Medya
  • 30.1.2003 13:07

EMİN ŞİRİN'DEN AYDIN DOĞAN VE M.EMİN KARAMEHMET İLE İLGİLİ AĞIR SORULAR

AKP İstanbul Milletvekili Emin Şirin Çukurova ve Doğan grupları arasında yaşanan gelişmelerin ardından Abdüllatif Şener´e soru önergesi verdi. Böylece Fatih Altaylı´nın çağrısı da bir anlamda yanıt bulmuş oldu... www.haberx.com'da yer alan habere göre, "AKP İstanbul Milletvekili Emin Şirin, verdiği soru önergeleri ile SPK'nın İş-Doğan'da yaptığı tutarsızlıklarla, BDDK'nın Pamukbank olayındaki tutarsızlıklarını Abdüllatif Şener'e sordu." İşte, Şirin'in sunduğu soru önergelerinin tam metinleri: DIŞBANK POAŞ VE SKP'NIN TUTUMU TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Doç.Dr. Abdüllatif ŞENER tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 29.01.2003 Emin ŞİRİN İSTANBUL MİLLETVEKİLİ 1- 4389 Sayılı Bankalar Kanunu, sayfa 26, madde 2-a bölümünde: “Bir banka gerçek veya tüzel kişilere doğrudan veya dolaylı olarak özkaynaklarının yüzde 25’inden fazla kredi veremez” hükmü olduğu halde, SPK’nın 4.1.2003 tarihli yazılı açıklamalarından anlaşıldığı kadarıyla, 265 milyon dolar özkaynağı olan Dışbank’ın kredilerinin yüzde 25’ini, yani ancak 66 milyon dolarlık kısmını, kurucusu olduğu İş-Doğan Holding’e kullandırması gerekirken, bu holdinge 220 milyon dolar tutarında kredi kullandığı iddia edilmektedir. İş-Doğan Holding’in, diğer muhtelif bankalardan kullandığı kredi yekünü ise 1 milyar 199 milyon dolardır. SPK raporlarına göre, İş-Doğan Grubu HIGHLY-LEVERAGED (çok borçlu) kategorisine giren riskli bir bilançoya sahip olduğu halde, bu Holdingin Dışbank’ın çeşitli şubelerinden 6.1.2003 ile 9.12.2004 tarihlerini kapsayan ve 337 gün gibi uzun vadelere serpiştirilmiş, 220 milyon dolar kredi kullandığı bilinmektedir. Bu depasmanlı kredilerle (limitleri aşan) ilgili olarak soruşturma yapılmış mıdır? Yapıldıysa soruşturma hangi yetkililerce yürütülmüştür? Limitleri aşan bu krediler için BDDK’dan müsaade alınmış mıdır? Back-to- back kredi var mıdır? 2 - Dışbank tarafından, İş-Doğan Holding’e verilen, yukarıda bahsedilen 220 milyon dolarlık krediye karşılık, gayrimenkul ipoteği, nakit teminatı ve kefalet olmak üzere teminat alınmış mıdır? Alınmışsa bu ne çeşit bir teminattır ve yeterli midir? 3- İş-Doğan Holding, Dışbank’a olan borçlarını vadesinde ödemediği zaman borç temdit ediliyor mu? Muaccel oluyor mu? Senetler beklemeye alınıyor mu? 4- İş-Doğan Holding’in, Dışbank’ın yurtiçi ve yurtdışı şubelerinde, TL veya döviz cinsinden, vadeli veya vadesiz mevduatı ile kredi ilişkileri var mıdır? Var ise miktarı nedir? 5- Dışbank’ın portföyünde, 31.12.2002 tarihi itibariyle ne kadar hazine bonosu ve devlet tahvili bulunmaktadır? 6- İş-Doğan Holding’in sahibi olan Doğan Holding, Doğan Yayın Holding, Hürriyet ve Milliyet gruplarının 31.12.2002 tarihi itibariyle yurtiçi ve yurtdışı bankalara olan kredi borçları TL ve döviz cinsinden ne kadardır? 7- İş-Doğan Holding’in 6.1.2003 ile 9.12.2004 tarihleri arası vadelerini kapsayan banka borçlarının, 220 milyon doları Dışbank’a ve 1.199 milyon doları da çeşitli bankalara olmak üzere Cem’an 1 milyar 419 milyon dolar olup, bu miktarın 531 milyon dolarlık bölümü Ocak 2003 vadeli olduğu Ocak 2003 ayı içerisinde ödenmesi gerekiyor) iddia edilmektedir ). Bu borçların ilgili bankalara ödenmesi başlamış mıdır? 