ifade ederek, "Tüm sistemler araçtır, dinler de araçtır.


      Amaç, insanların mutluluğudur. Onun için kimse dini amaç haline, sistemleri amaç haline getirme gayreti içine girmesin" dedi.


      Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, "iftira at, tutmasa iz bırakır" anlayışında olanların, bunun milletin sinesinde yer bulacağını zannediklerini belirterek, "Şu anda da bununla zannediyorlar ki milletin sinesinde yer bulacaklar, bulamayacaklar.


      Tarih boyunca milletimiz bunlara sinesinde yer vermedi. Ben inanıyorum ki yine vermeyecek" diye konuştu.
      Erdoğan, yapılanları "ayrımcılık, bölücülük" olarak tanımlayarak, şöyle devam etti:
      "Yani bu ülkede biz kalkıp da meydanlarda, her yerde bir şey söylüyoruz.

Cumhuriyetimizi anlatıyoruz, laikliği anlatıyoruz, Türkiye’nin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgusunu yapıyoruz. Bütün bunlara rağmen bu söylediklerimiz, yapılanlar, bunlar yeni şeyler değil. Bu kardeşiniz, İstanbul’da Büyükşehir Belediye Başkanı seçileceği zaman, o seçim çalışmalarında bana neler dediler biliyor musunuz. ’Bunlar seçilirse otobüsleri ayıracaklar, kadınlar ayrı, erkekler ayrı olacak’ dediler. ’Bunlar geldiği zaman artık bu ülkede bizim yaşam tarzımız tamamen değişecek’ dediler. Peki o İstanbul’da kim vardı, CHP iktidarı vardı. Peki o İstanbul’da ne vardı; çöp dağları, hava kirliliği vardı ve malum gazeteler, maske dağıtıyordu, maske... O İstanbul’da susuzluk vardı ve o İstanbul’da artık vatandaş banyolarını kullanamıyordu. Çünkü küvetler kullanma suyu ile dolduruluyor. Böyle bir İstanbul’da, İstanbul halkı bütün kampanyalara rağmen getirdi bu kardeşinizi, İstanbul’a Büyükşehir Belediye Başkanı yaptı."
     
     BELEDİYE BAŞKANLIĞI
      Erdoğan, yaklaşık 4,5 yıl belediye başkanlığı yaptığını hatırlatarak, "Ben CHP’nin, o malum Macaristan’dan aldığı otobüsler yerine, ’benim halkım artık arkasından kirli dumanlar atan bu tür otobüslere değil, çevre dostu otobüslere layıktır’ dedim, 500 adet otobüsü ilk etapta İstanbul trafiğine soktum. Ama bizim otobüslerimizin içerisinde onların anladığı manada bir harem-selamlık bölünmesi söz konusu değil. Normal hayat neyse, öyle akıp gidiyordu" dedi.


      Deniz taşımacılığında en modern araçları hizmete soktuklarını söyleyen Erdoğan, "CHP belediyesinden teslim aldığım İstanbul’da, 50-100 bin arasında abone sayısı vardı, 1 milyon 250 bin aboneyle bıraktım.


      İstanbul’da, hamdolsun çöp dağları diye bir şey kalmadığı gibi, HABİTAT-2 Toplantısında İstanbul, dünyanın en temiz kentlerinden biri seçildi o zaman" dedi.
      İstanbul’un yeşil ile kendi dönemlerinde tanıştığını ifade eden Erdoğan, o dönemde Haliç’ten yaklaşık 2,5 milyon metreküp çamur çıkardıklarını; bunu, 9 kilometre uzaklıktaki taş ocağına kamyonlarla değil, aynen petrol boru hattı döşer gibi hat döşeyerek aktardıklarını belirtti.
     
     "BUNLARIN HEPSİ KURU İFTİRADIR"
      CHP’nin, halen AK Parti grubu içinde bulunan bazı milletvekilleri için "Efendim, bunlar o belediyeden geldiler, bunlar Erdoğan’ın arkadaşı" dediğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:


      "Ee, bundan doğal ne olabilir? Halk memnun, memnun olduğu için buraya getirdik. Haliç şu anda balıkların avlandığı bir yer... Gidin Unkapanı, Galata köprüsüne, boş yer bulmakta zorlanırsınız. Belli yerlerde yüzenleri görürsünüz, bu hale geldi. Haliç’te büyüyen birisi olarak söylüyorum, o havayı teneffüs edemezdiniz. Ama şimdi o kokuyu orada göremezsiniz. Bitti o işler ve şimdi artık Haliç bütün kenarlarındaki düzenlemeleriyle -daha yapılacak işlerimiz var- inşallah müzeleriyle, Sadabadıyla vesaire gayet güzel bir bölge; şu anda halkımızın yoğun bir şekilde gezindiği bir belde haline geldi. Ve şimdi tarihi surların onarımı da başlıyor.