8- Ticaret sektöründe tüccarın özkaynaklarının yüzde 50’si kadar borçlanması muhasebe kurallarına göre normal olup, daha fazlası tüccarın aleyhinedir. Buna göre, aşağıdaki listede riskli bilonçoya sahip firmalar, özkaynaklarının çok üzerinde nasıl kredi kullanmışlardır? Bu kredileri kullandıran bankaların yetkilileri hakkında ne gibi bir işlem yapılmıştır? Bu firmaların mali müşavirleri ve denetçileri herhangi bir inceleme yapmışlar mıdır? Firma Adı Özkaynağının üzerinde kredi İş-Doğan Holding %289 Doğan Yayın Holding %105 Milliyet %313 Milliyet Pazarlama %194 9- Bankalar, kredi talep eden müşterilerinden son 3 yıllık, firmanın durumunu bildiren hesap vaziyeti isterler. Dışbank’ın kredi verdiği firmaların bilançoları normal olarak tetkik edilseydi, bu krediler verilecek miydi? 10- Bankalar Kanunu’nun ilgili maddelerinde aşağıdaki ifadeler bulunmaktadır: i. Bankasıyla ilgili her türlü konuları ifşa edenler, ii. Bankasından yönetmeliklere aykırı kredi kullandıranlar iii. Bankaların sahiplerine ve yöneticilerine usulsüz kredi kullandıranlar ve kredileri onaylayanlar iv. Mudilerden toplanan mevduatları usulsüz olarak bilançosu müsait olmayan (serbest varlığı) firmalara kredi olarak dağıtanlar ve onaylayanlar, bankanın yüksek disiplin kurulunca ve adli mercilerce cezalandırılırlar. Örneğin, bankasından az veya çok miktarda zimmetine para geçiren bir görevliye mahkemelerce en az 5 yıl gibi ağır bir ceza verilmektedir. Dışbank’ın, İş-Doğan’a verdiği kredilerde yukarıda 4 maddede belirtilen cezayi müeyyideyi havi işlemlerle ilgili olarak, bankanın genel müdürlüğü ve BDDK’nın denetçi ve yetkilileri, herhangi bir soruşturma ve inceleme yapmışlar mıdır? 11- İş-Doğan veya İş-Doğan’a bağlı diğer grupların, Garanti- İş Bankası ile 55 milyon dolar, İş Bankası- Garanti Bankası ile de 119 milyon 500 bin dolar tutarında ve ayrıca yurtdışı bankalarla back-to-back (karşılıklı) kredi ilişkileri var mıdır? Bu tür krediler var ise dökümleri nelerdir? Eğer back-to-back kredi var ise kanuni takibat yapılacak mıdır? 12- 8.12.2002 tarihinde, BDDK Başkanı Engin Akçakoca’ya, “Anayasamızın 69. maddesi, ‘siyasi partiler ticari faaliyette bulunamaz’ demesine rağmen, İş Bankası’nda CHP’nin hissesi vardır ve Yönetim Kurulu’nda 4 kişi ile temsil edilmektedir. Bu durum, BDDK tarafından makul edilmekte midir? Siyasi parti temsilcilerinin bankanın verdiği kredilerin altına imza atmasını BDDK nasıl karşılamaktadır?” sorusuna, BDDK Başkanı tarafından 20.12.2002 tarihinde şu cevap gelmiştir; “Bilindiği üzere CHP, kendisine intikal eden ve ‘Atatürk hisseleri’ olarak bilinen hisseler nedeniyle T.İş Bankası A.Ş.’den yüzde 28 paya sahip bulunmaktadır ve banka yönetim kurulunda 4 üye ile temsil edilmektedir. Ancak, CHP sahip olduğu hisse oranı ve yönetim kurulu üyelikleriyle bankanın yönetiminde çoğunluğu oluşturmamaktadır. Dolayısıyla kullandırılan krediler de dahil, bankanın faaliyetlerine ilişkin kararların yalnızca CHP tarafından atanan Yönetim Kurulu üyelerinin aynı yöndeki oyları ile alınması mümkün bulunmamaktadır. Hukuken bankanın ortağı olan bir tüzel kişiyi temsilen Yönetim Kurulu’nda yer alan üyelerin Yönetim Kurulu kararlarında imza ve sorumluluklarının bulunması ise normal karşılanmalıdır.” Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, bu karışıklığın giderilmesine yönelik olarak kanuni bir değişikliğin yapılması düşünülmekte midir? PAMUKBANK BDDK VE ENGİN AKÇAKOCA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Doç.Dr. Abdüllatif ŞENER tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 29.01.2003 Emin ŞİRİN İSTANBUL MİLLETVEKİLİ 8.12.2002 tarihinde, BDDK Başkanı Sayın Engin Akçakoca’ya yönelttiğim sorulara, 26.12.2002 tarihinde cevap gelmiştir. Ancak, bu cevaplar sorduğum sorulara yeterince açıklık getirmemektedir. Danıştay kararı çerçevesinde, 18.6.2002 tarihinde Pamukbank’ın Çukurova Grubu’na iadesi söz konusu olmuş, bilahare Çukurova ile BDDK gerek Pamukbank’ın, gerek YKB’nin mülkiyetini açıklığa kavuşturacak bir protokol imzalamışlardır. Önümüzdeki günlerde, bu protokolün kesinleşmesi beklenmektedir. Gerek BDDK’nın delaletinizle bana iletilen cevapları, gerek bilahare ortaya çıkan gelişmeler çerçevesinde aşağıdaki sorularımın detaylı, bilgiye dayanan ve kamuoyunu tatmin edecek şekilde cevaplandırılmasını arz ederim. Sorularımın bir kısmı BDDK ve SPK’yı alakadar etmekle beraber, bir bölümü zat-ı alinizi direkt olarak alakadar etmektedir. SORULAR: 1- 30.9.2002 tarih itibarıyla Grup kredilerinin faiz reeskontları ile borçlu firmaların toplam borçlarına karşılık teminat alındığı halde, faiz reeskontları iptal edilerek sermayeden düşülmüş müdür? 2- Pamukbank’ın (mütedavil kıymetleri) gayrimenkulleri, nakil vasıtaları ve elektronik sistemleri değerlendirmeye alınmış mıdır? Bu konu, 30.9.2002 tarihli bilançoya nasıl yansıtılmıştır? 3- Yapı Kredi Bankası’nın 30.9.2002 tarihli mali tablolarının denetlenmesi sırasında BDDK’nın yapmış olduğu müdahalenin bağımsız denetim süreci anlayışıyla tamamen çelişki arzettiği, bu müdahalelerin bankanın 18.6.2002 tarihinden bugüne kadar uğratılmış olduğu zararı daha da büyüttüğü BDDK tarafından bildirilmiştir. Bu zararın 18.6.2002 tarihinden bugüne kadar miktarı ne olmuştur ve bu zararın tazmini nasıl ve kimler tarafından karşılanacaktır? 4- Yapı Kredi Bankası’nın 30.9.2002 tarihli Bağımsız Denetim Raporu’na göre: Denetim Şirketi, Fiskobirlik için BDDK’dan alınan görüş çerçevesinde 1.7.2002 ile 30.9.2002 tarihleri arasında 3 aylık reeskont yapıldığını ifade etmiştir. Bu hesaplama ilk 6 ay neden uygulanmamıştır? Denetim şirketinin, Fiskobirlik için, BDDK’dan aldığı görüşler kim tarafından verilmiştir? Alınan görüş çerçevesinde yapılmış olan bu düzeltmelerin, “Özkaynak etkisi” ne kadardır? “Alınan görüşler” sonucu yapılan düzeltmeler, dönemsel tutarlılık ilkesi ve diğer bankalarla karşılaştırıldığında eşitlik ilkesi zedelenmekte midir? Bu durumda küçük yatırımcının sıhhatli bir şekilde bilgilendirildiği söylenebilir mi? Ertelenmiş vergi alacağı için, ilk 6 ay ek vergi aktifi hesaplanmış iken, son 3 ayda BDDK’dan alınan görüş çerçevesinde bu hesaplama neden yapılmamıştır? Denetim Şirketinin hazırladığı raporda bahsi geçen görüş BDDK’nın hangi yetkilisine aittir ve bu görüş neyi kapsamaktadır? 5- BDDK’nın faaliyetlerini düzenleyen Bankalar Kanunu’nda belirtilen konularda Pamukbank aleyhine olan, - Tasarruf sahiplerinin hakları - Her türlü kredi müşterilerinin bankaya şüphe ile bakmaları - Bankanın mali piyasalarla birlikte, yurtiçi ve yurtdışı finans çevrelerinde kredibilitesinin azalması sorunlarına çözüm bulunacak mıdır? Bankanın kaybettiği itibarın yeniden sağlanabilmesi için bir çalışma yapılacak mıdır? 