      Niye buna girdim. Biz buyuz. Teslim aldığımız CHP İstanbul’u neydi, o zaman iktidara geldiğimizde bizim getirdiğimiz İstanbul ne oldu. Bunun mukayesesini yaptığımız zaman kim çağdaş, kim çağdışı ortaya çıkar.
      Bunların hepsi kuru iftiradır. Buyurun şimdi biz 4,5 yıldır Türkiye’yi yönettik. Allah aşkına bunların söylediği şey nerede görülmüş, bir ispatı vücut var m? Yok. Ama dedim ya iftira et, tutmasa da izi kalır.


      Yaptıkları iş bu. Ve bizim de üzüldüğümüz, bu tür doğru olmayan sözlerle iftiralarla bu tür kampanyaları sürdürerek bir yere varacaklarını sanmaları... Varamayacaklar. Çünkü eser ortada. Halkımız bunları gayet iyi biliyor. Böyle iftiralarla filan... Halkımızın karnı bunlara tok. Ve gideceğiz halkımıza işte biz hazırız. Halkımız da bütün gerçekleri görecek. Eğer biz yanlış yaptıysak halkımız zaten bize diyeceksiniz ki ’kardeşim siz bize yaramadınız, haydi güle güle’, başımızın üzerine koyarız. Amma halkımız, ’bu insanlara hala iftira etmeye devam ediyorsunuz, kusura bakmayın, geldiğiniz yere, güle güle’ diyeceklerdir."
     
     DEMOKRASİNİN KATETTİĞİ MESAFE
      Başbakan Erdoğan, demokrasiyi siyasetin sırtında bir yük, kambur gibi, fazlalık olarak gören; seçime değil, atamaya inanan çağdışı anlayışlar gördüklerini söyledi.
      Türk demokrasisinin 4,5 yılda katettiği mesafenin bilindiğini ifade eden Erdoğan, AK Parti iktidarında demokrasiye, özgürlüklere ve hukuka yapılan yatırımın hiç bir dönemde yapılmadığını söyledi.


      Erdoğan, Türkiye’nin 4,5 yılda dünya ile bütünleşme, siyasi ve ekonomik krizlerin gölgesinden uzaklaşarak normalleşme istikametinde tarihi adımlar attığını; bu değişimin demokratik bir zeminde gerçekleştiğini bildirdi. Erdoğan, Türkiye’nin geniş ve farklı toplumsal kesimlerin karar mekanizmalarına dahil olduğu, ileri bir demokrasiye doğru uzun bir yolu, kısa zamanda katettiğini kaydetti.


      4,5 yıldaki demokratik ve normalleşme sürecinin, millet ve Cumhuriyet
      adına en büyük kazanım olduğunu ifade eden Erdoğan, partisinin, siyasetin normalleşmesi ve demokrasinin gelişmesi, anayasal sistemin kökleşmesi için duyarlı, kuşatıcı bir siyaset izlediğini bildirdi.
     
     "TAVİZ VERİLEMEZ"
      Cumhuriyetin değer ve ilkelerinin, siyasetlerinin temelini oluşturduğunu belirten Erdoğan, Türkiye’nin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu vurguladı ve bu bundan da taviz verilemeyeceğini söyledi.


      Başbakan Erdoğan, "Cumhuriyetin temel değerlerinin kalıcı olmasının yolu, Türkiye’nin çağdaş dünyaya demir atması, AB kurumlarıyla onurlu bir işbirliği geliştirmesidir. Hükümetimizin 4,5 yıldır ortaya koyduğu reformlar, Türkiye’yi bir daha ayrılmayacak şekilde çağdaş dünyayla entegre etmiş, Cumhuriyetin kazanımlarını kalıcı hale getirmiştir.
      Türkiye, bugün kazanımlarıyla bütün dünyanın gündemindedir" diye konuştu.
     