6- Bankaya 14/4, 14/3’den el konulduğu 18.6.2002 tarihiyle, 14/1’den el konulan 27.1.2003 tarihleri arasında bankanın; - Bilanço, - Müşteri portföyü ve kalitesi - Kredi portföyü ve kalitesi Karşılaştırılmaları ne şekildedir? Bankaya el konulduğu 18.6.2002’den sonra banka ne kadar zarar etmiştir? Zarar büyüdü ise, BDDK’nın Pamukbank’ı Çukurova’dan daha iyi idare ettiği iddia edilebilir mi? 7- Bankalar Yeminli Murakıpları’nca hazırlanan 30.06.2000 ve 08.11.2002 tarihli raporlarda Çukurova Grubu’nun sahip olduğu Pamukbank T.A.Ş. tarafından Dinç Bilgin ve Cavit Çağlar Gruplarına 17.08.1998 ile 10.09.1998 arasında kullandırılan krediler ile söz konusu iki grubun, o dönemde sahip oldukları Etibank T.A.Ş. tarafından Çukurova Grubu firmalarına aynı tarihler arasında kullandırılan kredilerin tarih, tutar, vade ve faiz oranı açısından da aynı olduğu, dolayısıyla back-to-back (karşılıklı) kredi yöntemiyle Pamukbank T.A.Ş.’nin zarara uğratıldığı ve bu suretle, bankanın mali bünyesindeki problemlerin daha da ağırlaşmasına sebebiyet verildiği ortaya çıkmıştır. Pamukbank’ı zarara uğrattığı idida edilen Mehmet Emin Karamehmet, Osman Berkmen ve Orhan Emirdağ’ın TCK’nın 503 ve 504. maddelerinde ifade olunan dolandırıcılık suçunu işledikleri iddiasına varılmış olup, BDDK’nın Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği 10.01.2003 tarih, 37-3-12/447 sayılı yazıda konuyla ilgili olarak, “dava açma zaman aşımının dolmasına kısa bir süre kaldığı” belirtilmiştir. Haziran 2000 tarihinde açılmış olan kredilerdeki usulsüzlük hakkında 30.06.2000 tarihinde Bankalar Yeminli Murakıpları Raporu olmasına rağmen, savcılık makamına başvuruda bulunmak için BDDK neden 3 yıl beklemiştir? Sürenin bu kadar uzun olması bir görev ihmali değil midir? 8- BDDK tarafından verilen Grubun mali yapısını ortaya koyan cevapta: “Grubun 30.6.2002 tarihi itibariyle Yapı ve Kredi Bankası’na yaklaşık 2.330 milyon ABD Doları, Pamukbank’a yaklaşık 2.700 milyon ABD Doları ve diğer fon bankalarına yaklaşık 200 milyon ABD Doları olmak üzere yaklaşık 5.230 milyon ABD Doları tutarında borcu bulunmaktadır. Grubun durumu bu kadar kötü ise, neden el koymak için 18.6.2002 tarihi beklenmiştir? Eski murakıp raporlarına göre 2001 senesi içinde el konulması gerekmez miydi? 9- Yine BDDK tarafından verilen cevapta; “Diğer taraftan borçlarını ödemek üzere, Kurumumuza ödeme planı sunması istenen grubun, mevcut borçlarını ödeyip, ekonomiye katma değer sağlamaya devam edecek gücü olduğunu gösteren varsa, bilgi ve belgelerin Kurumumuza iletilmesi uygun olacaktır. Bu hususlar, grubun yayın organlarında dile getirilmekle birlikte, bahse konu değerlerin nelerden oluştuğu açıklanmamaktadır. Dolayısıyla kanıtı olmayan, farazi değerlere ilişkin bilgilere ihtiyatlı yaklaşılmalıdır” ifadesi yer almaktadır. Bu bilgileri temin etmek ve gereğini yapmak BDDK’nın görevi değil midir? 10- 26 Ocak 2003 Pazar günü BDDK’nın İstanbul’daki ofisinde başlayan, BDDK ve Çukurova temsilcileri arasında yapılan toplantı 17 saat sürmüş ve taraflar arasında bir protokolle sonuçlanmıştır. Protokolde gizlilik maddesi olduğu için protokol açıklanmamış ancak, ana hatları belli olmuş ve çeşitli opsiyonlar içerdiği öğrenilmiştir. 27.1.2003 tarihli BDDK’nın basın açıklaması durumun ana hatlarını ortaya koymaktadır. Anlaşıldığına göre protokolün esası BDDK’nın Çukurova’ya yazdığı 8.01.2003 tarihli mektuba uygundur. Açıklamaya ve edinilen bilgilere göre durumun özeti şu şekildedir: 1- Pamukbank, 27.01.2003 tarihi itibariyle tekrar 14/1’den TMSF’ye alınmıştır. Bu durumda 14/3, 14/4 maddeleri ortadan kalkmış mıdır? 2- Çukurova Grubu’nun Pamukbank ve YKB’ye olan borçları hangi vadelere yayılmış ve ne teminatlar alınmıştır? Öngörülenden daha süratli bir ödeme programı mümkün değil midir? - Varılan anlaşma (protokol detayları bilinmemekle beraber) Çukurova açısından “az zararlı çözüm” gibi görünmekle beraber, devlet açısından kesinlikle zararlı ve maliyetli bir çözüm değil midir? - 18 Haziran’da başlatılan operasyonun 27 Ocak 2003 durumu ile karşılaştırıldığında devlete maliyeti ne kadar olmuştur? - Eğer 17 Haziran 2002 tarihi itibariyle YKB-Pamukbank birleşmesi kabul edilseydi, ortaya çıkacak durumla 27 Ocak 2003 tarihindeki durum, aynı mı olacaktı? Bu gelişmeler, devletin lehine mi, aleyhine mi olmuştur? Bu durumu bağımsız bir kuruma tetkik ettirmeyi düşünüyor musunuz? - Eğer ortaya bu karşılaştırma sonucu “kamu zararı” ortaya çıkar ise, bu zararı ortaya çıkaranlar hakkında Devlet Denetleme Kurumu ve Başbakanlık Teftiş Kurulu harekete geçirilecek midir? Bu zarar kimden tazmin edilecektir? 11- 27.12.2002 tarih ve B.02.0.001/01-24 sayılı, bakanlığınız tarafından tarafıma gönderdiğiniz yazıda, Başbakanlık Teftiş Kurulu’ndan cevap beklediğiniz ifade edilmektedir. Akibeti hakkında bilgi alabilir miyiz? 12- IMF’ye verilen 18.1.2002 tarihli niyet mektubunda, Bankacılık sektörüyle ilgili olarak alınacak tedbirlerin, BDDK’nın görüşleri doğrultusunda ve BDDK’ya yasalarla verilen görevlerden biri olan bankaların yeniden yapılandırılması olduğu ifade edilmiştir. Bu yeniden yapılanma konusu Pamukbank için de düşünülmüş müdür? 13- Anayasa’nın 138. maddesinde, “Yasama ve Yürütme organları ile İdare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır. Bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiç bir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez” denilmekte, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinde de “Danıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre, İdarenin gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu ve bu sürenin hiç bir şekilde kararın İdareye tebliğinden başlayarak 30 günü geçmeyeceği” öngörülmektedir. Bu maddelere göre, İdari Mahkemelerce verilen esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararların, tebliğ edildikleri tarihten itibaren, idarece hukuki ve maddi koşulların el verdiği ölçüde, en kısa sürede uygulanmaları gerekmekte ve bu sürenin hiç bir şekilde 30 günü aşmaması zorunlu bulunmaktadır. Hal böyle iken Pamukbank’ın TMSF’ye devrinden vazgeçilip, eski sahiplerine verilmesi, akabinde yine TMSF’ye devredilmesi ilgili maddeye aykırılık teşkil etmekte midir? HOLLANDA DEMİR HALK BANK VE CINGILLIOĞLU.. TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Doç.Dr. Abdüllatif ŞENER tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 29.01.2003 Emin ŞİRİN İSTANBUL MİLLETVEKİLİ 1- Bilindiği üzere banka kurucularında bulunması gereken nitelikler 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 7. maddesinin 2 no’lu fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre, “Türkiye’de kurulacak bir bankanın kurucularının, tasfiyeye tabii tutulan bankerler, banka sigorta şirketleri ve para ve sermaye piyasalarında faaliyet gösteren kurumlarda ve Fon’a devredilen bankalarda doğrudan veya dolaylı olarak yüzde 10 ve daha fazla bir oranda pay sahibi olmaması gerekmektedir.” İlgili kanun maddesi Türkiye’de kurulacak bir bankanın kurucularında aranan nitelikleri ifade etmektedir. Demir Halk Bank (Netherland) N.V. ise Hollanda’da faaliyet gösteren bir bankadır. Bankanın hisseleri Halit Cıngıllıoğlu’nun da içinde bulunduğu bir konsorsiyuma devredilmiştir. Buna göre, bu tür yapılanmalardaki karışıklıkları gidermek için yeni bir düzenlemeye gidilmesi düşünülmekte midir? 