     "MİLLET OLARAK BUGÜNLERE KOLAY GELMEDİK"
      Son gelişmeler üzerine hep birlikte oturup düşünülmesi gerektiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
      "Türkiye olarak bunları hak ediyor muyuz; bu soruya hep birlikte cevap aramalıyız. Millet olarak bugünlere kolay gelmedik. Çok zorluklar gördük, badireler atlattık. Yaşadığımız ağır ekonomik krizlerin siyasi felç dönemlerini unutmayalım. Biz yola çıkarken dedik ki ’milletimize bir daha böyle bedeller ödettirmeyeceğiz. Hiç bir zaman partimizin menfaatlerini, milletimizin menfaatlerinin önüne koymayacağız. Hiç bir zaman popülizme tenezzül etmeyeceğiz.’ İktidarımızda da bunun için gayret ettik. Geldiğimiz noktada, iktidarıyla, muhalefetiyle sivil toplum örgütleriyle hepimizin üzerine düşen sorumluluklar olduğu kanaatindeyim.


      Kimse zannetmesin ki sivil toplum örgütlerimizin görüşlerini, duyarlılıklarını dikkate almadık. Hayır aldık. İlgili sivil toplum örgütleriyle çeşitli yasama çalışmalarında görüşmeler yaptık. Bütün kurumlarımız sıkıntıları, sorunları olduğu zaman bizlerle rahat bir şekilde görüşme imkanı yakalamışlardır. Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı ile en çok görüşme dönemini -iddiayla söylüyorum- bu dönemde kurmuşlardır. Demokratik meşruiyet çizgisini aşmadan, hakarete varmadan sadece Türkiye sevdasıyla yapılan her değerlendirme, Türkiye, siyasal düzen ve demokrasimiz için bir kazanımdır."
     
     "BU YOLDAN DÖNÜŞ YOKTUR VE OLMAYACAKTIR"
      Başbakan Erdoğan, Cumhuriyetin çağdaşlaşma hedeflerini yakalamak için bu dönemde tarihi reformlar yaptıklarını, Türkiye’yi dünyanın saygın bir üyesi haline getirecek yapısal değişim projelerini hayata geçirdiklerini söyledi.
      Milletin değişim taleplerine cevap olarak Türkiye’yi çağdaş dünyayla entegre edecek çağdaş adımlar attıklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:


      "Buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum; kimse endişeye kapılmasın.
      Türkiye’nin istikameti bellidir. O da Cumhuriyetin kuruluş felsefesi doğrultusunda muasır medeniyet düzeyini aşmaktır. Bu yoldan da dönüş yoktur ve olmayacaktır. Çünkü Türkiye’ye yaraşan odur, lider ülke olmak budur.
      ’Başı açık ya da kapalı, şu düşünceden bu düşünceden’ diye insanlarımız arasında bugüne kadar hiçbir ayırım yapmadık, bundan sonra da yapmamızı kimse bizden beklemesin. Hükümet olarak temel fikrimiz, daima her türlü ayrımcılığa karşı çıkmak, tüm vatandaşlarımızın hakkını, hukukunu korumak, hak gözetmeksizin halkımıza hizmet götürmektir.


      Partimizi kurarken bir şey söyledik. Ama bunu görmek istemeyen, bunun inadına bizi farklı bir yere oturtma gayreti içinde olanlar var. Nedir, biz partimizi kurarken, programımızda bunu açık ve net yazdık. Biz din eksenli bir parti değiliz, ’insanı yücelt ki devlet yücelsin’ felsefesinden, anlayışından hareketle insan eksenli, onun huzurunu sağlayacak bir adımı atmak suretiyle bu yola başımızı, her şeyimizi koyduk, böyle yola çıktık. Çünkü hedef insandır, amaç insanın mutluluğudur. Her şey araçtır, insanın mutluluğu amaçtır. Bunu, bilmek zorundayız. Bu konuda, tüm sistemler araçtır, dinler de araçtır. Amaç nedir? İnsanların huzurudur, mutluluğudur. Onun için kimse dini amaç haline, sistemleri amaç haline getirme gayreti içine girmesin. Bilimsel bir yanlış da yaparlar, kendilerini de inkar ederler. Çünkü en şerefli varlık insandır ve ona hizmettir."
     

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 19:35

İLGİLİ HABERLER