2- Demirbank T.A.Ş. Kasım 2000 ayında para piyasalarında yaşanan ekonomik kriz ortamında aktif-pasif vade uyumsuzluğu nedeniyle faiz ve likidite baskısına maruz kalmış, hem portföyünde bulunan devlet iç borçlanma senetlerinin değerlerindeki azalma, hem de aktifin finansman maliyetinin artması sonucu, hızlı şekilde zarar üretir konuma gelmiştir. Bankanın zararı 5.12.2000 tarihi itibariyle 300,479 milyar TL (yaklaşık 442 milyon ABD Doları) olan özkaynak tutarını aşmıştır. Bankalar Yeminli Murakıpları’ nca Demirbank’ın, 5.12.2000 tarihli kesin olmayan mali verileri baz alınarak hazırlanan devir bilançosunda bankanın zararı 517,868 milyar TL (yaklaşık 762 milyon ABD Doları) olarak hesaplanmıştır. Bu veriler dikkate alınarak, bağımsız bir denetim şirketine yeniden bir hesaplama yaptırılması düşünülmekte midir? 3- T.C. Merkez Bankası, 4.12.2000 tarihinden itibaren Demirbank’a Hazine Bonosu karşılığında yapmakta olduğu fonlamayı devam ettirmeyerek ve tek taraflı olarak aldığı bir kararla Demirbank’ın Merkez Bankası nezdinde bulunan bonolarını düşük fiyatla satın alarak, bankanın yaklaşık 70 trilyon TL zarar etmesine neden olmuş mudur? 4- Hazine Müsteşarlığı, 2001 yılı Haziran ayında bir iç borç takası düzenlip, bankaların elinde bulunan o günkü değeri 9.5 katrilyon TL olan düşük faizli bonoları daha yüksek getirili TL cinsinden bonolarla ya da dövize endeksli bonolarla değiştirerek, bankalar ise satış imkanı olmayan bu bonolarını Hazine’ye geri vererek büyük miktarlarda kendilerine gelir sağlamışlardır. Hazine’nin bütün bankalara sağladığı bu avantajdan Demirbank neden yararlandırılmamıştır? 5- Merkez Bankası, Kasım 2000 krizinde yüzde 7 binlere varan faiz oranına müdahalede geç kalarak, bankaların bu arada Demirbank’ın da darboğaza girmesine neden olmuş mudur? 6- Enflasyonun yüzde 35, devlet hazinesinin yüzde 35-40’larla borçlandığı bir ortamda, Merkez Bankası’nın teknik gerekçelerle, enflasyonun 20 hatta 200 katı kadar faize izin verilmesi sağduyu veya herhangi kabul görmüş bir teori ile izah edilebilir mi? Böyle bir uygulamanın sonunda Bankacılık sisteminin büyük yara alacağı, hatta çökme noktasına geleceği hesaplanmamış mıdır? 7- Önceden öngörülen kur devam edemeyip terkedildiğine ve faizlerin kontrol altına alınması uygulamasına geçildiğine göre, verilen cevaplardaki teknik gerekçelerde hata yapılmış mıdır? 8- Önceden öngörülen kurun devamı, Merkez Bankası Kanunu veya herhangi bir düzenleme açısından şart olmamasına, ekonominin ve finansal sistemin istikrarı, Kanunda yer almasına rağmen, TCMB, önceden öngörülen kur rejimine devam edilmesinde ısrarcı davranarak, gecikmeye ve devletin büyük zarar etmesine neden olmamış mıdır? 9- Kanun maddeleriyle, ekonomik program maddeleri çeliştiğinde TCMB Kanunu mu önceliklidir, yoksa uygulanan ekonomik program mı? TCMB hangisine uymak zorundadır? Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:15

İLGİLİ HABERLER